FARKI KAÇIRDILAR

Spor yazarları, Olympiakos'u sahasında 1-0'la geçen Galatasaray'ın iyi bir futbol ortaya koyduğunu belirtirken, aslında maçın daha farklı bir skorla kazanılması gerektiğini vurguladılar.

FARKI KAÇIRDILAR

Levent Tüzemen (Sabah): Farkı Kaçırdılar Skibbe'nin futbolda "Kazanılan takım bozulmaz" ilkesine uyarak Trabzonspor'u yenen takımı sahaya sürmesi akıllıcaydı. Çünkü Galatasaray'ın aradığı takım uyumuydu ve sezon başından bu yana aynı onbirle üst üste oynamamak büyük sıkıntı yaratıyordu. Galatasaray yakaladığı takım uyumu sayesinde Olympiakos'u pozisyon vermeden yendi. Avrupa'da başarıya susayan seyirci de tribünleri doldururken maç boyu desteğini bırakmadı. Galatasaraylı oyuncuların oyun disiplini üst düzeydeydi top rakibe geçtiğinde geriye çabuk dönüp pozisyon alıyorlardı. Steaua maçında ön liberoda başarısız olan Meira, Trabzonspor maçındaki iyi oyununu Olympiakos maçına da taşıdı. Portekizli oyuncu topla rakip arasına akıllı girerken hava toplarını alıyordu. Servet-Emre ikilisi Meira'nın kule görevi yapması sonucu rahatladı. Galatasaray fizik olarak, mücadele olarak, pozisyon olarak ve kalite olarak rakibinden çok üstündü. Maç boyu tek pozisyonu Kovaçeviç'le bulan Olympiakos Galatasaraylı oyuncuların ilk toplara basması ve alan daraltması yüzünden hiç etkili olamadı. Arda, Lincoln ve Kewell gol vuruşlarını düşünerek yapsaydı Galatasaray farklı kazanırdı. Turgay Şeren (Akşam): Arda Turan ve Lincoln'e Rağmen Geçtiğimiz hafta Trabzonspor karşısında Arda'yı ne kadar övdüğümü, yazımı okuyanlar hatırlayacaklar. Gerçekten fevkaladeydi Arda. Ama aynı Arda dün akşam sahada hemen hemen hiç yoktu. Aynı zamanda da inanılmayacak iki gol kaçırdı. Hele bir tanesi var ki anlatmakla bitmez. Arda kale sahasının içinde yani kaleye 3-4 metre mesafede, kaleci Nikopolidis ortalarda yok, yapılacak tek şey ayağının burnuyla topa vuracaksın. Boş, bomboş Olympiakos kalesine Galatasaray'ı rahatlatacak ikinci golü atacaksın. Ama nerede Arda topu öyle bir yere vurdu ki Ali Sami Yen'de ayağa kalkmayan Galatasaraylı kalmadı. Gelelim Lincoln'e; bazen oyun içinde tuhaf şeyler yapıyor. Sola bakıyor, sağa atıyor. Bu sanki çok önemli bir şeymiş gibi. Ama aynı Lincoln yine kaleci Nikopolidis'le karşı karşıya kaldı, topa vursa ikinci gol olacak. Bir çalım daha atayım dedi. Çalımı attı ama rakip defans Lincoln'ün ayağından topu aldı. Şimdi anladınız mı niçin Arda ve Lincoln'ü yazımın başlığına attığımı. Maçı televizyondan izleyenler herhalde kalp krizi geçirmek üzere olmuşlardır. Kaçan gollerden sonra kaleci Sanctis'in yanlış çıkışı, oyuna sonradan giren Kovaceviç'in kafasından beraberlik golü, az daha Galatasaray kalesine giriyordu. İspanyol hakem süper bir maç yönetti. Bizim hakemler biraz dikkat ettilerse herhalde birçok şey öğrenmişlerdir. Hakan Ünsal (Star): Güzel Oyun İyi Başlangıç Olympiakos top ayağındayken ilk yarıda sahaya iyi yayıldı fakat Galatasaray bu orta sahası ile iyi geriye koşması ve rakibin öndeki oyuncularının orta saha özelliklerinin baskın olması; çabuk atak yememizi önledi. Aslında Galatasaray rakibin yapmak istediğini ilk 15 dakikada iyi çözüp, oyunun genelinde de iyi oynadı ve rakibin erken sarı kartlar almasına sebep oldu. Galatasaray 15. dakikadan sonra oyunu Olympiakos alanına yığmaya başladı ve pozisyonlar buldu. 25. dakikadaki gole kadar pozisyon hatası yapıp, Kewell'ı boş bırakan Olympiakos defansı, korner atışında yine boş bıraktığı Avustralyalı'dan golü yedi. Galatasaray'da Emre-Servet ve Ayhan-Meira ikilisinin iyi mücadelesi takımı ayakta tuttu ve rakibe pozisyon verilmesini engelledi. Galatasaray başından sonuna kadar iyi oynadığı, aslında daha rahat bir skorla kazanması gereken bir maçı alarak, gruba beklenildiği gibi iyi başladı. Arda, Ayhan, Meira ve Sabri'nin başını çektiği oyuncuların Lincoln hariç hepsi iyi oynadı. Cüneyt Tanman (Takvim): Daha Kolay Olmalıydı Aslında ilk 20 dakika Olympiakos Galatasaray'a top oynama şansı tanımadı diyebiliriz. Daha çok top yapan Galatasaray'ı hücuma çıkarmayan görüntüsüyle oyunun başında biraz kokuttu. Ama 20. dakikadan sonra SarıKırmızılılar'da kaliteli ayaklar biraz kıpırdandı, pozisyonlar ve gol de beraberinde geldi. Lincoln'le oynadığınızda çift ön libero ve disiplinli bir defans olmazsa olmaz. Dün eğer Galatasaray kaçırdığı gollerden sonra halen galip gelebildiyse bunu özellikle defansındaki Emre ve Servet'in disiplinli oynamasına borçlu. Aslında 1-0'dan sonra oyunu tamamıyla hakimiyetinde götüren Galatasaray, son yarım saat büyük sıkıntı çekti. Özellikle 54. dakikada Arda ve Lincol'ün arka arkaya kaçırdıkları bir pozisyon var ki artık bunu atacaksın! Atamazsan başına büyük işler açılır. Nitekim 85. dakikada Kovacevic'in kafasıyla Olympiakos'a puanı kaptırıyordun. Sonuçta Galatasaray'ın daha kolay galip gelmesi gereken bir maçtı ve kendi hatasından dolayı az kalsın 3 puanı alamayabilirdi. Neyse ki korkulan olmadı 1-0 da olsa, zor da olsa önemli bir galibiyet alındı. Ahmet Çakır (Zaman): Cim Bom'a Altın 3 Puan Ortalama bir yaklaşımla Yunan takımı Galatasaray'dan hem fiziki güç hem de oyun anlayışı olarak belirgin biçimde ağır basıyordu. Bu sayede uyguladıkları baskı yüzünden ilk 10 dakikada Sarı Kırmızılı takım adeta kıpırdayamadı. Ancak sonrasında Sarı Kırmızılı takım oyunu dengelemeyi başardı. Bunda Sabri, Arda ve Ayhan'ın çabaları, Kewell'ın deneyimi etkindi. Baros'un rakip savunma arasında boğulması yüzünden Cim Bom en büyük gücü olan hücumdaki üretkenliğini pek ortaya koyamadı. Böyle bir durumda duran topları iyi kullanmak gerekiyordu. Onu da Sabri bir köşe atışında yaptı. Kewell da 'kafa nasıl vurulur' dersiyle Galatasaray'a altın değerindeki golü kazandırdı. İkinci yarıya Cim Bom daha iyi başladı. Baros'un da kıpırdanmasıyla rakip savunma bir anda abandone oldu. Sarı Kırmızılı takım maçı koparmasını sağlayabilecek pozisyonları da hemen buldu. Ancak önce Arda'nın sonra Lincoln'ün boş kaleden pek farkı olmayan pozisyonda ağları bulamayışları inanılır gibi değildi. Bu yüzden de maçın kalan bölümü epeyce sıkıntılı geçti. Sarı Kırmızılı takımın en sıkıntılı bölgesi olarak görülen savunma son derece dikkatli ve dengeli oynadı. Servet ve Emre Aşık'ın yeterince çabuk olmayışlarından doğan sıkıntıyı Sabri'nin yükselen formu bir ölçüde giderdi. Orta alanda Ayhan ve Meira'nın savunmaya dönük çabaları da yeterli oldu. Ancak Meira'nın kendini pek zorlamayışı da gözden kaçmadı. Sonuçta Sarı-Kırmızılı takım bu maçta yapılması gereken en önemli işi başarıp 3 puanı cebine koydu. Bundan sonrası daha kolay olacaktır. Yalçın Dümer (Fanatik): Çiftetelli Anlamı ve önemi duble bir maç. Rakip nede olsa komşu. Siftah da güzel olursa, değme keyfine. Kadro Trabzon maçıyla karbon kağıdı. Oyun şablanu ve taktik de öyle. Pusuya yat, üzerine çek, sonra saldır. Kewell, Arda sağlı sollu turnike. Sıfıra inmeden orta yok. Lincoln beyin, Ayhan süpürücü. Yunanlılar'ın başı dönüyor, Meira'nın kolonya dağıtmaya hiç mi, hiç niyeti yok. Fırsatını bulduğu anda göbek havası. Artık rakibin kullandığı duran toplarda, Galatasaraylı futbolcular nerede duracaklarını, ne yapacaklarını biliyorlar. Servet-Emre uyumu nazar boncuğu. Yardımlaşma, kademe anlayışı sadece bu bölgede değil; sahanın her metrekaresi için geçerli. ‘Ev sahibinde kötü olan var mı?' diye sorarsanız, vallahi ben görmedim. Üzücü tek nokta, kaçan gollerdi. Hele Lincoln'ün direğe nişanladığı bir pozisyon var ki, akıllara zarar. Futbolun kitabında bu da var. Sağlık olsun, ne diyelim. 8 senedir Avrupa'da yaşanan erezyonun bittiğinin resmidir, Olympiakos karşılaşması. Kewell'ın golü, arkadaşlarının oyunu, srtaki'ye geçit vermemiş, Sami Yen'de çifte tellinin güzelliğini yaşatmıştır. Eee bu kadar masraftan sonra, gülmek hakkımız...

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER