Yabancı futbolcuların sahaya çıkarken ya da gol attıktan sonra 'istavroz çıkarmaları'nın
doğal bulunduğuna dikkat çeken
Milliyet Gazetesi yazarı
Güneri Civaoğlu, Hakan Şükür'ün de inancını yaşadığını söyledi. Yıldız futbolcunun söylemlerinin hiç kimseyi tedirgin etmemesi gerektiğinin altını çizen Civaoğlu, şöyle devam etti: "Böyle bir maç öncesi onun üzerinde 'mahalle
baskısı kurmak' amaçlı olarak kullanmaya kimsenin hakkı yok.
Galatasaray, sadece
sporun değil, spor kültürü ve eğitiminin de '
deniz feneri' gibidir. İnanç dahil, özgürlüklerin ve laikliğin ışıklarını yansıtır." Hakan Şükür'ün, G.Saray ve
Türkiye için simgesel değerine birçok kez
yabancı ülkelerde
tanık olduğunu belirten Civaoğlu, "İnancı, Hakan'ın eksisi değil, artısı." diye konuştu.
Hürriyet Gazetesi yazarı Yılmaz Özdil'in tespiti ilginçti: "İşini namusuyla yapan, yamuk yapmayan, ailesine bağlı, özetle Allah'tan korkan bir futbolcudur Hakan... Yobaz değildir. Baskı yapmaz, eşinin, kızının zorla başını örtmez." İsrailli futbolcusu Balili'nin kendi dinini en iyi şekilde yaşadığına işaret eden
Sivasspor Teknik Direktörü
Bülent Uygun da, "
Cumhuriyet ülkesinde yaşıyoruz. Herkesin beyanat verme özgürlüğü var." dedi. Hakan'ın sözlerini takdire şayan bulan Uygun, "Öyle derbiler gördük ki içinde kanlar aktı. Bu stresli ortamda gayet hoş bir açıklama. F.Bahçe'de
Kezman, her maçtan sonra formasını çıkartıp dinini en iyi şekilde yaşayabiliyor.
Yahudi oyuncumuz Balili de aynı şekilde." ifadelerini kullandı. Emektar tercüman Erman Şarcı ise bir zamanlar F.Bahçe'yi başarıdan başarıya koşturan Todor Veselinoviç ve Branko Stankoviç'in maçlardan önce mutlaka kiliseye gittiğini vurgulayarak konuya farklı bir
açılım getiriyor.