Rijkaard ile yapılan
röportaj şöyle:
Babasının
vefatı sebebiyle hem
Galatasaray camiası adına, hem de Galatasaray Televizyonu adına
başsağlığı diliyoruz. Hocamızın ruh haliyle başlayalım. Artık 48 yaşındasınız, 50 yaşına doğru gidiyorsunuz. Bu kendisini mutlu ediyor mu yoksa bundan dolayı bir şikayeti var m?
Doğum günümde
babamı kaybetmek gerçekten çok üzücü. Söyleyecek bir kelime bulamıyorum. Zamana ihtiyacım var bu konuyla ilgili. Neticesinde mutlu bir yaş daha yaşadığımı düşünürken aldığım
ölüm haberi tabi ki beni sarstı. İstanbul'da kendimi evimde gibi hissediyorum. Burada olmaktan mutluluk duyuyorum. Puanlar alırsak da çok daha iyi olacak. Neticesinde galip gelmek ve başarıyı yakalamak için buradayız.
Yeniden 25 yaşında, dünyaca ünlü popüler bir
futbolcu olmak ister miydiniz?
Hayır. 25 yaşına döndüğüm zaman şu anda sahip olduklarımı kaybetmiş olacağım. Geçmişten gelen hatıralarım şu anda benimle yaşıyor. Şu anda olmak istediğim kişi olmak için çaba harcıyorum ve bununla da mutluyum. Geçmiş geçmişte kalır.
Doğum gününüz kutlandı ve ardından babanızın vefat haberini aldınız. Ancak yine de işinizi elden bırakmayarak
takımınızın başında sahaya çıktınız. Üzerinizde medya
baskısı olmasına karşın izin alarak ülkenize, babanızı son yolculuğuna uğurlamak için gittiniz. Bu bile maalesef üzülerek söylüyorum ki medyada polemik konusu haline getirildi. Belki de büyük
teknik adam olmanın sonucu bu. Hiç özel yaşamınız kalmadı gibi.
Frank Rijkaard'ın bu anlamda hiç kendisi olabiliyor mu?
Çalıştığımız için, bizim işimiz olduğundan dolayı yüklenecekler. Büyük kulüpte çalışmanın getirdiği bir şeydir bu. En azından insanlar seni, çalışanın olsun, dışarıdan olsun, gazeteci olsun hep konuşabilirler .İyi gittiği zaman herkes senin hakkında çok iyi konuşuyor, kimsenin şikayeti olmuyor, sana yüklenmiyorlar. Tabi ki kötü giderken de bize karşı kullanılan şeylere de en ufak bir söz söylemeye hakkımız yoktur. İyi şeyler anlattıklarında havaya girmemek, kendin olmak önemli. Buna da inanıp ayaklarını yere basarak devam etmek tek amaç olmalı. Hoca olarak kritik, çok ağır baskılar da olabilir üzerinizde. Neticesinde hocasın ve bunlara kafanı taktığın zaman takımdan uzaklaşırsın. Ama biz şimdi onlara da bakmıyoruz. Şu anda çalıştığımız ekibimizle, grubumuzla, takımımızla bunu yaşadığımız halde de yansıtmıyoruz ama yolumuza devam etmek için çalışıyoruz. Bizim en azından üstümüzde baskı olduğunda, bu baskıyı yenebilmek için bir avantajımızın olması lazım. Kullanılan sözler ya da kötü sonuçları söyledikleri zaman, en azından bizim daha çok çalışıp bunlara
kulak asmayıp, en azından bunu sahaya daha iyi bir şekilde yansıtmamız gerekiyor. Bunun için de daha çok çalışmamız gerekiyor.
Her zaman Frank Rıjkaard güzel şeyler, olumlu şeyler söylüyor. İşler iyi giderken de, kötü giderken de, baskı altında olduğu izlenimini asla edinmiyoruz. Bu Frank Rijkaard'ın antrenörlük meziyeti midir ?
Bu benim kendi
doğal halimdir, en azından negatif düşünmüyorum. Sözlerim pozitif oluyor, mesela maç kötü gidebilir, mağlup olabilirsin. Bu arada
taraftarı, takımı düşünüyorum. Etraftaki insanları düşünüyorum, kimsenin moralinin bozulmasını istemiyorum. En azından çalışıyorum. Tabi ki üzülüyorum takımın kaybetmesine. Kötü gidişat olabilir ama bunu da kaldırabilmemiz, ona göre mücadele etmemiz lazım. Takım kötü sonuç alabilir, bu kötü sonuçların ardından başımızı öne eğiyoruz. Mağlup olunca da başını dik tutacaksın ve önündeki maça bakacaksın. Hatalarını görüp en azından o hatalarını en düşük noktaya indirecek ve yola devam edeceksin. Çünkü maçı kaybetmiş olabilirsin ama bir sonraki maça kendini hazırlayıp, en azından üstte olmak zorundasın. Hocanın morali bozuksa, kafası yerdeyse herkes ona göre hareket edebilir. Bunu
futbolcuya yansıtmayıp, yoluna devam edersen, kuvvetli olup önündeki maça bakarsan geçmiş geçmişte kalır.
Türkiye'de babalık duygusunu da yaşadınız. Nasıl, sevecen bir baba mısınız?
Yaş ilerledikçe elbette hayata daha farklı bir bakış açın oluyor, daha mantıklı düşünebiliyorsun ve çocuklarına da ona göre şevkat verebiliyorsun, yani güzel bir duygu. Genellikle de çoğu zaman neşeli bir babayımdır çocuklarıma karşı .
Bir izleyicimiz
Twitter'dan sormuş, attığınız en güzel golü hatırlıyor musunuz?
Önemli goller atmışımdır ama güzel gol şu anda aklıma gelmiyor. Önemli gollerim vardır, ama onları da şu anda hatırlayamıyorum.
Frank Rijkaard'ın futbolcuyken içe kapanık bir yapısı olduğu söylenir, antrenörken de öyle misiniz?
Futbolcuyken kapanık olursun ama ben şimdi teknik direktörüm, mecburen açık olmak zorundayım. Herkes sana bakıyor, sen konuşmak zorundasın, takımı motive etmek zorundasın. Yani bütün görüşmeleri yapar, basın toplantısını düzenlersin. Açık olmak zorundayım.
Takımın psikolojisi, genel havası nasıl? Milli arayla nasıl ilgileniyor, bu arayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Geçtiğimiz hafta milli arada ben yoktum ama çalışmaların çok iyi gittiğini biliyorum. Albert ve
Carlos hocanın burada kalıp onlarla devam etmesi, Baros'un dönmesi, Mehmet Battal ve Çağlar'ın da tekrar takımla antrenmana çıkması güzel, bizim için avantaj.
Gerek
sistem, gerek takımın
son durumu hakkında ne düşünüyorsunuz? İstenen seviyeye belki gelindi, belki de gelinemedi. Gelindiyse de, gelinmediyse de bunda temel unsuru nedir?
Çok önemli anlarda
sakatlıklarımız boynumuzu bükmüş oldu. Tam böyle iyiye giderken sakatlıklarımızın dışında bir sebep arıyorum ama en büyük sebep sakatlıklar. Bu
sezonun başında takıma sonradan katılan arkadaşlarımız oldu. Tabi onların da burada takıma uyum sağlaması biraz zaman isteyecek. Geç gelmelerinden dolayı bu gayet doğal. Biraz zaman alacak şeyler bunlar. Şu ana kadar iyi olmadığımızı, kötü sonuçlar aldığımızı söyleyebilirim. Savaşarak,mücadele ederek ve çalışarak her şeyi daha iyi hale getireceğiz.
İnişli çıkışlı bir grafik olduğu yönünde eleştiriler var. Tüm bu eleştirilere rağmen Galatasaray
şampiyon olsaydı eleştirilerin dozu aynı kalır mıyd?
İnişler çıkışlar olacak ama, takım halinde bizim tek istediğimiz bir numara olmak,
hedef bu olacak. Tabi ki bir takımın inişi çıkışı olacak. Yorumlar konusunda bir şey demiyorum ama bizim amacımız birinci sıraya çıkıp, hep orada kalmak.
Geçtiğimiz dönemde
Arda Turan'ın yokluğunda Galatasaray maç kazanmakta zorlanıyordu, şimdi yine Arda'sız bir dönem olacak. Arda Turan'ın eksikliğini nasıl doldurmayı düşünüyorsunuz?
Arda'nın sakatlığı bizim için üzücü ama en azından Arda'nın en kısa sürede geri dönmesi önemli. O takımımızın önemli bir futbolcusu, onu söyleyelim. Takımda çok önemli bir yeri var ama şu andaki
futbolcularımızla da çalışıp, Arda'nın yokluğunu aratmamak amacımız.
Elano hala polemik konusu yapılıyor. Biz hem resmi siteden, hem de televizyonumuz aracılığıyla çeşitli duyurular yaptık. Ancak sanırım Frank Rijkaard'ın ağzından çıkan cümleler daha önemli olacak. Elano konusunu aydınlatabilir misiniz?
Ona en iyi şekilde
yardım edip, onu sahaya en iyi şekilde çıkartmanın mücadelesini vermek zorundayız. Onu en iyi şekilde hazırlayıp iyi bir performans sergilemesi için uğraşıyoruz. Dünya kupasında sakatlandı, bundan dolayı da takıma geç katıldığı için bizimle sezon başın
hazırlık kampında olamadı. Bu sebepten ötürü zamana ihtiyacı var, ama çalışmaları da çok iyi şekilde gidiyor. Daha da iyi olacak.
Bir izleyicimiz Twitter üzerinden "Taraftar Rijkaard'ı neden bu kadar çok seviyor" diye bir soru sormuş. Taraftarla aranızda çok güçlü bir bağ var. Alınan skorlara bakmıyorlar, size sonuna kadar
destek veriyorlar. Bunu neye bağlıyorsunuz?
Şu anda başarmak istediğimiz şeyler var, bunlar için uğraşıyoruz. Biraz güçlükle gitse de, taraftar da daha iyi olacağımızı biliyor. Bence en büyük nedenlerinden birisi budur. Taraftarımızın desteği zor zamanlarımızda en çok istediğimiz şey ve bu dönemde de buna ihtiyacımız var. Her şeyi olduğu gibi konuşup, anlatmamız, olduğum gibi davranmam, abartılı hiçbir şey söylememem, yapmak istediklerimiz için çalışmam gibi nedenler de olabilir.
Geçen sezon deplasmanda maç kazanma konusunda sıkıntı yaşıyordunuz, ancak bu sezon o da toparlanmış görünüyor. Bir sonraki deplasman da
Fenerbahçe maçı. Nasıl değerlendiriyorsunuz?
Önemli olan konsantre olmamız gereken maç, o maç hakkında daha sonra konuşuruz. Milli takımdan gelecek futbolcuların da en iyi şekilde gelmesi önemli. Bu haftaki maç önceliğimiz.
Ankaragücü ilk rakibimiz olduğundan o maça konsantre olacağız. Onları yabana atmamamız gerekiyor. Fenerbahçe maçını şimdiden konuşmamız doğru değil. Önce Ankaragücü'ne odaklanıp, önümüzdeki hafta da Fenerbahçe'yi düşünürüz.
Altyapıyla ilgili çok sayıda soru alıyoruz. Galatasaray'da altyapıya büyük önem veriliyor, böyle bir kültür var. Jan Derks altyapı koordinatörlüğüne getirildi. Bu Frank Rijkaard'ın bir gözünün altyapıda olduğu anlamına da geliyor.
Hollanda ekolünden söz ediyoruz.
Mali açıdan da, futbol feyzi açısından da altyapıdan futbolcuların çıkması çok önemli ki taraftarın da bu yönde beklentileri var. As kadroda altyapıdan futbolcuların çıkmasına yönelik bir soru sormak istiyorum. Altyapıda son durum nedir, oradan a takıma çıkma ihtimali olan futbolcular var mı? Bu konuyla ilgili son gözleminiz nedir?
Galatasaray'ın altyapısında çok güzel değişiklikler oldu. En azından şu anda önümüzdeki yıllara bakarak, dışarıdan futbolcu almak yerine, kendimizin yetiştirip, bir mevkiye adapte etmemiz çok önemli. Galatasaray gibi bir kulübün ileriye bakarak böyle bir adım atması, altyapıyı koordine etmesi çok güzel. Ona göre de altyapıdan çıkan futbolcuların da zamanla a takıma çıkmasını sağlamalıyız.
Scouting'den de bahsedelim. başkan Adnan
Polat bu sistemin devreye gireceğini açıklamıştı. Sizin bu sistemde rolünüz ve bakışınız nedir?
Aktif olarak bir rolünüz var mı?
Galatasaray'ın bir felsefesi var. O felsefi çok iyi yansıtmak istiyoruz, oyun felsefesinden bahsediyorum. Buradaki hocaların futbolcu takibi, buraya getirecekleri futbolcuların yetiştirilmesinde rol alacak arkadaşların çok önemli olduğu, onlara her türlü destekte bulunacağımızı vurgulamak istiyorum.
Milli takımı ve
Guus Hiddink'i size sormak istiyorum.
Basınımız Hiddink'e fazla yükleniyor. Hiddink'in yapabileceklerinden bahsedebilir misiniz?
Takımın teknik direktörü ülkeyi temsil ettiğinden dolayı, onun hakkında konuşulacaktır. Hiddink'i tartışmamıza gerek yok, şu ana kadar elde ettiği başarıları, Türk milli takımının başında olması önemli. Mağlup da olsa, takımı hazırlayıp, bir sonraki maça motive ederek gitmek istediği noktaya ulaşan bir hocadır.
Türkiye için Hiddink'le sıçrama zamanı geldi diye düşünüyoruz, sizce bu sıçrama olur mu?
Hiddink'in şu anda Türk milli takımı için biçilmiş kaftan olduğunu, ama bunun için de futbolcular da onun başarısında rol oynayacaktır.