Bakırköy İlkokulu?nda seçmelere katıldım ve kazandım. Öyle başladı. Çok da sevdiğim bir işti. Bakırköy'de, Yüce
spor?da oynadım. Oradan, Selahattin Tortul ağabeyimizin girişimleri ile Erdoğan Şenay ile birlikte Adalet Takımı'na
transfer oldum. Rahmetli
babacığım (Rahmi Okyar)
Bursaspor'un kurucularından.
Bursasporu kurunca, Bakırköy?ün dört oyuncusu ben,
kaleci Turan, Ersel, Tamer Bursa?ya gittik. Bursa?da iken
Beşiktaş beni, ben Beşiktaş'ı istiyordum.
Kulüpten Tek Kuruş Almadan?
Vedat Okyar, ilk profesyonel deneyimini yaşadığı Bursaspor'da, kısa zamanda
takımın önemli oyuncularından birisi oldu. Teknik kapasitesi, driplingleri ve oyun kuruculuktaki zekasıyla yeşil-beyazlı takımın maestrosuydu. Bursa'da yetişmesine rağmen, kendisinin de dile getirdiği gibi
küçük yaştan beri gönül verdiği Beşiktaş?ta oynamak istiyordu. Siyah-Beyaz
formayı 1968 yılında sırtına geçiren Vedat Okyar'ın Beşiktaş?a gelişinin de enteresan bir hikayesi vardı: Çok büyük hamleler yapan bir
Eskişehir takımı vardı.
Amatör Milli Takım maçı için havaalanına indim, bavullarımı bulamadım. Bavullarımı Eskişehirliler kaçırmış. Sonra da beni kaçırdılar. İki gün Eskişehir'de kaldım. Rahmetli babacığımın Baba Hakkı'ya bir sözü vardı. Bu nedenle hiçbir pazarlık yapılmadan Beşiktaş'a geldim. Babam Beşiktaş?ın iki dönem Asbaşkanlığı'nı yaptı.
Allah rahmet eylesin, yattığı yerde rahat etsin. Beşiktaş'ta parasız oynadım ama babamdan belki daha fazlasını aldım. En azından Beşiktaş'a verdiğim hizmetin karşılığını para olarak almadım, babacığımdan aldım.
Koşulsuz Dürüstlük
Öyle bir sevgisi, saygısı vardı ki Beşiktaş formasına, onu giydiği her anında yakıştı Siyah-Beyaz'a. Yine böyle maçlardan birinde hakemin tartışmalı bir pozisyon sonrasında yanına gidip Tekme attın mı? diye sorması üzerine, Evet diye
cevap vererek sahayı terk etmek zorunda kalmasının açıklamasını şöyle yapardı Vedat Abi: Hakeme Beşiktaş formasıyla yalan mı söyleyecektim utanmadan...
41 Yaşına Kadar Futbol Oynadı
1968 ile 1978 yılları arasında yer aldığı Beşiktaş Futbol Takımı'nda 253 maçta oynadı. Tekniğe dayalı
futbol kariyeri boyunca hiç
sakatlık yaşamadı. Zaman zaman Milli Takım?da da yer aldı. Elbette yüzlerce maçın hepsinin onun için ayrı bir önemi vardı. Ama biri vardı ki, yıllarca unutamadığı gibi, defalarca da rüyalarına girdi:
Trabzonspor'la oynadığımız bir
kupa maçıydı. İlk maçı 1-0 kaybetmiştik, turu geçmemiz için burada 2-0 kazanmamız gerekiyor. 1-0 öndeyiz ve
penaltı kaçırdım. Sonra Lütfü golü attı ve turu geçtik. Golü atınca Lütfü?nün sevinçten kulağını ısırdım. Maçtan sonra da hastaneye götürdüm.
Çok iyi bir penaltıcı olan Vedat Okyar, Bursaspor ve Beşiktaş'ta kullandığı 43 penaltıdan 42'sini gole çevirerek, bu konudaki ustalığını gösterdi. Zaten Trabzonspor maçında kaçırdığı penaltıdan sonra, bir daha penaltı kullanmaya tövbe etti.
Kısa fasıllarla
Diyarbakırspor ve Karagümrük takımlarında da top koşturduktan sonra 42 yaşında futbolu bırakıp, babasının mesleğini yapmaya başladı. 1980?li yılların sonuna doğru futbol yazarlığına başladı ve yaptığı muhteşem yorumlarla, kendine has üslubuyla spor basınının vazgeçilmez bir parçası oldu.
Son Yolculuğuna Mutlu Çıktı
Vedat Okyar, şöyle anlatmıştı
şampiyonluk sevincini; Tedavi sürecime inanılmaz bir etkisi oldu. Beni moral olarak ayakta tutan en büyük şeylerden biri. Şampiyonluk görüntülerini televizyondan izledim.
İlaç gibi geldi. Beşiktaş; Fenerbahçe'yi yenip
Türkiye Kupası'nı, Galatasaray'ı yenip Süper Lig?i kazandı. Daha ne olsun. Lig tarihinde kazanılan birçok eğri büğrü şampiyonluk var. Ama ikinci yarıdan itibaren bunu haketti. Çok yakıştı Beşiktaş'a...
İşte öyle bir Beşiktaşlı!ydı o... Taraftarın Bugün dost yaralanmış, yine gönlüm hoş değil pankartıyla gösterdiği vefayı da gözleri dolarak karşılamıştı; Pankartı görünce çok duygulandım. Zaten oğlum da hemen aradı beni bunu söylemek için. Beşiktaş?ta forma giyen futbolcuların hepsinin bu vefayı anlamaları lazım. Her zaman söylerim; benim en yakın akrabalarım Beşiktaş taraftarlarıdır, öz akrabalarım değil...?
(bjk.com.tr)