Fortis Türkiye Kupası çeyrek final ilk maçında Fenerbahçe, sahasında misafir ettiği ezeli rakibi Galatasaray ile 0 - 0 berabere kaldı. Spor yazarlarının maçla ilgili yorumlarını sizin için derledik...
AHMET ÇAKAR: DERBİ İŞTE BÖYLE OLUR! (SABAH)
Maç belki golsüz bitti ama futbolun tekniği, taktiği ve dostluğu üzerine çok şey vardı sahada... Dün gece görüldü ki, maç sert oynansa da topa oynandığı sürece gerilim olmuyor. Futbolcular iyi niyetli ve centilmen oynadıkları sürece tribünlere gerilim yansımıyor. Ve daha da önemlisi, bir oyuncu atıldıktan sonra hakemin elini sıkabiliyorsa seyirci de inanılmaz hoşgörülü olabiliyor. İşte dün gece tüm güzellikler sahadaydı.
Futbol kamuoyunun büyük kısmı Fenerbahçe'nin evinde çok eksik bir kadroyla sahaya çıkacak Galatasaray'ı yeneceğini düşünüyordu. Ama dün gece Galatasaray, istediklerini Fenerbahçe'den çok daha fazla yansıtan taraftı. Özellikle Arda... Her maçını böyle oynasa çok değişik yerlerde olur. Hem defansif hem ofansif olarak çok iyiydi.
Futbolculara öylesine dostça fakat mesafeli bir hava yaratmış ki, haklı olarak oyundan attığı Lugano bile Fırat'ın elini sıktı ve çıktı. Kendini Türkiye'nin en iyi hakemi zannedenlerin, attıklarında mangalda kül bırakmayan diğer hakemlerin Fırat Aydınus'tan öğrenecekleri çok ama çok şey var.
GÜRCAN BİLGİÇ: HANGİSİ EKSİK? (SABAH)
F.Bahçe'nin etkisiz oynaması, çok top kaybı yapıp, zorlanması maçın sürprizi değildi. Asıl sürpriz G.Saray'ın bunca eksiğine, sıkıntısına karşın böylesine dik durması, rakibinin üstüne korkmadan gitmesi, hatta galibiyeti kaçıran taraf olmasıdır.
Semih'in sakatlanıp çıkmasıyla birlikte F.Bahçe yavaşlamaya, rakip kaleden uzaklaşmaya başladı. Aynısını Milli Takımımız da yaşamıştı. Norveç ve Bosna maçlarında Semih'in çıkmasıyla, maçı sahalarında tamamladılar. F.Bahçe'de de farklı olamadı.
Bu arada G.Saray birlikte oynuyor, yakınlaşıyor ve yardımlaşıyordu. Ne bir daha G.Saray bu kadar eksik, ne de bir daha F.Bahçe bu kadar kötü olabilirdi?
Ama eski hastalık yine bünyeye bulaşmıştı bir kere. Sorumluluk almak yerine, risk üstlenmeden Alex'e odaklandılar.
Sahaya çıkan G.Saray takımının 'alternatifsiz' olduğunu düşünürken, bu bolluk içinde seçeneksiz ve beceriksiz kalanın F.Bahçe olmasını, hepsi iyi düşünmeli. Arda veya Hakan'ın biraz dikkatli oynamaları, sonucu da düşünülür hale getirebilirdi.
Ama hepsi bir yana Semih'in sakatlığı, F.Bahçe'nin en önemli kaybıdır. 7 sakatı varken Kalli'nin takımını gördük. Eğer santrfor gibi tek oyuncusu olmazsa, bakalım Zico neler yapabilecek...
ÖMER ÜRÜNDÜL: FELDKAMP DURDURDU (SABAH)
Galatasaray'ın dün gece sahaya çıkan takım tertibinin kontrollü anlayış sergilemesi ve organize olması mümkün değildi. Sol kanat da Uğur Boral ile Roberto Carlos arasındaki alışılmış uyumsuzlukla işlemedi. Bu yüzden de hücum gücü kısır kaldı. Seyrek Galatasaray kontratakları daha tehlikeliydi. Semih'in sakatlanarak çıkması ilerleyen bölüm için çok ciddi handikaptı.
Bu maç net bir biçimde gösterdi ki, bu takımda Semih, golcülüğünün dışında bu sistemin işlemesi için alternatifsiz isim. Galatasaray'ın genç oyuncuları çok hırslı, dinamik ve disiplinli oynadı. Çift santrfordan Ümit Karan ve Hakan Şükür sırayla orta sahalarına destek verdiler. Fenerbahçe'yi kilitlemekte başarılı oldular. Gökhan'ın kulvarına Arda'nın yardım etmesiyle iyi tedbir getirdiler. Fenerbahçe'den daha fazla gole yakındılar. Ancak Feldkamp'ın harakirisi bunu engelledi.
LEVENT TÜZEMEN: CESARET VE KORKU (SABAH)
Cesaret bütün zorluklar ile her durumda savaşmaktır. Hatta olmayanı oldurmaya çalışmaktır. Kalli oynatacak yabancısı olmadan, Alex'li, Carlos'lu, Deivid'li, Edu'lu, Lugano'lu yani tam kadrolu Fenerbahçe önüne zorunluluktan çoğu tecrübesiz yerli oyunculardan kurulu bir kadro sürdü. Futbolda bir kural şöyle der: "Yıldızlarla maç kazanırsınız, takım olursanız şampiyonluğu alırsınız." Galatasaray, Fenerbahçe önünde başarıyı takım oyunuyla elde etti.
Hakan belki gol kaçırıyordu ama iyi çalışıyor, hava toplarını alıyor ve Edu-Lugano ikilisini çakılı tutuyordu. Hakan çıktıktan sonra Galatasaray sadece Arda ile pozisyon yakalayabildi. Bu yanlış değişim, Fenerbahçe'nin oyunu dengelemesini ve cesaretle hücuma çıkmasını sağladı. Kaleci Orkun, Servet, Emre ve Topal etkili savunma yapıp Fenerbahçe'nin gol yollarını tıkadı. Kalli korkmayıp cesaretini sürdürseydi Galatasaray kazanabilirdi. Sonuçta Kadıköy büyüsü ve kâbusu bitti.
HAKKI YALÇIN: GAFLET UYKUSU (FOTOMAÇ)
Yabancıların yokluğu, yerli eksikler derken, can çekişen bir atın, kurşun bekleyen çaresizliğinde sanılmıştı Galatasaray! Oysa maçın başındaki oyun anlayışı, bu statta 9 maçtır yenilgiye eğilimli bir takımla, eğitimli bir takım arasındaki değişimin yansımasıydı. Çokça direnç vardı bu eğitimde, çokça mücadele... Fenerbahçe'nin bu şifreyi çözmesi için 70. dakikaya kadar beklemesi biraz garipti. Onlar oynamadan kazanmak gibi bir tuzağa, maçtan önce düşmüşlerdi besbelli. Bunun adı "Gaflet uykusu!"
Dün gece sahada iki yönetmen vardı. Biri Alex, diğeri Arda... Alex için Galatasaray bir "tehlike çemberi" oluşturmuştu da, Arda için Fenerbahçe daha özgür davranıyordu sanki. Galatasaray'ın maç boyu çok net pozisyonları var. Bu pozisyonlarda Arda'nın ayak izleri var ama bu pozisyonlarda kaleciVolkan'a parantez açmalıyım. Volkan, geceyi ellerinde tutarken, sahanın yıldızıydı.
ZAFER ERTEM: AFERİN ÇOCUKLAR (FOTOMAÇ)
Donanımlı kadro adına maçın favorisi Fenerbahçe idi. Derbi Kadıköy'de ve Kanarya ezeli rakibini 9 eksikle yakalamış, yeni transferi Maldonado'yu da olası bir zaferi izlemesi için tribüne çıkarmıştı. Zico'nun kadrosunda sürpriz yoktu. Brezilyalı sadece forvette tercihini Semih'ten yana kullanmış, Kezman'ı kulübeye çekmişti. Beklenti ilk 5 dakikada atılacak golle ya da gollerle G.Saray'ın gardını erken düşürmek ve ikinci maç için avantajlı bir skora imza atmaktı.
Şu gerçeği gözardı etmemek lazım. G.Saray gençlerden oluşan kadrosuyla müthiş mücadele verdi. Fenerbahçe'nin Avrupalı yıldızlarını durduran, zaman zaman da sinirlendiren tek etken buydu. Güzel futbolda sarı-kırmızılı formayı giyen herkesin emeği vardı. Emre, Mehmet Topal ve Arda gecenin yıldızlarıydı. G.Saray kendisine avantaj getirecek golü bulamadı ama Kadıköy'de futboluyla gönülleri fethetti. Federasyonun 6+2 ile yabancı sınırını genişlettiği dönemde tamamı Türk futbolcularıyla geceye imzasını attı.
AZİZ ÜSTEL: YÖNETİME RAĞMEN (FOTOMAÇ)
Galatasaray, tarihinde bu kadar kötü bir yönetime sahip olmadı. Başta ÖzhanCanaydın olmak üzere 2002 yılından bu yana Galatasaray'ın başına gelen herkes, sarı-kırmızılıların dün gece maç öncesi içine düştüğü durumu hazırladı. Koskoca Galatasaray, altı yılda Avrupa'nın zirvesinden, Fenerli çoluk-çocuğun eğlencesine yuvarlandı. Ama sarı-kırmızılı formayı giyen futbolcular, her şeye rağmen çok ciddi bir onur savaşımı sergiledi sahada. Dün geceki maçı Galatasaray çok rahat kazanabilirdi.
Hakan bu beceriksizlikleri sadece dün gece değil, hemen hemen oynadığı bütün maçlarda yapıyor. Galatasaray takım olarak çok koştu, direndi, topa bastı, pres yaptı ve dediğim gibi 6-7 tane de gol pozisyonu buldu. İki takımın maliyetine baktığımız zaman Fenerbahçe, Galatasaray'ı beşe katlıyordu. Ama oyun ve istek olarak Galatasaray, Fenerbahçe'den üstündü.
ERMAN TOROĞLU: OYNAMADAN KAZANILMAZ (HÜRRİYET)
Futbolda maç, oynanmadan kazanılmıyor. Dün gece galibiyeti kaçıran taraf Galatasaray oldu. Öncelikle akıllı oynadılar. Ne yaptılar; Fenerbahçe'nin klasik işleyen makina düzeninin çarklarına demirler sokup onu bozdular. Sonra da oynamaya başladılar. Başarılı da oldular. Nereye kadar; önce Kalli'ye kadar. Neden; ticarette bir laf vardır; "Eğer kazanıyorsan, işler iyi gidiyorsa sistemi bozmayacaksın."...
... Eğer bu maçta gol olmadıysa bunun sorumlusu Fırat Aydınus'tur. Dört tane net pozisyonda hiç alakası yok iken, belki de finalleri gol olacak iken, avantaj kurallarını kesti. Neden; maçtan korktu ondan. Sen oynat, o gitsin gol olsun, sana ne. Sonra da dön, kartını mı göstereceksin veya futbolcuyu ikaz mı edeceksin, ne yaparsan yap...
... Fenerbahçe Kezman'ı sokmadan önce altı yabancı ile oynadı. Galatasaray yüzde 100 yerli idi. Peki seyrettiniz, yabancılar ile yerlilerin farkı neydi? Onu başta söyledik; maç oynanmadan kazanılmıyor. Bu mücadele işidir, yürek işidir. Galatasaray dün gece yüreğini ortaya koydu ama Fenerbahçe için aynı şeyleri söylemek mümkün değil.
CAN BARTU: BEZDİRDİLER (HÜRRİYET)
Kadıköy'deki kupa sınavının ilk ayağında büyük bir mücadele vardı ama maç kötüydü. Fenerbahçe, kendisinden beklenen oyununu oynayamadı. Gaziantepspor ve Sivasspor deplasmanlarındaki hallerinden eser yoktu.
Sarı lacivertli oyuncular beklenen hünerlerini gösteremedi. Bunda da en büyük sebep, Galatasaray'ın iyi mücadele edip, futbolcularının enerjilerini sahaya yansıtmasıydı. Her oyuncuya, iki kişiyle bastılar. Topu kovaladılar, rakibin yüzünü kalelerine döndürmediler. Fenerbahçeli futbolcuları tek kelimeyle bezdirdiler.
İLKER YASİN: ARDA TARİH OLACAK (HÜRRİYET)
Arda... Kadıköy'de, hem de 9 yıldır yenemediğiniz Fener'e karşı. Dakika 74, soldan kademesi olmayan Fener kalesine geliyorsun ve mutlak pozisyonda topu dışarı vuruyorsun. Oysa, o golü atsan tarih olacaksın. 3 dakika sonra Emre Güngör, Alex'in ağlara giden topuna ayak koymasa bugün belki tek suçlu sen olacaktın Arda. İşte futbol böyle bir şey...
Galatasaray dün gecenin iyisiydi. Fizik-taktik hesapları, mücadele gücü, kazanma isteği iki takımımızda da vasatın üstündeydi. Şükrü Saracoğlu Stadı'na gelen Fenerbahçeliler '3'ten aşağı olmaz' derken, son 9 yılın büyüsü içinde olanlar, yüzyıllık rekabette bu tür maçların neler doğurduğunu bilmezden gelenlerdi. Ve bu maç bir kez daha gösterdi ki, derbide Fenerbahçe-Galatasaray maçlarının favorisi yok.
Fenerbahçe'nin yedeklerİ arasında 10 milyon Euro'luk Kezman ve takımda 6 yabancı; Galatasaray'ın yedekleri arasında adını bilmediğimiz genç İlker'ler, Erhan'lar ve tamamı yerli bir onbir. Bu şartlarda başlayan karşılaşmanın tamamında gol pozisyonlarını çokça kaçıran ve galibiyete yakın olan Galatasaray'dı...
MUSTAFA DENİZLİ: KİMSE AVANTAJ SAĞLAYAMADI(MİLLİYET)
Bu sonuç Galatasaray için iyi olabilir, ama rövanştaki şansları Fener'den fazla değil. Çünkü önlerindeki tek ihtimal kazanmak.
Son haftalarda bol bol gol atan ezeli rakiplerin randevusu golsüz bitince tuhaf bir durum ortaya çıktı. Çünkü eğer yanlış hatırlamıyorsam son yıllarda Kadıköy'de ilk defa golsüz biten bir derbi oynandı.
Samimi söyleyeyim Fenerbahçe için bu maçın, diğer karşılaşmalardan daha zor olacağını düşünüyordum. Öyle de oldu. Galatasaray, Kadıköy'de uzun süre sonra ilk defa rakip kaleye yakın oynadı, gol pozisyonları üretti. Gol çıkaramaması beceri noksanlığı yüzündendi.
Birincisi böyle maçlarda kimin yendiği, kimin yenildiği benim çok fazla kafamı meşgul etmiyor. Özellikle Türkiye'nin böyle gerilimli günler yaşadığı bir ortamda oynanan maçta, tribünlerin ve buna paralel saha içinde mücadele edenlerin gerçekten özlenen bir görüntü vermesi bu maçın en güzel tarafıydı.
Bundan sonra da özellikle Fenerbahçe - Galatasaray derbilerini bu ortamda seyretmek insana ayrı bir mutluluk verecek.
RIDVAN DİLMEN: KISIR DERBİ (MİLLİYET)
Uzun yıllardır bir takım derbide bu kadar favori olmamıştı. Sanki Fenerbahçe lig lideri ile oynamıyor da çok zayıf bir rakiple karşılaşıyor havası yaratıldı. Sonuçta ortada geçen bir derbi oldu.
Pozisyon zenginliği fazla yoktu. Üç net pozisyonun ikisi Galatasaray'a aitti. Galatasaray yüzde yüz yerli ile oynuyor deniliyor ama yerliler de Türkiye'nin en iyileri. Kimse bunu görmüyor. Ayrıca bu formalar farklı formalar. Derbilerin çok farklı havada geçtiği dün gece belgelendi.
ŞANSAL BÜYÜKA: HEPSİ BİRER ASLAN'DI (AKŞAM)
Fenerbahçe'yi yıllar var ki, Galatasaray karşısında bu kadar çaresiz görmemiştim...
Galatasaray'ı yıllar var ki, Fenerbahçe karşısında bu kadar kişilikli izlememiştim...
Oysa bahisçiler için, Fenerbahçeliler için "Çantada keklikti" maç...
Öyle olmasa bahisçiler Galatasaray'ın galibiyetine bire beş verir miydi?
Öyle olmasa Fenerbahçe'nin resmi internet sitesi bile "Rakip hiç önemli değil..."
Ya da "Çaresizliğin cesareti" gibi ifadeler kullanır mıydı? Ama taraflı tarafsız herkes gördü ki, golsüzlüğe üzülen, galibiyeti kaçıran Galatasaray oldu...
Son yıllarda Kadıköy'de "çaresizliğin, umutsuzluğun, teslimiyetçiliğin" adı olan Galatasaray bu defa Aslan gibiydi...
Aslında hepsi birer Aslan'dı...
HAYRİ BEŞER: F.BAHÇE, KALLİ'Yİ HESABA KATMAMIŞ (ZAMAN)
90 dakikanın başlama düdüğü çalmadan önce çok formdaydı F.Bahçe tribünleri. Pankartlar, rekabette G.Saray'a karşı sağlanan üstünlüğün keyfini çıkarmanın ötesinde, ironi ve mizahın doruklarında geziyordu. Ancak ve ancak topun santra noktasından yuvarlanmasıyla birlikte gördük ki, starsız, yabancısız genç G.Saray'ın, futbol adına söyleyecek çok sözü vardı. Bir yıl öncesine kadar adını duymadığımız oyuncuların bir orkestra ritminde oyun kotarışlarına sahne oluyordu Saracoğlu'nun çimenleri. Serseri bir ruhla iyi planlanmış takım savunmasını sahanın her yerine serpiştiriyordu Felkkamp'ın talebeleri...
... F.Bahçe, dün yaşadığı tecrübe ile şampiyonluk yarışında da ne denli güçlü, istekli ve kolektif bir rakiple mücadele ettiğini görmüş oldu. Fair-Play'a sadık kaldıkları için iki takımı da tebrik ediyoruz.
Son söz: Bu genç kadroya oynattığı saygın, estetik ve özgüven dolu futbol dolayısıyla Feldkamp'ın hocalık becerisine şapka çıkarıyorum.
OGÜN ALTIPARMAK: DERBİLER YANILTMAZ (YENİ ŞAFAK)
50 küsür senedir futbolun içindeyim derbilerde favori olan takımın galip geldiğine hiç şahit olmadım. Dün akşam da Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı'na gelirken taraftarların bu maçı farklı alacağımızı söyledikleri zaman içimden eyvah dedim. Allahtan Fenerbahçe'nin şansı vardı da maç sonunda sahadan mağlup ayrılmadı. Dün akşamki maçta geçen haftaki Fenerbahçe'yi çok aradık dersem herhalde yanılmam.
Maçın hakemi Fırat Aydınus ise oyunu gayet iyi yönetti. Kartları yerinde gösterdi. Lugano'ya gösterdiği iki sarı kartta da haklıydı. Dolayısıyla dün akşamki derbi maçı olaysız bitirerek Türk futboluna adını yazdırdı. Şimdi bütün gözler 15 gün sonra oynanacak rövanş maçına çevirlidi. Bakalım neler olacak göreceğiz. Asla derbilerde favori olmadığını herkesin bilmesi lazımdır diyerek satırlarımıza son verelim. sabah
Sitemizi kullanmaya devam
ederek çerezleri kullanmamıza izin vermiş oluyorsunuz.
Detaylı bilgi almak için Çerez Politikasını ve Gizlilik Politikasını inceleyebilirsiniz.