Oyuncular kendilerine yeterince ilgi göstermeyen Türk yetkilileri suçluyor.
‘Yıldıray gibi bir
oyuncuyu yedek bekletemeyeceğim için kadro dışı bıraktım…’ Fatih
Terim’in bu açıklaması pek çoklarına inandırıcı gelmedi.
Alman Kicker
dergisi bile bu sözleri samimi bulmayarak, “Terim’in şüphe duyduğu durumda yurtdışında oynayan oyuncular yerine Türk ligindeki
futbolcuları
tercih ettiğini” yazdı. Dergi,
Feyenoord’da iyi bir
sezon geçiren Nuri
Şahin’in ve Alman liginin kalburüstü golcüsü Halil’in kadroda düşünülmemesine de dikkat çekti.
Kuşkusuz özenle yazılmış bir haberdi. Zaten Almanlar, kendi yetiştirdikleri Türk gençlerinin Türk Millî Takımı’nı tercih etmelerini istemiyorlardı. Kicker de aslında bu haberde şunu söyl
emek istiyordu: “Ey Türk gençleri; Yıldıray, Halil,
Nuri Şahin’in giremediği kadroya siz nasıl gireceksiniz?”
Almanya’da yaşayan gurbetçilerimiz de
Fatih Terim’in bu kararından memnun kalmamış, dergiye 18 bin
elektronik posta göndermişlerdi.
Yıldıray, Almanya’daki gurbetçi gençlerin örnek aldığı sembol oyunculardan biri. Halil’in yerinde olmak isteyen
futbolcuların sayısı hiç de az değil. Nuri Şahin’in 17 yaşındayken
Bundesliga’da
forma giymesi olay olmuştu. Şimdi siz Almanya’da ya da
Avrupa’nın herhangi bir
ülkesinde yaşayan gurbetçi futbolcuların gözüyle tabloya bakın: Size hem bulunduğunuz ülkenin
takımı Millî formayı giyme
teklifinde bulunuyor, hem de ülkenizin takımı. Bu durumda hangisini tercih edersiniz? Halil, Nuri Şahin, Yıldıray gibi oyuncuların dahi forma giyemediği Türk Millî Takımı’nı mı, yoksa iyi oynadığınız sürece tercih edileceğinize inandığınız ülkenin takımını mı?
GURBETTESİN SEN, GURBETTE KAL!
Terim’in Yıldıray ve Halil’i kadroya almayışı gurbetteki birçok oyuncuda ‘ağzımla kuş tutsam Türk Millî Takımı’nda oynayamam’ düşüncesinin doğmasına sebep oldu. Zaten iki ülke arasında tercih yapmakta zorlanan bu oyuncular son olayın ardından karar vermede daha da realist davranacaklardır.
Son dönemde federasyonun ve millî takım sorumlularının gerekli çabayı göstermemesi yüzünden birçok
yıldız oyuncuyu başka ülke
takımlarına kaptırdık. Bundan sonra Avrupa ülkelerinin millî takımlarında oynayan Türk oyuncuların sayısının artması şaşırtıcı olmayacak.
Hamit, Halil, Nuri ve Yıldıray’ı
Türkiye’ye kaptıran Almanlar son dönemde işi sıkı tuttu. Özellikle millî takımı 2006 Dünya Kupası sırasında çalıştıran Jürgen Klinsmann ve 21 yaş altı takımın hocası Dieter Eilts, Almanya’daki
Türk futbolcu potansiyelini mercek altına aldı. Türk futbolcusunu yakından tanıyan
Joachim Löw de bu projeye
destek verdi.
İşte bu çalışmalardan sonra birçok Türk genci Alman Millî Takımı’nı tercih etti.
Bu oyunculardan akla ilk gelen isim hiç kuşkusuz
Serdar Taşçı’ydı. Geçtiğimiz yıl Almanya’nın en iyi defans oyuncularından biri seçilen Serdar Taşçı, defansta sıkıntı yaşayan A Millî Takımımıza büyük fayda sağlayabilirdi. Peki o neden Alman Millî Takımı’nı tercih etmişti?
1.86 boyundaki Serdar, Alman Millî Takımı’na çağrıldığında 20 yaşındaydı. 20
Ağustos 2006’da Bundesliga’da ilk maçına çıkan Serdar Taşçı kısa zamanda
Stuttgart’ta ilk onbirin değişmez oyuncusu oldu. O sezon 26 maçta forma giydi ve takımı da Almanya’da
şampiyon oldu. 22 Ağustos 2007 tarihinde ise Alman Millî Takımı’nın hocası Joachim Löw, onu
İngiltere ile oynayacakları maçın
aday kadrosuna çağırdı. Burnundaki sakatlığı sebebiyle o maçta oynayamadı. Tam o sırada devreye A Millî Takım Teknik direktörü Fatih Terim girdi. O ana kadar bu oyuncudaki gelişmeyi göremeyen millî takım yetkilileri Alman Millî Takımı’na çağrılan ve oynamadığı için Türk Millî Takımı’nı tercih etme durumu devam eden Serdar Taşçı’ya teklifte bulundu. Ancak Serdar bu teklife, ‘Almanlara ayıp olur’ diye olumsuz
cevap verdi. Serdar o günlerde yaptığı açıklamada, “Küçük yaştan beri Türk gelenek ve göreneklerine göre yetiştik. Türkiye’yi çok seviyorum. Ay yıldızlı millî takım forması da benim için kutsal. Ancak Almanya Futbol
Federasyonu uzun süredir bana emek veriyor. Millî Takım hocası Joachim Löw de benimle yakından ilgileniyor. Böyle bir atmosferde Almanya’dan vazgeçip Türkiye formasını giymem yakışık almaz. Bu yeni durum Almanya’daki futbolumu da olumsuz etkileyebilir.” diyecekti. Serdar, daha sonra
Romanya ile yapılan dostluk karşılaşmasında da kadrodadır. Ancak
sakatlık yine oynamasına müsaade etmez. 17
Kasım’da G.
Kıbrıs, 21 Kasım 2007’de ise
Galler ile oynanacak maçların kadrosunda da davet edilmesine rağmen dizindeki sakatlık sebebiyle bu karşılaşmalarda da forma giyemez. Ancak 21 yaşındaki Serdar Taşçı’yı herkes Alman Millî Takımı’nın eski oyuncusu Marcus Babbel’in vârisi olarak görüyor.
Serdar, Kicker’e verdiği röportajda,
babasının Türk Millî Takımı’nda oynamasını istediğini belirtiyor ve ekliyordu: “Alman Millî Takımı’nı tercih etmek bana uykusuz geceler yaşattı. Ama onlar daha hızlı davrandı. Ailem benimle bu tercihimden dolayı daha az gurur duymuyor”.
Dergiye konuşan eski hocası Rangnick ise Serdar’ın uluslararası alanda da büyük bir kariyeri olacağına inandığını belirtiyor. Alman Ümit Millî Takımı Antrenörü Dieter Eilts’ın Serdar ile ilgili sözleri ise şöyledir: “Bu yaşta Stuttgart gibi bir takımın formasını başarıyla taşıması Serdar’ın kalitesini gösteriyor. Alman futbolu millî takımlar düzeyinde çok kaliteli bir defans futbolcusu kazandı.”
Almanya’nın Esslingen kentinde 1987 yılında doğan Serdar Taşçı, SC Altbach ve Stuttgarter Kicker takımlarında oynadıktan sonra 1999 yılında VfB Stuttgart takımına
transfer olmuştu.
MALİK FATHİ DE KİM?
A Millî Futbol Takımımızın 16 Ağustos 2006 tarihinde
Lüksemburg ile oynadığı
özel maç, ‘
yabancı asıllı bir futbolcunun ay yıldızlı forma giydiği’ ilk karşılaşma olarak tarihe geçti. Aynı gün Almanya’nın Gelsenkirchen kentinde Almanya Millî Takımı ile
İsveç arasında yapılan dostluk karşılaşması da bir başka ilke sahne oldu. Hertha
Berlin takımında forma giyen Türk asıllı futbolcu Malik Fathi, Almanya Millî Takımı’nın İsveç’i 3-0 yendiği karşılaşmada Alman Millî Takımı’nın formasını ilk kez giydi. 46. dakikada Jansen’in yerine oyuna giren 22 yaşındaki Malik, başarılı futboluyla göz doldurdu.
Babası Türk, annesi Alman olan Malik Fathi, Türk Millî Takımı yetkililerinden gerekli ilgiyi göremediği için, Almanya
Futbol Federasyonu’ndan gelen daveti kabul ederek, Almanya Millî Takımı’nda oynadığını açıklıyordu. Malik Fathi, bu konudaki duygularını, “Ben Türk Millî Takımı’nda oynamak istiyordum. Türkiye’den birçok yetkili maçlarımı izlemesine rağmen beni millî takıma çağırmadı. Üzgünüm,
Aurelio kadar şanslı değilim.” diye dile getirmişti.
Aynı yılın ekim ayında 2008
Avrupa Şampiyonası grup
eleme maçı için
Macaristan’a hareketinden önce A Millî Takım Teknik Direktörü Fatih Terim’e Malik Fathi sorulduğunda, Terim bu futbolcuyu tanımadığını söylemişti. “Malik Fathi’yi ben de yeni duydum. Bilen birileri çağırmadıysa yanlış. Ama ben duymamıştım.” Oysa Malik, Alman 21 yaş altı millî takımıyla 2006 yılı Avrupa Şampiyonası finallerine katılmıştı. Daha öncesinde ise 2003 yılında 20 yaş altı Dünya Futbol Şampiyonası, 2004 yılında 21 yaş altı
Avrupa Futbol Şampiyonası finallerinde de vardı. 2002 yılında da Avrupa ikincisi olan Alman 19 yaş altı takımındaydı. Yine de A Millî takım tercihini Türkiye’den yana yapmak istiyor ve Türk Millî Takımı’na girme ihtimalinden dolayı ek
Türkçe dersleri bile alıyordu. Ancak federasyon bu dönemde onun kapısını hiç çalmadı. Malik Fathi’nin Alman formasını giymesinin bir sebebi de dönemin Ümit Millî Takım hocalarının bu oyuncuya pek şans vermemesiydi. Daha sonra Almanya’nın
Gürcistan ile yaptığı karşılaşmada da oyuna sonradan giren ve 9 dakika kadar Alman formasını giyen Malik halen
Hertha Berlin’de oynuyor.
MESUT: SIRA BEKLEYEMEZDİM
“–Mesut; Türk Millî Takımı’nda neden forma giymiyorsun? –Bana Türk Millî Takımından davet gelmedi. Beni kimse çağırmadı.” Son yıllarda yıldızı parlayan gurbetçilerimizden biri de Bundesliga’da her geçen gün adından başarıyla söz ettiren
Mesut Özil’di. Ve onu da Almanlar kaptı. Şu an Almanların U 21 takımında forma giyen 20 yaşındaki oyuncunun yıldızı
Schalke’de parladı. 2006-2007 sezonunda takımda forma giyen Lincoln’ün ceza almasıyla
Bayer Leverkusen ve
Bayern Münih maçlarında şans bulan ve bu şansı iyi değerlendirerek göze girmeyi başaran Mesut, Schalke’de ilk sezonunda 7’si ilk on birde olmak üzere toplam 19 maçta oynamayı başardı. Geçen yıl da Lincoln’ün G.Saray’a transfer olmasıyla Schalke’de banko oynamaya başladı. Alman Ümit Millî Takımı’nda 4 kez oynadı ve 3 golü var. Henüz Almanya A takımının formasını giymedi. Ancak bundan sonra Türk Millî Takımı formasını da tercih etmeyecek. O bir röportajında bu konuyla ilgili şunları söyleyecektir: “Ay yıldızlı formayı o kadar çok giymek istedim ki anlatamam. Millî formayı giymek de çeşitli olaylar nedeniyle mümkün olmadı. Bekleyecek değildim. Ben de yüreğimi, tekniğimi ve fiziğimi gösterebilmek için Almanların teklifini kabul ettim. Burada bana direkt formayı sundular. Bizde ise herkes beklemede. Sanki bu işler sıralı. Yeteneği olan birçok oyuncu da benim konumumda.”
15
Ekim 1988 Gelsenkirchen doğumlu Mesut Özil, Kicker dergisinin “Kendini daha fazla Alman mı yoksa Türk olarak mı hissediyorsun?” şeklindeki bir sorusuna ise “Daha fazla Türk. Burada ailem büyük bir rol oynuyor. Evde Türkçe konuşuyoruz. Yiyecekler,
inanç,
müzik, arkadaşlar buna dahil” şeklinde cevap verecekti. Türk ve Alman pasaportuna sahip olan Mesut, oyun kurucu olarak görev yapıyor.
Futbol Federasyonu’nun Avrupa Teknik Sorumlusu
Metin Tekin ise Mesut’u fark etmesine rağmen onun Alman Millî Takımı’nı tercih etmesini engelleyecek gerekli adımları atamadı. 2005 yılında Peru’da oynanan U 17 Gençler Dünya Futbol Şampiyonası öncesi Mesut ve babası ile görüşen Tekin, onlara Avrupa şampiyonu olmuş bir kadrodan adam çıkarıp Mesut’u Peru’ya gönderemeyeceğini anlatarak yanlış bir strateji izledi. 2006 yılının başında devreye giren Alman U 19 takımının hocası Frank Engel onu kendi ülkesinin takımında oynamaya ikna etti.
Geçen yıl devre arası Schalke’den olaylı bir şekilde
Werder Bremen’e geçen Mesut Özil’e buradaki hocası Thomas Schaaf da övgüler yağdırıyor.
BARIŞ: KİMSE BANA KIZMASIN
Türk Millî Takımı’nda oynamayacak oyunculardan biri de halen G.Saray’da ter döken
Barış Özbek. Sarı-Kırmızılı takıma Alman 2.Ligi takımlarından Essen’den gelen ve kısa zamanda gösterdiği performansla dikkatleri çeken Barış Özbek’e de kancayı atan Almanlar bu oyuncuyu önce Ümit Millî Takıma kazandırmayı başardı. Almanya adına oynayacak Barış bu duruma üzülüyor. “Kimse bana kızmasın. Türk Millî Takımı’nda forma giyemeyeceğim için çok üzgünüm. Ama bunda benim bir suçum yok. Çünkü beni görmezden geldiler. millî Takım yetkilileri beni kaale almadılar.” diyecekti. Futbol Federasyonu’nun Almanya
teknik sorumlusu Metin Tekin ise Barış’ı Millî Takım’a davet etmelerine rağmen bu oyuncunun Almanya’yı tercih ettiğini söylüyor. Ancak Barış’ın babası Şinasi Özbek Türk yetkililerinin oğluyla yeterince ilgilenmediğini iddia ediyor. Eski bir amatör futbolcu olan baba Şinasi Özbek, Alman yetkililerin oğlu Barış’ı çok
küçük yaşlarda takip ettiğini belirtiyor: “Maalesef aynı sıcak ilgiyi Türkiye’den göremedik. Davet alamadığımız için de Almanya’yı tercih ettik.”
Şinasi Özbek, 2006 yılının
ocak ayında
Türkiye Futbol Federasyonu’nun oğlunu sadece
Antalya’da yapılacak seçmelere davet ettiğini ve kendilerinin buna karşı çıktığını anlatarak, “Ümit Millî Takım düzeyinde oynayacak bir oyuncu için seçme yapılması anlamsızdı. Kimse kusura bakmasın; ama ben oğlumu 150 kişilik futbolcu seçmelerine gönderemezdim.” diyor.
İSVİÇRE’DE 3 TÜRK
Türkiye’nin elinden kaçırdığı oyunculardan biri de Gökhan İnler. Avrupa Futbol Şampiyonası’nda aynı grupta yer aldığımız
İsviçre’nin kadrosunda bulunan Gökhan İnler de bir dizi ihmalin sonunda bu tercihi yaptı. Halen
İtalya’nın
Udinese takımında oynayan Gökhan İnler, güçlü fiziği ile hem defansta hem de hücumda takımı adına çok etkili bir orta saha oyuncusu. 1984 yılında İsviçre’de dünyaya gelen İnler, futbola Aarau’da başladı. Daha sonra Zürich forması giydi ve 2007 yılında Udinese’ye transfer oldu. 2004-05 sezonu başlarken
Fenerbahçe’nin Almanya’daki
hazırlık kampında denendi ve 4 yıllık
sözleşme imzaladı. Ancak dönemin hocası
Christoph Daum bu oyuncunun F.
Bahçe’de oynayacak düzeyde olmadığı şeklinde
rapor verince sözleşme feshedildi.
İskoçya ile yapılan maçta Türk Ümit Millî formasını giymesine rağmen A Millî Takım yetkililerinin yeterince ilgilenmediği Gökhan da tercihini İsviçre’den yana kullandı. Gökhan, çağrıldığı ilk Millî Takım kampında Venezuella ve
Kosta Rika maçlarında İsviçre forması giydi. 19
Mayıs 2006’da Türkiye Ümit Millî Takım forması giyen Gökhan İnler, 2
Eylül 2006’da ise İsviçre A Millî Takım formasıyla sahaya çıktı. Bu oyuncu, konuyla ilgili olarak şöyle konuşuyor: “Gerçekten de çok kararlı bir şekilde Türk Millî Takımı’nda oynamak istiyordum. Ümit takımda oynadım. Ama ondan sonra uzun süre kimse beni arayıp sormadı. Daha sonra İsviçre Millî Takım Antrenörü
Kobi Kuhn teklif yaptı. Türkiye’den hiçbir teklif gelmeyince ben de bu daveti kabul etmek zorunda kaldım. Çocukluğumda hep Türk Millî Takımı’nın formasını giymeyi hayal ederdim. Büyüdükçe yaşadığım ülkeme adapte olmam gerektiğini anladım. Kendimi bir bakıma İsviçreli de hissediyorum.”
İsviçre’nin 2008 Avrupa Şampiyonası finallerindeki Türk oyuncularından biri de
Eren Derdiyok. İsviçre U-19 ve U-21 takımlarında toplam 14 gol kaydeden 20 yaşındaki Basel’li futbolcu, ilk A millî maçını İngiltere’ye karşı oynadı. Oyuna ikinci yarıda girdi ve maçın 59. dakikasında İngiltere ağlarını havalandırdı. 1.90 boyundaki Eren, İsviçre’de doğup büyüdüğünü ve bu ülkenin formasını tercih etmesinin çok
doğal olduğunu söylüyor: “Kökenim Türk olabilir ama kendimi İsviçreli hissediyor ve bu takım için oynamak istiyorum. Türkiye’den teklifler aldım ama gitmeyi düşünmedim.” İsviçre’de oynayan bir başka Türk ise hepimizin bildiği gibi Hakan Yakın.
Son birkaç yılda
Ramazan Özcan,
Muhammed Akagündüz,
Yüksel Sarıyer,
Volkan Kahraman Avusturya Millî Takımı’nda, Uğur
Yıldırım Hollanda, Kennedy Bakırcıoğlu İsveç, Azar Karadaş
Norveç millî takımlarında oynadı. Avrupa’da birçok ülke millî takımının alt yapılarında da Türk oyuncular boy gösteriyor. Bu oyuncuların 21 yaşından gün aldıktan sonra A takım kariyerleri için kesin bir tercih yapmaları gerekiyor. Ve bu tercihlerini yaparken de Türk Millî Takımı’nı seçme durumları ilgisizlik sebebiyle gün geçtikçe azalıyor. Türk yetkililer ise “zorla kimseye millî takım forması giydiremeyiz” diyerek işin içinden çıkmaya çalışıyor.
AKSİYON