Spor yazarları da
sistemin iyi bilinememesinden ötürü, kuşkulu!
Spor Toto Süper Lig, 2011-2012
sezonu, 10 Eylül'de başlıyor. 34 hafta sürecek ve 8
Nisan 2012'de noktalanacak maratonun ardından sıra play-off maçlarına gelecek. Ligi ilk 4 sırada bitiren
takımlar, çift maçlı lig usulü '
Play-Off Şampiyonluk Grubu'nu oluşturacak. 34 haftalık ligi lider tamamlayan takım
Şampiyonlar Ligi'ne ön
elemeden veya gruplara direkt katılma hakkını kazanacak. Normal sezonun lideri olan takım, play-off grubunu üçüncü ya da dördüncü bitirse bile
UEFA Şampiyonlar Ligi
ön eleme müsabakalarını oynamaya hak kazanacak. Play-off grubunu birinci olarak bitiren kulüp ise 2011-2012 sezonunda Spor Toto Süper Lig
şampiyonu olacak ve Şampiyonlar Ligi gruplarına direkt katılma hakkı kazanacak. Eğer normal sezon lideri, play-off grubunu da şampiyon tamamlarsa, play-off grubunun ikincisi, Şampiyonlar Ligi ön eleme turu oynayacak. Play-off grubunun üçüncüsü, UEFA
Avrupa Ligi'ne katılma hakkını elde edecek. Ligin normal sezonunu beş, altı, yedi ve sekizinci sırada bitiren kulüpler ise 'Play-off UEFA
Avrupa Ligi Grubu'nu oluşturacak. Çift maçlı eliminasyon sistemiyle oynanacak maçlardan sonra bu grubu birinci bitiren takım ile 'Play-off
şampiyonluk grubu' dördüncüsü karşı karşıya gelecek ve tek maç sonunda galip gelen takım, UEFA Avrupa Ligi'ne katılacak son takım olacak.
Ziraat Türkiye Kupası şampiyonu da UEFA Avrupa Ligi'ne katılacak.
Belçika'da kulüpler tepkili; federasyon geri adım atmıyor
Yukarıdaki anlatılanlar, kafanızı karıştırabilir. Ama kimin karışmıyor ki? Türk
futbolunun en kaotik döneminden çıkış imkânlarından biri olarak görülen play-off sistemi, ilhamını Belçika'dan alıyor! Bugün, Avrupa'nın 3.
sınıf kategorisinde değerlendirilen Belçika futbolu, 1970'li ve 80'li yıllarda adından övgüyle söz ettiriyordu.
Anderlecht ve KV Mechelen
takımlarıyla Avrupa Kupaları'nı kaldıran Belçika futbolu, 1990'lı yılların ortasından sonra güç kaybına uğradı. Enzo Schifo'dan sonra
yıldız çıkaramamanın sıkıntısını yaşarken; kulüpleri, Afrika'dan gelen 'üçüncü sınıf oyuncular' doldurdu. 2009-10 sezonunda Belçika Futbol
Federasyonu radikal bir değişiklik yaparak play-off sistemini getirdi. Lig on sekiz takımdan on altı takıma düşürülürken; otuz maçın sonunda ilk altıda ligi tamamlayan takımların şampiyonluk için mücadele etme şansı doğdu. Ligi ilk altıda bitiren takımların otuz maç sonunda toplandığı puanlar yarıya bölünüyor. Altı takım lig usulü on maç yaparken, en çok puanı toplayan takım sezonun şampiyonu oluyor. Şampiyon ve play-off'u ikinci sırada bitiren takım Şampiyonlar Ligi; üçüncü bitiren takım ise UEFA Avrupa Ligi'nde Belçika'yı temsil ediyor. Ligi yedinci ve ondördüncü sıra arasında tamamlayan sekiz takım ise dörderli iki ayrı grupta mücadele ediyor. Maçlar ligi usulüne göre (ikişer maç) oynanıyor. Grupları lider olarak bitirenler, Avrupa Ligi için play-off oynamaya hak kazanırken, bu gruplarda takımlar maçlara sıfır puanla başlıyor. Belçika
Futbol Federasyonu'nun şampiyonu play-off'la belirlemesine kulüpler tepki göstermeye devam ediyor. Ancak federasyon şimdilik bu konuda geri adım atmaya yanaşmıyor.
Play-off sisteminin uygulandığı bir diğer
ülke ise
İskoçya. Adeta
Celtic ve
Glasgow Rangers'tan ibaret olan İskoçya liginde on iki takım bulunuyor. Takımlar sezon içinde üçer kez karşılaşıyor. 33 haftanın sonunda ligi ilk altıda bitiren takımlar şampiyonluk yarışına kaldıkları yerden devam ederken, son altı takım ligde tutunmak için play-off maçları oynuyor. Şampiyonun adresi de uzun yıllar değişmiyor; ya Celtic ya da Glasgow Rangers oluyor. Ülkede güçlü sadece iki takım olduğu için uzun yıllardır Celtic ve G. Rangers'ın
İngiltere Premier Lig'de mücadele etmesi gerektiği konuşuluyor. Ancak bu sadece konuşmalarda kalıyor.
On altı takımlı
İsrail Ligi'nde de şampiyon play-off sonucunda belli oluyor. 30 maçın sonunda ilk 8'de ligi bitiren takımlar eleme usulü play-off maçları oynuyor. Play-off maçlarında rakiplerini geçen takım şampiyon olurken, play-off'un ikincisi ve üçüncüsü, Avrupa kupalarında ülkesini temsil hakkı kazanıyor.
Play-off sisteminin uygulandığı ülkeler arasında
Andorra ve San Marino gibi haritada yerini bulmakta zorlanacağımız Avrupa ülkeleri de var. Andorra Ligi sekiz takımdan oluşuyor. On dört maçın sonunda ligi ilk dörtte bitiren takımlar şampiyonluk, son dörtte bitiren takımlar ise kümede kalmak için play-off maçları oynuyor. San Marino Ligi ise 'Girone A' ve 'Girone B' diye ikiye ayrılmış bulunuyor. Gruplar sekizer takımdan oluşuyor. Gruplarda ilk 3'e giren takımlar şampiyon olmak için play-off sisteminde karşı karşıya geliyor.
Hollanda'da Play-Off değişti
Komşumuz
Yunanistan ise farklı bir play-off sistemi uyguluyor. Şampiyonu ve küme düşecek takımları belirlemek amaç olmasa da, play-off sistemi etkin. Yunanistan Ligi'ni sezon sonunda ilk sırada bitiren takım şampiyon ilan edilirken; Şampiyonlar Ligi'ne katılmaya hak kazanıyor. Lig şampiyonunun ardından gelen dört takım ise aralarında play-off maçları oynuyor. Bu süreci ilk sırada tamamlayan takım Şampiyonlar Ligi Ön Eleme Turu'nun biletini alıyor.
Yunanistan'ın benzeri
uygulamayı 2005-06 sezonunda Hollanda da uygulamaysını başladı. Ancak bu uygulamanın ömrü sadece 3 yıl sürdü. 2008-09 sezonundan itibarense sadece, UEFA Avrupa Ligi'ne katılacak son takımı belirlemek için ligi 6-9 arasında bitiren takımlar play-off'ta karşılaşır oldu.
***
Öngörüde bulunmak güç; kuşkularım var
Zeki Çol (Zaman): Play-off'un uygulanmasının gerisinde, futbolun aldığı ağır yarayı bir nebze olsun sarmak düşüncesi olduğunu sanıyorum. Yeni bir heyecan yaratmak, ligdeki şaibeleri asgariye indirmek, tabii ki bu arada futbol ekonomisinin lokomotifi olan yayıncı kuruluşa
destek vermek düşünceleriyle yola çıkılıyor. Bu sistemin, gerçekten de ne getireceğini öngörmemiz güç. Sezon sonunda artılarını ve eksilerini daha net değerlendirebileceğiz. Yeni bir uygulama olduğu için kulüplerin de futbol kamuoyunun da çekinceleri var. Ligin finalinde rekabetin daha yoğunlaşacağı; heyecanın, çekişmenin daha artacağı da bir başka gerçek. Ama bu uygulama, yıllardır yetersizliğinden söz ettiğimiz kaliteye bizi taşıyacak mı, açıkçası bu konuda benim de kuşkularım var. Bir geçiş süreci yaşanıyor. Ama TFF de bunun kalıcı bir sistem olacağını söylemedi.
***
Play-off sadece bu sezona mahsus olmalı!
Hakan Can (Fanatik): 34 haftalık maratonun sonunda şampiyon olarak Şampiyonlar Ligi'ne direkt katılması gereken takımın, Avrupa kupasına katılma garantisi yok! İlk dört, 77, 74, 74, 72 puanlarla sıralansın. Beşinci ve sekizinci arası da, 55-50 puan aralığında olsun. 50 puanlı bir takımın sekizinci olarak play-off oynaması mümkün. 77 puanlı lider takım, play-off'u dördüncü bitirdi. 50 puanla sekizinci olan takım da kendi grubunu birinci bitirdi. Ekstra play-off'ta, play-off'un dördüncüsü ve beşincinin maçında, beşinci galip geldi. Böylelikli ciddi yatırım yapıp, ligi şampiyon tamamlamış takım, Avrupa'ya gidemeyecek! Bu büyük bir adaletsizlik! Üçüncü ve dördüncü arasında büyük puan farkı olursa, yarışma iki takım arasında geçecek. 'Asıldılar, asılmadılar' tartışması devam edecek. Bir diğer mahzuru şu: Ligi dokuz ve on sekizinci sıra arasında bitiren takımlar nisandan itibaren tatile çıkacak. Yayıncı kuruluşu korumak, kulüplerin yaralarını sarmak için kurulan bu sistem, bu sene ilk ve son kez uygulanmalı! Hollanda'nın ve Belçika'nın başarısızlıkları ortada. Yayın gelirlerini ve rekabeti artırmak istiyorlarsa, naklen yayın gelirinin adil biçimde artırılmasını sağlasınlar.
***
Avrupa da bu sisteme geçecek!
Altan Tanrıkulu (
Hürriyet): Play-off'a olumsuz bakanlar, 'Dünyanın hangi liginde play-off uygulanıyor?' diyor. Biz ne İskoçya, ne Belçika ligiyiz. Orada play-off'un play-off'u oynansa kalite yine düşük. Bir ligde sürekli Celtic ve Glasgow Rangers şampiyon oluyorsa, zaten söyleyecek şey yok. Diğer ligler de öyle. Çünkü paraları yok.
Kulüpler Birliği, 'Sistem bu sene denenecek, olumsuz olursa vazgeçilecek. dedi.
Basketbol liginde sezon içinde oynanan çoğu maçı ben önemsedim. Puan taşınıyor. Herkes finale Beşiktaş'ı beklerken; Galatasaray'ın Fenerbahçe'nin rakibi olması hepimizi şaşırttı. Kıl payıyla şampiyonluğu kaçırması da ayrı bir heyecan kattı.
Barcelona-
Real Madrid bir ayda dört kez oynadı. Gerilimli maçlardı; ama tüm dünya futbola doydu.
İspanya Ligi'nde bu iki takımı çıkartın, seyredilecek bir şey yok! İngiltere dışında, önce İspanyollar arkasından İtalyanlar ve belki dört-beş yıl sonra Almanlar bu sisteme geçecek! Futbolun heyecanı, cazibesi birçok özelliği düşünüldüğünde iş gelip, evimizdeki televizyonlarda bitiyor. Reytingi düşük bir sistem yaşayamaz. Türk futbolu zaten hızla geri koşuyor. Ligimizin kalitesi ve heyecanı artacak. Bu da daha fazla para getirmesi demek.
ZAMAN