Milli Takım'ın
Avrupa Şampiyonası'nda sergilediği mücadele, bütün dünyada ayakta alkışlandı. Yaşanan sıkıntılara rağmen
Almanya'ya son dakikada yenilerek
finalin kapısından dönen cesur yürekler, gelecek adına büyük
ümit verdi.
[ESKİ HOCALARIN GÖZÜYLE MİLLİ TAKIM]
Ay-Yıldızlı
futbolcular, daha önce Milli Takım'ı çalıştıran
teknik adamlardan da tam not aldı. Tecrübeli hocalar,
Türkiye'nin 2010'daki Dünya Kupası'na damgasını vuracağını düşünüyor.
SİSTEM VE ÖZGÜVEN KALICI OLMALI
A Milli Futbol Takımı'mız, 2002'deki dünya üçüncülüğünden sonra
Euro 2008'de bronz madalyaya uzanarak Türk
halkına büyük sevinç yaşattı.
Almanya ile oynanan
yarı final maçına
sakat ve cezalıların çokluğu sebebiyle 14 kişi çıkmak zorunda kalan Ay-Yıldızlılar, oynadığı futbolla Adriyatik'ten Çin Seddi'ne kadar Türk cumhuriyetleri ve
Müslüman ülkelerde ayakta alkışlandı. Yaşanılan tüm sıkıntılara rağmen 'futbol devi' Panzerler'e son dakikada yediği şanssız bir golle 3-2 mağlup olarak final şansını kaçıran kahramanlar, gelecek adına büyük ümit verdi. Oldukça
genç bir kadroya sahip olan Fatih
Terim yönetimindeki Türkiye, daha önce Milli Takım'ı çalıştıran teknik adamlardan da tam not aldı. Bir dönem Terim'in yardımcılığını üstlendiği Alman
Sepp Piontek, Türkiye'nin bu özgüvenle 2010 yılında
Afrika'da düzenlenecek Dünya Kupası'nda sorun yaşamayacağını düşünüyor. Terim'le birlikte çalışan Rasim Kara, bir iki takviyeyle çıtanın daha yükseğe konulacağına inanıyor. Tınaz Tırpan, kadronun geniş olmasının ileriki yıllar için avantaj olacağına dikkat çekerken,
Coşkun Özarı Milli Takım'ın her geçen turnuvada daha başarılı olacağını söylüyor.
Mustafa Denizli, çıkışımızın temelinde, 'Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz' düşüncesinin yattığını vurguluyor.
13.
Avrupa Şampiyonası Finalleri'ne
Portekiz yenilgisiyle başlayan, ardından
İsviçre ve
Çek Cumhuriyeti'ni geriden gelerek deviren A Milli Takım,
Hırvatistan'ı da penaltılarla geçip adını yarı finale yazdırdı. Finali, Almanya'ya karşı 3-2'lik mağlubiyetle kaçıran Türkiye, turnuvaya büyük
renk kattı. Çek Cumhuriyeti'ni 2-0 yenik durumda iken 3-2 ile geçen Millilerin bu randevusu,
şampiyona tarihinin en iyi maçı seçildi.
UEFA turnuvanın 'en iyi taktisyeni' olarak
Fatih Terim'i lanse ederken, Ay-Yıldızlı
futbolculara dünya devleri talip olmaya başladı. Yurda dönüşlerinde şampiyon gibi karşılanan teknik
heyet ve oyuncular, eski Milli Takım
teknik direktörlerinin de beğenisini kazandı. Tınaz Tırpan'ın sözleri bir anlamda A Milli Takım'ımızın başarısının altında yatan gerçeği özetliyor: "Birlik ve beraberlik başarıyı da getirdi." Milli Takım'ın maçlarını izlemediğini ve bu sebeple görüş bildiremeyeceğini belirten Şenol
Güneş ise tarihî başarıya
imza atan Ay-Yıldızlılar'ı
tebrik etmekle yetindi.
ESKİ HOCALARIN GÖZÜYLE MİLLİ TAKIM
Sepp Piontek: Türkiye final oynamalıydı
Yoruma sondan başlamak gerekirse, finali hak eden Almanya değil Türkiye'ydi. Bir Alman olarak, Türkiye'yi finalde görmek beni mutlu edecekti. Oynanan futbol finale yakışıyordu. Almanya sadece Portekiz maçında futbol oynayarak finale geldi. Euro 2004'te Yunanistan'ın yaptığını bu kez Almanlar yaptı. Kontratakla finale gelmeleri beni hayal kırıklığına uğrattı. Tabi bir de
Rüştü gibi bir markadan beklenmeyen hata. Asıl sevindiğim ise maçı Alman ve Türklerin dostluk içinde seyredip, hiçbir kötü olaya netice vermeleridir. Türk ve Alman bayraklarını yan yana görmek beni oldukça duygulandırdı.
Şimdi herkes Türkiye'nin yarı finale kalarak başarılı olduğunu söylüyor. Ben tam tersi düşünüyorum. Euro 2008'de gruplar belli olduğunda
Zaman Gazetesi için yazdığım yorumda, 'Türkiye gruptan yüzde yüz çıkar' demiştim. Bu bir kehanet değildi. Türk futbolcusunu yakından tanıyan biri olarak, Türklerin bunu başaracağına inanıyordum. Portekiz maçında gerçekten Türkiye kötü oynadı. Ama diğer maçlarda Fatih Terim saha kenarından, oyuncular saha içinden gerekeni yaptı. Bazı oyuncuların sakat olarak turnuvaya gelmesi doğrusu talihsizlikti. Eski bir Milli Takım hocası olarak bir başka sevincim, Türklerin pes etmemeyi öğrenmiş olmasıdır. Geriye düştükleri 3 maçı da kazanarak Euro 2008'e renk kattılar. Türk futbolunun en büyük hastalığı mağlup duruma düşünce oyundan kopmaktı. Bu hastalıktan oyuncular kendi yeteneklerinin farkına vararak kurtulmuş bulunuyorlar. Sakatlıklar ve cezalılar olmasaydı finalin adı
İspanya-Türkiye olurdu. Ama nasip değilmiş. Dostum Fatih, Euro 2008'in en başarılı teknik adamıydı. Saha kenarından oyuna yaptığı katkılarla sonuca tesir etti. Dünya basınının, Terim'i tekrar hatırlayıp, kalitesinin farkına varmasını sağladı. Terim'in Avrupa'da büyük bir
takımı çalıştırmasına aklım '
evet' dese de hislerim 'hayır' diyor. Terim, Milli Takım oyuncularıyla bütünleşmiş bir isim. Ardından gelen birinin aynı ortamı sağlaması
vakit alır, bu durum da Türkiye'ye zarar verir.
Hırvatistan ve Çek Cumhuriyeti gibi ülkeleri yenen, Almanya'yı sahadan silen Türkiye'nin bu özgüvenle
2010 Dünya Kupası elemelerinde sorun yaşayacağını sanmıyorum. Takımdaki
Arda,
Tuncay,
Hamit,
Semih, Nihat, Emre
Güngör,
Servet,
Volkan, Gökdeniz ve
Aurelio gibi oyuncular ilk kez uluslararası bir turnuvada mücadele edip başarılı oldular. Yaşlarını dikkate aldığımızda Tümer ve Rüştü dışında tüm oyuncular 2010 Dünya Kupası'nda yer alacak isimler. Euro 2008'e Türkiye heyecan getirdi. Keşke finale çıksaydı ve ben keyifle yıllar önce atılan tohumun bir kez daha başarılı olduğunu izleseydim. Belki 2010 Dünya Kupası'nda olur. Kim bilir ve neden olmasın?
Hasan Cücük,
Kopenhag
Coşkun Özarı: Terim'in şansı sakat ve cezalı futbolculardı!
Milli Takım, 'şans faktörü ve mucize' sözlerini kenara bırakarak Almanya maçında kendine yakışır bir futbol oynadı. Portekiz maçını kaybedince Terim de yanlıştan döndü. En yararlı kadroyu Almanya'ya karşı sahaya sürdü. Bizim şansımız son maçta cezalıların ve sakatların çokluğu oldu. Bu nasıl düşünce diyebilirsiniz. Ama son maça yorulmamış futbolcularla çıktık. Sakatlar ve cezalılar sebebiyle Terim, elindeki kadroyu turnuva boyunca
ekonomik kullanma şansını buldu. Terim, bindiği dalı kesmeyecek kadar akıllı. Onun çıkardığı kadronun en iyi takım olduğuna inanmak gerekir. 2010, 2008'den daha iyi olacaktır. Arda, Mehmet
Topal, Semih gibi gençlerden bir dünya 3.sü daha çıkmayacağını kim söyleyebilir?
Tınaz Tırpan:
Başarıyı, birlik ve beraberlik ruhu getirdi
A Milli Futbol Takımı'nın başarısını ciddi buluyorum. Ben takımımızın şampiyonaya gitmeden önce birlikteliğini ve bağlılığını gördüm. Birbirlerine kenetlenme çok iyiydi. İlk karşılaşmayı şanssız bir şekilde kaybettiler. Daha sonra Fatih Hoca'nın da inandığı kişilerle maçlara çıkması bu başarının gelmesini sağladı. Ben de karşılaşmalarımızı büyük bir keyif ve zevkle seyrettim. 'Final oynarız' diye düşünüyordum; ancak olmadı. Futbolda şans her zaman bize gülmeyebiliyor. Almanya maçı da bu şanssız maçlardan bir tanesi oldu bizim adımıza. Futbol
Federasyonu, Fatih Terim'e tam
destek vererek bu başarıda önemli bir rol oynamıştır.
Kadronun genişliği ve genç olması ileriki yıllar adına ümit veriyor.
Mustafa Denizli:
Kahramanlar böyle günlerde ortaya çıkar
Kahramanlar normal günlerde ortaya çıkmaz. Onlar böyle günlerde kahraman olurlar.
Turnuvalara iyi başlamak, çok önemli değildir. Gördük, yaşadık. 2000'de
İtalya mağlubiyetiyle başlamıştık, çeyrek final oynadık. Bu kez Portekiz yenilgisiyle başladık, yarı final oynadık.
Hollanda, Portekiz, Hırvatistan,
İsveç turnuvaya çok iyi başladı, hem de iyi oynayarak. Peki nereye geldiler? Bu kadar takım içinde Türkiye, Almanya, İspanya ve
Rusya yarı finale kalır desek kaç kişi inanırdı?
Tablo ortada. Öyle güzel ve sevecen bir görüntümüz var ki, birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için. Bu
sistem, sayılarla ifade edilemeyen bir sistemdir. '
Total futbol' dediğimiz olayın savunmada ve hücumda en iyi örnekleridir. Yarı finale böyle çıktık.
Rasim Kara: Bir iki takviye yapılırsa 2010'da çıta yükselir
Türk Milli Takımı, sakat ve cezalıların çokluğunun dezavantajını yaşasa da final oynayabilirdi. Savunmada eksiklerimizi aradık. Türk futbolunun en büyük hastalığı olan basit gol yeme ve
kart görme alışkanlığından kurtulamadık. Tabii ki bundan
ders çıkarmak gerekiyor. İstikrarın olduğu yerde başarı gelir. Kadro seçiminde yapılan eleştirileri haksız buluyorum. Yıldıray'ın da, Halil'in de bölgesinde oynayanlar onları aratmadı. Turnuvadaki diğer
takımlar ideal 11'leriyle mücadele etti. Ancak biz bunu yakalayamadık. Görev yaptığım Azerbaycan'da da halk, Türkiye'nin sevincini üzüntüsünü paylaştı. Bu önemli bir olay. Eğer Terim'le devam edilirse bir iki takviyeyle bu genç takım Afrika 2010'da büyük başarılar alabilir.
Millilere 900'er bin YTL
prim
Euro 2008'e
katılım payından 300'er bin YTL alan milli futbolcular, yarı finale yükselince adam başı 900 bin YTL prime hak kazandı.
Futbol Federasyonu'nun, UEFA'dan gelen 14,5 milyon Euro'nun büyük bölümünü futbolculara prim olarak dağıtma kararı aldığı öğrenilirken, turnuva öncesinde açıklanan prim sistemine göre kadrodaki 23 oyuncunun bu parayı eşit olarak alacakları kaydedildi.
Federasyon: Hoca arayışımız yok
Futbol Federasyonu, Avrupa Şampiyonası yarı finalinde Almanya ile oynanan ve 3-2 yitirilen maçtan sonra yazılı ve görsel basında yer alan 'Milli takıma yeni teknik direktör' haberlerinin gerçeği yansıtmadığını kaydetti. Federasyon'dan yapılan açıklamada, "Aynı hedefe kenetlenmeyle gelen başarının tadını çıkarmadan, aslı astarı olmayan polemikleri başlatmak kimseye yarar sağlamaz." denildi.
Premier Lig'e
Arda Turan yakışır!
Dünyaca ünlü televizyon kanalı Eurosport, resmî internet sitesinde düzenlediği ankette Euro 2008'deki performansı sonrası, hangi oyuncunun Premier Lig'de daha başarılı olabileceğini sordu. Devam eden oylamanın açık ara lideri 35 bin oyla milli futbolcumuz Arda Turan oldu. Oylamadaki diğer oyuncular şunlar:
Arshavin (Rusya), Deco (Portekiz), Van der Vaart (Hollanda), David
Villa (İspanya).
Mehmet
Tufan - Bülent Karadaş