Sarı-lacivertli ekipte kalıp kalmayacağı belirsizliğini koruyan Şanlı
Vatan gazetesine bir
röportaj verdi.
Tuncay Real Madrid'i işaret etti. Vatan gazetesinin 28
Mayıs tarihli
baskısında yer alan röportaj şu şekilde...
- Geçen yıl son anda kaçan şampiyonluğun ardından gerilimli bir sezon yaşayıp 100. yıl şampiyonluğuna ulaştınız? Geçen yılki hüsran bu sezon size nasıl yansıdı?
“Denizli'den sonra
takım halinde yıkıldık. Bu yüzden 100. yıl maçlarına çıkarken herkeste ayrı bir heyecan vardı. Nitekim bazı puan kayıplarının sebebi, camianın mutlak başarı beklemesinin yarattığı stresti. Çok puan kaybetmiş olabiliriz ama istek ve hırsımız geçen sezona göre fazlaydı. Ayrıca rakipler de bize karşı hep daha özverili oynadı.”
- Anadolu takımlarına bu sezon toplam 28 puan kaptırdınız. Sebep onların özverisi mi?
“Dikkat edin, rakipler kapanmayıp, pozitif
futbol oynamaya çalıştığında F.
Bahçe hep daha iyi futbol sergiledi. 1 puana razı olan takımlara karşı ise zorlandık açıkçası... Anadolu kulüplerinin arkasında büyük bir kitle, dolayısıyla da baskı yok. Biz ise sırtımızdaki baskıyla oynamayı öğrenmek zorundayız. Baskı olduğu zaman yeteneklerini istediğin gibi gösteremiyorsun, en basit vuruşu yaparken bile 'Ya girmezse?' diyorsun. Oysa kafası rahat
futbolcu sahada istediğini yapar. Kaleciyle karşı karşıyayken golünü atar.”
- Senin gerçek yerin forvet mi, orta saha mı?
“Konfederasyon Kupası'nda forvettim. Sonra
Daum beni orta sahanın soluna aldı. Biraz bocaladım ama adapte oldum. Forvet oynasam belki daha çok gol atabilirdim, onu söyleyebilirim. Benim fazla altyapım yok.
Amatör Küme'de libero ve orta sahada oynadım. Milli takımlarda ise forvet, forvet arkası gibiydim. Ama mevkimin bu kadar çok değişmesi beni geliştirdi.”
HAKEMLER HIÇ DERT DEĞIL
- F.Bahçe tüm sezon hakemlerden şikayet etti. Siz sahaya çıkarken, hakemlerin size karşı artniyetli olduğunu düşündünüz mü?
“Kendi adıma konuşayım. Hiçbir
oyuncu hakeme karşı artniyetli olmaz. Maçı sahada kazanmak istedikten sonra hakemin de futbolcuya karşı artniyetli olacağını sanmam. Ben golü attıktan sonra hakem eliyle topu çıkaramaz ki!”
- 100. yıl şampiyonluğunun kahramanı olarak gösteriliyorsun. F.Bahçe'nin yıldızı sen misin?
“
Hayır ben yıldız değilim, takım oyuncusuyum. Diğer takımlara da bakın, bazen takımın bir oyuncusu sahada kıvılcım yaratabilir. Maçın gittiği anlarda bir şeylerin değişmesi gerekir. Ben sahada kaybetmek istemiyorum. Kimse kaybetmek istemez ama benim yeteneğim ve mücadelem daha çok ortaya çıkıyor sıkıntılı anlarda. Gol vuruşum değil de, mücadelem büyüyor. Ben de takımım içinde bu şekilde varoluyorum.”
- Takımdaki dünya çapındaki yıldızları görünce, teknik açıdan eksikliğin olduğunu düşünüyor musun? Mesela 'Anelka Real Madrid'de oynadı, bir gün ben de oraya giderim' diyor musun?
“Tabii ki, neden Real Madrid'de oynamayayım ki? Futbolda belli bir yeteneğiniz ve altyapınız varsa her yere ulaşabilirsiniz. Altyapı yoksa, onu da zaman içinde geliştirirsiniz. Ben Sakarya'dan geldim. F.Bahçe'deki diğer forvetleri görür görmez, daha çok çalışmam gerektiğini anladım. O günden beri de çalışıyorum. Yabancıların düşünce yapıları çok farklı. Avrupalı maçı kaybedince en fazla 1 gün üzülüyor, ertesi gün güle oynaya geliyor. Biz ise 1 hafta kendimize gelemiyoruz. Zaten önemli olan düşünce açısından Avrupa'yı yakalamak ve kendi kendimizi hırpalamaktan vazgeçmek...”
INGILTERE LIGI ENTERESAN
- Tüm Türkiye senin transfer haberleri'>transferde ne yapacağını merak ediyor? F.Bahçe'de kalacak mısın? Yoksa Avrupa'ya mı gideceksin?
“Bir futbolcu için en önemli şey, başkandan hocaya kadar herkesin seni istemesi. Transfer olurken de benim için bu, önemli bir etken... Ben transferi sezon bitene kadar hiç kafama takmadım. Hatta maçlar varken, transfer haberleri, soruları beni eğlendiriyordu. Ama şimdi top bende artık... Şimdi üstümdeki baskı daha fazla. Transferde ne yapacağımı bilmiyorum, çünkü hiç transfer yapmadım ki! 5 yıldır F.Bahçe'deyim, kulübümde hiç para konuşmadım. Neyi söyledilerse
imza attım... Devre arasında 'Gidiyorum' deyip
gündem yaratmayı, transferle ilgili soru işaretleri yaratmayı hiç
tercih etmedim. Ama futbolu bıraktıktan sonraki dönem için insana para lazım... Tüm bunları değerlendirip, Milli Takım dönüşü son kararımı vereceğim. Transferimin Milli Takım'ın önüne geçmesini istemiyorum. Tabii,
Bosna ve
Brezilya maçları sırasında beni izleyenler de olabilir. Bu da normal...”
- Avrupa'dan hangi kulüpler sana talip? Sen hangilerini seçersin?
“Kalır mıyım, gider miyim, bilmem. Ama 25 yaşındayım ve Avrupa'da oynamak istiyorum. Italya ve Ispanya liglerindeki kaliteyi, çekişmeyi ilgiyle izliyorum. Şampiyonluk mücadelesi hep 4-5 kulüp arasında geçiyor. Son ana kadar
rekabet var. Ingiltere'de de enteresan maçlar oynanıyor. Orası da ilginç yani...”
ZICO BENI HIÇ YANILTMADI
- Zico kaldı mı, gidecek mi?
“Hoca değişikliği hakkında benim bir şey söylemeye yetkim yok. Çünkü buna
yönetim karar verir. Zico ile ilgili kendi adıma hiç yanılmadım. Ilk geldiğinde şampiyon olacağımızı söylemişti. Puan kaybı yaşadığımız, stresli olduğumuz dönemlerde bile çok sakindi, yine 'Şampiyon olacağız, merak etmeyin' diyordu. Zico'ya olan inancım değişmedi. Çünkü söyledikleriyle yaptıkları arasında bir fark yok. Sezon başı idmanda Santana ile koşuyorduk. O kadar çok koştuk ki, ben 'Bu kadar da koşulur mu, artık top oynayalım. Siz ne biçim Brezilyalısınız?' diye espri yaptım. O da 'Dünya Kupası'nda koşmayanlar hep kaybetti, Brezilya dahil! O yüzden topla oynamak için önce koşmak zorundayız' dedi. Takımı hep iyi çalıştırdılar. ”
G.SARAY MAÇI BITSIN DIYE HEP SKORBORD'A BAKTIM
- Son G.Saray derbisindeki olaylar seni nasıl etkiledi?
“Yaptığımız işten zevk almamız için bulunduğumuz ortamdan da zevk almamız gerekir. Şu andaki durum böyle değil. Öyle bir noktaya geldik ki, her gün gerilim, her gün
kavga var. Futbol dışında herşeyi konuştuk bir ara... Gazetelerin sayfasını bile açmamaya özen gösteriyorum. Futbolcular hep sakin, sağduyulu... Ama gazetelerde yazılanlar bu kadar sakin değil!G.Saray maçının 56. dakikasında hakem içeri gittiğinde 'Keşke maçı bitirse' dedim. Maça çıkmadan önce kötü bir şeyler olacağı belliydi.
Arda ile sakatlığını konuştum sahada. Diğerleriyle de 'Bu maç bir an önce bitsin' diye konuştuk. Olaylar o kadar büyüdükten sonra galibiyeti filan düşünemiyorsunuz. Çok tuhaf bir ortamdı. Hakem geri geldiğinde hepimiz üzüldük. Maç bitsin diye sürekli skorborda bakıyordum. Ama güzel birşey vardı: F.Bahçeli
futbolcular olarak çok sakin kaldık, tepki vermedik, iyi de yaptık. Sadece Tümer Abi 'Size helâl olsun' diye taraftarı alkışladı. Istediğini yapamadı belki ama sonuç geldi.”
2-2 BIZI SABAH 6'YA KADAR UYUTMADI
“2-2'lik Denizli maçı sonrası geçen sezonu hatırladık. Tümer, Ümit,
Semih, Olcan ve Kerim'le Samandıra'da 06.00'ya dek 'Ne oluyoruz beyler?' toplantısı yaptık.”
- Tam şampiyonluğa koşarken, 30. haftada Denizli'yle 2-2 berabere kaldınız ve Beşiktaş ile G.Saray'ın sizi geçme ihtimali doğdu... Geçen yılki Denizli kazasını da gözönüne alırsak, bir travma geçirmeniz normaldi. O travmadan nasıl çıktınız?
“Denizli maçı 2-0'dan 2-2'ye geldikten sonra açıkçası sıkıntıya düştük. Ben, Tümer,
kaptan Ümit, Semih, Olcan ve Kerim 'Bize ne oluyor yahu?'diye sabah 06.00'ya kadar tesislerdeki bir odada oturduk. Bütün herşeyin yine bizim elimizde olduğunu konuştuk. Tekrar motive olduk. O geceki konuşmalar,
şampiyonluk yolunda inancımızı pekiştirdi. Izmir'deki
Trabzon maçında şampiyonluğumuzu ilân ettikten sonra o geceki paniklemiş halimiz aklımıza geldi, çok güldük. '2 hafta önce ne haldeydik? 2 hafta geçti, şimdi nerdeyiz?' dedik.”
- Türkiye'nin en çok koşan futbolcusu uzak ara sensin. Nedir bunun sırrı?
“Amatör takımdaki hocam bana futbolu öğretirken 'Koşmanın kötüsü olmaz' demişti. Bana anlatılan futbol oynama biçimi buydu.. 'Bireysel değil, takım oyuncusu ol. Kendin için oynama' sözü hiç aklımdan çıkmaz. Bazen sahadaki ortam sizi farklı yerlere götürebiliyor gerçi... Maçı yaşayamazsanız, konsantre olmazsanız hiçbir şey yapamazsınız. Mesela
Alex için 'koşmuyor' deniyor ama sahada görüyorum onun ne kadar koştuğunu...”
(Vatan)