Trabzon'un en büyük avantajı...

Süper Lig'de şampiyonluk mücadelesi veren Trabzonspor, bir yandan bugün oynanacak derbinin neticesini beklerken öte yandan pazar günü karşılaşacağı Gençlerbirliği maçının hazırlıklarını sürdürüyor.

Trabzon'un en büyük avantajı...

Son yılların en dirençli ve samimi kadrosunu oluşturan Bordo-Mavililerin yarıştaki en büyük motivasyonu şehirdeki futbol kültürü. Süper Lig'in bitmesine 10 hafta kala Fenerbahçe ile aynı puanda ikinci sırada yer alan Trabzonspor, bir yandan rakibinin puan kaybetmesini beklerken diğer yandan pazar akşamı oynayacağı Gençlerbirliği maçının hazırlıklarını sürdürüyor. Sezonun ikinci yarısında sakatlıklardan hayli etkilenen Bordo-Mavililerde son olarak kaleci Onur'un sezonu kapatması taraftarı hayli üzmüş görünüyor. Ancak sezon başından bu yana yaşadığı tüm sıkıntılara rağmen en az rakibi kadar şampiyonluk şansına sahip olan Trabzonspor'un son iki yılda elde ettiği başarılarda öne çıkan "takım olma" özelliğinin kalan haftalarda da işe yaraması hiç zor ihtimal değil. Trabzonspor camiası, son yılların en dirençli ve samimi kadrosunu oluşturmuş durumda. Ankara'da TS Club'tan alışveriş yaparken "Neden Trabzon'dan almıyorsun?" sorusuna "Orada para almıyorlar, utanıyorum." cevabı veren Giray; burnu kırılmasına rağmen maçın sonuna kadar sahada kalıp galibiyet golünü atan Burak; onca eleştiriye rağmen hocasının "kal" isteğini geri çevirmeyip Fransa'ya gitmeyen Umut; heyecandan son dakikada topa bir an önce sahip olup galibiyet için çıkmaması gereken topa çıkan Onur ve diğerleri... Burdan bakılınca Yattara "Sürmeneli" ise şayet taraftarın gözünde, Selçuk Araklılı, Burak Çaykaralı, Onur Akçaabatlı, Egemen Maçkalı olmalı herhalde; hem de özbeöz... Hatta bu listeye bir profesyonel olmasına rağmen taraftardan daha heyecanlı görünen tercüman Halil Yazıcıoğlu'nu bile eklemek mümkün. Hocasından teknik ekibine, kalecisinden "gol fakiri" forvetine kadar "Onurlu" bir kadroya sahip Trabzonspor. Tam da bu noktada şimdi başkanıyla yönetimiyle, ileri gelenleri ve taraftarı ile sene sonunu beklemeden bir yol haritası çizmeli Trabzonspor. Hakemleri, federasyonu, medyayı düşünmek yerine hemen hemen kesinleşen önümüzdeki seneki Avrupa macerasının hesaplarını yapmalı. Farz edilsin ki bugün hemen tüm Trabzonsporlularda var olan "önümüz kesiliyor" algısı gerçek olsun. Futbola hakim olan güçlerin Trabzonspor'u geçmişte olduğu gibi engelledikleri zannı diyelim ki doğru. Peki sürekli bunu konuşmak dışında başka çaresi yok mu camianın? Mademki burda zemin futbol oynamaya müsait değil o halde yarışı Avrupa'ya taşımak, orda başarılar elde etmek Trabzonspor'un üstesinden gelemeyeceği bir çözüm mü? Trabzonspor, "ne kadar sanayileşme o kadar futbol" denkleminin dışında kalan dünyadaki sayılı kulüplerden biri. Kolbastısıyla, horonuyla, yaşlı teyzelerin ilk 11'i saymasıyla futbolun evrensel alanına hikâye içeren bir katkı anlamında ciddi potansiyele sahip olduğu çok açık bu camianın. Üstelik gerek maddî anlamda gerek moral destek anlamında bunu gerçekleştirecek güce de sahip. Lucescu'nun Shakhtar'ından daha zayıf değil Trabzonspor. Bir an için Shakhtar'ın Avrupa kupalarındaki macerasını Trabzonspor'un yaşadığı düşünülse üstüne de şehrin futbola olan tutkusu ilave edilse Avrupa'da nasıl bir Trabzon algısının ortaya çıkacağı hesaplanmalı. Ve şu sorulmalı; şampiyon olunsa da olunmasa da bütün bunları gerçekleştirecek potansiyeli var Trabzonspor'un; peki ya iradesi var mı?
<< Önceki Haber Trabzon'un en büyük avantajı... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER