"Galatasaray'ı tarikatçılardan temizledim" diyen ve
Hakan Ünsal'ı
direk hedef alan Fatih Altaylı'ya, Hakan Ünsal'dan çok sert
yanıt geldi.
Fatih Altaylı'nın sözlerini
sürpriz bulmadığını söyleyen Ünsal,
Galatasaray'dan neden gönderildiğimi ben zaten biliyordum. Fatih Altaylı bunu geç de olsa itiraf etti. Ne mutlu bana ki, dini yaşayan bir futbolcu olduğum için Galatasaray'dan gönderildim. O zaman da hiç üzülmemiştim, şimdi daha da mutlu oldum. Ne mutlu bana
dedi.
Yöneticilik yaptığı dönemlerde, Galatasaray'da oynayan
futbolcular arasında cemaate bağlı olanlar hakkında ilginç açıklamalar yapan Fatih Altaylı'nın,
Hakan Şükür inanç dünyasını Galatasaray'a taşıdı. Dikkat edin Galatasaray'a gelen bütün
genç çocuklar bir yerden sonra tarikata girmek zorunda kaldılar. Galatasaray bundan tam kurtuluyordu, Hakan gitmişti, son kalan cemaat kalıntısı Hakan Ünsal'ı da ben yollamıştım, dolayısıyla bir
temizlik olmuştu. sözlerine, Hakan Ünsal adeta ateş püskürdü.
CEMAATE BAĞLI OLMAK ALTAYLI'NIN TEKELİNDE Mİ?
Fatih Altaylı'nın bahsettiği,
takımdan gönderilme olayını doğrulayan Ünsal,
Galatasaray'dan neden gönderildiğimi zaten biliyordum. Evet, ben Fatih Altaylı'nın da dediği gibi, Galatasaray'dan dini yaşantım yüzümden gönderildim. Bunu o zamanki bütün yöneticiler ve futbolcular da biliyordu. Kimse de karşı gelmedi. Bir tek Abdurrahim Albayrak'ın engel olmaya çalıştığını duymuştum. dedi.
Altaylı'nın 'tarikatçı futbolcu' yakıştırmasına bir anlam veremediğini ifade eden Ünsal,
Tarikatçı derken neyi kastediyor anlamadım. Türkiye'de İslam'ı yaşayan insanların yüzde 70'i herhangi bir cemaate bağlı. En azından gönül bağlılığı vardır. Eğer bu tarikatçılıksa, eyvallah ben bunu kabul ediyorum. Bu Fethullah Gülen Hoca Efendi de olur, bir başka hoca efendi de. Bunu kabul ederim. Zaten buyum da. Onun bahsettiği tarikatçı yakıştırması 'radikallik' sınıfına giriyor. diyerek, Altaylı'nın bu yaklaşımıyla cemaatleri
küçük düşürmeye çalıştığını vurguladı.
GÜNDEME GELMEK İÇİN KONUŞUYOR
Fatih Altaylı'nın bu açıklamaları yapmakta çok geç kaldığını kaydeden Ünsal
Altaylı bunları neden zamanında söylemedi? Madem bu kadar cesareti vardı, bu kadar net konuşacaktı, keşke o zaman söyleseydi ya bunları. O zaman tepki alıp almayacağını hep beraber görseydik. Söyleyemezdi çünkü alacağı tepkinin boyutunu biliyordu. Şimdi oturup konuşmak kolay. Galatasaray'da yöneticiliği bıraktıktan sonra iki üç yıl Sabah Gazetesi'nde yöneticilik yaptı. Televizyonda programı vardı. Çıkıp da bu konular hakkında neden bir kelime etmedi anlamadım. şeklinde konuştu. Altaylı'nın eski medya gücünü yitirdiğini kaydeden
milli futbolcu, Fatih Altaylı'nın medyada gündeme gelmek için bu tür açıklamalar yaptığının altını çizdi.
Hakan Ünsal'ın, gündeme
bomba gibi düşecek açıklamalarını başlıklar halinde sunuyoruz:
GALATASARAY BİZİ KABUL EDECEK CAMİA DEĞİL
Galatasaray Kulübü, bizim tarzımızda yaşayan, dini yaşantısını açık ve net bir şekilde belli eden insanların kabul edileceği bir camia değil. Özellikle Fatih Altaylı, hiç ama hiç kabul etmeyecek bir adamdır.
Gitmemizde kimsenin bir engellemesi olmadı. Bir tek Abdurahim Albayrak'ın karşı çıktığını duydum, o kadar.
NAMAZ DA KILDIK ORUÇ DA TUTTUK ŞAMPİYON DA OLDUK
Bizim dönemimizdeki takımın
oyuncu kalitesi çok iyiydi. Fakat bizim bir farkımız vardı, inanç birliği yapmıştık ve bu şekilde takımı bir yerlere getirmiştik. Tüm takım olarak birbirimizi çok seviyorduk ama inanç birliği bizi daha kuvvetli bir birlikteliğe ulaştırmıştı.
Biz,
Namaz da kıldık, oruç da tuttuk ama
şampiyon da olduk. Hem de dört sene üst üste.
UEFA Kupasını ve Süper Kupa'yı aldık.
Başarı adına neler yaşanacaksa hepsine de yerine getirdik
GENÇ FUTBOLCULARA 'NAMAZ KILIN' DİYORDUK
Dini yaşantımızın başka kişilere zararı olduğuna asla inanmıyorum. Tam aksine, gece yarılarına kadar barlarda gezen,
içki içen, âlemden kafasını kaldırmayan futbolcu profilinden ciddi bir dönüş oldu.
Altaylı genç futbolcuları tarikatçı yaptığımızı iddia ediyor. Evet, altyapıdan gelen futbolculara, geceleri gezmeyin, içki ve sigara içmeyin, bu kötü alışkanlıları edinmeyin diye tembihte bulunduk. Bunu zaten antrenör ve yöneticiler de istiyor. Bunlarında dışında, bir insanın dinin yaşaması gerektiğini, bunun bir emir olduğunu da söyledik. Namaz kılmanın gerekliliğinden bahsediyorduk. Ama asla kimseyi zorlamadık.
BAŞKA TAKIMIN FUTBOLCULARI DA BİZDEN ETKİLENİYORDU
Sadece bizim takım değil başka takımdan olan futbolcular da bizden etkileniyordu. Eğer biz kadınlarla kızlarla gezseydik,
akşam alemlerine takılsaydık, bizden sonraki gençler de aynısını yapacaktı. Biz doğruyu yaptık. Bugün olsa gene aynısını yaparım.
İNANCIMDAN DOLAYI KOVULDUM... NE MUTLU BANA!
Fatih Altaylı'nın bana tarikatçı demesi hiç umurumda değil. Eğer ben yaşantımla arkamdan gelen gençlere iyi örnek olabildiysem, ne mutlu bana. Fatih Altaylı ne derse desin. Dinini yaşayan birisi olduğum için Galatasaray'dan gönderildiysem ki öyle olduğunu biliyordum da. Madem itiraf edildi, ben de söyleyeyim,
evet ben
dindar bir futbolcuyum diye Galatasaray'dan gönderildim ve bu yüzden de ne mutlu bana diyorum. Çok çok mutluyum. Bundan asla mahzun olmadım.
BİZİ GALATASARAY'A YAKIŞTIRAMADILAR
Hakan Şükür,
Okan, Arif ve ben
Biz bu Galatasaray ve Türk futbol tarihine geçmiş futbolcularız. Galatasaray'dan dinini yaşayan ve bu kimliklerini ortaya çıkaran kişiler olduğumuz için gönderildik. Altaylı bizi hep küçük gördü. Galatasaray camiasında bu tarz, dinini yaşayan futbolcuların ne işi var?" diye bizi küçümsüyordu.
BİZDEN VE İNANÇLARIMIZDAN NEFRET EDİYORDU
Ben Galatasaray'da 11 yıl oynadım Arif
Erdem, Okan ve Hakan Şükür benden daha fazla oynadı. Bir sürü başkan ve yöneticimiz oldu. O kadar hocayla çalıştık. Dini inançlarımızdan dolayı bu işi Fatih Altaylı kadar nefret boyutuna getiren, kendine asli görev kabul eden birini görmedim.
Altaylı, bize direk olarak hiç müdahalede bulunmadı. Bulunamazdı da zaten. Böyle bir gücü yoktu elinde. Hiçbir yönetici de açıkçası bu güce ve cesarete sahip değildi. Çünkü takımın başarısı ortadaydı. Altaylı bu işi yönetimin içinde teşkilatlanarak, kademeli olarak yaptı.
SURİYE'DE BERABER GEZDİK
Fenerbahçe'nin Suriye'de oynadığı El-İttihat maçı için Başbakanımızla birlikte Şam'a giden gazetecilerin arasında ben de vardım. Rıdvan abi (Dilmen) Osman Tamburacı hep birlikteydik. Fatih Altaylı da o zaman bizimleydi. Aynı uçakla uçtuk. Aynı arabanın içinde, Şam'da beraber gezdik. Bana bunları yaptığını bile bile ona tavır takınmadan kendisiyle muhabbet ettim. Bana dönüp de hiçbir şey demedi. Şimdi düşünüyorum da, Fatih Altaylı gündeme mi gelmek istiyor, yoksa gerçekten yaşadığı bir vicdan azabı mı var? Onu da herhalde bir altı yıl sonra söyler.
KAYNAK: 8sutun