Sessizliği gerginliği artırıyor

Futbol federasyonu, bir defa daha gösterdi ki kritik virajlarda köşesine çekilerek herkesin sevgilisi olmayı yeğliyor. Tıpkı merkezinde Diyarbakırspor'un olduğu olaylardaki tavrı gibi

Sessizliği gerginliği artırıyor

Hani hep bahsediliyor ya, ‘futbol asla sadece futbol değildir' diye, ya da futbol endüstrisi; milyonları peşinden koşturan sihirli kürenin kimilerini savaşa götürdüğünü, kimilerini zengin ettiğini, oynanan oyunun temelde aynı olsa da zaman, mekan ve kişilere göre farklı sonuçlara neden olabileceği binlerce örnekle anlatılıyor. Bizim Futbol Federasyonu yetkililerinin bunlardan hiç haberi yok gibi. Halbuki geçmişte yaka silktiğimiz mafyavari tiplere de pek benzemiyor; okumuş, tahsilli, aklı selim insan görüntüsü çiziyorlar. Hakem hatası değil ırkçılık Ellerine Türk futbol tarihinin eşi benzeri görülmemiş davaları düşüveriyor, krizi fırsata çevirmek yerine her gelen topu taca atarak; 0-0'ın üzerine yatıyorlar. İki puana kayıp değil, bir puana kazanç gözüyle bakıyorlar; son dakikada bir gol yerlerse biz hiç şaşırmayız da, ‘geliyorum' diyen golün sesini nasıl duymuyorlar anlamak mümkün değil. Malum ülkecek gerginiz son zamanlarda. Bir açılım furyasıdır almış yürümüş durumda. Siyasi arenada orta alana sıkışmış top. Karşılıklı top kayıpları mücadeleyi sıkıcı bir duruma sokuyor. Açılımın sahalara yansıması ise ırkçılık olarak yankılanıyor tribünlerde. Hedefte açılımların başkenti Diyarbakır'ın takımı. Sezon başından beri rakip tribünlerden çıkan çatlak sesler var. Bursa'daki Bursa-Diyarbakır maçında çatlak sesler artıyor ve Türk futbol tarihinde ‘ırkçılık' tribünlere resmen düşüyor. Federasyon n'apıyor? İki takım başkanına göstermelik barış mesajı verdirerek topu en yakın çizgiden taca gönderiveriyor. Düşünemiyor ki, bu yaşananlar bir anlık gelişmiş spontane bir durum değil. Diyarbakırspor, 15 kez deplasmana gidecek oysa. Şiddetli milliyetçiliğe karşı bir önlem alınmazsa, taca giden top belli ki kaleye girecek. Nitekim Gaziantep'te olan oluyor. Diyarbakırspor, pimi çekilmiş meşin yuvarlığı penaltı noktasına koyuyor. TFF, penaltı anındaki kalecinin çaresizliğine bürünüyor. Kalkıp bu olayı Diyarbakırspor'un hakemlerden veryansın edip, ligden çekilmek istemesi şeklinde değerlendirirse, eline gelen bir fırsatı daha ayakları altında ezmiş olacak federasyon. Sümer Çetin tam olarak söylemeyi beceremese de, biz söyleyelim: Konu hakem hatası falan değil, ırkçılık. İleriki haftalarda daha da büyümesi muhtemel ırkçılık. FIFA'nın hiç tolerans tanımadığı ırkçılık. Federasyonun geçmiş davranışları gösteriyor ki, başı kuma gömmeyle bu sorun da çözülebilir. Birkaç kendini bilmez taraftar, maçlarında ırkçı tezahüratta bulunur, faturası münferit abilere kesilir. Diyarbakırspor'a da “Canım olur böyle şeyler, büyütmeyelim” denir, mevzuu geçiştirilir. Yok artık Mahmut Özgener! Eline, Türk futbol tarihini yeniden yazma fırsatı geçiyor. Lütfen ıskalama... Fırsatlar tek tek kaçıyor TFF'nin ırkçılık konusunu hafife alacağı yönünde maalesef haklı ve geçerli nedenlerimiz var zira Federasyon özellikle bu sezon, Türk futboluna olumlu yönde birşeyler katma adına birkaç fırsat yakalamasına rağmen, son derece basiretsiz kararlarıyla niteliksiz bir kurum izlenimi çizdi. Federasyon, Bursa Başkanı İbrahim Yazıcı'nın bir habere sinirlenerek yumruk attığı ve adamlarına dövdürdüğü gazeteci Erhan Telli olayının üzerine gitmediği gibi, bir kınama bile yayınlamayarak, bir kulüp başkanının canı istediğinde gazeteci dövme özgürlüğünü meşrulaştırmış oldu. Ligde ikiliği önlemek adına, Ankaraspor ve Ankaragücü'nün birleşmesine müsaade etmeyen TFF, meşru yolları ise bakın nasıl sonuçlandı: Yönetimi ve kadrosu birleşmiş tek takım olarak Ankaragücü, ligde arz-ı endam ediyor. Yani federasyonun karşı çıktığı ve tarafların istediği gerçekleşti. Garip değil mi? Spor ve futbolda ırkçılığın yeri olamaz Diyarbakırspor'un ırkçı tavırlara nedeniyle Galatasaray maçına çıkmama kararı alan Diyarbakır Başkanı ve yönetimi, dün Belediye Başkanı Osman Baydemir'i ziyaret ederek bilgi alışverişinde bulundu. Baydemir, Diyarbakır'a karşı yapılanları, ‘Diyarbakır'ın kimliğine” saldırı olarak değerlendirirken şöyle konuştu: “Ligden çekilmek veya maça çıkmamak için çok erken olduğunu düşünüyoruz. Hukuki ve kamusal olarak kulübün ve kentin hakkının aranması gerekir. Şüphesiz ki futbol ya da spor, ırkçı duyguların sahnelendiği bir arena değildir. Böyle bir arena olduğuna inananlar bana göre büyük bir yanılgı içindeler ve bu yanılgı içinde olduklarını hem ulusal mekanizmaları hem de uluslararası mekanizmaları harekete geçirerek kendilerine bunu tırnak içinde söylüyorum ‘öğretmemiz lazım' diye düşünüyorum. Sizlerin de duygu yoğunluğunu anlıyoruz” dedi. Diyarbakırspor Başkanı Çetin Sümer, tüm deplasman maçlarında ırkçı tezahüratlara maruz kaldıklarını ve atılan sloganların da futbolcuların üzerinde psikolojik etki yarattığını ifade etti. TARAF
<< Önceki Haber Sessizliği gerginliği artırıyor Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER