Futbol Federasyonu'nun aylık resmi yayın organı ''TamSaha'' Dergisi'nde röportajı yayımlanan Hollandalı
teknik adam, Türk
futbolunu tanımlaması istendiğinde, ''Aslında her şeyden biraz var Türk futbolunda... Ama hiçbir şey tam yok. Bu işi hem zorlaştırıyor hem de komplike hale getiriyor'' dedi.
Türkiye'de daha çok tepkisel bir oyun oynandığını kaydeden
Rijkaard, şöyle konuştu:''Karşı
takıma göre taktikler belirleniyor. Kalite, güç aslında üç aşağı beş yukarı aynı. Ama Türkiye'yi farklı kılan şey biraz da şu; işler kötü gittiğinde bir anda oyun mentalitesi kaybolabiliyor. Yürekten oynayan
oyuncu sayınız çok. Ama bu bazen aklı devre dışı bırakıyor. Herkes kendi başına maçı çevirmeye kalkıyor. O zaman da bütünlük kayboluyor. Türk futbol kimliğini tanımlasak; kesinlikle yetenek var deriz, ruh var deriz, mücadele var deriz. Ama hepsi bir anda ortaya çıkabiliyor. Bir anda herkesi defansta, sonra bir anda herkesi hücumda görebiliyorsunuz. Bu biraz dağınıklık yaratıyor. Takım oyununda asıl olan dengeli olabilmektir. Ne olursa olsun pozisyon alışınızı, soğukkanlılığınızı kaybetmemeniz gerekiyor. Sanki bu konuda bir eksiklik var gibi. Coşku konusunda hiçbir sıkıntı yok, ama bazen o coşku bozucu bir etki de yaratabiliyor.''
-''ARDA MÜTHİŞ BİR OYUNCU, AMA DAHA İYİ OLABİLİR''-
Rijkaard,
Arda'nın müthiş bir oyuncu ve Türkiye'de herkesin ondan bahsetmesinin normal olduğunu ifade ederek, ancak Arda'nın çok daha iyi olabileceğini vurguladı.
'İyi oyuncu olmak aslında güçlü olmak da demektir. Size yönelik ilgiyle, üzerinizdeki baskıyla baş edebilmek demektir'' diyen Hollandalı teknik adam, şöyle devam etti:
''Ne kadar yetenekli olursanız olun, şöhretle baş edemiyorsanız gerisi gelmez. İnsanların Arda'dan bahsetmesinden daha
doğal bir şey olamaz. Çünkü o gerçekten müthiş bir oyuncu. Ama daha çok
genç ve bence çok daha iyi olabilir. Bunu başarmak için ne kadar övgü alırsa alsın alçak
gönüllü olmaya devam etmeli ve çok daha fazla çalışmalı. Bu hayatı normalleştirmenin en iyi yolu budur; arkadaşlarıyla uyumlu olmaya devam etmek, sahada iyi pozisyon almak ve takımın bir parçası olmak...''
Bu oyunu seven herkes gibi kendisinin de
yıldız oyuncuları sevdiğini belirten Rijkaard, ''Çünkü oyunda fark yaratanlar onlardır. Bununla ilgili hiçbir problemim olmaz. Futbolda oyuncular arasında eşitlik vardır. Birinin katkısını diğerinin çok üstüne çıkartmak doğru değildir. Eğer takımda herkes yapması gerekeni iyi yaparsa, yıldızlar da daha rahat öne çıkar. Yıldızı takım parlatır. Umarım biz de takım olarak iyi per
formans gösteririz ve yıldızlarımızı öne çıkarmayı başarırız. İyi futbol göstermek için iyi takım olmanız şart. Herkesin kendine oynadığı bir takım başarısızlığa mahkumdur'' diye görüş bildirdi.
-''SIKICI VE RENKSİZ OYUNLA KAZANANLAR HAFIZALARA YAZILMAZ''-
Hücum futbolu ekolünden geldiğini anlatan Rijkaard, futbolda öncelikli olanın kazanmak olduğunu, ancak taraftarların sadece kazanmayı değil, iyi futbol da görmek istediğini kaydetti.
Rijkaard, ''Taraftarlar, takımlarına bir kimlik atfetmek ister. Sahada gurur duyacakları bir yapı olsun ister. Bu da genelde iyi oynayan takımların başarabileceği bir şeydir. Tabii ki körü körüne bir hücum takımından bahsetmiyorum.
Organize bir oyun planından bahsediyorum. Teknik kapasitesi yüksek, uyumlu, organizasyonu sağlam bir takım yaratmak. Tıpkı
Ajax, Milan ve
Barcelona gibi. Futbol tarihine baktığınızda pek çok
kupa kazanmış takım vardır. Ama aralarından sadece iyi futbol oynayanlar akılda kalır. Sıkıcı ve renksiz oyunla kazananlar tarihe yazılır, ama hafızalara yazılmaz. Bu oyunun güzelliğini ortaya çıkarmak gerek. Bu da ancak iyi bir planlamayla olur'' şeklinde konuştu.
-''YENİ ŞEYLER BAŞARMAK İÇİN GELDİM''-
Galatasaray'a gelişinde tesadüfün de payı olduğunu söyleyen Hollandalı teknik adam, sözlerini şöyle sürdürdü:''Çünkü beklenenden kolay oldu. Birkaç
teklif daha vardı, ama Galatasaray'la görüştüm. Önce anlaştık gibi oldu, sonra olmadı. Sonra birden yeniden orta yolu bulduk. İyi bir teklif sunmuşlardı ve ben de Türkiye'de çalışma tecrübesini görmek istiyordum. Türkiye'de pek çok
yabancı teknik adamın çalıştığını biliyordum. Bu zorluk beni cezbetti. Türkiye'de başarılı olmanın kolay olmadığını da biliyordum ve bu
rekabetçi ortam beni çekiyordu. Eğer ciddi anlamda bir rekabet yoksa o lig iyi değildir. Türkiye bu açıdan gayet tatmin edici. Motive olmak, yeni bir şeyler başarmak için iyi bir başlangıç yeri.''
-''HEDEF KOYMAK İÇİN ERKEN''-
Rijkaard, Galatasaray için büyük
hedefler koymaktan da kaçınarak, daha yolun çok başında, ileriyi konuşmak için
erken olduğunu söyledi.
''Fiziksel ve teknik olarak iyi bir takım yaratmak için zaman lazım'' diyen Hollandalı teknik adam, ''Yolun başında bir takım için şimdiden çok büyük hedefler çizmek istemem. Ama şunu da iyi biliyorum, eğer iyi başlarsanız, işler de iyi gider. Her gün üstüne koymalıyız, takım ruhunu yaratmalıyız. Bunu başardıktan sonra gerçekten anlamlı bir şey söyleyebiliriz, ama şimdi değil'' dedi.
Galatasaray'ın kadro yapısıyla ilgili soru üzerine, ne yapmak istediklerini oyuncuların anladığını kaydederek, ''Bu da iyi bir başlangıç demek. Her
antrenman sonrası daha güçlü ve daha uyumlu bir kadro olmaya başladığımızı düşünüyorum. Takım algımız da yavaş yavaş oturuyor. Sahada nasıl organize olacağımız yavaş yavaş şekilleniyor. Bu süreci ne kadar çabuk tamamlarsak o kadar az enerji harcarız ve o kadar kolay sonuç alırız. Şu ana dek takımdaki oyun anlayışı ve isteklilikten memnunum'' diye konuştu.
Türkiye'de geçmişte ünlü teknik adamların görevlerine son verilmesiyle ilgili bir soruya ise Rijkaard, ''Böyle korkulara kapılmak benim tarzım değil. Her görev bir deneyimdir. Ben olaylara negatif pencereden bakmam. Yeni bir kültür, yeni bir tecrübe imkanı varken geçmişe takılmam. Biz
ekip olarak burada işimizi yapmaya, bir şeyler başarmaya geldik. Hem bu sadece Türkiye'ye özgü bir şey değil ki. Dünyanın her yerinde neredeyse her hafta bir antrenör işinden oluyor. Bu duruma biraz da böyle bakmak lazım'' yanıtını verdi.
-''GENÇ OYUNCULARA A TAKIMLARDA YER VERİLMELİ''-
Rijkaard, Türkiye'de gelecek
vaat eden genç oyuncunun çok sayıda olduğunu ve önemli bir potansiyel bulunduğunu belirterek, ''Ama bu oyuncuların Milli Takım'da ve büyük takımlarda daha fazla forma şansı bulmaları gerekiyor'' dedi.
Bunun genç oyuncuların gelişimi açısından çok önemli olduğunu vurgulayan Hollandalı çalıştırıcı, sözlerini şöyle tamamladı:
''Ben de bu ekolü seviyorum. Çünkü gençler kimliklerini en iyi bu şekilde oturtuyorlar. Benim şansıma Barcelona da böyle bir kulüptü ve orada da gençlere şans vermek imkanımız oldu. Galatasaray'da da durum aynı. Bu yüzden sık sık genç takımla
hazırlık maçı oynuyoruz. Özellikle
sezon öncesi kampta onlardan çok yararlandık ve pek çoğunu görme fırsatımız oldu. Ama şunu da unutmamak gerek. A takımın teknik direktörü olarak benim asli görevim gençleri takıma kazandırmak değil. Bunu tek başına benim yapmam çok zor, çünkü çok fazla zaman alan bir uğraş bu. Oysa ben A takımla ilgilenmeliyim. İşte bu nedenle bu iş kadro işi. Altyapılarda iyi bir organizasyon,
iletişim ve kurumsal yapı kurarsanız, o kaynaktan beslenirsiniz. Ama bunu teknik adamın yapması imkansızdır. Bu ayrı bir uzmanlık alanı, apayrı bir iştir. Nitekim Hollanda'da pek çok
gençlik futbol akademisi vardır ve onlar bize raporlama yaparlar. Biz gidip seçmeyiz. Biz sadece yapılmış olanı değerlendirebiliriz.''
AA