Camia 'kaosseverleri' değil de sağduyulu sesleri dinler,
futbolcular toparlanır,
taraftar da kenetlenirse her şey yeniden düzelebilir.
Evet, yıldızları formsuz,
takım ise genel olarak moralsiz... Evet,
teknik heyetin büyük bölümü formsuzluğa bağlı ‘zorunlu rotasyonu’ tutmadı, çareler ve alternatifler
erken sıkıntı yarattı. Evet,
Trabzonspor her anlamda rüzgarı arkasına almışken
yönetim içi sorunlar yaşandı, bazıları bundan beslendi, kötü gidiş anlamsızca bunlara bağlanırken, takım da hiç beklenmedik şekilde kötü gidip hiç beklenmeyecek kayıplar yaşadı. Bu bardağın boş tarafı... Ancak bardağı yeniden doldurmak,
sezon başındaki havayı yakalamak için de bulunmaz bir fırsat kapıyı çalmış durumda; zira
Trabzonspor, bu kez
Beşiktaş ile oynuyor...
Kavga vakti değil
Derbilerde zaten kendiliğinden başka havaya bürünen Bordo-Mavililer için bu 90 dakika neresinden bakarsanız yeni bir başlangıç. Çünkü Türkiye’nin en popüler ve formda takımı Beşiktaş karşısında yapılacak her olumlu iş ve neticesinde gelecek olumlu bir sonuç mevcut karamsar tabloyu tamamen tersine çevirebilir. Bu aşamada da birkaç şeyin devreye gireceği şüphesiz. En önemli görev, birleşmelerden çok dağılmalardan, başarılardan çok kaoslardan beslenen grupların ‘Trabzonspor camiası ve ailesi’ tanımının ve varlığının önüne geçmesini engellemek üzere sağduyulu kesimlere düşüyor. Bu takım hiç şüphesiz ki kentin en önemli varlığı, markası, her ailesinin bir parçası. Ne
küçük olsun benim olsunlarla, ne ‘onun-bunun’ varlığına dayalı
destek ya da kösteklerle bir yere varılmadığı gerçeği apaçık ortadayken hala bu izi sürenlerin en fazla o izlerin sahipleri kadar yol alabileceği de başka bir gerçektir.
Stat boş kalmamalı
O sağduyulu, o sporsever, centilmen ve duyguyu da bilen kitle artık öne çıkmalı, her çatlağın büyük kanyonlara, birkaç yenilginin büyük kaoslara dönmesini engellemeli. Eğer maç günü
Avni Aker boş kalırsa en büyük hatayı o taraftar yapacaktır. Çünkü protokollerdeki, kulübedeki ya da sahadaki
isimler değişse de, değiştirilse de en kalıcı kişilerin kendileri olduğuna ellerindeki
bilet veya kombinelere bakarak anlamaları mümkündür. O nedenle destekleyecekleri ne protokoldekiler, ne sahadakiler ne de kulübedekilerdir. Destekleyecekleri aslında ailelerinin parçası olan Trabzonspor’dur.
Kimse vazgeçilmez değil
Elbette tribünler ve Trabzon ailesi kadar Trabzonspor’un mevcutlarının da sorumlulukları vardır. Tüm futbolcular Trabzonspor’da sevilmekte, benimsenmekte, gençlerce örnek alınmakta ve şartlar açısından da
İstanbul ekipleri bile dahil birçok meslektaşlarının önünde yer almaktadırlar. Rakam vererek kimseyi
baskı altına almak istemiyorum. Ancak tüm potansiyellerine, yaptıkları pozitif işlere rağmen bu istikrarsızlıkta biraz da kendilerinde suç aramalılar. Artık Türkiye’de de Trabzon’da da herkes her şeyin farkında ve kimsenin sonsuz kredisi de yok. Trabzonspor da mevcut imkanlarıyla gidenlerin yerini doldurabilir.
3 puan istemiyorlar!
İşin özü; erken havaya sokulup erken
arıza yapan Trabzonspor’un Beşiktaş maçını mutlaka kazanması gerektiği değildir. İşin özü; o taraftarı ya da televizyonu başındaki insanları maç sonunda gururlandırmak, onurlandırmaktır. Çünkü onlar ruh sahibi, savaşan, kazanmasa bile kazanmış kadar sevindiren bir takım istiyorlar. Ve sadece kazanmaya şartlanmamış ve istekleri bu kadar mütevazi bir kitle de zor bulunur.
Fanatik