Osmanlı belgelerinde Fenerbahçe

100. kuruluş yılını kutlayan, ilklerin kulübü olan Fenerbahçe, hakkında ilk resmi belge bulunan kulüp oldu.

Osmanlı belgelerinde Fenerbahçe

Başbakanlık Osmanlı Arşivi'nde bulduğumuz belgede Fenerbahçe'nin kuruluş amacı "beden ve fikir eğitimini yaygınlaştırmak, vatan gençlerini hayat mücadelesine, sıkıntılara ve savaşmaya alıştırmak" olarak zikrediliyor. Futbol denince aklımıza hemen bu sporun anavatanı İngiltere gelir. Ancak futbol İngilizler'in icat ettiği bir oyun değildir. İngilizler, ilk futbol kurallarını tespit ettikleri için futbol İngilizler'le özdeşleşmiştir. Baruttan, matbaaya birçok icatta olduğu gibi futbolun da ilk oynandığı yer Çin'dir. Çinliler, Milattan Önce 4 binli yıllarda içi tüyle dolu bir topla futbol oynuyorlardı. Kıta Avrupası'nda Galya'da, yani Fransa'da "seault" ismiyle gördüğümüz bu oyun, Fransızlar'ın 11. Yüzyıl'da adayı işgalleriyle İngiltere'ye gitti. OSMANLI BELGELERİNDE FUTBOL Futbol ilk dönemlerinde belli bir kuralı olmadan oynanan bir oyundu. Oyuncu sayısı sınırlaması olmadan iki köy halkı birbiriyle tarlalarda, meydanlarda kafa göz kırarak mücadele ederdi. 19. Yüzyıl'da Londra kulüp kaptan ve temsilcileri bir barda toplanarak Football Association'ı kurmalarından sonra futbolun ilk kuralları olan Cambridge Kuralları tespit edildi. Cambridge Kuralları, futbola İngiliz damgasının vurulmasına sebep oldu. Futbol 19. Yüzyıl'ın son çeyreğinde Türkiye'de de oynanmaya başladı. Ülkemize futbolu getirenler yabancılardı. İlk olarak İzmir ve Selanik gibi şehirlerde oynanan futbol 1880'lerde İstanbul'da da oynanmaya başlandı. İstanbul'da oturan yabancılar ve gayrimüslim Osmanlı vatandaşları, Kadıköy ve Moda'da futbol oynadılar. Fenerbahçe'nin kuruluş yeri olan Kuşdili Çayırı, futbolun da İstanbul'da ilk oynandığı yerdi. Yabancılar ve gayrimüslim Osmanlı vatandaşları hafta sonları ailece Kuşdili çayırına veya İstanbul'un mesire yerlerine gidiyor, hem eğleniyor hem de çayırda futbol oynuyorlardı. Ancak dönem Sultan İkinci Abdülhamid dönemi olduğu için futbol sıkı bir takip altındaydı. Osmanlı güvenlik görevlileri futbol oynayanları sıkı sıkı takip edip, durumu merkeze bildiriyorlardı. Türk futbol tarihi yazılmamıştır. Bunun da sebebi arşiv ve kütüphanelerde araştırma yapılmadan futbol tarihimizin sadece kulaktan dolma bilgilerle anlatılmasıdır. Ülkemizin önde gelen tarihçilerinden Prof. Dr. Vahdettin Engin ile yaptığımız ve yakında yayınlayacağımız araştırmamız futbol tarihimizi belgeler ışığında aydınlatacak. Bu yazımızda Prof. Dr. Vahdettin Engin ile birlikte yaptığımız araştırmadan bazı sonuç ve belgeleri zikredeceğiz. Osmanlı Arşivleri'nde, futbol oyununa dair tespit edebildiğimiz ilk belge 23 Kasım 1890 tarihlidir. Belgede, Moda'da ikamet eden İngiliz uyruklu Mösyö Witt'in oğullarının nezareti altında, 20-25 kadar genç İngiliz'in önceki yıllarda olduğu gibi futbol oynadıklarından söz ediliyor. Belgede "önceki yıllarda olduğu gibi" kavramının epeyce kullanılmış olması, 1890 yılından önce de yabancıların kendi aralarında futbol müsabakaları tertip ettiğini gösteriyor. Belgenin devamından anlaşıldığına göre, adı geçen kişiler 1890 yılında bir Cumartesi günü Kuşdili Çayırı'nda toplandılar. Dönemin Zaptiye Nazırı'nın ifadesi ile: "İki tarafı kapı şekline konulmuş ve etrafına set çekilmiş bir daire içinde lastikten yapılmış bir top ile oyun oynadılar." İngilizler'e faaliyetlerinin amacı sorulduğunda, müsabakayı okullara yardım amaçlı olarak gerçekleştirdiklerini söylediler. Belirttiklerine göre İngiliz hayırseverleri okullara verilmek üzere kendi aralarında yardım toplamışlardı. Yapılacak müsabakayı kazanacak gençler toplanan parayı okullara verme şerefine nail olacaklardı. İngilizler bu müsabakaya hazırlanmak için toplanıp antrenman yaptıklarını, bundan sonra da her Cumartesi toplanıp bu antrenmanlara devam edeceklerini belirttiler. Üsküdar Mutasarrıfı'nın Zaptiye Nazırı'na bildirdiğine göre, toplanan paranın miktarı ve esas müsabakanın ne zaman yapılacağı henüz belli olmadığından konu ile ilgilenilmeye devam edilecekti. Bu arada herhangi bir uygunsuzluk meydana gelmemesi için gerekli tedbirlerde alınmıştı. FUTBOL KADIKÖY'DE 1897'de Kadıköy'de, İngiliz ve Rumlar'dan oluşan "Football Association" kulübü kuruldu. Türkler de futbola ilgi duyuyor, ancak Sultan Abdülhamid insanların toplantılar yapmaları ve kalabalık gruplar oluşturmalarını istemediği için kulüp kuramıyorlardı. Reşat Danyal, Fuat Hüsnü ve arkadaşları 1899'da Black Stocking (Siyah Çoraplılar) isimli futbol kulübünü kurdular. Kulüplerine İngilizce isim koyarak, resmi takibattan kurtulmayı ummuşlardı. Kurucular arasında yer alan Fuat Hüsnü yapabildikleri kadarıyla o dönemdeki faaliyetlerini şöyle anlatır: "Siyah Çoraplılar Kulübü'nün hayat ve faaliyeti pek kısa ve sönük geçti. Kulübün binası olmadığı için kulüp üyesi Hurşit Ağa'nın kahvesinde oturulurdu. Malzeme diye de bir şey yoktu. Yalnız bir top ile Papazın Çayırında devamlı şekilde antrenman yapılırdı. Kulübün başkanı Reşat Danyal Bey, elinde düdük bildiği kadarını öğretmeye çalışır, fazlasını da oyuncular antrenmanda kendi yetenekleri ile öğrenmeye çalışırlardı. Kaptan Mehmet Ali Bey ince kadınsı sesiyle; "Çarp", "Devir" ... gibi sözlerle oyuncuları uyarırdı. Çarpmanın ve devirmenin yolunu bilmeyen oyuncular itişe kakışa çamur içine yuvarlanırlardı. Black Stocking, bir süre sonra dağıldı. Ancak Türkler'in içindeki futbol aşkı sönmemişti. Nurizade Ziya Bey, Ayetullah Bey ve Necip Bey başını çektiği bir grup Türk Kuşdili Çayırı'nda 1907'de Fenerbahçe'yi kurdular. 1904 yılında İstanbul Futbol ligi kurulup maçlar yapılmaya başlanmıştı. Fenerbahçe, 1909-1910 sezonundan itibaren İstanbul liginde yer almaya başladı ve ilk şampiyonluğunu 1911-1912 sezonunda kazandı. İLK BELGE Sultan İkinci Abdülhamid zamanında dernekler kanunu olmadığı için kurulan spor kulüplerinin hiçbir resmi özelliği yoktu. Dernekler kanunu İkinci Meşrutiyet'ten sonra 1909'da çıkarılmış ve bu tarihten sonra birçok dernek kurulmuş ve daha önce gayri resmi olarak kurulmuş olanlar da tescil edilmiştir. Örneğin Fenerbahçe 1907'de kurulmasına rağmen resmi tescili 1913'tür. Bu makalemizde yayınladığımız belge (bu belgeyi bana haber veren Fenerbahçeli meslektaşım Yrd. Doç. Dr. Bülent Bakar'a teşekkür ediyorum), futbol kulüplerimiz hakkında ilk resmi Osmanlı belgesidir. Derneklerin çoğalmasından sonra Emniyet Müdürlüğü İstanbul'da faaliyet gösteren derneklerin hangileri olduğunu kayda geçirmiştir. Fenerbahçe ile ilgili kayıtta 1907'de Kuşdili Çayırında kurulan ve halen başkanlığını Hamid Hüsnü (Kayacan) Bey'in yaptığı Fenerbahçe Spor Kulübü'nün kuruluş amacı "Beden ve fikir eğitimini yaygınlaştırmak, vatan gençlerini hayat mücadelesine, sıkıntılara ve askeri seferlere (savaşmaya) alıştırmak" olarak zikredilmektedir. 1890’DA İSTANBUL’DA FUTBOL Kadıköy Moda'da ikamet eden İngiltere Devleti tebaasından Mösyö Vitek'in oğullarının nezareti altında olmak üzere İstanbul'da oturan 20-25 kadar genç İngiliz'in geçen yıllarda olduğu gibi dünkü Cumartesi günü de Kuşdili çayırında toplanarak iki tarafı kapı şekline konulmuş ve etrafına hat çekilmiş bir daire içinde lastikten mamul top ile oynadıkları görülerek olay soruşturulmuştur. Yapılan tahkikatta, oyunun yardımsever İngilizler tarafından mektepler yararına düzenlendiği, bu vesileyle toplanacak yardımın, İngiliz delikanlılarının oynadığı oyun kim tarafından kazanılırsa onlar tarafından mekteplere bağışlandığının kabul edileceği anlaşılmıştır. İngilizler'in, bu maç yapılana kadar her Cumartesi günü toplanıp talimlerine devam edecekleri de öğrenilmiştir. Üsküdar mutasarrıflığı esas maçın ne zaman yapılacağını, ne miktar para toplanacağını ve hangi mekteplere dağıtılacağını da araştırmaktadır. Bütün bunlar yaşanırken her hangi bir uygunsuzluğun meydana gelmemesi için tedbirler alınması ve gelişmelerin Zaptiye Nezareti'ne bildirilmesi gerekmektedir. 23 Kasım 1890. Zabtiye Nezareti Başbakanlık Osmanlı Arşivi. 15. YÜZYIL’DA ORTADOĞU’DA HAKİMİYET MÜCADELESİ Fatih Sultan Mehmed, İstanbul'u aldıktan sonra fütuhata ara vermeden Ege adalarını, Sırbistan'ı, Hırvatistan'ı, Bosna'yı, Yunanistan'ı, Arnavutluk'u, Karadağ'ı, Romanya'nın bir bölümünü fethetti. Avrupalılar, Osmanlı ilerleyişini durduramıyorlardı. Avrupalılar'ı 1402'de Osmanlı tehlikesinden Timur kurtarmıştı. 1470'li yıllarda Avrupa için yine böyle bir umut belirdi. Avrupalılar, İstanbul'u alıp, ardından bütün Balkanlar'ı fetheden Fatih Sultan Mehmed'i mağlup edecek tek güç olarak İran'ın Akkoyunlu Türkmen Devleti'nin hükümdarı Uzun Hasan'ı gördüler. Bütün Avrupa'da Uzun Hasan ile ilgili efsaneler ortaya çıktı. Uzun Hasan'ın gizli Hristiyan olduğu, omuzunda "Haç" işareti bulunduğu söylendi, durdu. Venedik, Napoli, Macaristan ve Papalık, Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan'a elçi üzerine elçi göndererek Osmanlılar'a karşı kışkırttılar. Akkoyunlu sarayına giden ve burada Osmanlı aleyhine faaliyetlerde bulunan elçilerin seyahatnameleri 15. yüzyılda Ortadoğu'daki hakimiyet mücadelesinin en önemli kaynaklarıdır. Bir roman gibi olayları anlatan bu seyahatnamelerden altı tanesi üç cilt hâlinde Türkiye'nin en çalışkan Osmanlı tarihçilerinden biri olan Doç. Dr. Tufan Gündüz tarafından Türkçe'ye çevrilerek Yeditepe Yayınevi yayınları arasında yayınlandı. Venedik elçileri Caterino Zeno ve Ambrosio Contarini'nin seyahatnamelerini "Doğu'da Venedik Elçileri", Giovanni Maria Angiolello, Venedikli bir tüccar ve Vincenzo D"Alessandri'nin seyahatnamelerini "Seyyahların Gözüyle Sultanlar ve Savaşlar", Venedikli Josaphat Barbaro'nun seyahatnamesini de "Anadolu'ya ve İran'a Seyahat" ismiyle Türkçe'ye kazandıran genç ve çalışkan tarihçimiz Tufan gündüz'ü tebrik edip, çalışmalarını devamını bekliyoruz. Bugün
<< Önceki Haber Osmanlı belgelerinde Fenerbahçe Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER