G.Saray’ın ‘yükselen değeri’ Sabri, gelecekle ilgili hedefini açıkladı: “Küçükken ‘G.Saray, Milli Takım ve Avrupa’da oynayacağım’ diye hedeflerim vardı. Ilk 2’si tamam. Artık üçüncüsü için çalışıyorum.” Bu sezon büyük bir çıkış gösteren ve Avrupa kulüpleri ile adı sık sık anılan G.Saraylı Sabri, hayalinin Avrupa olduğunu söyledi. Genç yıldız, son 3 yılda hayatında ne gibi değişiklikler olduğunu TamSaha Dergisi’ne anlattı. Işte Sabri’nin ağzından Sabri gerçeği: “3 yılda futbolum çok değişti. Çünkü A Takım’da oynadıkça özgüven kazanılıyor. Hâlâ doğduğum yerde, ailemle oturuyorum. Evlenene dek de ayrılmam. Çünkü beni ben yapan oralar. Sonuçta anne ve babanın hakkı ödenmez. Ailem benim herşeyim. Yaşantım hiç değişmedi. Ailem 36 yıldır orada. G.Saray ve Milli Takım’da oynadıkça ilgi biraz arttı. 8-10 yaşındaki çocuklar gelip, imza istiyor ‘YILMADAN HEP ÇALIŞTIM’ Fatih Terim zamanında A Takım’a çıktığımda hemen hemen tüm maçlarda oynadım. Oynadıkça açılan biriyim. Düzenli oynarsam performansım artar. Hagi döneminde zaman zaman oynadım. Buna karşın yılmadan çalıştım. Sabırla bekleyip, elime geçen fırsatları iyi değerlendirdim. Geçen sezon bunu herkes gördü. Sezon içi ve sonundaki son maçta bunu kanıtladığımı düşünüyorum. Bu arada Liverpool maçı sonrası ’Son 5 yılda Anfield’ı ziyaret eden en iyi rakip oyuncular’ listesine girdim. Liverpool taraftarına övgüleri için teşekkür ederim. Oyuncu kendini geliştirip, en yukarıya çıkabilir. Ama aynı seviyede tutunmak zordur. Bunu tek başına olmaz, hoca da yardım etmeli. Kötü oynasam da, asla kötü koşan oyuncu olmam. Kötü pas veririm, kötü orta yaparım ancak mücadeleyi bırakmam ‘AMIGO YAZARLAR VAR’ Futbol sevgisi artık fanatiklik boyutuna ulaştı. Spor yazarlarının bir kısmı bile amigoluk yapıyor. Bunlar rakip oyuncuların kötülüğünü istiyor. Onların yazıları nedeniyle yanlış tanınıyorum. G.Saray’da ben varım, Hasan ağabey var. F.Bahçe’de de Tuncay. Sivrileni günah keçisi yapıyorlar. Hırslı isimler, rakip taraftarca sevilmez. Ama amigoluk ve fanatizm, işi bu noktalara getiriyor. A Takım’a Lucescu döneminde çıktım. Ama bana en çok inanan, güvenen Fatih Terim oldu. Bazen baba, bazen bir ağabey gibi bana bu güveni hissettirdi. Onun gibi birinin bana güvenip, o yaşta forma vermesi, büyük bir onurdu. Ben de o güveni boşa çıkarmamak çalıştım. Bu arada 3 farklı mevkide görev yapıyorum. Sıralama yaparsak %55 orta sahanın sağında, %45 sağ bekte iyi oynarım. ‘130 DAKIKA KOŞARIM’ G.Saray’a geldiğimde forvettim. Yine çok koşardım. Hocalarım bu yeteneğimi geliştirmenin üzerinde durdu. Hem kondisyonumu geliştirdim, hem de süratimi artırdım. 90 dakika yerine aynı tempoda 130 dakikada yorulduğumu, yani 40 dakika daha ekstra koşabileceğimi öğrendim. Şut çekmeyi de seviyorum. Orta yapmadaki problem ise eksi yönüm ‘KAYBETMEYI HIÇ SEVMEM’ Kazanma hırsı beni agresifleştiriyor. Hep kazanmak istiyorum, kaybetmeyi hiç düşünmüyorum. Bazen kötü oluyor, hakemlere karşı istenmeyen tepkiler veriyorum. Düzeltmek için de Ergün ağabeyle kalıyorum ve ona ’Azıcık sakinlik bulaşsın diye senin yayındayım’ diyorum. Futbola başlarken kendime hedefler koymuştum ’Önce G.Saray’ın A Takımı’nda, sonra A Milli Takım’da ve başarabilirsem Avrupa’da oynayacağım’ diye. Ilk 2’si gerçekleşti. Yine de kulübümün menfaatleri doğrultusunda Avrupa’yı istiyorum. (Vatan)