Öyle anlaşılıyor Bordo-Mavililer tıpkı daha önce başarılı oldukları dönemlerdeki gibi bir yandan kalan maçlara konsantre olmak, diğer yandan da
yıldız futbolcularını kadroda tutabilmek mücadelesi verecekler. Görünen o ki yıllar geçse de
Trabzonspor'un kaderi değişmiyor. Nasıl 1970'lerin sonlarında Ali Kemal'ler, Serdar'lar transferin baş aktörü olmuşsa, nasıl 90'ların ortalarında Ünal'dan Ogün'e Hami'den Abdullah'a her bir
futbolcu defalarca gönderilmişse ve sonrasında Gökdeniz-Fatih ikilisi
Trabzonspor yarışın içinde iken basın tarafından defalarca İstanbul'a yollanmışsa, kalan sürede de yaşanacaklar aynı olacak. Nerede ise 30 yıldır değişmeyen bu senaryonun bu
sezonki aktörleri Egemen ve
Selçuk; zaman içerisinde bunlara Giray,
Burak hatta
Umut ve Ceyhun'un da eklenmesi beklenebilir. Ancak asıl önemli olan Trabzonsporluların artık aşina oldukları bu sürece gösterecekleri reaksiyon belki de.
Basına yansıyan haberler ister gerçek olsun ister
manipülasyon amaçlı, Trabzon cephesinin bakması gereken nokta
futbolcuların sahada ortaya koydukları performans olmalı. Trabzonspor'un mevcut kadrosu son üç yılda birçok güzellikler sundu hem Trabzonsporlulara hem de Türk futboluna. En basiti 2 yıl öncesinin "yaramaz çocuğu" Burak Yılmaz'ın son haftalarda her fırsatta söylediği, "Biz
şampiyon olursak çok sevineceğiz,
Fenerbahçe olursa rakibimizi
tebrik edeceğiz." cümlesi. Bu açıklamayı Fenerbahçeli Caner Erkin'in "Trabzon şansla burada" açıklamasıyla mukayese etmeli Trabzonsporlular. Sonra sezon sonunda gidecek olması ihtimaline rağmen Selçuk'un ya da Egemen'in yüreklerini sahaya koyan mücadelelerini mesela birkaç yıl önce başka örneklerle karşılaştırmalılar. Altyapısından yetiştikleri
takımlarından sene sonu ayrılacakları için pek de topa girmeyen futbolcular örneği henüz silinmiş değil hafızalardan. Bu açıdan bakıldığında Trabzonspor'un mevcut kadrosu Trabzonsporlular için iftihar vesilesi olmalı gibi görünüyor.
Eğer sahiden Trabzonspor onlar için bir futbol takımı değil değerlerinin, kültürlerinin ifade biçimi ise bu kadro hocasıyla, futbolcusuyla buna
ihanet etmek şöyle dursun tarifini yaptı adeta yeniden ve bir kez daha. Profesyonellikle takım ruhunun formayı giydiği sürece bir arada yaşanabileceğini göstermiyor mu bu futbolcuların direnişi? Kalan üç haftada
şampiyonluk gelir ya da gelmez. Önemli olan erdemli olmayı elden bırakmadan yarışmak ise bunun en güzel örneğini ortaya koydu bu kadro. Ve bu anlamda dakikalarca ayakta alkışlanmayı hak etti. Şimdi bundan sonraki dönemde iş Trabzonspor yönetimine düşüyor. Başta Şenol
Güneş olmak üzere
teknik ekibin isteği doğrultusunda bu kadronun korunması ve üzerine ilavelerle Avrupa'da yarışabilecek bir Trabzonspor meydana getirmek
Sadri Şener ve ekibinin boynunun borcu olmalı. Taraftara düşen ise şampiyon olunsa da olunmasa da kalanlarla gidenlerle bu kadroya samimi bir teşekkürü çok görmemek.
Erdal Hoş