İşte G.Saray'ın transfer sırları!

Galatasaray'da transferin bir numaralı patronu Adnan Sezgin, operasyonun perde arkasını açıkladı! Sezgin'in alamadığı için pişman olduğu yıldızlar kim? Transfer edilecek ve gönderilecek isimlere ne zaman ve nasıl karar verildi? Tüm bu sorular ve daha fazlasına Sezgin cevap verdi!

İşte G.Saray'ın transfer sırları!

G.Saray’da transferin bir numaralı patronu Adnan Sezgin, operasyonun perde arkasını ilk kez Futbol Extra'ya anlattı. GAGO BİZİM OLABİLİRDİ Geldiğinizden beri adınız sürekli transfer haberleriyle gündeme geldi. Neler oldu transferde? Geldiğimdeki ilk transfer döneminde çok ilginç futbolculara gittik. İlk gittiğim futbolcu Boca Juniors’un genç yıldızı Fernando Gago’ydu. Kulübünün ikinci başkanıyla toplantı yaptık. Kendisine “Kaça verirsiniz?” dediğimde, bana kaldığım oteli gösterip “Bu oteli ver, ben de sana Gago’yu vereyim” dedi. 15 milyon eurodan başladı ve en son pazarlıklarla “10 milyon euroya olur” dedi. Ancak bu rakam bize ağır geldi. 3 ay sonra Gago Real Madrid’e 20.5 milyon euroya gitti. Biraz daha paramız olsaydı bugün Gago Real Madrid’de değil Galatasaray’da olacaktı. YILLARDIR OYUNCU İZLİYORUM Peki, Gago ismi nerden çıktı? Ben senelerdir futbolun içindeyim ve boş durmuyorum. Gago’yu Gerets’le de paylaşmıştım, o da olur deyince gittim. Gago’yu almaya gittiğimde, iddia ediyorum Türkiye’de onu bilen 5 kişi yoktur. Bunun gibi Portekizli Maniche olayı var. Ben Maniche’yle işi bitirmek üzereydim. Dinomo Moskova’da oynuyordu o zaman. Adamın milli takıma çağrılması bir çuval inciri berbat etti. Kulübünde oynamadığı bir dönemde milli takıma alındı ve oynadıkça alma şansımız tükendi. JUNİNHO’YU MEDYAYA YANSIYINCA KAÇIRDIK Peki, ismin medyaya yansımasından dolayı transfer edemediğiniz veya bunun zararını gördüğünüz bir olay oldu mu? Bu konuda ne kadar hassas davransam da oldu. Ama diğer kulüplerde veya bizim geçmişte yaşadıklarımız kadar olmadı. Bakın ben 40 yıldır futbolun içindeyim. Transfer döneminde karda yürürüm ama iz bırakmam. Eşim bile nereye gittiğimi veya nereden geldiğimi bilmez transfer döneminde. Ailemden bile gizlerim bunu. Daha ötesi, Ben Juninho için çok kere Lyon’a gittim ama hiç birinde direkt olarak İstanbul’dan Lyon’a uçmadım, Cenevre’ye gidiyordum, oradan araba kiralayıp Lyon’a gidiyordum. İstanbul’dan Lyon’a dahi uçmam bazı şeyleri ortaya çıkarırdı. Juninho’yu iki ay herkesten sakladım. Yönetimden bile. Sonra başkan, Haldun Bey ve Adnan Bey’le paylaştım. Fakat basına yansıdı. Ne yazık ki bu transferin gerçekleşmemesindeki en önemli etkende olayın basına yansıması oldu. 37 FUTBOLCULUK OPERASYON YAPTIK Bu kadar hassas davrandınız ama yine de basına yansıdı. Çok öfkelendiniz mi? Biz bu sene 37 futbolculuk bir operasyon yaptık. 26 futbolcu gitti, 11 futbolcu aramıza katıldı. Bunların sadece lisans işlemleriyle uğraşmanın kaç gün tutacağını futbolun içindeki herkes bilir. Biz bunu 1.5-2 ayda yapıp tamamladık. Kulübüyle görüşme, futbolcuyla, menajeriyle görüşme, seyahatler, işlemler filan… Şöyle tarif edeyim; bu transfer döneminde 8 günde 47 saat havada kaldım. Yani 8 günümün 6 günü yeryüzünde, 2 günü gökyüzünde geçmiş. Kaldı ki ben uçaktan korkan bir insanım. Burada başkan, Adnan Bey, Haldun Bey ve diğer yönetici arkadaşlarımız bir ekip çalışmasıyla bu işi başardık. Hiçbir transfer döneminde olmadığı kadar bu sezon ekip çalışması oldu. Bugün sahaya çıkan onbirin 7-8 tanesi yeni futbolculardan kuruluysa ve yeni aldığımız oyuncuların hemen hemen hepsi 11’de oynayabiliyor veya bazıları sonradan oyuna girebiliyorsa, o zaman transferde büyük bir başarı sağlanmıştır. Bu dünyanın hiçbir yerinde yoktur. BEŞ SENELİK PLAN YAPTIK Transfere start verirken hedefiniz neydi? Bu transfer çalışmasının planını geçen sezonun devre arasında yapmıştık. Yapılan toplantılar sonrası yeniden yapılanma kararına vardık ve devre arasında aldığımız bu karar için bu transfer döneminde düğmeye bastık. Bu yapılan sadece bir transfer çalışması değil, operasyonun bir parçasıydı. Çünkü bu beş senelik bir plan. Biz transferde planımızı bir bu sene için bir de gelecek üç beş sene için yaptık. Böyle bir kadro planı yaptık. Neredeyse sıfırdan takım yaptık. Bu kolay değil. Bu operasyonun kararı tam olarak ne zaman verildi? Geçen sene devre arasında… MALİYETİ YÜKSEK OYUNCULARI YOLLADIK Fikir nasıl doğdu? Önce oturduk ve takımın maliyetini çıkardık. Futbolcuların yüksek ücretler aldığını gördük. “Bu futbolcu hakikaten o kadar para eder mi?” diye kendi kendimize sorduk. Ve bu paraların yüksek olduğunu düşündük. O zaman yapılacak iş yenileştirmeye gidip yüksek maliyetlerden kurtulmaktı ve biz de bunu yaptık. Bugün Song’un dışında defansın tamamı yeni. Buna kimse cesaret edemez. Geçen seneki kadroya bak; Mondragon,Tomas, Cihan, Orhan hepsi yüksek maliyet. Bir örnek vereyim; geçen sene sadece kalecilerin kulüpten alması gereken garanti paraların toplamı 2 milyon 155 bin dolardı. Bu sezon bu maliyeti 750 bin dolara düşürdük. Yine stoperler Tomas, Song, Emre ve Tolga’nın yıllık maliyeti 5 milyon 370 bin dolardı. Bu sezon stoperlerin maliyeti 2 milyon 920 bin dolara düştü. Yine geçen sezon forvet hattımızın maliyeti 4 milyon 485 bin dolarken bu sezon bu rakam 3 milyon 320 bin dolar düştü. Bir tek orta sahamızda ufak bir artış oldu. Biz hem ekonomik açıdan rantabl iş yapacağız hem de sportif başarıya imza atacağız. Dünyanın en zor işi. Ama bunu yaparsak gerçek başarı olacak. Geçen seneki kadronun bonservisler haricinde kulübe maliyeti 17.4 milyon euroydu. Bu sene 19 milyon euro. 11 futbolcu alıyorsun ve 1.6 milyon euroyla bu kadroyu kuruyorsun. Bu Amerika’da tez konusu olur. Aslında futbol üzerine eğitim yapanların gelip G.Saray’ın bu tablosunu incelemesi lazım. Bunu yeterince anlatamadık. O da bizim suçumuz. Kendini övmek olur diye buna yeltenmedik belki de Ama ortada bir gerçek var ve gerçek bu. Çok iddialı söylüyorum, eğer biz bu yolda başarılı olursak ki olacağız, gelecek sene fazla değil, iki-üç hamleyle Galatasaray’ın 5 senesini garanti altına almış olacağız. ESKİ KADROYLA GİTSEYDİK TIKANIRDIK Bu operasyonu yapmayıp aynı kadro ve takviyelerle devam etseydiniz ne olurdu? Devam etmiş olsaydık taahhütleri yerine getiremez hale gelir ve tıkanırdık. Tenkit edenler çok oldu. Hatta kendi camiamızdan bile eleştiriler geldi. İşte “O futbolcu bırakılır mıydı? Diğeri gönderilir miydi?” diye. Bu bizim ekip halinde verdiğimiz bir karardı. Herkesin bir yoğurt yiyişi var, biz yoğurdu böyle yemeyi uygun gördük. Doğru yaptığımıza inanıyoruz. BEŞ OYUNCUYU KALLİ GÖNDERDİ Gönderdiğiniz 5 futbolcuyla ilgili kararı geçen sene operasyon kararı aldığınız devre arasında mı verdiniz? Hayır. Bu tercihi Feldkamp yaptı. Hocamız ilk olarak bunu Ahmet Akcan’ın da bulunduğu toplantıda bana söyledi. Kalli bana bu oyuncuları sportif açıdan kadroda değerlendiremeyeceğini bildirdi. Bazıları radyolara çıkıp, gazetelere yazıp bilmeden yorum yapıyor. Bunu defalarca anlattım ama hâlâ anlamıyorlar. Bunda sonra Çince anlatacağım. Zira Türkçe anlatıyoruz, anlamıyorlar. Bir antrenör bir futbolcuyu kullanamam diyorsa, ben bir yönetici olarak kulübün çıkarlarını düşünmek zorundayım. Biz de bunu yaptık. NECATİ’NİN GİTMESİNİ DE KALLİ İSTEDİ Peki, Felkamp’ın “Kulübün çıkarlarını düşündük ve Necati iyi para eder diye satışına karar verdik” demesini nasıl karşılıyorsunuz? Bakın bir karar verirken bir asli bir de tali unsurlar vardır. Burada Necati konusunda asli unsur olan hocanın bu futbolcudan takımda yararlanmayı düşünmemesidir. Yüksek maliyeti de tali unsur olarak bunu desteklemiştir. TOMAS’A 2.8 MİLYON EURO VERMEKTEN KURTULDUK Elinizden çıkarttığınız futbolculardan istediğiniz hedefe varabildiniz mi? Çok somut. Tomas 2 senede 2 milyon 800 bin euro alacaktı. O taahhütten kurtulmamız kulübün geliri oldu. Hasan Kabze’yle oturup konuştuk, 700 bin euro bonservis parası aldık. NECATİ’YE TALEP OLMADI Gelir açısından Necati’den beklediğinizi alamadınız galiba. Necati’ye hiç talep olmadı ne yapayım. Açıkçası ben daha çok talep gelmesini bekliyordum. Şaşırdım. Necati için bize sadece en son gün Trabzonspor teklif yaptı o kadar. Ben de bunun üzerine Necati’yi çağırdım. “Trabzonspor seni istiyor” dedim. “Hayır ağabey ben Ankaraspor’a gitmek istiyorum” dedi ve gitti. MADDİ İMKÂNSIZLIKLA İLGİSİ YOK Takımda revizyona gitmeniz maddi imkânsızlıklardan mı kaynaklandı? Hayır. Bu revizyonu yapmamızın nedeni,, kadronun maliyetinin yüksek oluşuydu. Bu yüzden değişim şarttı. Bizim düşüncemiz buydu. Ha, iyi paramız olsa, iyi imkânlarımız olsaydı da yine gönderdiğimiz bazı oyuncuları gözden çıkarmıştık. Bazılarının aramızdan ayrılması maliyetle ilgili değildi, evet. TIPKI 1992-93’TEKİ GİBİ Bu operasyona, yani 5 yıllık plana yönetim kurulu olarak mı karar verdiniz, yoksa o günkü hocanız Gerets’in önünüze koyduğu bir raporla mı? Bu yönetim kurulunun operasyonuydu. Evet mantık olarak da buna devre arasında başlandı. İlginç bir şey, yönetim olarak böyle bir karar aldıktan sonra bunu Gerets’le paylaştım. O da uzun dönemde yeni yapılanma süreci konusunda bize hak verdi. Bu yeniden yapılanmanın ilk senesi. Bakın, kulüp bundan önce 1992-93 sezonunda bir yapılanmaya girdi. Hakanların, Ergünlerin geldiği sene. Dikkat edin A haberleri'>UEFA Kupası’nı, Süper Kupa’yı alan Galatasaray takımında o zamanlardan 7-8 futbolcu en az 7 yıl beraber oynamıştı. Bunun tohumları 1992-93 sezonunda atılmıştı. Bu yılın da o dönemden hiç farkı yok. Şu andaki yapılanmamız nokta atışı derler ya, işte o şekilde. Her sene 2-3 adamı takıma katıp önümüzdeki 5 sene için oturmuş bir kadro oluşturmak. FENER’LE YARIŞIR VE ŞAMPİYON OLURUZ Bu sezonki şampiyonluk şansınız nedir? Eğer bu takımın 11 adamından 7-8’i yeniyse ve ligde bu konumdaysa, UEFA Kupası’nda da gruplara kalmışsa, bu ciddi bir başarıdır. Kimse böyle bir tablo beklemiyordu. Ancak bu tablo benim için sürpriz olmadı. Biz iyi bir sinerji oluşturduk. Bakın bir Hakan-Lincoln olayı yaşadık, olay iki günde kapandı. Ben iddialı konuşmayı sevmem. Sonuçta futbol insan unsuruna dayanan bir oyun. Ama iyi bir takımımız var ve daha da önemlisi çok çok iyi olmaya aday bir takıma sahibiz. Şampiyonluğun tek favorisi olduğumuza inanıyorum. Beşiktaş’ın da iyi kadrosu var ama bu yarış yine son senelerde olduğu gibi Fenerbahçe ile Galatasaray arasında geçer. Sonuçta biz şampiyon oluruz. GEÇEN SEZON GEREKEN HAMLEYİ YAPAMADIK Önceki sezonun şampiyonu Galatasaray’ın geçen sezon yarışı kaybetmesinin sebebi neydi? Geçen sene bu uyumumuz yoktu ve gerekli hamleleri yapamadık. O hamleleri yapabilseydik zamanında biz geçen sene de rahat şampiyon olurduk. Mesela bu sponsorlardan gelen kaynaklar maalesef transferin sonlarına doğru ortaya çıkmaya başlamış, iş işten geçmişti. ŞAMPİYONLUK BİZE 6 AY KAYBETTİRDİ Önceki sezon elde ettiğiniz şampiyonluk sürpriz olmuştu. Ne kadar hak etmiştiniz o şampiyonluğu? İki sezon önce şampiyon olmamız bizim bazı hataları görmememize neden oldu. Bazı hamleleri bu yüzden yapamadık. O olay da bize 6 ay kaybettirdi. Tabii o hamleleri o zaman yapmayı düşündük ama bu sefer de “Şampiyon takım bozulur mu?” gibi bir düşünce ile karşılaşırdık. Şampiyon olmamıza rağmen o hamleleri yapabilseydik, ben onun altına da imza atardım. Bu yıl transfer bütçesini nasıl kapattınız? Bu transfer döneminde yaptığımız kontratların toplam bedeli 19 milyon euro oldu. Geçen sezon ise 17.4 milyon euroydu. GERETS’LE DEVAM ETMEMİZ HATAYDI Geçen sezon Gerest’le yola devam ettiniz. Süreç içinde devam kararının hata olduğunu düşündünüz mü? Oldu. Geçen sezon Gerets’le yola devam etme kararında hata olduğunu düşünüyorum. Çeşitli söylentiler çıkmıştı. Gerest’le devam edersek, bu söylentiler nedeniyle yıpranan otoritesini yeniden sağlayabileceği ve bunun da takıma katkıda bulunacağı düşünülmüştü. Gerest’le devam etmeme kararı sezon sonuna doğru alındı. Teknik kadro konusunda mevcut organizasyonun her boyutuyla çok yararlı olamayacağına kanaat getirdik ve Gerets’le bu yüzden yollarımızı ayırdık. AYRILMA KARARINI DEVRE ARASINDA ALDIK Gerets’le ayrılma kararını da o devre arasındaki toplantıda mı aldınız? Evet. Devre arasında böyle bir düşünce oldu ama sonuçta baktık ki bu organizasyonla bu teknik ekip takıma fazla fayda sağlayamazdı, Biz bu konuda planımızı devre arasında yaptık, yeni sezonda yeni anlayışa gerek olduğuna karar verip Feldkamp’la anlaştık. İLK YABANCI TERCİHİMİZ FELDKAMP’TI Yerli teknik adam düşündünüz mü? Çeşitli isimler geçti ama Feldkamp daha önce çalışıp tanıdığımız deneyimli ve takıma katkı sağlayacak bir teknik adamdı. İlk yabancı tercihimiz Feldkamp’tı, biz de onunla anlaştık. EVET, YANAL’LA GÖRÜŞTÜK Ersun Yanal’la görüştünüz mü? Zaman zaman gündeme geldi, görüşmeler yapıldı. Ersun Yanal yaptığı röportajında size de söylemiş, evet ben kendisine en son konuştuğumuzda olmayacağını söyledim. KALLİ’Yİ İKNA ETMEK KOLAY OLMADI Feldkamp fikri nasıl doğdu? Pek de gelmek istemiyor gibiydi. Feldkamp ismi daha lig bitmeden çok öncesinden belli olmuştu. Bir de Feldkamp’ın bu teklife hemen atladığı düşünülüyor. Aslında onu ikna sürecimiz uzun oldu. Başta sancılar çekildi. Ama şimdi mutlu şekilde takımla olumlu havayı yakalayarak yolumuza devam ediyoruz. Feldkamp’ın sezon arasında bir değişiklikle ilgili talebi oldu mu? Hiç öyle bir şey olmadı. Yalnızca yardımcılarıyla ilgili sancı oldu. O kendi ekibiyle çalışmak istedi. Bunu da zaten Feldkamp herkese söylediği için söylüyorum. MADEN FALAN BULMADIK Bütçeyi nasıl oluşturdunuz? Bazı söylentiler oldu. “Galatasaray maden mi buldu?” diye. Maden falan bulmadık, sadece kaynaklarımızı harekete geçirdik, o kadar. Madeni nereden bulacağız? Bütçe olarak biraz daha rahat olsaydık kadromuza daha fazla futbolcu katmak isterdik. Elimizdeki bütçeye göre çok iyi transferler yaptık. ROBERTO CARLOS HAYIRLI OLSUN Bütçeniz olsaydı Roberto Carlos’u alır mıydınız? Başka kulüplerin yaptığı tasarrufa her zaman saygım var. O konuda yorum yapmam. Roberto Carlos, Fenerbahçe’ye bizimkiler de bize hayırlı olsun. Bu lafım diğerleri için de geçerli. PATO’YU ALAMADIĞIMIZA ÜZÜLDÜM Transferde isteyip de alamadığınız, sizi çok üzen bir futbolcu oldu mu? Oldu. Mesela bu sene şahsen kulübe kazandırmak istediğim bir isim de Pato’ydu. Ancak Milan’a gitti. Pato’yu da sorsanız o zaman Türkiye’de 10 kişi tanımazdı bile. Bugün o çocuk Milan’da ve geleceğin yıldızı. Yaşı küçük olduğu için şimdi oynamıyor. Yani param olsaydı veya yatırım yapabilecek çok param olsaydı Pato’yu kesin alırdım. Her kulübün bir gücü, bütçesi var. Mesela Real Madrid’in bu yılki bütçesi 323 milyon euroydu. Bunu birebir Mijatoviç söyledi bana. Aynı kulvarda yarıştığın bir takım Real Madrid. Onun bütçesi 323 milyon euroyken bir diğerininki onun yirmide, onda biri olabiliyor. KALLİ’NİN LİNCOLN’DEN SONRADAN HABERİ OLDU Bu takımın en önemli transferi Lincoln. Feldkamp’ın isteği doğrultusunda mı gerçekleştirildi bu transfer? Hayır. Feldkamp’ın Lincoln’ün transferinin en sonunda haberi oldu. Çok açık söyleyeyim; geçen sene devre arasında kafamda üç isim vardı, Juninho, Lincoln ve Riquelme. Bunlardan biri olacaktı, Lincoln oldu. Bugün iyi ki de Lincoln olmuş diyorum. Geçen sene devre arasında bu isimleri ela alarak yola çıktım. İlk olarak Şubat’ta Juninho için Brezilya’ya gittim. Bir taraftan da Lincoln için ilk girişimimi yaptım orada. Çünkü Lincoln de o sıralar Schalke’de gördüğü kartlardan dolayı sorunlar yaşıyordu JUNİNHO’NUN MALİYETİ DAHA YÜKSEKTİ Peki Lincoln’e göre Juninho’nun maliyeti neydi? Juninho’nun maliyeti Lincoln’e göre daha yüksekti. Peki Juninho işi ne zaman nasıl yattı? Olay tamamen transferin medyaya yansımasından oldu. Yoksa biz Lincoln’le ön anlaşma imzalamıştık. Kulübüyle sözleşmesi sürse de Juninho yaşından dolayı FIFA’nın belirlediği kriterler doğrultusunda kulübüne tazminat ödeyerek ayrılabiliyordu. Çünkü sözleşmesinin bitimine bir yıl vardı. Biz de bunun üzerinden yola çıktık. Ancak Juninho “Beni kulübümle karşı karşıya getirmeden bu iş bitsin” deyince; FIFA’dan yetki verdiğimiz menajer ve Juninho’nun menajeriyle Lyon kulübüne gittik. “Bu işi güzellikle bitirmek amacındayız, Juninho’yu istiyoruz” dedik, onlarsa kesinlikle Juninho’yu vermeyeceklerini söyledi. Biz de kulüpten ayrıldık. Juninho’nun menajeri, ben ve FIFA’dan yetki verdiğimiz menajer, hep birlikte yemeğe çıktık. FIFA’dan yetkili menajere “Bak göreceksin, Juninho’nun menajerine birazdan Lyon kulübünden telefon gelecek” dedim. 15-20 dakika sonra o telefon geldi. Juninho’nun menajeri bize “Sizin için kulübe savaşmaya gidiyorum” dedi ve gitti. Ben de döndüm yanımdaki o menajere ve “Bak göreceksin, bunlar en aşağı 3 senelik mukavele imzalayacak” dedim. Şaşırdı. İki saat sonra menajeri aradı ve Lyon’un Juninho’ya aldığından yüzde 50 fazlasını vererek mukavelesini 3 yıl uzattığını bildirdi. Ama sağ olsun, arkasından Juninho aradı, hem bizden özür diledi hem de sayemizde daha çok para aldığı için teşekkür etti. LİNCOLN SCHALKE’YE REST ÇEKTİ Lincoln’e gelelim… Lincoln’le ikinci temasımı Nisan’da Brezilya’ya gittiğimde yaptım. “G.Saray’a gelirim” deyince, Brezilya’dan Almanya’ya, kulübüyle görüşmeye gittim. Lincoln için kulübü ilk olarak 10 milyon euro istedi. Çok fazla bulduğumuzda “En son 8 milyon euro olur” deyince biz de Adnan Polat ve Haldun Üstünel’le masadan kalktık. Sonra otele döndük. Uçak saatini beklerken Lincoln’ün menajeri aradı ve “Lincoln Brezilya’da ben oraya gidiyorum” dedi. Döndüm Adnan Polat’a, “Ben Brezilya’ya gidiyorum, bu iş ancak bizim çocuğu ikna etmemizle hallolur” dedim ve hemen uçak biletini ayarlayarak Brezilya’ya gittim. Ve orada Lincoln’e Almanya’da hiçbir zaman bulmayacağı atmosferi Galatasaray’da yaşayacağını anlattım. Son gün elini kalbine götürerek “Ben artık Galatasaraylıyım“dedi. Kulübüyle sorunlarımız olduğunu hatırlattım. Sonrasında kulübüne telefon açtı ve bana da dinletti. Andres Müller’e dedi ki ”Ben size bir şey söyleyeyim, bir daha beni veya menajerimi aramayın. Ben bu saattan itibaren G.Saraylıyım. Ya da futbolu bırakıyorum.” Bana göre o gün o telefonla transfer bitti. Bunun üzerine yeniden kulübe gittik ve bonservis bedelini bir kez daha konuştuk. 10 milyon eurodan 5 milyon euroya kadar indirdik ve imzayı attık. Benim hiç hesapta yokken Almanya’dan Brezilya’ya gitmem, kulübe sadece bu transferden 3.8 milyon euro tasarruf sağladı. Almanya’da kalsaydım belki de o parayı vermek zorunda kalacaktık. Lincoln’ün bize dört yıllık maliyeti, yaklaşık 13 milyon euro. Peki size sormak isterim, böyle bir futbolcunun manajerine ne kadar komisyon verilmiş olabilir? 300 bin euro. Bağıra çağıra 300 bin euroya indirdik ki, bu çok komik bir rakam. Sizin görüştüğünüz sırada Lincoln’e talip olan başka takım var mıydı? Schalke Türkiye’de demeçler verip baskı kurmakla kalmadı Zenit’e teklif yaptırdı. Bunu biliyordum ve yüzlerine ”Bu oyunlara gelmeyiz” dedim. BARIŞ VE SERKAN’I ŞEKERSPOR’DAYKEN KEŞFETTİM Barış ve Serkan’ın transferleri nasıl oldu? Barış ve Serkan’ı ben Şekerspor’dayken bulmuştum. Başka bir futbolcu izlemek için gitmiştim Almanya’ya. Hatta Ali Bilgin de oynuyordu Essen’de. İzlediğimiz oyuncuyu beğenmedim. Tam stattan çıkarken “Bir Türk oyuna giriyor” dediler. 80. dakika filandı. Baktım doğumuna 1986’lı. Geri döndüm ve yerime oturdum. Barış’tı o futbolcu. İzledim ve beğendim. Sonra takibe başladım onu. Ogan Tarhan’ı gönderdim ve bir-iki maç izlettim. Sonra bir daha izlemeye gittim. Barış’a sonra F.Bahçe de diğer takımlar da talip oldu. Bir ara bu transfer çıkmaza girdi ama sağolsun Feldkamp da araya girerek hem Barış’ın hem de Serkan’ın işini bitirdik. SUAZO VE ALVES İÇİN ÇOK UĞRAŞTIM Bu transfer döneminde almak isteyip de alamadığınız oyuncular kimler? Cola Cola’da oynayan Şili Milli Takımı’nın santrforu Suazo’yu almak için çok uğraştım ama olmadı. Heerenveen’deki Alves için kulübü çok para istedi. Grafite ile para konusunda anlaşamadık. Mesela biraz daha param olsaydı Pato’yu alırdım. Mesela Postiga. Bu da isimlerden biriydi. Ama Postiga’yla her konuda anlaşmıştım. En son eşinin gelmek istemediğini söyledi. Sonra çağırdım, onunla da yemek yedik ama eşi çok sıcak bakmayınca bu transferden vazgeçtik. Postiga ile Portekiz’e gidip görüşmüştüm. LİNDEROTH ŞİMDİ FRANSA’DA OLABİLİRDİ Linderoth’un hikâyesi nedir? Linderoth’un transferi de ilginç oldu. İki gün geç kalsaydık Linderoth şimdi Fransa’da oynuyor olacaktı. Hem kendisi hem de menajeri ve kulübeyle görüşmek için peş peşe sehayatler yaptık. Müthiş bir hava trafiği yaşandı bu transferde. Linderoth’u transfer etme fikri nereden çıktı? Linderoth’a biz geçen sene de taliptik. O zaman bizden 3.5 milyon euro istediler. Kendisinde sorun yoktu ama biz o parayı vermedik. Bu senede Fransa’ya gitmeyi istiyordu. Bir kritik nokta yakalamıştım. Danimarka’da yabancıların vergi oranları yüksekti. Ülkeyi bu nedenle terk edebileceği düşüncesi olduğunu tahmin ediyorduk. Gidip bunu veri olarak ortaya koyduk. Milli maçtan sonra işi bitti. Futboluyla ve kişiliğiyle müthiş bir insan Linderoth. Umarım uzun yıllar bizimle olur. NONDA’DA RESTİMİZ İŞE YARADI Nonda nasıl oldu? Haldun Üstünel’le birlikte gittik görüşmeye. Kulübü 2 milyon euro istedi ilk olarak. Biz de masadan kalktık. Bir gün sonra çağırdılar ve istediğimiz şartlara evet diyerek imza attılar. Hatta kulübüne “Bu transferin son gününde bizi uğraştırdınız diye ceza olarak altıgen filelerden Ala Sami Yen Stadı’na koymak için dört tane vereceksiniz” dedik. GÖKHAN ÜNAL’I DA İSTEDİK Türkiye’de isteyip de alamadığınız oyuncular oldu mu? Mesela biz Gökhan Ünal’ı kulübünden istedik. Kayseri’ye gidip yöneticilerle masaya da oturduk. Futbolcunun da G.Saray’a gelme eğilimi vardı çünkü. Bu sene için Gökhan’ı veremeyeceklerini söylediler ve biz de masadan kalktık. ÜMİT “FENER’LE GÖRÜŞMEDİM” DEDİ Bir Ümit Karan olayı yaşandı, F.Bahçe’yle görüştüğü söylendi, neydi o? O zaman da söyledim, şimdi de söylüyorum. Bir futbolcu “Ben bu takımda oynamak istemiyorum” dediğinde ben onu saygıyla karşılarım. O zaman deriz ki ona “Seni isteyen kulüp gelsin, görüşüp anlaşalım.” Bu diğer oyuncular için de geçerli. Ümit Karan’la ilgili F.Bahçe’ye de seslendik, “İstiyorsanız gelin” dedik. Ama gelen olmadı. Ha bu gelişen olayda yanlışı menajer mi yaptı, Ümit mi yoksa F.Bahçe mi bilmiyorum. Herkes bir birini suçluyor. Kimi geliyor, “Görüşme yaptık” diyor, kimi “Yapmadık” diyor. Anlamadım o işi. Ama Ümit gelip “Ben görüşmedim ağabey” dedi. F.BAHÇE İLE G.SARAY TABELADA KIYASLANIR Ergun Gürsoy ”Galatasaray, Fenerbahçe’nin 10 yıl gerisinde” demişti. Size göre bugünkü ortamda böyle bir şey söylenebilir mi? Böyle bir karşılaştırma yapmak son derece yanlış. Yani elmayla armudun karşılaştırılması gibi bir şey. Fenerbahçe ile G.Saray’ı karşılaştırma sorunuza gelince, Türkiye’de karşılaştırma tabelayla olur, kim öndeyse o öndedir. Ama üç sene, beş sene ileride geride demek bana yanlış geliyor. Bu sübjektif bir değerlendirme olur. Sportif olarak tabelaya, mali olarak tabloya, tesis olarak da fotoğrafa bakarsın ama böyle üç sene, beş sene geride veya ilerde demek yanlış geliyor. Benim Fenerbahçe’den neyim iyi, neyim kötü bunu söylemem için F.Bahçe’yi incelemem lazım ki ondan sonra konuşayım. Şu andaki soyut duruma cevap veremem. İmkanlar açısından?.. Sene başında tüm yorumlar neydi, Galatasaray transfer yapamaz. Bunu sizler yazdınız. Ben Nisan ayında G.Saray transfer yapamaz diye yazan gazete manşeti de gördüm televizyon haberi de. Ee ne oldu? Yapılıyormuş yani. Ama Fenerbahçe’nin yaptığı gibi rahat yapamadınız… Hayır, niye? Gayet rahat yaptık. Ha 3-5 gün daha fazla uğraştık ama bizim istediğimiz koşullarda aldık tüm futbolcularımızı. İşte Ümit’in röportajını okuyorum, “Lincoln tesise gelmiş de biz hâlâ inanamıyorduk bu nasıl gelir diye” şeklinde konuşuyor. Demek ki yapılabiliyor. TARAFTAR TRİBÜNLERİ DOLDURACAK İyi transfere karşılık iyi kombine satabildiniz mi? Çok fazla değil. Ama şu kadarını kadar söyleyeyim, yıl sonuna kadar taraftarımız sezon boyunca Ali Sami Yen’i tıklım tıklım dolduracak. Çünkü taraftarımız ve camiamız mutlu. Bunu yönetim olarak görüyoruz. ÇOCUKLARIMIN ÖLÜSÜNÜ ÖPEYİM Kİ… Hakan ve Lincoln’un kadro dışı bırakıldığı olayda, “Hakan, gece dışarı çıkmak isteyen Lincoln’u engellemek istediği için kavga çıktı” iddiası var. Dur devam etme. Böyle bir olay olduysa çocuklarımın ölüsünü öpeyim. Çok net söylüyorum. Bende futbolcuların kapı çıkış kayıtları bile var. Hakan gidip kızını alıp getiriyor, Lincoln’ün de arkadaşları Lincoln’ün odasında sohbet ediyorlar ama alkol yok. Odaya çıkış saatleri 12.25. Hakan’ın çıkışı da 11.30. O da kızını alıp geri geliyor. Bunun dışında hangi şerefsiz bir şey diyorsa yalan söylüyor. Ne diyorum, çocuklarımın ölüsünü öperim diye yemin ediyorum. Lincoln hiç dışarı çıkmadı. Geldiğinizde kulüp neredeydi, şimdi nerede? Geçmişe dönmek gereksiz. Ama aksaklık ve eksiklikler vardı. Mesela sadece geçen sene bu antrenman yaptığımız sahanın kötülüğünden dolayı bir çok futbolcumuz sakatlanmıştı. Geçen sezon sonu ilk gündeme aldığımız konu bu oldu. TEKKE İÇİN YOKLAMA YAPTIK Fatih Tekke’ye de talip oldunuz mu? “Verir misiniz?” diye sorduk. “Onu alırken verdiğimiz parayı verirseniz veririz” dediler. Biz de vazgeçtik. Yerli olup dışarıda oynayan futbolculardan istediğiniz oldu mu? Hamit oldu. DOĞRUYU GÖSTEREN YOK Spor medyasını nasıl buluyorsunuz? Bizim ülkemizde futbol konusunda ağzı olan konuşuyor. Bizim ülkemizdeki kadar spor ve futbol yorumu yapılan başka bir ülke yok. Hakem yorumları yapılan hiç yok. Bu kadar çok futbol sayfası da yok. Ağzı olan konuşuyor. Emre’nin kolu bir ay gündemde kaldı. Ayıptır ya. Sen onu bırak, biz Avrupa Şampiyonası’na gidemezsek Türk futbolunun hali ne olacak, bunu düşünüyor muyuz? Bizi o zaman nelerin beklediğinin farkındalar mı? Bu ülkede en kolay iş futbolu yorumlamak. Bir de siyaseti yorumlamak. Bu ülkede 70 milyon teknik direktör var. 70 milyon tane de politikacı. Sen çıkıp “Bu yanlış, bu yanlış, bu yanlış” diyorsan, o zaman boş konuşuyorsun demektir. “Bu yanlış” derken, “Doğrusu bu” demelisin. Futbolda da o noktaya geldik. Her çıkan “Yanlış” diyor ama yanlışı söyleyip doğruyu gösteren yok. BİLGİN GÖKBERK BAŞKA ŞEYLER KONUŞSUN Medya ile ilgili hiç ciddi bir sorununuz oldu mu? Mecburen bir programa dahil olup müdahale ettim. Bilgin Gökberk. Aslında kendisini severim. Ama futbol tekniğini, taktiği konuşmadığı zamanlardaki halini severim. Çıkmış oraya yorum yapıyor. “İşte kalede bu maçta Aykut’un oynaması lazımdı” diyor. Aykut sakat, kadroda yok, onun da haberi yok ama yorum yapıyor. Vay efendim “Adnan Sezgin, Tomas’ı gönderdi, ondan daha pahalı olan futbolcuyu getirdi” diyor. Tam aksine, yok böyle bir şey. Ben de çıkıp “Sen nerden çıktın kardeşim. Sen yolda top görsen bomba diye karakola götürürsün” dedim. Neyse programdan çıktım, yorum yapıyorlar. “Yani bütün kadın-doğumcuların, jinekologların kadın mı olması gerekiyor?” diye aklı sıra bana cevap veriyor. Orada sen çocuğu doğurtmayı tartışmıyorsun ki. Orada sen bana doğum sancısını anlatıyorsun. Çıkıp sen bana doğum sancısını anlatırsan ben de sana “Hiç doğurttun mu ya da doğurdun mu?” derim. İkisi arasında çok fark var. O başka şeylerden konuşsun, üslubundan keyif alıyorum. YÖNETİCİ, GÜVENLİK KAMERASI GÖRSE DEMEÇ VERİYOR! Medyada bu değişim neden oldu? Medya diyoruz ama bir tek onlar değil suçlu olan. Hepimiz suçluyuz, derken kendimi de katıp özeleştiri yapıyorum. Bu ülkede güvenlik kamerasını gördüğünde oraya bakıp demeç vermek isteyen yöneticiler var. Yönetici maçtan çıkıyor. Televizyoncu soruyor “Hakem ofsayt verdi ne diyorsunuz ?” Cevap veriyor “Bana göre ofsayt değildi.” Nereden gördün, ben 40 senedir bu işin içindeydim, ben söyleyemiyorum bunu. Sen nasıl hesapladın ta 70 metreden? Futbolcusu, teknik adamı için de medyası içinde böyle; sadece yönetici için değil. Televizyonda yakından gösteriyor pozisyonu 8 kere, 8 kişi farklı şey söylüyor. Kimse maçtan hemen sonra yorum yapma yetkisine sahip değil. Yöneticiler mi medyayı, medya mı yöneticileri bu hale getirdi? Medyanın bir görevi de futbolun içindeki bu yönetici tiplerini veya futbolun içindeki bu tipleri eğitmesi. Olmayacak söylemleri haber yaparak prim sağlamanın aslında gelecekte kendileri için aleyhte bir durum olacağını onlara göstermeliler. EMRE ÖZER DİLEDİ, ÜSTÜNE GİDİLMEMELİ Emre Belözoğlu sizin eski futbolcunun. Onun tutumunu nasıl buluyorsunuz? Emre’yi 13 yaşında kulübe ben getirdim. Hakemi sahaya nasıl sağlıklı çıkarmayı başaramıyorsak burada da aynı şey geçerli. Emre çıktı özür diledi. Ama sanki Emre’ye karşı toplu bir linç var. Hapisten çıkanı topluma kazandırma projeleri üretilirken sen kalk, “Hata yaptım, özür diliyorum” diyenin üzerine böylesine önemli maçlar arifesinde git, gündemden düşürme. Böyle bir sorumsuzluk yok. Peki, yarın bir gün yöneticiliği bıraktığınızda yorumcu olur musunuz? Olurum ama ben herkesin konuştuğunu değil, projeleri konuşurum. HAKEMİ SAĞLIKLI ORTAMDA SAHAYA ÇIKARAMIYORUZ Türk hakemlerini nasıl buluyorsunuz? Hakemler eleştiriliyor. Ayırt etmeksizin söylüyorum, bu ülkede kimsenin hakemleri eleştirmeye hakkı yok. Sen, ben, o, hakemleri en sağlıklı şekilde sahaya çıkarmayı başarabiliyor muyuz? Hayır. O zaman onları eleştirme hakkımız olamaz. Eylem ve söylemlerimize dikkat etmiyoruz. Hepimiz suçluyuz. HERKES KENDİNİ YENİLEMELİ Türk futbolunun geleceğini nasıl görüyorsunuz? Bir kere hepimizin değişme zamanı. Futbolcunun, yöneticinin, teknik ekiplerin, basının, taraftarın, herkesin kendini yenileme zamanı geldi geçiyor bile. Dünya futbolda başka şeylerle uğraşıyor, biz başka şeylerle uğraşıyoruz. Gelişmeleri takip etmiyor ve bilmiyoruz. Biz Türk futbolu olarak çok kritik günlerin eşiğindeyiz. Biz kendimizi düzeltmezsek, geriye düşeceğiz. Adnan Sezgin’in futboldaki hedefi ne? Ben futbolun her kademesinde çalıştım. Profesyonel yöneticilikten kulüp başkanlığına kadar futbolun her kademesinde bulundum. Benim için unvan önemli değil. Sadece bu camiada benim gibi düşünenlerin fazlalaşması lazım. Galatasaray’a başkan olur musun? Ben başkan olma kriterlerine haiz değilim. Benim öyle bir amacım da yok. Ama şu var; birikimimi futbol adına unvan derdine düşmeden seve seve kullanıma sunmaya hazırım. GELİN CANLAR BİR OLALIM G.Saray’da farklı projeleriniz var mı? Mesela ben Şekerspor’a gittim ve orada bir uygulama başlattım. Evimizde oynadığımız her maç öncesi ev sahibi olarak iki takımın futbolcularını, teknik kadrolarını, yöneticilerini, hakemi, gözlemci ve temsilcileri bir araya getirerek yemekler verdik. İnanın sadece ilki haber oldu. O da minnacık çıktı birkaç gazetede. Bu Türkiye’de hatta dünyada bir ilkti. Dokuz sütuna manşet olması lazımdı ama iki satırlık bir şey oldu. Bence bunu uygulamamız gerekiyor. Ben G.Saray yönetimine bunu sundum. Sanırım önümüzdeki haftalarda G.Saray böyle bir uygulama başlatacak. Maçtan bir gün önce karşılaşacak takımlar futbolcusuyla, hakemiyle, yöneticisiyle akşam yemeğinde buluşsak, ertesi gün maçtan sonra da birbirimizi teselli eder boyuta geliriz. Yine benim çeşitli projelerim var. Mesela bayram oluyor, mecliste partiler birbirlerine bayramlaşmaya gidiyor. Bizim de özellikle üç büyükler olarak bunu yapmamız, birbirimize bayramlaşmaya gitmemiz lazım. Sanırım bunu da biz başlatacağız. Keza yine üç büyük kulüp yöneticileri ve teknik kadroları halı saha maçları yapmak istiyoruz. Topluma, taraftara bizim bu üç büyük kulüp yöneticileri olarak birbirimizle ne kadar yakın ve kardeş olduğumuzu göstermemiz lazım. Kulüpler arasındaki gerilim nasıl eylem ve söylemlerle olduysa, çözümünü de yine eylem ve söylemlerle gerçekleştireceğiz. Gelin canlar bir olalım mantığı düsturumuz olmalı. Çünkü sporun temelinde zaten barış ve sevgi vardır.
<< Önceki Haber İşte G.Saray'ın transfer sırları! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER