Yıldız
futbolcu
şampiyonluk baskısını engelleyecek olanın yine
futbolcular olduğunu söyledi.
Jaja'nın Futbol Federasyonu'nun TamSaha dergisine verdiği
röportaj şöyle:
-Henüz 18 yaşında
Feyenoord'a
transfer edildiğini görüyoruz.
Brezilyalı
oyuncular için bu çok anormal bir durum olmasa da senin hikâyeni öğrenmek istiyoruz? Hollandalılar seni nasıl keşfetti?
"Brezilya'da oynadığım
takımın Avrupa'da bazı kulüplerle yakın irtibatları vardı her
sezon bir oyuncuyu mutlaka alıyorlardı. Hatta Fred'in Lyon'a gitmesi de benzer bir şekilde gerçekleşmişti. Ben de yine öyle bir irtibat doğrultusunda kendimi Hollanda'da, Feyenoord takımında buldum."
-18 yaşında ailenden ayrılma kararı almak ve bambaşka bir dünyaya yelken açmak bir cesaret işi olsa gerek. Sana bu cesareti veren motivasyon neydi?
"Ailemden ayrılıp Avrupa'ya gitmek benim için çok zor bir karar değildi. Çünkü zaten birkaç seneden beri sürekli kulüpte yatıp kalkıyordum. America Mineiro'nun altyapısında oynadığım dönemde yalnız
yaşamaya ve kendi hayatımı çekip çevirmeye alışmıştım. Dolayısıyla bu cesaret ve motivasyonla ülkemden ayrıldım."
-Ailen ülkenden ayrılmanı nasıl karşıladı?
"Gayet olumlu karşıladılar. Bunun benim için çok büyük bir adım olduğunu ve geleceğim için çok doğru bir hamle yaptığımı söylediler. Bundan gerçekten mutlu ve memnun oldular. Dolayısıyla ülkemden ayrıldığım için onlarla herhangi bir sorun yaşamadım."
-Birçok Brezilyalı
genç için futbolcu olmak hayata tutunmanın bir yolu gibi görünüyor. Senin için de futbol bu anlama mı geliyordu? Futbolcu olmasaydın ne olmak isterdin ya da hayat sana hangi seçenekleri sunuyordu?
"Ben de aslında diğer Brezilyalı oyuncularla aynı durumdaydım. Benim de futbol haricinde herhangi bir seçeneğim yoktu. Eğer futbolcu olmasaydım, muhtemelen işsiz güçsüz bir hayat sürüyor olurdum şu anda. Aileme yeni bir gelecek açabilmek, onlara yeni umutlar
vaat edebilmek için önüme sunulan tek seçenek futboldu ve ben de bunu değerlendirmeye karar verdim."
-Futbola başladığında bir idolün var mıydı?
Benim için idol olan kişi Ronaldinho'ydu ve gençliğimden beri onun futbol tarzını, yaşam biçimini örnek aldım.
-Hollanda'ya gittiğinde neyle karşılaştın? Feyenoord'dan hiç oynamadan ayrıldığını görüyoruz.
"Çok şaşırtıcı şeylerle karşılaşmadım. Aşağı yukarı beklediğim ve tahmin ettiğim durumlarla karşı karşıya geldim. Feyenoord'da oynama imkânı bulamadığım doğru ama bunu da kendime çok büyük bir dert etmedim."
-24 yaşında olmana rağmen Hollanda'nın ardından
Belçika,
İspanya, Brezilya ve
Ukrayna kulüplerini dolaşmışsın. Şimdi de
Türkiye'desin. Bu kadar çok kulüp değiştirmeni nasıl açıklıyorsun?
"Sürekli kendi
gelişimim için daha iyi yerleri ve daha iyi imkânları aradım, bunların peşinden koştum. Dolayısıyla kulüp değiştirmeyi, bir ülkeden bir ülkeye geçmeyi kendime çok da büyük bir sorun etmedim. Amacım her zaman bir adım öteye gidebilmekti. Ukrayna'da da çok iyi üç sezon geçirdim ve ardından Türkiye'ye geldim.
Trabzonspor'daki amacım da elimden gelenin en iyisini yapıp ileriye doğru yeni adımlar atmak. Burada bu amacımı gerçekleştirebilecek imkânlara sahip olduğumu düşünüyorum."
-Dolaştığın ülkeler ve
takımlar arasında en fazla mutlu olduğun, senin
kariyer gelişimine en fazla katkı yapan hangisiydi?
"Gittiğim her yerde etrafımdakiler, benimle birlikte çalışanlar bana çok iyi davrandı. Her yerde kariyerime belirli katkılar yapabildim. Ama sanırım genel bir değerlendirme yaptığımda Getafe'yi farklı bir yere koymam lâzım. Çünkü orada kariyerim için dönüm noktalarından biri olan anları yaşadım. Orada kendimi daha fazla ön plana çıkarma imkânı buldum. Bugüne kadarki en yüksek gelişimimi orada kaydettim."
-En verimli olduğun takımın
Metalist Kharkiv olduğunu görüyoruz. 61 maçta 30 gol gibi oldukça yüksek bir rakama ulaşmışsın. Orada nasıl bir ortam buldun da böyle bir
patlama yaptın?
"Ukrayna'daki ortam gelişim sağlamam için uygun bir ortamdı. Çünkü orada çevremdekiler bana çok büyük bir özgüven aşıladı. Bunun neticesinde iki defa yılın en iyi oyuncusu seçildim, son sezonumda en çok gol atan ikinci oyuncu oldum. Bu da gerçekten bir patlama haline dönüştü. Dediğim gibi, orada bana telkin edilen güven, insanların verdiği rahatlık bunun en büyük sebebiydi."
-Trabzonspor'dan ilk teklifi ne zaman ve nasıl aldın? Karar verme sürecinde neler düşündün, neler yaptın?
"İlk teklifi aldığımda transfer döneminin sonlarıydı. Ancak sanırım beni daha önceden de takip etmişler. Teklifin ardından menajerimle konuştum, gerek Türkiye futbolu, gerekse kulüp hakkında bilgiler aldım. Açıkçası karar vermek için çok da uzun düşünmedim. Çünkü aldığım referansların hepsi olumluydu ve bunlar doğrultusunda tercihimi yaptım."
-Metalist gibi kendini kabul ettirdiğin bir kulüpten ayrılıp Trabzonspor'a gelme kararı vermek senin için zor olmadı mı? Bu kararı vermenin arkasındaki etkenler nelerdi?
"Açıkçası Ukrayna'da çok iyi üç sezon geçirdikten sonra artık yeni bir takım maceralara girmem, yeni tecrübeler elde etmem gerektiğini düşünüyordum. Fikirlerine güvendiğim insanlar da bana benzer şeyleri söylüyordu. Çünkü şöyle bir gerçeklik var ki, Ukrayna futbolu kendi ülkesi dışında çok fazla takip edilen ve çok fazla bilinen bir futbol değil. Bu, ayrılmamın başlıca sebeplerinden birisi oldu. Türk futbolu, Ukrayna futboluna kıyasla uluslararası düzeyde çok daha fazla tanınıyor ve takip ediliyor."