İŞTE İLK MAÇIN FOTOROMANI
CAN BARTU: HATA ORANI ÇOK(Hürriyet)
Nasıl bir
takım Fenerbahçe çözmek güç. Yedek kulübesi de çok zayıf. Oyuna girip, havayı değiştirecek bir isim yok. Böyle bir takım dün gene de oyunun büyük bölümünde etkili oldu. Ama
savunmadaki hatalar
akıl alacak gibi değil.
Avrupa arenasında mücadele eden bir takım bu kadar
komik ve basit goller yememeli. Böyle gol yersen, maçı da kazanma şansın yok olduğu gibi puanla evine dönmen de mucizelere kalıyor.
Son dakikalarda Lugano'nun Porto savunma
oyuncusu tarafından formasından tutulup çekilmesi ve yere düşürülmesi kesin
penaltı. Hakem hiç oralı olmadı. Zaten bu tip maçlarda
hakemler evsahibine yüzde 20'lik bir tolerans gösterir.
GÜRCAN BİLGİÇ: ANLAYAN (!), ANLATSIN (2) (SABAH)
Ne rakibi tanımış, ne de kendi takımını bilebilen bir
teknik adam ile elindeki kadronun geçen seneden daha iyi olduğunu iddia eden bir başkana sahipse bu takım, bu apoletin dikişlerinin sökülmesi de pek uzun sürmeyecek gibi gözüküyor.
Ve elbette ikinci yarı başındaki
Selçuk-Josico değişikliği gibi muhteşem bir fikre sahip olması da 70 yıllık tecrübesinin getirisi. Eğer aksayan takım savunmasıysa Selçuk'u daha 14. dakikada çıkarmalıydı. Eğer gereken takımın biraz kıpırdanması ise, bunu yapacak kişi Josico değildi.
İspanyol oyuncunun talihsizliği ile
Burak'ın oyuna girmesi, Emre'yi göbeğe taşıdı. Bir anda "görev yeri sıkıntısı" bitiverdi.
ALTAN TANRI KULU: ARAGONES DOĞRU YOLDA (Hürriyet)
Evet, Fenerbahçe iyi oynadığı bir maçı, savunmadaki hatalar yüzünden kaybetti. 12 yılda sadece 2 deplasman galibiyeti alabildiği
Şampiyonlar Ligi'ne yenilgiyle başladı. Ama Fenerbahçe iyi yolda.. Özellikle hücum organizasyonları ve orta alandaki mücadele açısından iyi yolda.. Aragones doğru adımlar atmaya başladı..
F.
Bahçe bu kadrosuyla hem
Türkiye Ligi'ni kazanabilir hem de gruptan çıkabilir.
Alex'in, Emre'nin, özellikle Maldonado'nun oynama arzusu çok yüksek.
Carlos savunmada açık veriyor ama hücumda müthiş işler yapıyor.. Uğur, Kazım, Burak, Gökhan hızlı oyuncular..
Güiza şanssızlığını yendi..
Ve unutmadan.. Avrupa'daki bütün
takımlar için,
Kadıköy Porto'dan daha "deplasman".. Önemli olan; savunmadaki akıl almaz hataları azaltmak,
baskı altında "basit" oynamak, geçen
sezon olduğu gibi dışarıdan en az iki puan getirebilmek.. Gerisini de Kadıköy'e bırakmak..
ÖMER ÜRÜNDÜL: CİDDİ SIKINTILAR! (SABAH)
Porto çok hızlı ve organize bir başlangıç yaparak
F.Bahçe'nin ağır oyunculardan kurulu orta sahasına maça
ısınma fırsatı tanımadan üst üste iki gol attı. Artık temsilcimiz için iş çok zordu.
Porto'nun iki farklı skor avantajıyla birden rehavete girmesi sarılacivertli
futbolcuların da işin ciddiyetini anlayarak hırslanmaları, oyunu dengeledi.
Güiza çok koştu, sürekli arayış içindeydi. Ama ilk yarının başarılı ismi
Uğur Boral yorulmuştu. Burak her zamanki gibi acemi hareketler yapıyordu. Emre ve Alex'in fizik güçleri de hücuma katkı verecek düzeyde değildi. Bütün bunlara rağmen son dakikalarda beraberlik şansı ele geçti ama gecenin en çalışkan ismi Güiza yüzde 100'lük pozisyonda kafayı dışarı vurdu. Son dakikalarda da gelen üçüncü golle her şey bitti.
F.Bahçe kötü gününde yakaladığı Porto karşısında hücumda etkili olamıyorsa, hatalar zinciriyle üç gol yiyerek yine
hediye pozisyonlarla üç de net pozisyon veriyorsa, ne kadar ciddi saha içi sıkıntılarıyla baş başa olduğu açıkça ortaya çıkıyor.
HAKKI YALÇIN: DÖVÜŞMEDEN KAYBETTİLER! (FOTOMAÇ)
Şampiyonlar Ligi'nin ilk maçında, tuz basacak yarası oldu Fenerbahçe'nin. Yol uzun, telafisi mümkün diye düşünmek istiyorum ama... Dünkü Fenerbahçe'yi gördükten sonra, bu umudumun da yenildiğini görüyorum. Çünkü dövüşmeden kaybeden bir takımın, kazanmak için önce kendini yenmesi gerek. İkinci yarıdaki Porto'yu silip süpürmesi gereken takımın adı olmalıydı Fenerbahçe. 3 gol yiyen takımın adı değil!
Daha maçın başında, sahaya yenilmek için çıkmış bir Fenerbahçe vardı sahnede. Başını içine çekmiş
kaplumbağa ordusu sanki...
Aragones'in müdahalelere geciktiği ve maçın başındaki fırtınaya rağmen, Fenerbahçe'nin yenilmesini engelleyecek bütün şartlar, dün gece mevcuttu. Ama yenilmeyi çok isteyen bir defans da Fenerbahçe takımında mevcuttu. Dünkü Fenerbahçe, formasındaki rengin sarısını
yaprak ölülerinden almıştı. Yarısını ölü denizlerden. "Nerde o, geçen yılki güneşin sarısıyla, lacivert okyanusun içindeki görkemli Fenerbahçe!" dedim. Sesim duyulmadı.
Eve dönüş müziği hüzünlü... İnsanın ağrına gidiyor böyle kaybetmek! Dövüşmeden kaybetmek!
SELÇUK YULA: KORKMAKLA OLMUYOR (FOTOMAÇ)
Yasin akılalmaz hatalarla dolu... Aragones bunu nasıl görmüyor anlamak mümkün değil. Ama normal. Çünkü
Hacettepe maçında da aynı şekilde Can'ı görememişti. Her zaman söylüyorum; bu takımda Edu veya Lugano'nun yokluğunda stoperde ilk düşünülecek isim Önder'dir. Aragones artık bunu görmeli. İlk devre ileriye oynamayı düşünen sadece 2 futbolcu vardı. Biri Alex diğeri de Uğur Boral. Zaten gol de aynı Hacettepe maçında olduğu gibi bu ikiliden doğdu. Alex, Uğur'u kaçırdı, gitti, Uğur'un mükemmel ortasına kafayı vurdu. Kaleciden dönen topu Güiza tamamladı. Güiza demişken hakkını yemeyelim. Bu kadar çok koşan, asla teslim olmayan, arkadaşlarını canlandırmaya çalışan Güiza maalesef istediklerini başaramadı.
Neticede Fenerbahçe ilk 45 dakikadaki silik oyunuyla taraftarlarına "Eyvah" dedirtirken ikinci yarıdaki cesur oyunuyla gelecek için biraz da olsa umut verdi. Takımdaki sakatlar da iyileşirse gruptan çıkma şansımızın var olduğunu söyleyebilirim.
NECATİ BİLGİÇ: HATALAR, HATALAR! (FOTOMAÇ)
F.Bahçe, Şampiyonlar Ligi grup maçlarında oynadığı ilk karşılaşmayı Aragones'in, defansın ve
Fransız hakemin önemli hatalarıyla kaybederek kötü gidişini sürdürdü.
Bütün bu hatalara rağmen F.Bahçe, ilk şoku atlattıktan sonra oyunda daha çok topa sahip olan ve daha çok pozisyon bulan taraftı. Atılan şutların isabetsiz olması da en azından hak edilen beraberliğin gelmesini önledi. Henüz Şampiyonlar Ligi'nin başındayız. F.Bahçe, büyük hatalarla kaybettiği maçın rövanşını alacaktır. Eğer diğer rakipleri karşısında hatalarını tekrarlamaz ve ele geçirdiği pozisyonları harcamazsa, gruptan çıkma şansı artar. Artık bu yenilgiyi unutup lige dönmenin zamanıdır. Dün
akşam birçok oyuncu görevini yaptı ama sahada aranan iki futbolcu vardı:
Aurelio ve Edu!
ÖMER ÇAVUŞOĞLU: SAKATLAR ARTIK DÖNSÜN(Bugün)
İlk 20 dakika Porto, F.Bahçe'yi abluka altına aldı. Adeta oyundan koptu F.Bahçe. Selçuk artı Yasin ve Carlos adeta dökülüyorlardı.
Şayet Edu bir an evvel iyileşip bu takıma girmezse F.Bahçe'nin savunması çok açık verir. Deivid'in de bir an evvel takıma dönmesi gerek. Porto karşısında takımın yıldızları Güiza, Gökhan, Alex, ikinci yarı çıkana kadar Uğur Boral ve giderek takımda yerini bulmaya başlayan Maldonado'ydu.
Roberto Carlos da yavaş yavaş kendine gelmeye başladı.
Emre ilk yarıda sağ kanatta başarılı değilken ikinci yarıda göbeğe yerleştikten sonra etkili olmaya başladı. Hacettepe maçında kımıldayamayan Josico bu maçta ancak 7 dakika oynayabildi. Selçuk'un yerine ikinci devre giren İspanyol kısa sürede sakatlandı. F.Bahçe 3- 1 kaybetti ama bu eksik kadrosuyla bile içimde ümitsizlik yaratmadı.