Taraf Gazetesi yazarı Haluk Çetin futbol kulüplerinin mali durumlarını inceledi. Buna göre Süper Lig'de Gençlerbirliği dışında borçsuz ve UEFA kriterlerine uygun kulüp yok. Son dönemde Türk futboluna büyük zarar veren Passolig gibi uygulamalara rağmen kulüp başkanlarının bazı açıklamaları ve iktidara yakın olma gayretleri, akıllara şu soruyu getiriyor: İflasların önlenmesi, borçların affedilmesi ve vergi cezalarının kaldırılması için sözler mi alınıyor?
İşte Taraf Gazetesi'nde çıkan yazıdan ilgili bölüm
***
Futbol kulüpleri iflasa doğru hızla ilerliyor. Dün yayınlanan verilere göre dört büyük kulübün borsadaki şirketlerinin öz sermayesi ekside.
Borsaya açık şirketlerin bilançoları zararda. Şirket borçları –dernek borçları hariç– 300 milyon liranın üzerinde.
Şirketlerin 12 aylık bilançoları açıklandığında negatif tablonun daha da büyüyeceği bekleniyor.
Bu olumsuz durumun boyutları, kulüplerin 2014-2015 sezonu stat gelirlerinin yarı yarıya azalması ve sponsorluk gelirlerinin düşmesiyle daha da büyüyecek.
Galatasaray kulübüne kesilen 42 milyonluk ceza süreciyle vergi denetimlerinin de yoğunlaşacağı gerçeği karşısında kulüpler mevcut yapılarıyla iflasa doğru hızla yol almakta, bu duruma öncelikle önlem alması gereken TFF ve Gençlik ve Spor Bakanlığı seyirci kalmaktadır.
Kulüplerin ve sonuçta futbolun iflasa sürüklendiği bu süreçte gerekli önlemleri almayan, aldıramayan Gençlik ve Spor Bakanlığı adeta kulüplerin bu bozuk yapılarına destek verir gibi futbol arenaları yapmakla övünüyor.
Bu bozuk yapıya bir diğer önemli devlet desteği ve teşviki de futbolcu transfer ücretlerinden dünyada en az oranda gelir vergisi alınması. Bilindiği üzere ülkemizde futbolcu transfer gelirlerine uygulanan oran yüzde 10-15. Asgari ücretten alınan vergi oranından bile düşük.
TFF yönetimleri seçimleri riske etme korkusuyla kulüplerin mevcut bozuk yapısına, UEFA kriterleri zorunluluğuna rağmen finansal fair play kurallarını uygulamıyor.
UEFA denetim kriterlerine göre işletme devamlılığı olmayan, öz sermayesi eksik , üç yıllık sürecin bir yılında beş milyon euro zarar eden, vadesi geçmiş, ödenmemiş borçları olan, çalışanlara ödenen ücretlerin gelirlerinin yüzde 70’inden fazla olan, borçları gelirlerinin yüzde 100’ünü aşan kulüplerin faaliyetlerine izin verilmiyor.
Yine UEFA kriterlerine göre kulüplerin zararları sezonluk 45 milyon euroyu aşmamalı, üç yıllık toplam zararı 45 milyon euroyu aşan kulüp bu miktar kadar nakit bulmalı, 2015-2018 arası yıllık zarar 30 milyon euroyu aşmamalı, 2018’den sonra yıllık zarar 30 milyon euronun altında olmalı.
Futbolumuzun lideri ve önderi durumunda olması gereken dört büyüklerin mali durumları şöyle:
Beşiktaş’ın toplam borcu 524 milyon TL, öz sermayesi eksi 376.484.028 TL.
Galatasaray’ın toplam borcu 818.072.050 TL, öz sermayesi eksi 62.906,576 TL.
Fenerbahçe’nin toplam borcu 678.601.722 TL, öz sermayesi eksi 289.596.433 TL.
Trabzonspor’un toplam borcu 350.722.838 TL, öz sermayesi eksi 73.704.142 TL.
Süper (!) Lig’de Gençlerbirliği hariç borçsuz ve UEFA kriterlerine uygun kulüp yok.
Bu durumda UEFA öncelikle birinci derece sorumlu olan TFF’nin durumunu sorgulayabilir.
Avrupa’nın önemli kulüplerinin de mali durumları UEFA kriterlerine uygun değil ve borçları var, ancak bu kulüplerin gelirleri bizim kulüplerin gelirlerinin birkaç katı fazla. Tribün gelirleri düzenli ve yüksek.
Bizim kulüplerin tribün gelirleri zaten düşüktü, passolig mucizesiyle neredeyse tamamen düştü.
İflasa doğru gidilmesine rağmen kulüplerimiz yabancı teknik direktör ve oyunculara dünya standartlarının çok üzerinde paralar saçmaya devam ediyor.
TFF’nin harcama saltanatı kulüplerden farksız. Federasyonun ve kulüplerin en büyük gelir kaynağı olan naklen yayın gelirleri düşüşte.
Sonuçta bu iflasların faturası kamu kaynaklarından aktarılacak miktarlarla ve af uygulamasıyla yine mütedeyyin halkımıza ödettirilecek.
HALUK ÇETİN / TARAF
