Ersun Yanal, Futbol Ekstra Dergisi'nde yer alan söyleşisinde, çeşitli konularda görüşlerini açıkladı. Milli takımı motive ederken, gerginlik yaratmanın başarı sağlamadığı inancında olduğunu, Fatih Terim'in, Macaristan maçı öncesindeki basın toplantısında sözleriyle ortalığı germemesi gerektiğini kaydeden Yanal, "Söyleyecekse de o sözleri iki gün daha bekleyip, maçtan sonra söylemeliydi. Belki de Emre, o maçta bu sözlerden beslenerek o davranışı yaptı. Germeye gerek yoktu. Bu tarzlar bizi bir yere götürmeyecek. Bu Fatih Hocanın tarzı ve saygı duyuyorum, ama çok geriliyoruz. Ben gerginlikten hoşlanmam. Gerginlikle beslenmek veya motive etmek uygulaması pek hoş değil. Gerginlikle başarının gelmeyeceğine inanan bir teknik adamım ben. Böyle gerginlik medyana getirerek motive etme metodunun çağ dışı olduğunu söylemek yanlış olmaz" dedi. (A) Milli Takım'a en parlak günlerini yaşatan Şenol Güneş'e de medya tarafından en acımasız eleştirilerin yapıldığını, ancak onun kalkıp bir haf söylemediğini dile getiren Yanal, şunları kaydetti: "Şimdi de Terim'e karşı bunlardan bir tanesi yaşandı. Kin ve nefret gibi duyguları ortaya çıkararak buradan verim bekleyemezsiniz. Biz teknik adamlarız ve takımı hazırlamakla yükümlüyüz. Medya çok çirkin davrandı, Fatih Hoca da aynı üslupla karşılık verdi. Fatih Hocanın konuşmaları açısından çirkinlik derken, mezar konusunda söz ediyorum. Mezarı hiçbir zaman kullanmamak lazım. Bu kadar germenin alemi yok." Milli takımın, görevden ayrıldığından bu yana aynı noktada olduğu iddiasında bulunan Ersun Yanal, “İleriye gitmişlik, üzerine konmuşluk, yükselmişlik falan yok. Geriye de gitmedi, ama onca zaman geçti, konum olarak aynı noktadayız. Bu net” açıklamasını yaptı. MEDYA, HAKAN'I KULLANDI Görev yaptığı dönemde Hakan Şükür'e milli takımda yer vermeme konusundaki kararını herkesin saygıyla karşılaması gerektiğini belirten Ersun Yanal, "O dönemde o kadar gol atıyorduk ki ona niye saygı göstermediler? Bugün olsam Hakan'ı yine milli takıma almazdım. Sevgili Hakan'ın milli takıma alınmayışını, yetenekleri ve performansıyla değerlendirmemek lazım. Ben yeni bir milli takım ortaya çıkarmak istiyordum” dedi. Bu konuda, hakkında çok çirkin yazılar yazıldığını, Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım istemediği için Hakan'ın kadroya alınmadığının bile yazıldığını ifade eden Ersun Yanal, “Herkes devrini kapatıyor. Avrupa'ya bakın, birçok yıldız, kulübünde devam etse de milli takımı bırakıyor, arkadan gelenlerin önünü açıyor. Bizde de böyle olmalı. Bunu bir tek Tugay yaptı” diye görüş belirtti. Yanal, o dönemde Tümer'i kadroya almayı çok istediğini, onu oynatamamanın, içinde ukde kaldığını, yaşlı diye eleştirilen Bülent Korkmaz'ı da antrenör yapmayı düşündüğü için kadroya çağırdığını anlattı. HALUK ULUSOY'A ÖVGÜ Haluk Ulusoy'un, başkanlığı döneminde milli takımın arkasında farklı bir duruşu bulunduğunu, daha sonra yönetim değişikliğinden kaynaklanan bir boşluk yaşandığını kaydeden Ersun Yanal, "Milli takımdan bir gönderiliş şeklimiz var ki dünyada bunun örneği yok. Levent Bıçakcı ile aramızda büyük bir uzaklık vardı. Haluk Ulusoy'un milli takıma bakış açısı mutlaka bizim motivasyonumuzu artırırdı. Ulusoy'un olmaması büyük bir dezavantaj oldu. Eğer kalsaydı, mutlaka finallere giderdik" dedi. Yanal, o dönemde “Çok densiz ve mesnetsiz” eleştirilere maruz kaldığını, uğraştığı eleştiriler içinde densizce yapılanların oranının yüzde 50'leri kapsadığını söyledi. "GALATASARAY'LA GÖRÜŞTÜM, AMA OLMADI" Ersun Yanal, artık hedefleri yüksek takımlarda çalışmak istediğini, Anadolu'daki çalışma periyodunu tamamladığı düşüncesini taşıdığını belirterek, “Anadolu'ya tekrar gitmek, geriye dönmek olur" dedi. İki kez Fenerbahçe, iki kez Trabzonspor ve bir kez de Galatasaray'dan resmi teklif aldığını, ama hepsinde de başka kulüplerle sözleşmesinin devam ettiğini anlatan Ersun Yanal, "Galatasaray'dan teklif aldım. Benden kaynaklanan bir problem yoktu. Son olarak, Galatasaray'ın konjonktürüne uymadığım için o proje sonuçlanmadı. Adnan Sezgin böyle söyledi" dedi. Ersun Yanal, en büyük ödülün, milli takımın kendisine emanet edilmesi olduğunu, amatör kulüpten başlayıp, büyük takımlarda çalışmadan milli takımın başına gelen başka bir teknik adam olmadığını sözlerine ekledi.