"Biz G.Saray’la
yarışa girmedik. Stoch’un tam ederini verdik. Eksik ya da fazla değil.Ama o gece Chelsea’ye bizden daha fazla
fiyat önerildi..."
Dün tüm gazetelerin manşetlerini hemen hemen aynı haber süslüyordu:
-
Fenerbahçe Stoch’u aldı, G.Saray’a büyük çalım attı.
Sarı lacıvertli
taraftarları coşturan, aynı zamanda sarı kırmızılı taraftarlara üstten baktıran bir haberdi. Öyle ya, ezeli rakiplerinin ellerinden Stoch gibi bir yıldızı kapmışlardı.
Fenerbahçeli gururluydu, sevinçliydi...
Öğle saatlerinde telefonum çaldı.
Stoch
transferini bitiren isim, F.Bahçeliler’in yeni kahramanı Cihan
Kamer arıyordu. Hemen söze girdim;
- Tebrik ederim. Stoch hayırlı olsun.
· Teşekkür ederim.
- Aklıma ilk gelen soruyu hemen sormalıyım. Anelka’nın etkisi var mı bu transferde.
·
Hayır yok.
- Peki ya Abramoviç’in. Başkan Aziz
Yıldırım onunla temasa geçti mi? Konuştu mu?
· Başkan bütün gayretiyle Chelsea’deki tüm tanıdıkları devreye soktu. Abramoviç ile direkt bir görüşmesi olmadı. Ama endirekt ulaştığını biliyorum.
Fenerbahçe Yöneticisi Sayın
Cihan Kamer ile konuşmamız böyle başladı. Gizli kalması gerekenler hariç transferde neler yaşanmışsa hepsini tek tek anlattı. İşte o görüşmenin tümü...
"Bir ay önce devreye girdik"
-
Galatasaray da çok istiyordu bu
futbolcuyu.
· Evet. Ama ortada bir bilgi kirliliği var. İki şeyin altını çizmeliyim.
a-) Bir
takım bir
futbolcuyu istedi ve alamadı.
b-) Bir takım bastırdı parayı ve futbolcuyu aldı.
Açık söylemeliyim. Dışardan bakıldığında doğru gibi görünse de bunlar tam olarak gerçeği yansıtmıyor. Pazarlık kızıştırmak gibi bir durum söz konusu değildi.
- Fenerbahçe ne zaman devreye girdi?
- 1 ay önce. Menajeri vasıtasıyla konuştuk. Başkan bütün gayretiyle tüm tanıdıklarını devreye soktu. Stoch’un menajeri aynı zamanda Holosko’nun da menajeri. Ben kendisini tanıyordum. Tüm ilişkilerimizi ve kabiliyetimizi bu transfer için kullandık.
- Ve G.Saray’dan önce davranıp aldınız.
· Hayır hayır. Adnan Bey (
Polat), Haldun Bey, (Üstünel), Murat Bey (Yalçındağ), çok saygı duyduğum insanlar. Böyle söylemeyin. Adnan Bey söylediklerinde kendi bakış açısıyla, elindeki bilgilerle haklı olabilir. Onun penceresinden öyle görünüyordur. Ama biz futbolcuyla zaten görüşüyorduk. Bu ülkedeki bir kulübün parası, bu ülkenin parası demek zaten. Biz bu parayı en doğru şekilde değerlendirmeliyiz. 1 lira daha fazla vermemek için. -
"8.5 değil 5.5 milyon verdik"
- Yani G.Saray ile yarış halinde olmadınız.
· Asla olmadık. Size bu futbolcu için talep edilyen rakamı söyleyeyim. 8 milyon
Euro. Bonservis bedelinden söz ediyorum. Biz 5.5 milyon Euro verdik. Ve iki taksitte ödeyeceğimizi söyledik. Kabul ettiler. Fenerbahçe Kulübü, başkanı ve
yöneticileri ile Cihan Kamer tüm gayretini sergiledi Stoch için. Tam ederini verdik. Bir
kuruş eksik ya da fazla değil. Başka bir kulüp ile de yarış halinde olmadık.
- Stoch ne kadar alacak?
· 2.5’un (milyon Euro) çok altında. Hadi garanti parayı da söyleyeyim size. 1.2 milyon Euro.
- Ama öyle bir
imaj oluştu ki, G.Saray çok önceden ilgileniyordu. Siz devreye girdiniz ve parayı yükseltip aldınız futbolcuyu.
· Söyledim size rakamları. 1 aydır çok büyük bir titizlikle çalıştık. Asla Galatasaray’ın üzerine gitmedik. Her gün gazetelerde pekçok futbolcu ismi okuyoruz. Size bir gerçeği daha söyleyeyim. Biz anlaşmayı bitirmiştik. Chelsea’ye bizim ödediğimiz paranın üzerinde bir
ücret teklif edildi o gece.
- Buna rağmen Stoch Fener’e geldi.
· Evet. Çünkü transferde futbolcunun
tercihi de önemli.
"G.Saray da
Semih’i alabilir"
- Peki para artışı yapılmadı. Stoch niye tercih etti? Sadece bu söyledikleriniz nedenlerden dolayı mı?
· Biz oyuncuyu transfer edebilmek için para dışındaki etkiler nedir ona baktık ve onu yaptık. Bakın
Krasiç olayında futbolcu İspanya’yı İtalya’yı, İngiltere’yi tercih ediyor öncelikle. Orada yaşamak istiyor. Avrupalı oyunculara talip olduğunuzda öncelikle bunlarla karşılaşıyorsunuz.
- Galatasaray’da Semih misillemesinde buluyor.
· Semih’i alabilirler.
Arda Fenerbahçe’de, Semih de G.Saray’da oynayabilir. Onlar profesyonel oyuncular. Taraftar değiller ve taraftar gibi düşünmemeliler. Maddi ve manevi olarak bir kulüpte mutlu değillerse giderler.
- Ya yöneticiler?
· Bunun altını çok çiziyorum ve belki de tekrar oluyor ama lütfen yazın. Adnan Bey, Haldun Bey, hepsi çok değerli insanlar. Bizler taraftar refleksiyle hareket etmemeliyiz. Adnan Başkan yanlış anladı. Elindeki verilere göre konuştu. Ama biz bir yarış için değil, ihtiyacımız olduğu için bir oyuncuya transfer teklifinde bulunduk. Bunun herkes tarafından bilinmesini isterim.
BENiM DEĞiL F.BAHÇE YÖNETiMi’NiN TRANSFER BAŞARISI
- Fenerbahçe medya ilişkilerinde hep ketum davranırdı. Siz konuşuyorsunuz.
· Yanlış anlamaları düzeltmek istiyorum. Kamuoyu doğru bilgilensin. Galatasaray ile transfer yarışına girmedik. Bizim G.Saray ile yarışımız ancak sahada olur. Yen G.Saray’ı,
şampiyon ol, Avrupa’da başarılı ol. Önemli olan bu, asıl
rekabet bu. Transfer atlatmalarıyla değil, ancak bu tür başarılarla ben kulübümü yönetici olarak bir noktaya getirebilirim.
- Peki maçları da bu duygularla mı izliyorsunuz?
· Ben iyi bir Fenerbahçeliyim. Bir yöneticinin taraftar gibi maç izlememesi gerekir diye düşünüyorum.
Şeref Tribünü’nde oturmamaya gayret ediyorum. Locamda oturup izliyorum maçları. Yönetici sorumluluğu gereği tahrikkar bir uslüp içinde konuşmamalı. Ben gerekli özeni göstermeye çalışıyorum. Böyle hareket edersek, bizimle birlikte taraftarı da aynı noktaya taşırız. Ama ben, “G.Saray’ın elinden nasıl aldım futbolcuyu” dersem bu yakışık alır mı? Hizmet süremiz birkaç yıl. O sürede futbol adına güzel şeyler yaparsak ne mutlu?
- Taraftar şimdi size transferin iş bitirici yöneticisi gözüyle bakıyor.
· Genelde transferi yapan yönetici değil, onun arkasındaki güç önemli. O güç ne biliyor musunuz? Siz transferi yapmak için gider 2 gün çaba harcarsınız ama arkanızda o kulübü ayakta tutan yöneticiler vardır. Siz 2 gün çalışırsınız onlar 365 gün. Mesela
Ali Koç. Koç gibi bir İmparatorluğu bırakıp Fenerbahçe için çalışıp didiniyor. Diğer yönetici arkadaşlarıma haksızlık edilmemeli. Örneğin
Şekip Mosturoğlu hukuk,
Abdullah Kiğılı Fenerium,
Ömer Temelli stat konusunda uzman. Onlar kulübü ayakta tutuyorlar.