Diyarbakırspor'un,
Bursaspor deplasmanında maruz kaldığı sert tezahüratlar karşısında ligden çekilmeyi değerlendirdiği bir zamanda, Mardinli
gençlerin kurduğu
takım birinci ligin ardından
İsveç süper ligine doğru emin adımlarla ilerliyor.
Başkent Stockholm'e 215 kilometre mesafedeki Dalarna'daki kulüp binasına gelenleri Irak'ın kuzeyindeki
Kürt yönetiminin kullandığına çok benzeyen bayraklar karşılıyor.
Türkiye,
İran,
Suriye ve Irak'tan
Kürtlerin ikinci adresi haline gelen İsveç'te Kürt
futbolunun merkezi bu tesisler. Takım, Türkiye'de
Bank Asya ligine denk 1. lige çıkmayı garantiledi. 'Dalarnalı Kürtler' anlamına gelen DalKurd, bu hafta yapacağı son maçın ardından beşinci
şampiyonluğunu kutlamaya hazırlanıyor.
Avrupalılar, DalKurd'un yükselişini anlatan sekiz bölümlük bir belgesel hazırlıyor. İsveç devlet televizyonu da geçtiğimiz günlerde takım yöneticileriyle röportajlar yaptı. İsveç gazeteleri, spor sayfalarında DalKurd'a geniş yer ayırıyor. Medyanın takıma bu ilgisi, kurulduğu 2004'ten itibaren katıldığı tüm liglere şampiyon olarak
veda etmesi, 2007 ve 2009'da İsveç Kupası'nın müzesine götürmesinden kaynaklanıyor.
İSVEÇ TARİHİNDE EN ÇOK GOL ATAN TAKIM
Mardin'in
Nusaybin ilçesine bağlı Girmeli köyünün eski
muhtarı
Ramazan Kızıl ve arkadaşları tarafından kurulan, Kürt futbol takımı DalKurd'un takım kadrosunda 7 Nusaybinli sporcu yer alıyor. Kurucusu ve menajeri Elvan Cicen de dâhil futbolcularının çoğunun Mardin'in Nusaybin ilçesine bağlı Girmeli köyünden.
Bugüne kadar sadece üç kez yenilgi yüzü gören takımın antrenörlüğünü Hırvat Bernhard Brcic yapıyor. DalKurd'da Kürt
oyuncuların yanı sıra 10'u aşkın milletten oyuncu da top koşturuyor. İsveç ligler tarihinde bir sezonda en çok gol atan takım olma unvanını da elinde bulunduran DalKurd'un taraftarları arasında da sadece Kürtler bulunmuyor.
İSVEÇLİ ANTRENÖR: BU TAKIMDAKİ HERKES KAZANMAK İSTİYOR
Sahaya sarı, kırmızı, yeşil ve beyaz renklerden oluşan formayla çıkan DalKurd'un oyuncuları, formaları üzerinde Irak'ın kuzeyindeki Kürt yönetiminin kullandığı bayrağı taşıyor.
Kulübün, çeşitli kategorilerdeki 12 takım ile birlikte toplam 105 futbolcusu bulunuyor. Bunların 30'u bayan. İki bayan futbol takımları var.
16 yaş altı takımının çalıştırıcısı "Lala" lakaplı Antrenör Lasse ekibinden çok memnun. Lasse, "Her şey çok güzel geçiyor, problemsiz bir şekilde yürüyor. İyi bir ortam var ve herkes kazanmak istiyor. Bu da iyi bir bakış açısı." diyor.
Şampiyonluğu haftalar öncesinden garantileyen DalKurd, sondan ikinci maçında da rehavete kapılmıyor ve IF Älgarna'yı 5-1 yeniyor.
TAKIMIN BAŞKANI KÖY MUHTARI
DalKurd Başkanı Ramazan Kızıl, aynı zamanda Mardin'in Girmeli köyünün eski muhtarı. Kızıl, köyün 'Giremira' olan asıl adının Girmeli olarak değiştirilmesine tepkisini dile getirerek söze başlıyor. İsveç'e 20 yıl önce gelen Ramazan Kızıl, yıllarca ticaretle uğraşmış. Daha sonra Kürtleri bir faaliyet etrafında bir araya getirmek için DalKurd'u kurmuşlar. Başkan Kızıl, "Spor kavramı içinde; kültür, dil, dostluk, entegrasyon, mücadele hırsı vardır. Tanıma ve
lobi vardır." sözleriyle amaçlarına dair bir işaret veriyor. 'Muhtar' Başkan, başarılarının temelinde ise "sporun gereklerine riayet etmek" olduğunu vurguluyor.
"Biz bu çalışmaları kendi memleketimizde, köyümüzde kendi dilimizle, kendi rengimizle yapmak isterdik. Ama bundan vazgeçmiş değiliz, böyle bir takımı Mardin'de, Nusaybin'de, Giremira'da da kurmak isteriz." diyen Kızıl, "Niye 6 bin kilometre uzakta, iklimine alışık olmadığımız bir
ülkede yaşamak zorunda kalalım ki? Bütün bildiklerimizi ve yeteneklerimizi burada ortaya koymaya mahkûm edilmişiz." şeklinde konuşuyor.
BAŞKANIN GÖZÜNDEN DEMOKRATİK AÇILIM
Son dönemlerdeki
demokratikleşme adımlarına da değinen Muhtar, öncelikle mantalitenin değişmesi ve insanların kendilerini rahat ifade edebileceği bir anayasanın yapılması gerektiğini dile getiriyor. Sporla farklılıklar ortadan kaldıran bir kardeşlik tesis edilmesi gerektiğini söyleyen Muhtar, Kürt temsilcileriyle görüşülerek bu konuda bir çözüm üretilmesi gerektiğini vurguluyor.
Demokratikleşme konusunda MHP ve
CHP'nin muhalefetine dair yorumunun ne olduğunun sorulması üzerine, "MHP olsun, CHP olsun bunlar inkâra ve imhaya dayalı bir
politika üretiyorlar. Zaten tam bir
demokrasi ve eşitlik olsaydı, ne CHP ne de MHP kalırdı. Bir de ne yazık ki CHP kendisini sosyal demokrat olarak tanımlıyor. Sosyal demokratlar, demokrasiyi ve eşitliği en iyi sağlayan mekanizmalardır. Ama CHP'nin tavırlarına baktığın zaman faşizm kokuyor, hatta faşizmin ta kendisidir. Başka halkları inkâr ederek, dillerini ve kültürlerini yasaklayarak, o halkı hiç bir şeyden saymayarak sen nasıl sosyal demokrat olacaksın ki?" şeklinde konuşuyor.
14 ETNİK KÖKENDEN FUTBOLCUNUN TOP KOŞTURDUĞU KULÜP
Kulüplerinin 12 takımı içinde barındırdığını ve altyapıya çok önem verdiklerini söyleyen Kulüp Başkanı Kızıl, kulüp içinde 14 etnik kökenden gelen oyuncuların bulunduğunu ve gerçek anlamda bir demokrasi mekanizması işlettiklerini belirtiyor. Bosnalı, Fransalı, Avusturyalı, Lübnanlı, Iraklı, İranlı, Suriyeli oyuncuların bulunduğunu söyleyen Kızıl, "Kulübümüz herkese açıktır, kendisini, gerçekliğini inkâr etmeyen herkesin yanımızda yeri vardır." vurgusunu yapıyor. Bu bağlamda Kızıl, Türklere de kapılarının daima açık olduğunu ekliyor.
Başkan Kızıl, takımlarında ve yönetimlerinde İsveçlilerinin de bulunduğunu ama
yabancı bir isme sahip oldukları için yer yer problemler yaşadıklarını, buna rağmen çok iyi ilişkilerinin olduğunu ifade ediyor. Başkan, "Umarız ileride bütün Avrupa'daki Kürtleri temsil eden bir futbol kulübü oluruz." diyor. Ramazan Kızıl, "Kendi bayrağımız ve kimliğimizle Türk takımlarıyla dostça karşılaşmak ve maç yapmak isteriz." diye ekliyor. Türk ligini özellikle takip ettiği belirten Kızıl, Diyarbakırspor'a büyük ilgi duyduğunu kaydediyor.
"BÜTÜN DÜNYA BİRLEŞMEYE GİDERKEN BİZ NİYE AYRILALIM?"
Bütün ülkelerin birleşmeye doğru gittiği, sınırların ortadan kalktığı bir ortamda ayrışmayı savunmadıklarına dikkat çeken Ramazan Kızıl, "Türkiye Kürtler ve Türkler için de çok zengin bir ülkedir. Birbirimizin gerçekliğin anlar ve saygı duyarsak bu ülke hepimize de yeter. Biz bir arada yaşasaydık şuan Türkiye çok daha üst konumlarda olurdu, Ortadoğu'da ve tüm dünyada lider bir konumda olurdu ." diyor.
Takım bayraklarında kullandığı renklerin bütün Kürtlere ait olduğunu söyleyen Kızıl, bu bayrağın Irak'ın kuzeyindeki Kürt yönetiminin tapulu malı olmadığına dikkat çekiyor.
"BİZ BAŞARILI OLDUĞUMUZ İÇİN SİYASİ GRUPLAR BİZİ YANLARINA ÇEKMEYE ÇALIŞIYORLAR"
Başarılı bir takım oldukları için
PKK ya da başka siyasi grupların kendilerini, kendi taraflarına çekmeye çalıştıklarını ve bunun da
doğal bir durum olduğunu söyleyen Kızıl, "Ama biz kendimizi tüm Kürtlerin bir kulübü olarak görüyoruz. Şunu da açık söyleyeyim ki, kulübümüzün içinde hem PKK taraftarı olanlar vardır, hem PDK taraftarları vardır, hem YKK taraftarları vardır, hem İran'daki Kürtlerden kimseler vardır. Bizim için ideolojik şeyler geçerli değildir. Rengimiz ve kimliğimizle prensiplerimiz vardır sadece. Biz herhangi bir partiye de bağlı değiliz." diyor.
Ramazan Kızıl ayrıca, spor ile gençlere sahip çıktıklarının ve onların başka yollara sapmasına engel olmaya çalıştıklarının altını çizdi.
ANTALYA'DA YA DA DİYARBAKIR'DA BİR KAMP... NEDEN OLMASIN!
Avrupa takımlarının da kışları
Antalya'da
kamp yapmayı
tercih ettiğinin hatırlatılıp kendilerinin de orada kamp yapmayı düşünüp düşünmeyeceklerinin sorulması üzerine Kulüp Başkanı; içlerinden geçenin de Türkiye'de kamp yapmak olduğunu ama
Atatürk Havaalanı'nda inince kendilerine zorluk çıkarılacağı endişesini de taşıdıklarını, böyle güçlük çıkarılmasa rahat rahat oralarda kamplar yapabileceklerini kaydetti. Kızıl, "İster Antalya, isterse Diyarbakır olsun; yeter ki sportif imkânlar olsun, bir problem çıkarılmasın, her yerde kamp yapabiliriz." diyor.
Şu ana kadar Türkiye Futbol Federasyonu'nca kendileriyle irtibata geçilip geçilmediğinin sorulması üzerine ise Kızıl, henüz bir irtibatın olmadığını; ama bu aşamadan sonra böyle bir iletişimin gerçekleşebileceğini ve kendilerinin de bu tür diyaloglara her zaman açık olduklarını belirtiyor ve ekliyor: "Her şeye açığız, gereken her şeyi de yapabiliriz."
"TÜRK MİLLİ TAKIMINDA OYNAYABİLECEK ALT YAPIDA BİR SÜRÜ OYUNCU VAR"
Türk pasaportlu oyuncuları arasında Türk
milli takımında oynayabilecek oyuncularının olup olmadığının sorulması üzerine ise Başkan; oyuncularının yüzde 70'inin Türkiye'den geldiğini ve Türk pasaportu taşıdığını ve Milli Takım'ın, onların kimliğini olduğu gibi kabul etmesi halinde bu oyuncuların hepsinin Milli Takım bünyesine top koşturabileceğini belirtti: "Şu anda Milli takım kalitesinde oynayabilecek oyuncularımız vardır,
aday konumunda olan oyuncularımız çok daha fazladır. Çünkü çok başarılı bir alt yapı çalışması yürütüyoruz. Şu anda alt yapımız bünyesinde 15 yaşında olup da İsveç Genç Milli Takımı'nda oynayan bir oyuncumuz var, 11 yaşında olup da şu an Milan'da
antrenman yapan bir oyuncumuz var. Bu oyuncularımız Türkiye'de de oynayabilir, isterse
Kuzey Irak'ta da. Yeter ki birbirimizi anlayalım, o zaman yapılmayacak hiç bir şey yoktur." Kızıl ayrıca "Ama Fatih
Terim, bir Kürt oyuncuya kadrosunda yer verir mi, vermez mi, ona sormak lazım" diye ekliyor.
"İSVEÇ'TE KÜRT OLARAK HAKLARIMIZ OLDU, AMA ÜLKE BÖLÜNMEDİ!"
Bir yabancı olarak burada hiçbir ayrımcılığa, dışlamaya maruz kalıp kalmadığının sorulması üzerine ise Ramazan Kızıl; kendi memleketinde bazen ayrımcılık görürken, başka memlekette iken haliyle olabileceğini ama bu yabancı memlekette kendi dilini konuşabildiğini ve kültürel haklarının tanınabildiğini söylüyor ve "
Kültürel aktiviteler yapıyoruz ama İsveç de bölünmedi, bölmüyoruz da. Hatta daha çok birbirimize saygı duyuyoruz, birbirimize yanaşıyoruz, dostluklar kuruyoruz." diyor.
Kızıl, sözlerini şöyle sürdürüyor: "Bu iklimine yabancı olduğum bir ülkede özgürlüklerim olacak, dilim, eğitimim olacak da; Türklerle binlerce yıl birlikte yaşadığımız yerde niye olmayacak?" diye soruyor.
Ramazan Kızıl'a şu an Türkiye'de süren bir
davasının olup olmadığının sorulması üzerine ise son seçimlerde
Kürtçe konuşmalar yaptığı için karakola götürüldüğünü ve avukatından öğrendiğine göre aleyhinde bir dava açıldığını ve Ekim'in 21'inde bir davasının olduğunu öğrendiğini, mahkemenin kendisini çağırması halinde de gidip gönül rahatlığıyla ifade verebileceğini ifade ediyor. (CİHAN)