Geçtiğimiz yüzyılın henüz başlarında Milan Kriket ve Futbol Kulübü (bugünün
AC Milan takımı) olarak varlığını sürdüren, 9
Mart 1908 tarihinde ise bir grubun (
İtalyan Direnişçileri) ayrılarak "Football Club
Internazionale
Milano" adını verdikleri
FC Inter'in kuruluş öyküsü oldukça ilgi
çekici. Kurdukları kulüpte, İtalyan'lar kadar
yabancı oyunculara da yer vermeyi istemelerinden dolayı -Uluslararası- anlamına gelen -Internazionale- kelimesine yer verdiler. Hatta ilk takım kaptanı olarak İsveç'li oyuncu Hernst Manktl görev yaptı.
Bir
küçük bilgi de dün
akşam maçın oynandığı
stada ismini veren Giuseppe Meazza için. FC Inter
forması
altında, 408 karşılaşmada 287 gol atan İtalyanların
efsane futbolcusunun adı 1979 daki ölümünden sonra AC Milan'ın San Siro diye adlandırdığı stada verildi. Tek stad, aynı şehirde 2 kulüp ve 2 farklı stad ismi. Tam İtalyan işi. Makaroni mi,
Pasta mı?
Giuseppe Meazza, 2nci Dünya savaşı yıllarında, İtalya'daki diktatörlüğün FC Inter'i, Milano Spor Birliği ile birleşmeye zorlasmasından sonra Türkiye'ye kaçar ve Beşiktaş'ın ilk yabancı oyuncu-hocası olur.
Savaş sonrasında da İtalya'ya geri
döner. Ne de olsa özünde direniş var!!!
FC Inter'in, altın,
siyah ve
mavi renkleri kulüp renkleri olarak bugüne kadar hiç değişmeden kullanıldı ve bu geleneksel formaları Inter taraftarlarının övünç kaynağı oldu.
Dün akşam ne oldu da Inter'lilerin yıllardır gururla giydikleri formaları, yerini 'Maglio Centenario- 100. Yıl Forması' adını verdikleri ve Haçlı Şövalyeleri'ne benzer formaya bıraktı. Aslında bu Inter'in kuruluşundan beri taşıdığı ve 100. yıllarında ön plana taşıyacakları fikrin, dünyanın dikkatle izlediği bir maçta duyurulmasından başka birşey değildi.
Sadece yabancı oyunculara bu kadar açık olmaları mı Internazionalle adını taşımalarının altında yatan neden. Gerçi ilk bakışta, dün akşam 88. dakikaya kadar sahada tek İtalyan
futbolcu yoktu. Dahi ve şımarık olarak adlandırdıkları Materazi oyuna dahil olduğunda tribünlerden yükselen uğultu ve desteği hatırlayın.
Bir önceki
sezon, Seri A'da yaşanan
şike skandalları sonucunda güçlü rakiplerine verilen cezalar, Inter'e kolay bir
şampiyonluk yaşattı. Bu sezon da lider durumda götürüyorlar yarışı. Yoksa böyle bir rahatlığı yaşamak, diğer tüm
yerli ve yabancı rakiplerini kendilerinden daha aşağıda görmelerine mi neden oluyor.
Tüm bunları bir arada düşündüğümüzde, Inter'in 100. yılında tek düşüncesinin her yerde adından söz ettirmek olduğunu rahatlıkla anlayabiliriz. Haçlı Şövalyeleri gibi
saldırgan ve fütursuz olacakları çok açık.
Eeee ne de olsa, ilk 11'nde İtalyan bulunmayan İtalya şampiyonu, 100. yıllarında sadece deplasman maçlarında giymek üzere tasarlanan Haçlı Üniformalarını dün podyuma çıkarttı bile.
Hedef koymak mı desek? İstemek mi? Yoksa futbolcu dediğin paralı askerdir. İlla ki İtalyan olmasına gerek yok, amacı benimle aynı olsun düşüncesi mi?
Sizce nedir bu formayı giydiren?
SABAH