Sabah Alman Milli Takımı Teknik Direktörü
Joachim Löw ile
röportaj gerçekleştirdi. Yazarların Löw'e ilettiği sorulara menajeri
Harun Arslan aracılığıyla
cevap alındı ve aşağıdaki röportaj ortaya çıktı.
- Alman Milli Takımı’nın büyük bölümünü değiştirip gençleştirdiniz. Türkiye bunu 2003’ten sonra yapmaya çalıştı, ama başaramadı. Eski ve tecrübeli oyuncuların gölgesinden kurtulmayı nasıl başardınız?
Bunu kıyaslanabilecek bir şey gibi görmüyorum. Her
ülke, her
takım kendi yolunu bulmak zorunda. Bunun için herhangi bir reçete yazılamaz. Bir takımda iyi olan, öbürüne uymayabilir. Her takım kendi doğrularını, kendi yolunu bulmalıdır.
- Türkiye’yi iyi tanıyorsunuz. Hiddink’in gelişi ile yeni bir hava yakalandı. İlk iki grup maçı sonrasında Türkiye’de neler değişti?
Türkiye zaten
futbol tekniği olarak eskiden beri iyi
takımlar arasında idi
Avrupa’da. Hiddink’in gelmesiyle taktik anlamda çok büyük bir tecrübe eklendi takıma.
Guus Hiddink dünyadaki belki de en tecrübeli
milli takım hocası. Yaşamadığı hiçbir an yok futbolda. Bu, takımı mutlaka pozitif etkiliyor.
- Hiddink Türk futbolunda neleri değiştirebilir?
Eğer ne değiştirmesini, neler yapması gerektiğini bilen bir kişi varsa, o da
Guus Hiddink’tir. En deneyimli milli takım hocası o. Çeşitli ülkelerde, çok farklı ortam ve koşullarda neler yapabileceğini gösterdi zaten.
- Türk takımları Avrupalı rakipleri karşısındaki başarısız olmasına rağmen, milli takımı daha iddialı. Bunun nedeni nedir?
Burada da genel bir sorun veya sorunun çözümü yok bence. Her takımı tek tek ele almak gerekir. Şans, şanssızlıklar,
sakatlıklar hepsi etkiliyor. Bu, bazen Avrupa, dünya futbolunda da yaşanabilen bir olay. Bazen kulüpler, milli takımın önüne geçiyor, bazen tersi. Buradan hareketle Türk futbolu hakkında bir genelleme yapmak doğru değil.
İspanya Milli Takımı da eskiden başarısızdı, kulüpleri iyi olsa da.
- Almanya’da Lahm ile Müller, Türkiye’de Gökhan Gönül ile Hamit Altıntop, kanatları etkili kullanıyorlar. Cuma günkü maçın sonucunu etkileyecek faktör bu organizasyonlar mı, yoksa hata sayısı mı?
Bazı detaylar büyük rol oynayacak. İki takımın da
teknik ve taktik seviyesini göz önüne aldığımızda, karşılaştırdığımızda bu detayların o gün ne kadar önemli olacağını görürüz. Tabii ki, az hata yapan büyük avantaj sağlayacaktır. Tek tek pozisyonların belirleyici rol oynayacağını sanmıyorum.
- Dünya Kupası’ndaki başarılı performans sonrası genelde tüm takımların yaşadığı motivasyon sıkıntısı sizin için de problem mi?
Motivasyon sorunu olduğunu sanmıyorum. Futbolcularımızla kupada 9 hafta beraberdik. Çok ağır ve sert bir çalışmadan sonra
Güney Afrika’da en üst düzeyde 7 maç oynadık. Burada
futbolcular tabii ki fizik performans olarak sınırlarını zorluyorlar. Dünya Kupası’ndan sonra yaşanan bence fizik sorunu, motivasyon değil. Futbolda bu hep olur. Fizik olarak üst düzey performansın ardından mutlaka düşüş yaşanır.
- Mesut Özil ile Khedira’nın Real Madrid’e transferi, bu oyunculara performans sorunu yaşatır mı?
Hayır; tam tersine Real Madrid’de yaptıkları antrenmanlar, İspanya ve Şampiyonlar Ligi’nde oynadıkları üst düzey maçları göz önüne alırsak yaşayacakları yeni tecrübeler onlara çok şey kazandırıyor. Performanslarını olumlu etkileyecektir.
- 2006 Dünya Kupası’nda şampiyon İtalya ile iki ön libero benimsendi. Takımlar defansif, kontrollü oyuna döndü. Güney Afrika 2010’un bu anlamda dünya futboluna getirdiği yenilikler veya düşünce tarzı nedir?
Şu anda çok belirgin bir farklılık yok. Benim kişisel düşüncem, çabuk şekilde öne doğru top oynayan, ofansa geçen takımların daha avantajlı olduğu. Önceden defanstan hücuma kalkmaktan bahsediyorduk. Artık günümüz futbolunda hem defansın hem ofansın birbirine çok yaklaştığını, iç içe girdiklerini, birbirlerine geçtiğini görüyoruz.
- Almanya’da yaşayan Türk kökenli oyuncular, Mesut Özil’in parlamasıyla birlikte Alman Milli Takımı’nı daha çok düşünmeye başladı. Bu bir proje miydi, Alman Milli Takımı formasını giyecek başka Türk oyuncular listenizde var mı?
Böyle bir düşünce, politikamız yok. Bizim takımımıza uyan, felsefemize uyan futbolcuları takip ediyorum, arıyorum. Burada Türk kökenli veya başka bir kökenli olması benim için rol oynamıyor.
- Genç bir teknik direktörsünüz. Genelde milli takımlar sonrasında, kulüplerde çalışmak hedeftir. Siz ise sözleşmenizi uzattınız. Neden?
O kadar da genç değilim. Alman Futbol Federasyonu’nda çok iyi bir durumdayım. Çok iyi bir işverenim ve çok iyi bir takımım var. Ayrıca burada daha gelişmenin tamamlandığını düşünmüyorum. Hedeflerimiz de var. Ayrılmayı düşünmedim.
- Christoph Daum, F.Bahçe’de iki kez son haftada şampiyonluğu kaçırdı. Daum’un performansını nasıl yorumluyorsunuz?
İkisinde de çok üzüldüm.
Fenerbahçe ve Christoph için iki maçın da değişik geçmesini isterdim. Ama bu ikisinin bu şekilde sonuçlanması benim gözümde Christoph’un durumunu değiştirmiyor. Bence o da birinci
sınıf bir teknik adam.
- F.Bahçe siz ayrıldıktan sonra çok değişti. Bu şartları o zaman bulsanız fark olur muydu?
Futbolda şöyle olsa nasıl olurdu demeye fırsat yok. Çabuk gelişen, değişen, çok dinamik bir ortamdır futbol. Hep bugünü yaşıyoruz futbolda, bunu da sınırlarda yaşıyoruz. Geriye dönüp bunu düşünmek için hiç fırsatım olmadı. Ayrıca buna enerji, zaman ayırmam da mümkün değil.
- Yeniden Türkiye’de çalışmak ister misiniz?
Elbette. Neden olmasın? Kesinlikle en ufak bir sebep bile yok olmaması için. Fenerbahçe’de çalışırken kulüpteki ve İstanbul’daki ortam çok güzeldi. O deneyim, bana çok şeyler kattı.
- Aykut Kocaman’ın yaşadığı şartlar, sizin döneminiz ile aynı. Değişim yaşanıyor ve daha fedakar, agresif bir takım yaratılmaya çalışılıyor. Tavsiye var mı?
Hayır. Onun benim
tavsiyeme ihtiyacı olduğunu sanmıyorum. Ortamı çok iyi tanıyor. En iyi kararları kendisi verecektir.
- Fabian Ernst Beşiktaş’ta çok formda bir sezon geçiriyor. Milli Takım için takip ettiniz mi?
Milli takımımız için düşünülen tüm futbolcuları takip ediyoruz ama Dünya Kupası’nda oynayan futbolcular daha öncelikli.