Türkiye'de
işçi muamelesi görüyordum, burada beni 'Sir' gibi karşıladılar
Takım arkadaşlarını ateşleyen, seyirciyi coşturan,
rakip takımı korkutan bir
futbol mantalitesi vardı onun... Fernerbahçe
taraftarı için idol olacak
futbolcular listesinin en başındaydı... Ama ne olduysa oldu, "
Çocukluk aşkım" dediği
Fenerbahçe'den koptu, hem de takımına beş
kuruş kazandırmadan...
Tuncay Şanlı'dan bahsediyoruz... Fenerbahçe'den, Ingiltere
Premier Lig takımlarından Middlessbrough'ya
transfer olan Tuncay, Türkiye'den Ingiltere'ye gidişini, oradaki futbolun algılanış tarzını, Türk futbolunu ve Fenerbahçe'yi değerlendirirken, en önemli noktayı kendisine ayırdı: "Kimse benim Fenerbahçeliliğimi tartışamaz."
Işte Tuncay'a yönelttiğimiz sorular ve
yıldız oyuncunun verdiği cevaplar:
Ingiltere'ye gidişin Fenerbahçe'ye
ihanet gibi algılandı?
Kimse benim nasıl bir Fenerbahçe taraftarı olduğumu tartışamaz. Ben herkesten çok daha Fenerbahçe destekçisiyim. Hiçbir taraftar bana dönüp de ters bir laf etmedi. Şimdiye kadar konuştuğum herkes Avrupa'da 'Türk' ismini en iyi şekilde temsil edeceğime inandığını söylüyor ve başarı dileklerinde bulunuyorlar. Burada bana karşı yoğun ilgi var. Manchester United'e Kadıköy'de attığım üç golü hep hatırlatıyorlar. Gerçekten
futbolculara ayrıcalıklı davranıp değer veriyorlar. Kimse üzerinize atlamıyor. Uzaktan gülüp, el sallıyorlar. Her şey düzeyli.
Menajer Garry Southgate gelip beni
Viyana Havaalanı'nda karşıladı. Bir de gelir gelmez, 'Sen en flaş transferimizsin.' gibi yüreklendirici laflar etti. Böyle şey başka nerede olur ki? Bizde futbolcuyu azarlıyorlar. 'Sen benim işçimsin!' diye. Yani bir anlamda orada işçi muamelesi görüyorduk, burada bana sir (beyefendi) gibi davranıyorlar...
Sana, 'Benim işçimsin!' diyen kim?
Şahsi değil, genel olarak konuşuyorum. Öyle değil mi? Siz de biliyorsunuz işte. Belki de doğru; ama bu sözü kaldırabilecek futbolcu var, kaldıramayacak oyuncu var. Tamam Türklere belki böyle davranabilirsin; ama
yabancı futbolcu ne anlar böyle sözden, azarlanmaktan. Çocuk değil ki karşındakiler...
Hedefin daha büyük takım değil miydi?
Middlesbrough'dan daha büyük, hayalini kurduğum asıl takımlara geçebileceğime inanıyorum. Bu konuda Arthur Zico'nun da deneyimlerinden faydalandım. Bana, Avrupa'ya gitmek için gitmememi, bana ihtiyacı olduğunu söyledi. Illa ayrılmak istersem, oynayabileceğim takımları
tercih etmemi öğütledi. Ben de burada oynayabileceğime inanıyorum. Deneyimlerimi burada paylaşacağım. Küçük değil, büyük bir futbolcu olarak buraya geldim. Türkiye'nin en büyük takımından ve Şampiyonlar Ligi'nden oynayan bir futbolcu olarak transfer edildim. Garry, o yüzden gelip beni Viyana Havaalanı'nda karşıladı.
Premier Lig, en çok takip edilen
yarış ve mücadele. 50 televizyon naklen yayınlıyor burada oynanan her maçı. Özellikle Ingiltere'de oynamayı istiyordum. Ben burada kendimi çok daha iyi göstereceğimi düşünüyorum. Benim başarılı olmamı isteyen bir çok Fenerbahçe taraftarı olduğunu da biliyorum. Hatta benim arkamdan konuşan bazılarının dahi başarılı olmamı istediğine inanıyorum. Heyecanlıyım. Burada kendimi kabul ettirmek için büyük bir istek duyuyorum.
Avrupa'da aradığını bulamazsan döneceğin yer Fenerbahçe mi?
Şimdilik bunları düşünmüyorum. Buraya başarı için geldim. O doğrultuda çok çalışacağımı biliyorum. Türkler için bir lokomotif olma peşindeyim. Avrupa'da oynayan vatandaşlarım gibi kendimi ispatlamalıyım. Ben dönmek için çıkmadım bu yola. Fenerbahçe'yi bırakmak kolay mı? Asla. Öyle bir takımı bırakıp geldim ki, bu bile başlı başına hırsımı ve kararlılığımı gösteriyor.
Başarılı olacağım. Diğerleri gibi. Türkiye'nin imajına faydamız olsun. Hem şahsım için hem de Türkler adına burada iyi işler yapmak istiyorum.
"Roberto
Carlos geliyor. Gitme! Ona kaptanlık yap!" dendi; kalmadın. Neden?
Şu anda Middlesbrough'da oynuyorum Fenerbahçe'de değil. Fenerbahçe'yi artık ekranlardan takip edeceğim. Ama Carlos'la oynamak isterdim. Nasip. Onlara, arkadaşlarıma Şampiyonlar Ligi'nde yürekten başarılar diliyorum. Inşallah hedefledikleri yerlere ulaşırlar.
Başkanla aranız biraz bozuldu gibi...
Aziz
Yıldırım benim gideceğimi zaten biliyordu. O yüzden 'Isteyen istediği takıma gidebilir.' dedi. Oysa zaten gidecektim. Bu açıklama gereksiz oldu. Böylece umursamaz görünmüş oldu. F.
Bahçe'de misyonumu tamamladım. Kimseye kırgın veya sinirli değilim. Sarı-Lacivert çok sevdiğim iki
renk. Orada üç
şampiyonluk tattım. Herkesten daha çok
emek verdim bu takıma. Şimdi en koyu taraftarım. Artık saha içinde değilim. Bu biraz buruk ve karmaşık bir duygu.
F.Bahçe'ye karşı oynamak istemem bir gün. O hakikaten oldukça zor olur.
Fenerbahçe'ye para kazandırmadan gittiğin için sert eleştiriler alıyorsun?..
Kimse benim F.Bahçeliliğimi sorgulayamaz. Herkes biliyor zaten ne kadar takımıma düşkün olduğumu... Bunlar bilerek yapılan şeyler... Taraftarı kışkırtmak için yapılıyor. Yoksa Tuncay'ı kaybettikleri için onlar eleştirilecek. Şimdi ben konuşuluyorum. Formamın hakkını verdim, para kazandırmamış olsam da... Beni Tuncay yapan F.Bahçe'dir. Inkar etmem.
Eskiden izinli olduğun zaman doğruca Sakarya'ya giderdin. Şimdi ne yapacaksın?
Hiç sorma o büyük sorun. Ne yapacağımı bilmiyorum. Emre (Belözoğlu)'yle takılırız. Onun tecrübelerinden faydalanacağız. Ayrıca Nic'le (
Nicolas Anelka) de yakın dostluğum var. Nic'in kardeşi Didier Salem, bize Boro'ya gelirken epey yardımcı oldu. Onlarla da görüşüyorum. Islama köfteyi Middlesbrough'da bulmak da zor. Tek problem bu. Artık buraya bir dükkan açarız ne yapalım. (Gülüyor.) Benim önceliğim yemek değil, futbol oynamak.
Türkiye'deki
baskı burada olacak mı sence?
Insanlar burada daha olumlu yaklaşıyor sana. Türkiye'de hep kazanmak zorundasın. Kaybettiğin ilk maç asılır, kazandığın sonraki maç kahraman ilan edilirsin. Aşırıya kaçıyoruz, fanatiklik derecesinde... Burada bazen kaybedebileceğini, senin de bir insan olarak zaman zaman formsuz olabileceğini anlıyorlar.
F.Bahçe senin eksikliğini arar mı?
Fenerbahçe'de eksikliğimin hissedileceğini biliyorum. Benim gibi bir Fenerbahçeli'yi bulamazlar. Aldıkları
yabancı futbolcular bir Tuncay gibi çocukluktan bu renklere düşkün olamaz ki... Bir de şu lejyoner düşkünlüğünü anlamıyorum. Ben olsam yabancı sınırlandırmasını yükseltmezdim. Niye onlara bu düşkünlük?
Hani milliyetçilik?
Bu sezonki transferler nasıl?
Galatasaray çok büyük bir transfer yaptı. Lincoln çok kaliteli bir futbolcu. Müthiş bir tekniği var. Uzaktan vuruşlarda, duran toplarda, ileri uçta tehlikeli, zor zaptedilen bir
silah. Ama
Roberto Carlos mu Lincoln mü derseniz? Carlos tabii ki... Zaten Lincoln'e de sorsanız; "Kariyer açısından hanginiz daha büyüksünüz?" diye... 'Carlos' der. O apayrı bir futbolcu. Fenerbahçe'ye büyük katkıları olacaktır. Müthiş bir deneyim. Ondan faydalanmak isterdim. Beşiktaş'ın aldığı Edouard Cisse'yi çok iyi tanımıyorum. Ama mutlaka o da takımına yararlı şeyler bırakacaktır. Önemli, şöhretli bir markadan PSG'den geldi. Referansı kalite bir kere...
Rui Costa'nın formasını yırttık
Tuncay Şanlı, Saracoğlu'nda oynanan Milan maçında yaşanan
komik bir olayı şöyle anlattı: "AC Milan'la Kadıköy'de oynadık. Soyunma odasına giderken Deniz'le aynı anda Rui Costa'dan formasını istedik. Adam uzattı, gitti. Biz de hatıra kendimizin olsun kavgasıyla formayı çekiştirirken, ikiye bölündü. Şimdi yarısı onda yarısı bende."
VAHAP SÖZTUTAN (zaman)