İri yarı bir adamın, çıtı pıtı bir gençten dayak yemesi gibiydi bu akşamki müsabaka. Bizim çocukların, mâzisi Avrupa Şampiyonluklarıyla dolu bir takıma, futbolun mâzide değil sahada oynandığını öğrettiği, iyi bir ders oldu.
İlk gole kadar "bunlar kim be. Bunları sinek gibi ezeriz." havasında paldır küldür saldıran İspanyollara Kezman öyle bir çaktı ki, yıldızlar topluluğu o anda gökte yıldız sayar oldu.
Alemin yumruğunu yemeyen kendi yumruğunu değirmen taşı sanarmış derler ya, bu akşam Saracoğlu değirmeninde İspanyollar un oldu hamur oldu.
Fener bir gecede misafirlerine 4 gol attı. Çok gol kaçırdı. Öyle misafirperverdi ki Sarı Kanaryalılar Edu konuklara bir gol bile ikram etti. Ama baktılar ki misfirler misafirliğini bilmiyor, ha babam bastırıyor, ardından Lugano geldi, işi Semih bitirdi.
Basın tribününde ikinci gol atıldıktan sonra bir İspanyol sunucu kendinden geçti. Onlarca kere üstüste
gol gol gol gol gol gol gol gol gol gol gol diyerek bir tür cezbeye geldi.
Semih tabelayı üçlediğinde basın tribününde herkes yabancı gazeteciye döndü hadi bir daha söyle şeklinde espriler oldu. Adamın yüzünde herhangi bir ifade yoktu.
Deplasmanda Fener'in işi zor diyenler, şunu bilmeliler.
Bizim Fener zoru sever. Bakarsınız İspanya'dan çok daha sürpriz bir sonuçla döner.
Sadece bu akşamki o güçlü hislerini hep yüreklerinde saklı tutsunlar. Allah'ın izniyle başarılı olacaklarına daima inansınlar. Çünkü inançla gerilmiş ruhların karşısında durabilecek bir yapı bulunmadı. Bu gece Saracoğlu'nda y,ne İNANÇ kazandı.