Altan Tanrıkulu : Fenerbahçe Kim? (Hürriyet)
Saha içine bakıyorum.. Oyuncuların tümü büyük stres içinde.. Ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlar ama "
takım olarak" hareket edemiyorlar.. Rakibin topu dolaştırıp kendilerini yormasına izin veriyorlar..
Selçuk'la Maldonado 20 metrekare içinde birbirlerini marke ediyor.. En kötüsü koca Fenerbahçe mutlaka kazanmak zorunda olduğu maçı tek forvetle oynuyor.. Hem de dakikalarca.. Maç bitmiş, hala iki önlibero sahada.. Hala bir değişiklik hakkı cepte.. Sonuç belli zaten.. 8 maçlık
seri bitiyor.. İki puan göz göre göre gidiyor..
Çok sevdiğim bir söz vardır.. "Kaybetmekten korkan kaybeder" diye.. Hayatın her alanında geçerlidir bu söz.. Futbolda da kaybetmekten korktuğu için "kaybeden" çok isim gördüm.. Ama Aragones kadar "Kazanmaktan korkanını" ilk kez görüyorum..
Ligdeki onunculuğa, Şampiyonlar Ligi'ndeki sonunculuğa karşın hala şansı ve zamanı var Fenerbahçe'nin.. İki cephede de hedefine ulaşabilir.. Ama birisinin Aragones'e "Fenerbahçe'nin kim olduğunu" hatırlatması şartıyla.. Fenerbahçe kim mi? Gücünü "kazanmak için" harcayanların kulübü, "kaybetmemek için çırpınanların" değil..
Ligdeki onunculuğa, Şampiyonlar Ligi'ndeki sonunculuğa karşın hala şansı ve zamanı var Fenerbahçe'nin.. İki cephede de hedefine ulaşabilir.. Ama birisinin Aragones'e "Fenerbahçe'nin kim olduğunu" hatırlatması şartıyla.. Fenerbahçe kim mi? Gücünü "kazanmak için" harcayanların kulübü, "kaybetmemek için çırpınanların" değil..
Can Bartu : Güçleri Yok (Hürriyet)
Şöyle bakıyorum da takıma, gücü yok. İlk yarıda tek bir pozisyon yok. İleride çoğalamıyorlar ve tehlikeli olamıyorlar.
Ümit beklenen
oyuncular ortada yok. Başta
Alex ve Emre. İkisinin de iyi oynamaları şart. O zaman Fenerbahçe de iyi olacak. Emre sahada yok. Alex sürekli geriye oynuyor. Bir defa ara pas verdi o da ikinci yarının ortalarında. Emre pır pır koşuyor ama ayakta kalamıyor. Hep yerde.
Hala geçen seneki takımı konuşuyorlar. O takım artık sahada yok. İki takım arasında dağlar kadar fark var. Bir kere oyuncular aynı değil, hoca aynı değil. Bazı maçlarda geçen sene şansı da yanındaydı Fenerbahçe'nin başarılı oldu. Bu sene o da yok.
Her türlü imkan var. Paramız var diyorlar. Kurdukları takıma bak. Deplasmanı geçtim. Fenerbahçe evinde de bir şey oynamıyor. Bir puanla yetiniyor. Fenerbahçe için iyi şeyler söylemek çok zor.
Selçuk Yula : Kutlu Olsun! (Fotomaç)
Aragones'in artık Fenerbahçe'nin nasıl bir kulüp olduğunu anlaması gerekir. Eğer anlamıyorsa, bizlerin anlattığı da kafi gelmiyorsa birilerinin anlatması gerekir.
Dilimizde tüy bitti. Bu takımda çift ön liberoda oynattığın adamların ne ofansa ne de defansa hiçbir faydaları yok. Yahu
Güiza senin memleketinin insanı. İleride bu kadar yalnız kalmasına bizler üzülüyoruz da senin neden hiç kılın kıpırdamıyor. Uğur Boral'dan ne istiyorsun. Bak bakalım oynadığı maçlara, atılan gollerde kimin asisti var.
Ve
komik bir şekilde Alex'i çıkartıp 'aman berabere kalın' diye Burak'ı sahaya sürüyorsun. Yani 'beraberlik bana yeter' diyorsun. Beraberlik belki sana yetebilir ama Fenerbahçe'ye yetmez.
Geçen sene bu takım Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek
final oynadı. İnter'i, Chelsea'yi, Sevilla'yı Kadıköy'de perişan etti ama
Kiev gibi bir takıma karşı tek pozisyon bile bulamadı. Eğer bu gerçekleri bilmiyorsan istediğin zaman yardıma hazırım.
Her zaman söylüyorum,
Allah aşkına bir bak ön liberado oynattığın iki
futbolcu şimdiye kadar kaç şut atmış, kaç asist yapmış ve kaç kere rakibini ekarte etmiş ve de daha kötüsü kaç kere ileriye oynamış. Bu şartlarda böylesine büyük bir takım ileriye nasıl gidebilir ki?
Ziya Şengül : Fener Bu Skorla Gruba Havlu Attı (Star)
Fenerbahçe kötü futbol oynamaya devam ediyor. Şampiyonlar Ligi'nin havası, suyu, konsantrasyonu farklıdır; farklıdır ama Fenerbahçe'de değişen hiçbir olumlu görüntüyü, Dinamo karşısında göremedik. Ortaya koydukları futbol, öylesine tatsız tutsuz ve yavan ki, bu futbolla
seyirci desteğini bile arkasına alması mümkün değildi.
Emre gol pası atan Alex'le birlikte play maker' görevini üstlenebilecek; yani
servis yapabilecek bir oyuncu. Aragones dedem, almış onu kenar çizgiye, Carlos'un önüne koymuş. Selçuk gibi bir
futbolcunun üst üste hata yapmasını görüp, Uğur Boral'ı oyuna alarak, Emre'yi de ortaya plase edebilirdi. Bu düşünceye sahip olmayınca Fenerbahçe'nin orta alan organizasyonu, ister istemez ağır aksak görüntülere yelken açar oldu.
Kısacası Fenerbahçe bu
sezon Şampiyonlar Ligi'ne şimdiden havlu atmış, UEFA'ya katılmayı da yılbaşındaki piyango bileti gibi şansa bırakmış.
Gürcan Bilgiç : Züğürt Tesellisi (Sabah)
Maç bittiğinde "Hiç olmazsa yenilmedik" diye düşünen F.
Bahçeliler çoğunluktaydı. Dinamo takımının istediğini elde etmesinin eşittiri, geçmiş performansların züğürt tesellisidir bu sözler...
Sahadaki sesler sıkıntının değil, heyecanın uğultusu olsa,
rakip takım kendi sahasından çıkarken üç kere düşünseydi de yenilseydi
F.Bahçe...
İşte o zaman mağlubiyeti elimizin tersiyle bir kenara iter, bu gövde gösterisini yapabildikleri, endişeleri yok edip, umutları geleceğe taşıdıkları için, "Canınız sağ olsun" diye yazsaydık.
Gol makinesi Güiza keşke "pres (!)" makinesi olmasaydı da, "Ama çok koşuyor" bu çocuk diye
kalem oynatacağımıza, "oley" çekseydik hep beraber...
Keşke, kulüp başkanı maçtan bir gün önce 12 oyuncuyu odasına çağırıp, maçın önemini anlatmaya çalışmaya gerek görmeseydi.
Keşke; bu takımın başında bunları yapmaya gerek bırakmayacak bir
teknik adam olsaydı. Puanları kaybetmekten daha kötüsü umutların yitmesidir.
Ama maçın iyi tarafı da var. Saracoğlu'ndaki son 14 maçında yenilmemişti. Bugün bu sayıyı 15'e çıkardı. Ama dediğimiz gibi. Keşke yenilseydi, ama bize umutlarımızı kazandırsaydı.