Esnek
vücut kıvrımları kuşatır tribünlerin alev alev yanan gözlerini. Top ayağında olduğu halde hayalet gibi rakiplerinin arasından süzülürken adam geçmenin ne kadar kolay olduğunu düşünmeye başlarsınız.
Ne zaman top
Arda'nın ayağından uzaklaşır o anda yeniden eski sert mizaçlı iklime dönersiniz. Ve yeniden topla Arda vuslatı gerçekleşene kadar gergin bir seyir bekleyişiyle oyalanırsınız.
İşte bu yüzden Arda'nın bir farkı var. Bu yüzden Türk
futbolunun son dönemde yetiştirdiği
yıldız tanımının ilk sırasında onun adı var. Bu yüzden daha dün
UEFA Kupası'ndaki Boleslav maçında sırtına geçirdiği G.Saray
formasını bir daha çıkarmadı ve kısa sürede Milli Takım'ın da değişmezi olmayı başardı. Bu yüzden henüz 21 yaşında olmasına rağmen başta
Arsenal olmak üzere birçok
Avrupa takımının
transfer listesinde.
Ama onun gönlü gitmekten yana değil. 2012'ye kadar
sözleşmeli olduğu Sarı-Kırmızılı takımda nice
kupalar kaldırmanın ötesinde hayaller kurmuyor şimdilik. Arda'yı yükselten ve zirvede tutan sadece doyumsuz futbolu değil. Sempatik ve saygılı tavırlarıyla
Galatasaraylı olmayanların da Arda'sı o. Bu yüzden 19. defa düzenlediğimiz Yılın Sporcusu Anketi'nde Zaman okurları onu 'şeref kürsüsü'ne çıkardı. Genç
futbolcu kazandığı bu anlamlı ödülün anlamını ve hedeflerini
Zaman Gazetesi'ne anlattı.
Zaman okuru tarafından 'Yılın en iyi futbolcusu' unvanına layık görüldün, duygularını paylaşır mısın?
Öncelikle beni bu ödüle layık gören Zaman okurlarına teşekkür ediyorum. Bu ödülü bana bir kişi, bir kurul ya da kurumdan ziyade okurların vermesi, değerini daha da artırıyor. İnşallah bana bu ödülü verenleri mahcup etm
emek için daha çok çalışacağım.
Senin gibi kariyerinin başında yıldız futbolcular için bu tür ödüllerin anlamı nedir?
Bu ödüller insana hem moral veriyor hem de motivasyonunu üst düzeyde tutuyor. Bunun yanında tabii ki sorumluluklarımı artırıyor. Henüz 21 yaşında böyle ödüller kazanmak, beni gelecek adına daha da ümitlendiriyor.
Önce Hürriyet Gazetesi'nde genç yaşına rağmen okuyucular seni efsane kadroya layık gördü. Şimdi de Zaman Gazetesi okurları, 'Yılın Futbolcusu' ünvanını verdi. Oynadığın futbolun yanında toplumun her kesimi tarafından bu kadar çok sevilmeni neye bağlıyorsun?
Ben evimde annem ve babamla nasılsam, sahada ve televizyon ekranlarında da aynıyım. Kesinlikle yapmacık en
küçük hareketim yok. İçimden nasıl geliyorsa öyle hareket ediyorum. İnsanlar da sokakta her gün gördüğü birini sahada ve televizyon ekranlarında görünce seviyorlar. O insana karşı sempati besliyorlar.
Türkiye'de, Avrupa'da nereye gidersem gideyim insanların inanılmaz sevgisiyle karşılaşıyorum. Ben de bana bu teveccühü gösteren insanları kırmamak için elimden gelen her şeyi yapıyorum. Onlara
imza vermek, fotoğraf çektirmekten keyif alıyorum. Sevgilerine sevgiyle karşılık veriyorum. Ben sadece G.Saray'ın değil, herkesin Arda'sıyım.
Herkes şu anda başarılı Arda'yı konuşuyor. Sen zirveye çıkış yolunda neler yaşadın? Hiç futbolu bırakmak istediğin anlar oldu mu?
Futbol çok zor ve yorucu bir
yolculuk. Bu yolda her zaman sevinç ve mutluluklar yok. Benim de futbol oynarken çok üzüldüğüm anlar oldu. Kesinlikle hayatımın hiçbir döneminde futboldan kopmayı düşünmedim. İnancımı hiç kaybetmedim.
Vestel Manisaspor'a
kiralık giderken bile Galatasaray'da futbol oynama ümidimi hiç kaybetmedim. Çok çalıştım, çok emek verdim. Buralara tırnaklarımla kazıyarak geldim. Tabii ki zirveye çıkmak zordur. Ama zirvede kalmak daha da zordur. Bunun için devamlı çalışmanız gerekiyor.
2008'de ligde G.Saray'la ilk şampiyonluğunu, Milli Takım'la yarı final sevinci yaşadın. Geçen yıl senin açından nasıl geçti?
Aslında bütün hayallerim 2008'de gerçekleşmedi. Öncellikle Avrupa Şampiyonası'nda şampiyon olmayı istiyorduk. Ancak
yarı finalde kaldık. Bu yüzden ilk hedefimiz yarım kaldı. Ligde ise ilk şampiyonluğumu kazandım. Gerets'le şampiyon olduğumuz dönemin ilk yarısında kadroda vardım. Ancak takım şampiyon olduğunda ben V.Manisaspor'un futbolcusuydum. İlk şampiyonluğum benim açımdan çok önemli. Bunların yanında 2008 yılında hem G.Saray'da hem de Milli Takım'da devamlı oynama şansı buldum. Bu maçlarda başarılı olduğumu da düşünüyorum. Umarım her yıl böyle geçer.
Yeni yıldan, beklentilerin neler?
Ben öncelikle sağlıklı, sıhhatli ve huzurlu bir ömür istiyorum. Sadece kendim için değil, herkes için bunları istiyorum. İnsan, sağlıklı olduktan sonra başarı kendiliğinden gelir.
Ligde, UEFA Kupası ve Fortis Türkiye Kupası hedeflerinize emin adımlarla ilerliyorsunuz. 2009'u kupa yılı olarak görüyor musun? Üç kupayı alabilir misiniz?
Kadromuzda dünya çapında
yabancı ve
yerli yıldızlar var. Hem çok güçlüyüz hem de geniş bir kadroya sahibiz. Galatasaray, mücadele ettiği her dalda bir numaranın adayıdır. 2009'da çok önemli üç kupa hedefimiz var. İnşallah bu hedeflerimizi gerçekleştirmeye çalışacağız.
Özellikle Başkan Adnan Polat, her fırsatta 'Kadıköy'de final oynayacağız' diyor. Peki oyuncular açısından finalin Kadıköy'de oynanması sizi nasıl etkiliyor?
Beni, finalin Kadıköy'de değil Türkiye'de oynanacak olması heyecanlandırıyor. Bence Avrupa'da verilecek mücadelede, Fenerlisi ve Galatasaraylısı birlikte hareket etmeli. Avrupa arenasına çıktığımızda takım kimliklerimizi bir kenara bırakıp, milliyetçi olmamız lazım. Ben Kadıköy'de de Olimpiyat'ta da aynı heyecanı yaşardım.
21 yaşında hem Galatasaray'ın hem de Milli Takım'ın kurtarıcı rolündesin. Bu sende stres meydana getiriyor mu?
Bende hiç stres oluşturmuyor. Görevimi en iyi şekilde yapmaya çalışıyorum. Bazen çıkıyorum goller atıyorum, asistler yapıyorum. Bazen de maalesef bekleneni veremiyorum. Ama iyi oynadığım ya da kötü oynadığım maçtan sonra soyunma odasına huzurlu giriyorum. Çünkü sahada kazanmak için her şeyimi ortaya koyuyorum.
Çok eleştirilen Skibbe'yi siz oyuncular nasıl görüyorsunuz?
Skibbe öncelikle çok iyi bir insan. Oyuncularına karşı çok sempatik ve sıcakkanlı biri. Yaşı genç olduğu için bizimle çok iyi
iletişim kuruyor. Oyuncularla iyi bir iletişim kurunca da başarı kendiliğinden geliyor. Futbolda hep sert ve bağıran hocalara değil, böyle
teknik adamlara da sahip çıkmalıyız.
Adnan Polat, bizim için başkandan öte, ağabeydir
Başkan Adnan Polat, "Lincoln'ün kaptanlığı idari bir karardır. Buna karşı çıkanlar Florya'nın 5 kapısının birinden gider." açıklamasını nasıl değerlendiriyorsun?
G.Saray'da bir futbolcu asla başkanına
cevap veremez. Adnan Polat bizim için bir başkandan ziyade ağabey gibidir. Başkanımızın açıklamasından sonra artık bizim için kaptanlık konusu kapanmıştır.
Sık sık Avrupa'ya transferin gündeme geliyor. Hedefin Avrupa'ya gitmek mi, yoksa yeni yapılacak 50 bin kişilik statta forma giymek mi?
Ben G.Saray'la 2012'ye kadar sözleşme imzaladım. Benim açımdan kesinlikle transfer kapanmıştır. Ancak isteyen kulüp olursa menajerimle görüşür. Menajerim de bunları yöneticilerimize iletir. Uygun şartlar oluşursa gitmek isterim.
Bir gün Türkiye'nin Dünya Kupası'nı G.Saray'ın Şampiyonlar Ligi'ni kazanması hayal mi?
Bunlar kesinlikle hayal değil. En güzel örneği 2008 Avrupa Şampiyonası'nda kupayı kazanmanın eşiğinden döndük. Galatasaray, Avrupa'nın en güçlü takımı. UEFA ve Süper Kupa şampiyonu. Neden bir gün de Şampiyonlar Ligi Kupası'nı kazanmayalım... İyi bir çalışma ve planlama ile bu tür başarıların geleceğine yürekten inanıyorum.
Zaman