Galatasaray'ın Hollandalı yıldızı Wesley Sneijder, Real Madrid'in Portekizli teknik direktörü Jose Mourinho ile arasındaki ilişkiyi anlatırken; özellikle bir anısından söz etmesi dikkatlerden kaçmamıştı. Sneijder, Galatasaray Dergisi'ne verdiği röportajda Jose Mourinho'nun kendisini için çok özel bir insan olduğunu ifade eden Sneijder'in Portekizli teknik adam ile arasında geçen anısını muhakkak okumanızı tavsiye ediyoruz;
"Sıradışı bir taktisyen olmasına rağmen Jose Mourinho’nun en büyük özelliklerinden biri insan yönetimi. O, psikolojik faktörlerin futbolcu yetenekleri kadar önemli olduğuna inanır. Ve oyuncularıyla arasında her zaman özel bir ilişki vardır. O, "özel biri" evet; ama onu neler özel biri yapıyor? Bu, sahip olduğu en büyük kalite. Bir teknik direktör için 11 oyuncuyu tatmin etmek çok kolaydır; ama 23 oyuncuyu aynı anda mutlu edebilmek için gerçekten önemli bir iş yapmak gerekir. O, oyuncularıyla her gün konuşur, size ne demesi gerektiğini iyi bilir, bir diğerine nasıl konuşması gerektiğini… Duygularınıza hitap eder. Kendimden bir örnek vereyim. Inter’de birkaç maç oynadıktan sonra, "Hey, Wes. Yorgun musun" diye sordu bana bir gün. Günlerden pazartesiydi, bir gün önce ligde bir maça çıkmıştık. "Hayır, hayır. İyiyim" şeklinde cevap verdim ben de. "Tamam, ama şu sıralar biraz fazla oynadın. Bir süreliğine dinlensen fena olmaz sanki" dedi tekrar. Ona dinlenmeye ihtiyacım olmadığını, hâlâ genç olduğumu ve antrenman yapmak istediğimi söyledim. Israrlıydı. "Hayır, hayır" dedi. "Bak, ne yapacağız biliyor musunuz? Beş günlüğüne ülkene gideceksin. Cuma günü geleceksin. Ve Cumartesi antrenman çıkacaksın." Şaşırmıştım. "Ama koç" dedim, "Pazar maç var, o maçta oynamak istiyorum!" Sakinliğini koruyordu. "E, oynayacaksın" diyerek karşılık verdi bana. "Nasıl yani, yapma. Beş gün dinlendikten sonra, sadece bir gün antrenman yapacağım ve Pazar günü maça mı çıkacağım?" Bana bunun kendisi için hiçbir şekilde problem olmayacağını söyledi. Ben de gittim, ne yapayım? Beş gün boyunca ailemle zaman geçirdim. Cumartesi gecesi antrenmana geldiğimde, bana çok büyük bir iyilik yaptığını hissettim. Ben de ona daha fazlasını vermek için çabalamalıydım. Bana maçtan önce, "Bak, ben sana beş gün izin verdim. Sen de bugün sahada kendini göstermek zorundasın" anlamına gelen bir şey söylemedi. Ama ben bu konuşmayı aklımın bir köşesine koymuştum. O maçta inanılmaz oynadım. Koşuyordum, koşuyordum… Onu tatmin etmek için her şeyi yapıyordum. Kötü hissetmesini, "Ona evinde vakit geçirmesi için beş gün izin verdim. Ve hiçbir şey yapmıyor" diye düşünmesini istememiştim."