Şaşkınlık içinde soruyor
yaşlı adama, "Dede, neden
kavga ediyorlar?" Cevap, maalesef yeterli değil; çünkü o da izah edecek durumda değil.
Beşiktaş'ın
Bursaspor'u küme düşürdüğünü söylemeye çalışsa da bunun mantıksızlığı içinde kayboluyor her şey.
Başlıktaki bu soruyu 5-6 yaşlarında bir çocuk,
dedesine yöneltiyordu. Beşiktaş ile
Bursaspor arasında uzun yıllara dayanan husumetin bu minik
Yeşil-Beyazlı
taraftar üzerindeki etkisini bir an için anlamaya çalıştım. Biraz da dedesiyle arasındaki konuşmaya
kulak misafiri oldum. Aslında Bursa
Atatürk Stadı'nın çevresinde bulunan binlerce insanın arasında düşüncesi en masum ve en mantıklı olan bu çocuğunkiydi. Olayları herkes detaylı olarak defalarca anlatacak, sebeplerini masaya yatıracaktır.
Minik bir taraftarın bir türlü mantığına oturtamadığı şey
biber gazı ve
bomba etkisi meydana getiren sesiydi. "Dede, neden kavga ediyorlar?" Cevap maalesef yeterli değildi; çünkü o da izah edecek durumda değildi. Beşiktaş'ın Bursaspor'u küme düşürdüğünü söylemeye çalışsa da bunun mantıksızlığı içinde o da kayboluyordu.
Çocuk, tekrar soruyordu: "Dede neden barış olmuyor, sevgi olmuyor?" Dedenin verebileceği bir
cevap yoktu.
Polisin attığı biber gazı bombaları çevremizde patlarken etrafımız savaş alanlarını aratmayacak cinstendi. Bir an kendinizi taş fırlatan çocukların arasında gibi hissedebilir ve "İyi de onların eline taşı veren belli, buradakilerin eline taşı kim verdi ve attırıyor?" diye rahatlıkla düşünebilirsiniz. Bizimle birlikte maçı görüntülemeye gelen
yabancı foto muhabiri arkadaşımız Caroline de vardı. Onun gözüyle stadın çevresi karmaşa alanı ve tam bir güvensizlik ortamıydı.
Olaylar
İstanbul'da başlamıştı.
İstanbul Valiliği ve Emniyeti o gün nasıl yeterli güvenlik önlemini alamadıysa aynı durumun Bursa için de geçerli olduğunu gördük. Valilik kendince bir işi başarmak adına Beşiktaş taraftarını Bursa'ya davet etmişti. İşin acı tarafı, ne Beşiktaş taraftarı şehre girebildi ne de
takım Atatürk Stadı'na ayak basabildi. Olaylarda Siyah-Beyazlı taraftarların yer almaması bir nebze olsun sevindiriciydi. Yoksa İstanbul'daki arbededen daha beteri yaşanabilirdi.
Mücadelenin başlamasına tam üç saat varken stadın çevresindeydik. Havanın güzelliği, baharın gelişini müjdeliyordu. Yeşil-beyaz giyinmiş insanlar parkın içinde eğleniyor, maç saatini bekliyordu. Ne olduysa saat 18.00'den sonra meydana geldi. Bursa taraftarıyla polis birbirine girdi. Emniyet birimleri, fanatikleri dağıtmak için her türlü kuvveti kullanıyordu. Foto muhabiri arkadaşım Mahmut Bürkük, havada uçuşan taşların altında gözü yaşlı bir şekilde işini yapmanın çabasındaydı. Bana, "Ben olayların çıkacağını söylemiştim." diye hatırlatmayı da
ihmal etmedi. Belki de Bürkük gibi birçok insan, bunu dile getirmişti; ancak Vali'nin iyi niyeti Yeşil Bursa'yı biber gazı altında bıraktı.
İşin garibi, sağduyulu Bursaspor taraftarı, olayın dönüp dolaşıp faturasının kendisine çıkacağını çok iyi biliyordu. Geçen
sezon UEFA'dan övgü alan Yeşil-Beyazlılar ve
Osmanlı yadigârı bu şehir, dün
akşam itibarıyla "Bu olaylar Bursa'ya yakıştı mı? İmajımız bu kadar kolay yerle bir edilir mi?" sorusuyla baş başa kaldı. Bir paragraf da Futbol
Federasyonu'na ayıralım. Bu, Bursalıların özel isteği ve isyanı: "Maçı iptal eden Federasyon, derbilerdeki olaylarda maçları nasıl oynattı? İlk maçta kan döküldü, insanlar bıçaklandı. Maç neden iptal edilmedi? Bursa olunca mı bu kararlar alınıyor?" Bunun değerlendirmesini de sevgili okurlara bırakıyoruz
ZAMAN