Nobre'yle yaptığım söyleşiye başlarken şunu belirtmeliyim ki bu gerçekten "ağır çekim" bir
röportaj oldu.. Çünkü araya tercüman girsin istemedim, kendi sözleriyle sorularımı
cevaplaması benim için önemliydi.. Nobre de her zamanki gibi "Yavaş yavaş söyle ben anlarım!" dedi ve başladık konuşmaya.. Önce geçen
sezonu çifte kupayla kapatan Beşiktaş'ın son durumu hakkındaki düşüncesini sordum, bakın neler söyledi: "Geçen sezon biz çok başarılı olduk.. Şimdi
Ferrari, İsmail,
Fink, Nihat, Erhan geldi, Hepsi iyi
futbolcular.." Nobre sadece Türk Vatandaşlığı'na geçmekle kalmamış, "İnşallah" sız konuşmamayı da öğrenmiş, hemen hemen her cümlenin sonuna "İnşallah biz bu sene yine
şampiyon.." şeklinde temenni eklemeyi
ihmal etmiyor.. Tıpkı Mustafa hoca (Denizli) gibi, lig için kadronun yeterli olduğunu düşünüyor Nobre,
Şampiyonlar Ligi için ise çok daha temkinli konuşuyor: "Herkes biliyor, Şampiyonlar Ligi çok zor. Orada çok iyi kadro ve biraz da şans lazım. İnşallah önce iyi
kura çekip sonra iyi performansımızı gösterir ve gruptan çıkarız."
Galatasaray ve
Fenerbahçe iyi
takım kurdular ve
şampiyonluk yarışında yine
üç büyükler öncelikli olacak bu sezon sence de, öyle mi? "Biz çok iyi olacağız.. Fenerbahçe ve Galatasaray'ın da yarışta olması normal..
Trabzon ve
Sivas geçen sezon çok başarılıydılar, aynı şeyi yapabilirlerse yarış çok çekişmeli geçer." Burada araya girip "Kıran kırana mı?" diyorum, "Evet öyle olur!" diyor.
HAKEMLERLE ARAN NASIL?
Kıran kırana deyince hakemlerle arasının nasıl olduğunu soruyorum, samimiyetle içini döküyor: "Ben onlara saygı duyuyorum.. İşlerini yapıyorlar.. Ben de işimi yapıyorum.. Savaşarak oynuyorum, rakiplerim de bana sert oynuyor.. Bazen rakibin yaptığı fauller de bana yazılıyor ama olabilir böyle şeyler. Normal.. Yeni sezonda her şey daha iyi olur umarım."
ÜÇ BREZİLYALI FAZLA MI?
Nobre bir takım için üç Brezilyalı fazla derler, katılır mısın? Kahkahalarla gülüyor.. Kahkahalar arasında da "Zor soru, zor.." diye cevap vermeyeceğine dair işaretler ekliyor.. "Cevap verecek misin?" diye ısrar ediyorum, "Zor soru zor" diyerek gülmeye devam ederken bir yandan da elini uzatarak, sohbeti sonlandırıyor.