İşte Behram Kılıç'ın yazısı:
Ersun Yanal ilkesizliği!
Şu bir gerçek ki Ersun Yanal, Aziz Yıldırım’ın gönlündeki teknik direktör değildi. Ukrayna’da, Almanya’da, Fransa’daki hoca arayışları sonuçsuz kalınca 20 gün stepnede beklettiği Yanal’ı, üstelik sorumluluğu da almadan takımın başına getirdi. Hatırlayın geçen yılı, ‘Teknik direktörümüzün kim olacağına yönetim kurulu ile birlikte karar vereceğiz’. Aziz Başkan’ı tanıyanlar bu sözlere şaşırmıştı. Zira o teknik direktörü alırken de işine son verirken de kendisinden başkasına sormazdı. Arthur Zico’nun ya da Aykut Kocaman’ın ayrılışları veya gelişleri yönetim kurulu kararları ile mi oldu? Hayır.
İstifa eden Yanal’ın açıklamalarına bakalım: “İlkeler, kazandığımız ve kazanacağımız paradan her zaman daha üstündür ve başarı için olmazsa olmaz koşuldur”. Doğru mu bu sözler? Hayır. Hoca daha takımın başına gelirken 20 gün bekleyen biriydi. Üstelik Eskişehir’i yarı yolda bırakıp gelen biri.
‘İlkeler, kazandığımız ve kazanacağımız paradan her zaman daha üstündür’. Hoca doğru mu söylüyor? Hayır. Evet takımı Nisan’da şampiyon yaptı, evet sahada başarılı oldu ama şampiyon olduğu akşam Antalya’ya uçtu. Oyuncularının yanında değildi. İlkeli bir davranış mıydı bu? Hayır.
‘İlkeler, kazandığımız ve kazanacağımız paradan her zaman daha üstündür’. Hoca doğru mu söylüyor? Hayır. Danimarka’daki maçtan sonra takıma üç gün izin verdi. Başkan Aziz Yıldırım bu izni iptal etti. İlkeli bir teknik direktör o anda istifa etmeliydi. Beklememeliydi. İzni iptal etmekle kalmadı. Oyuncularla onun olmadığın ortamda toplantı da yaptı. Hocayı takım nezdinde sıfırlayan bu davranışlardan sonra hoca hâlâ beklemedeydi. O bekledikçe Aziz Başkan daha da sinirlendi. Başkanı, Kadıköy’de taraftarlarınla buluşacağı Beşiktaş ve Chelsea maçlarından hemen önce, kendi özel hayatını da gündeme getiren basın toplantısına mecbur bıraktı. Artık istifa için çok geçti.
Aziz Yıldırım’ın hataları yok mu? Elbette var. İnanmadığı birini teknik direktör yapması hataydı. Daha ilk yılında hocayla 1 senelik sözleşme imzalaması ona inanmadığının kanıtıydı. Ama her şeye rağmen Ersun Yanal’ı daha medeni bir şekilde gönderebilirdi. Takımı şampiyon yaptıktan sonra hocaya mecburen şans vermek zorunda kaldı. Yanal da bu durumun farkındaydı. ‘Başarı cezalandırılmaz’ diyordu. Oysa Real Madrid, 2006-2007 sezonunda takımı şampiyon yapan İtalyan Fabio Capello’nun işine şampiyonluktan 11 gün sonra son verdi. Capello’ya ‘Bizim istediğimiz futbol bu değil. Bizi geleceğe taşıyacak kişi olduğunu da düşünmüyoruz’ dendi. Aziz Yıldırım da uzatmadan böyle bir karar verebilseydi hem Ersun Yanal’a hem kendi kötü siciline hem de F.Bahçe’ye daha iyi hizmet ederdi.