Seyrantepe'de yaşanan rezalete çok şaşırmadım
Kısa bir süre önce
Galatasaray Başkanı Adnan
Polat'ın daveti üzerine Türk
Telekom Arena'ya gittik. Spor yazarlarımız da oradaydı. Stadı Sayın Polat gezdirdi. Çok mutlu olduk. Ülkemiz için büyük bir kazançtı çünkü. Stadın sadece kendisi değil, etrafı da ihya edilmiş, yan yollar yapılmış, köprüler kurulmuş, metro durakları
stat açılışına yetiştirilmişti.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Gençlik ve
Spor Genel Müdürlüğü,
TOKİ adeta seferber olmuş, Galatasaray ile el ele vererek muhteşem bir esere
imza atmıştı.
Stadı gezerken
Adnan Polat dedi ki: "Açık konuşmak gerekirse bu stat
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Türk futboluna hediyesidir. Onun desteği ve ilgisi hep yanımızda oldu." Adnan Bey, kadirşinas bir insan. Bize, hakperest bir insan olarak bu sözleri söyledi. Buna şu açıdan da sevinmiştim: Başbakan Erdoğan'ın Fenerbahçeli olduğunu bilmeyen yok; ama
ülke futbolu için böyle bir
destek ayakta alkışlanmalı. Öyle olmadı. Cumartesi gecesi yapılan açılışta organize bir
protesto yükseldi. Başbakan ve yanındaki
heyet resmen yuhalandı. Sebep? Milyonlarca Galatasaray taraftarı bu cehaleti mazur görür mü? Sanmam. Siyaset, bazı fanatiklerin gözünü kör etmiş...
Galatasaray'daki bu
manzara beni bir başka pencereden baktığımda şaşırtmadı. Bu kulüpte (ve başka kulüplerde) öyle bir zümre var ki
spora,
siyasetin anlamsız çatışmaları arasından bakıyor. Mesela TT Arena'nın açılışı için gazetelere ilan verildi.
Reklam dağılımını Galatasaray Kulübü Başkan Yardımcısı
Yiğit Şardan yapmış. Nasıl oluyorsa bu iş? Adamın reklam firması var, reklamcılar ve mecralarla başka bir bağlantısı var ve Galatasaray gibi milyonlara mal olmuş bir kulübün reklam dağılımını yaparken bazı gazeteleri dışarıda bırakıyor. Yani
sansür uyguluyor. Zaman'ın da dâhil olduğu bazı gazeteler Arena açılışı ile ilgili reklam planlamasının dışında bırakılıyor. Ölçü ne? İşin doğrusu pek de
yiğit bulmadığım bu tavrı yurtdışındayken duydum ve "Bize onların parası lazım değil; artık reklam verseler bile almayın." dedim. Adnan Polat'ı da aramadım. Değmezdi çünkü...
Ama herkes bilmeli ki; Yiğit Şardan isimli reklamcının Galatasaray'da bu mantıkla yöneticilik yapıyor olması cumartesi gecesi yaşanan rezaletin hiç de şaşırtıcı olmadığını teyit ediyor. Tepedeki adamların ayrımcı ve ideolojik yaklaşımı bu kadar keskin olursa gerisini siz düşünün. Sanırsınız bu
takım milyonların sevgisini kazanan bir kulüp değil, babalarının gece kulübü... Galatasaray
UEFA kupasını alarak halkın takımı haline gelmiş, milyonlarca insanımızın kalbine taht kurmuşsa Seyrantepe'de yaşanan nahoş manzaradan
ders çıkarmalı. Yoksa küçülür, daralır; seçkinlerin didişmelerine
kurban edilir. Eminim, halkın içinden gelen bir başkan olarak Adnan Polat, bu gerçeği görüyordur.
EKREM DUMANLI - ZAMAN