KALLİ'DEN ÇARPICI YORUM

Türkiye'deki gelişmeleri biraz yakından takip edenler Ermenistan'da sadece bir futbol maçı oynanmadığını bilirler. Ermenistan-Türkiye maçında futbol ile birlikte politika da buluştu.

KALLİ'DEN ÇARPICI YORUM

Türkiye'nin deplasmanda 2-0 kazandığı maçın politik ve insani boyutta her iki ülkeye büyük faydaları oldu. Ben savaş döneminde büyümüş bir Alman olarak futbolun insani ilişkileri geliştirmedeki rolünü yaşayarak gördüm. Savaştan sonra Alman toplumu için futbolun ne derece önemli rol oynadığını biliyorum. Çoğu zaman politikacıların başaramadığını spor ve özellikle futbol başardı. Futbol çoğu zaman kalpler arasında bir köprü kurmayı başarmıştır. Ermenistan-Türkiye maçı bu yönüyle her iki ülke için çok faydalı oldu. Türkiye 2008 Avrupa Şampiyonası'nda futbol olarak çok iyi işler yaptı. İsviçre ve Avusturya'da esen Türkiye rüzgârı Türkiye'ye pozitif enerji kazandırdı. Türkiye-Ermenistan maçı sonrası atmosfer de gelecek için yeni bir umut ve heyecanı yansıtıyor. Türkiye Milli Takımı için eleme maçlarına üç puanla başlamak çok önemli idi. Türkiye bunu başardı. 2010 Dünya Şampiyonası'na katılabilme yolunda Türkiye'nin grubunda hiçbir maç kolay değil. Türkiye Milli Takımı her geçen gün formunu giderek artırmalı. Ermenistan maçından hemen sonra Milli Takım'ın topluca kampa girmesi büyük avantaj. Arada lig maçı oynansaydı konsantrasyon bozulabilirdi. Şimdi Fatih Terim bu blok günlerinde daha fazla antrenman yaptırabilme şansı buldu. Daha fazla taktik de deneyebilme imkânına kavuştu. Belçika maçı öncesi Türkiye'nin grubuna bakınca İspanya favori görülüyor. Ancak unutmamamız gereken bir durum var. İspanya grupta en son Avrupa şampiyonu olarak mücadele edecek. Bunun anlamı, rakipleri tarafından sürekli kovalanan bir ekip olacak. Bu Türkiye için bir şans olabilir. Türkiye ile Almanya'nın Basel'de oynadıkları yarı final maçı hafızamda. Bu maçta Türkiye'nin çok büyük eksiklikleri vardı. Ancak sakat ya da cezalıların yerine oynayanlar mükemmele yakın mücadele ettiler. Almanya maçındaki tablo Türkiye'nin elindeki potansiyel ile çok iyi bir milli takımı her zaman kurabileceğini gösterdi. Bu noktada mini bir Türkiye-Almanya karşılaştırması yapayım. Deplasmandaki ilk maçta Lichtenstein'ı 6-0 yenmesine rağmen Almanya Milli Takımı'nın kapasitesi şu an Türkiye'nin gerisinde. Ballack ve Frings'in olmadığı kadroda forma şansı bulan futbolcular kendi takımlarında formlarından uzak. Klose aylardır gol atamıyor. Almanya bu haliyle rakipten baskı yediğinde kolay gol yiyebilecek görüntü veriyor. Bu durum Finlandiya maçında yaşanabilir. Abartmadan söylüyorum. Türkiye'nin 2010 şansı, bugünkü görüntüsü ile Almanya'dan daha fazla. Çünkü Türkiye'nin elinde tek tek bakıldığında kapasitesi daha yüksek futbolcular var. Fatih Terim ve öğrencilerinin 2010 Dünya Kupası finallerine katılabilmeleri için aşmaları gereken futbol dağları var. Bu noktada son olarak söyleyebileceğim, grupta kolay maç yok. İstanbul'da oynanacak Belçika maçı da en az İspanya'ya karşı oynanacak maç kadar önemli. Gönlüm Türkiye'nin kazanmasından yana. 2010 finallerinde de Türkiye'nin başarılarını görmek ve yazmak istiyorum.
<< Önceki Haber KALLİ'DEN ÇARPICI YORUM Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER