Samanyoluhaber.com yazarı Behram Kılıç, son yazısında Galatasaray'ın yeni patronu Prandelli'nin Sabri Sarıoğlu'nu Avusturya kampına götürmeyişini ve Galatasaray'ın bu yöndeki gerekçesini değerlendirdi. Kılıç, ayrıca Trabzonspor'la anlaşan Halilhodzic'in onca teklife rağmen neden Trabzonspor'u seçtiğini kaleme aldı.
İŞTE O YAZI
Cezayir’in başında destan yazdı Vahid Halilhodzic. 23 farklı takımdan seçtiği 23 oyuncuyu Brezilya’ya getirmek, genç bir ekip oluşturmak ve o ekiple dünya devi Almanya’ya 90 dakika boyunca kafa tutmak. Büyük bir başarıydı bu. 3 yıl önce FIFA sıralamasında 30. aldığı takımı 22. sıraya kadar yükselten bir teknik direktörün pek tabii bahtı açıldı kupa sonrasında. Ama o da beklemiyordu bu başarıyı ve söz vermişti kupa öncesinde Trabzonspor’a. Gelen teklifler çok cazipti. İnsanın başını döndürecek cinsten. Belki de böyle fırsatlar bir daha ayağına gelmeyecekti. Ama dedik ya söz vermişti bir kere, 2005-2006 sezonunun devre arasında 6 ay kadar çalıştırdığı takıma. Daha doğrusu o günlerde ona ilgi gösterip değer veren şu anki kulüp başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu’na. Gidişinde hava alanına kadar uğurlamıştı onu İbrahim başkan. Oysa bu tür isimlerin ülkemize, omuzlarda giriş yapıp tek başına ayrıldıklarına defalarca şahit olmuştuk biz. Tebrik edilesi bir davranıştı İbrahim Başkan’ın yaptığı.
Ve bugün Vahit hoca, tüm teklifleri geri çevirerek Trabzon için uçağa atladı. ’Delikanlı adamdır, sözünün eridir’ diyenleri yanıltmadı. Maddi manevi anlamda daha iyi şartları es geçti. Oysa profesyoneldi ve profesyonellik kelimesinin altına bir sürü yalan dolanı serpiştiren bir ülkeye geliyordu. Bahanesi de Dünya Kupası’ndaki başarısıydı. Ama sözünün eri olmayı tercih etti. Sözünün eri olmak. Ne kadar da yabancısı olduğumuz bir tanımlama aslında. Vahit hocayı alkışlıyoruz ama kendimize de sormadan edemiyoruz. Biz sözünün eri insanlar mıyız? Bu toplumu yönetenler sözünün eri mi? Bu kulüpleri yöneten başkanlar sözünün eri mi? Mesela siz Sayın Trabzonspor Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu, siz sözünün eri bir insan mısınız? Seçim yarışından önce 'takımın sportif direktörü Fatih Tekke olacak' diye açıklama yapmak, Tekke’yi sevenlerin oylarını almak ve başkan seçildikten sonra da Tekke’ye kapıları kapatmak. ‘Takımlar ayrı, kişiler ayrı yargılansın’ diyenlerin huzurundan ayrılmamak, Trabzon tarihinde hiç olmayacak şekilde siyasi parti mitinglerine katılmak. Siz Sayın Hacıosmanoğlu böyle mi söz vermiştiniz Trabzonspor taraftarına? Kur’an ‘Ahdi de yerine getirin, doğrusu verilen ahidde (sözde) sorumluluk vardır.” diyor. Keşke hepimiz Vahit hoca gibi sözünün eri olabilseydik.
Sabri…
Sabri’yi kadro dışı bırakma hakkınız var. Ama bunu yeni hocanın arkasına saklanarak yapmak size değer katmaz ki. ‘Hocanın tercihi’ savunmasına kim inanır? Eğer bir yanlışı varsa, eğer huzuru kaçırıyorsa, eğer takım içinde ikilik çıkartıyorsa sezon sonu onunla ilgili kararı verir ve her şeye rağmen medeni bir şekilde yollarınızı ayırırsınız. Batıya açılan kapıyı yöneten bir kulübe de bu yakışır. Şık olmadı. Hele hele ‘kilo verirse tekrar aramıza katılır’ gibi açıklamalar çok komik. Bir yönüyle kamp oyuncular fazla kilolarından kurtulsun diye yapılır. Sabri’ye bu kulübün kaptanlığını yakıştıramamış da olabilirsiniz. Bunu anlarım. Ama kabahat sizde değil mi? Alt yapılardan beri sizinle, 15 yıldır takımda oynayan bir oyuncuya; bir kaptan da olması gereken vasıfları verememişseniz, onu ideal bir şekilde yetiştirememişseniz suçlu sizsiniz.