Tarihi bir maç oynayacaktık, her alanda kapalı ve kavgalı olduğumuz
Ermenistan maçının arefesindeydik. Fatih
Terim'in
basın toplantısı için bütün
hazırlıklar tamamlanmıştı. Fatih Hoca'dan Ermenistan maçıyla ilgili açıklamalar bekleniyordu, ev sahibi Ermenistanlı gazeteciler ve bizler bu tarihi olayın değerlendirmesini bekliyorduk. UEFA'nın, FIFA'nın gözünü diktiği bu olay iki
ülke için çok önemliydi. Hatta Cumhurbaşkanımız sayın
Abdullah Gül muhalefetin bütün tepkisine rağmen Ermenistan'a gelmişti.
O gün
Fatih Terim'in Ermenistan ve Ermenistan maçından çok
ikinci bir takım çalıştırma isteği basın toplantısına damgasını vurdu. Fatih Hoca, "Tanyaviç modeli neden olmasın?"
İki takımı neden çalıştırmayayım?" diyerek hepimizi şaşırtan isteğini dile getirdi. Hepimiz şaşırmıştık, onun gülümsemelerine bakarak bunun bir
şaka olacağını düşündük. Oysa Fatih Hoca çok ciddiydi. Bunu kamuoyu oluşturmak adına, Futbol
Federasyonu'na duyurmak adına söylemişti. Çok geçmeden Federasyon Başkanı sayın Özgener bu teklife sıcak bakmadıklarını açıkladı. Fatih Hoca'nın sözleşmesi beklemeye alındı. Bir ayı geçen beklemeden sonra adeta ikinci takım parasını da içeren yüksek bir rakamla Fatih Hoca'nın sözleşmesi uzatıldı. Kamuoyu,
Futbol Federasyonu için hatta Fatih Hoca için bu konunun kapandığı kabul edildi. Maalesef geçtiğimiz
pazar günü hep beraber yanıldığımızı gördük. Fatih Hoca,
Maraton programında bu istediğini yineledi.
"Değer bir takım olursa neden olmasın?" diyordu.
Bunu biraz araştıralım soralım dedik. Bunun nasıl olabileceğini sorduk, çünkü unutulup rafa kalkmadığı, aksine bu olayın alev alev yandığı ortadaydı.
Fatih Hoca'nın, sayın Adnan Polat'la bir yurt dışı seyahatinde görüştüğü, Galatasaray'la anlaştığı, küçük ayrıntıların kaldığı şeklinde kanaatlere ulaştık. Sözün kısası Maraton programındaki konuşmalar, yapılmış görüşmenin varılmış anlaşmanın sonucu gibiydi. Bu konu Galatasaray yönetimi ve Fatih Hoca tarafından yalanlanabilir. Türk
futbolunda böylesine yalanlanmış, sonrasında gerçekleşmiş yüzlerce olay sayabiliriz. Biz gazeteciyiz, duyumları değerlendiririz, 'hayırlı olsun' deriz, gerçekleşince de 'biz demiştik' demeyiz. 'Hayırlı olsun' deriz. Sonunda kazanan Türk futbolu olunca asla köstek olmaz
destek veririz. Bu vesileyle
mübarek bayram gününde Fatih Hoca için, Galatasaray için inşallah hayırlısı olur.
Bütün bunların yanında bakarsınız bir son dakika gelişmesi olur,
Fatih Terim kendisini Aragones'in yerinde bulur. Çünkü neden ''Tanjaviç modeli'' olmasın derken, Galatasaray konusuyla
gündem oluşturup son dakikada Fenerbahçe'ye geçmesi
sürpriz sayılmaz. Yukarıdaki bütün gelişmeler de
hedef şaşırtmaca olarak kalır. İşte o zaman tam ''Tanyaviç modeli'' olur.
Nitekim bunlar ülkemizde olmayan şeyler değil. Çok yakın tarihte
Beşiktaş Başkanı sayın
Yıldırım Demirören ve
Lucescu arasındaki
diyalog (yalanlasa da) bunun en somut örneğidir. Lucescu'nun ağzından basına yansıyan açıklama aynen şöyleydi;
"Ukrayna'dan ayrılma ihtimalimin imkansızlığını Demirören'e anlattım. Bana "Tamam ama yardımına ihtiyacım var. Gündemi değiştirmem lazım. Seni Türkiye'den ararlarsa 'Gelmiyorum' deme lütfen" dedi.
SPORDABUGUN.COM