Maçın ardından doğal olarak en büyük ilgiyi rakibe bir maçta 4 gol atan Hakan Şükür topladı. Her ne kadar kendisi çıkıp bir şey söylemese de Hakan'ın golleri sadece Moldova ağlarını havalandırmakla kalmadı. Maçın oynanacağı gün bile Hakan Şükür düşmanlığı yapmaya devam edenlerin doksandan köşelerine takıldı. Hani "ne yapsa yarananamak" diye bir tabir vardır ya Türkçe'de, Hakan Şükür'ün hali işte böyle. Bu her haliyle örnek sporcu, gerek sarı - kırmızılı gerekse ay yıldızlı formayla kendisinin, takımının ve ülkesinin adını dünya futbol tarihine yazdırdı.. Türk futboluna tatmadığı başarıları tattırdı.. Ama maalesef birilerine hiçbir zaman yaranamadı. Milli takımın morale en fazla ihtiyaç duyduğu bir günde "Hakan'ın arkasında kim var?" gibi başlıklar atan spor sayfaları, "Hakan Şükür bitti artık", "Kontejan senatörü", "Bitsin artık bu çile" gibi ifadeler kulalanan köşe yazarları vardı. Türk Milli takımın Avrupa'da en çok gol atan forvetinin aslında "iyi bir golcü sayılamayacağını" söyleyenlere bile rastlanıyordu. Yani bir futbolcunun takımına, hem de ülkesinin milli takımına faydalı olmasını engelleyecek her türlü demotivasyon ortamı hazırlanmıştı. Ve duygusal kimliği herkes tarafından bilinen Hakan Şükür belki de hayatının en sıkıntılı maçlarından birine çıkmak zorunda bırakılmıştı. İşte Kral böyle bir ortamda sahaya çıktı. Ama o inanıyordu. Takıma arkadaşlarına, teknik direktörüne, kendisini yıllardır destekleyen Türk milletine, onu çok seven ailesine, ve özünde var olan değerlerine inanıyordu. Hakan Şükür bu birikimle çıktı sahaya. Ve her zamanki gibi yüreğini ortaya koyarak oynadı. Kralın fırtına gibi gelen topları, yıkılmaz denilen Moldava surlarını bir bir yıkarken, belki de rakipten çok, Hakan Şükür düşmanlığını 'Hakanafobia' haline dönüştürenlerin canı yanıyordu. Maçın ardından Türkiye ve dünya basını krala övgüler düzedursun, bazılarının hırsları gelen 4 güzel golle azalmıyor hatta artıyordu. Hakan'ın AK Parti'den milletvekili olmak için 4 gol attığını savunan gazete yazarı komik yorumuyla, bu çevrelerin yediği dört golün ardından, bir beşinciyi de kendi kalesine atıyordu.