Öğrencilerle söyleşi yapan Dilmen, Türk
hakemlerini savunarak, "Çok açık söylüyorum, Bülent Demirlek'i
Fenerbahçe,
Ali Aydın'ı
Galatasaray, Cem Papilla'yı da
Beşiktaş bitirmiştir" dedi.
Süleyman
Demirel Kültür Merkezi'nde düzenlenen
ödül töreni ve söyleşiye katılan
Rıdvan Dilmen öğrenciler tarafından sevgi gösterileriyle karşılandı. Söyleşiye
Vali Celalettin Güvenç, Belediye Başkan Yardımcısı Nursel Ustamehmetoğlu, CBÜ Rektörü Prof. Dr. Semra Öncü, TFF Yönetim Kurulu Üyesi Arif Koşar,
spor çevrelerinden tanınmış isimler, Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu başta olmak üzere (BESYO) tüm fakültelerden çok sayıda öğrenci katıldı. Söyleşide kendisine yöneltilen çeşitli soruları yanıtlayan Dilmen, Fatih
Terim'in
Belçika maçından sonraki
istifasını garipsediğini ifade etti.
Dilmen, "Milli takımın başına gelecek
teknik adamın,
yerli veya
yabancı farketmiyor; bizde başarı veya başarısızlık neye göre ölçülüyor? İki yıl sonra
Avrupa Şampiyonası var. Milli takımımız
Avrupa Şampiyonası'na gidemezse kimi getirirseniz getirin demek ki gidecek bu antrenör. Yani sonuçta kontratlarımızı klasik 5 yıl yapmamıza gerek yok. Kestirmeden 2 yıl yapıp 2 yıl içerisinde gidemeyecekse ayrılması lazım. Ancak bu tabi doğru değil. Benim açıkçası fikrim yerli bir teknik adamdan yana. Ben keşke Fatih hoca yoluna devam etseydi diye düşünüyorum. Belçika maçındaki bir fevri davranışından dolayı istifa etti. Bu istifası garibime gitti. Keşke federasyon oturup tekrar karar verse, çünkü çok ciddi bir yapılanmaya gidilmişti. Türk
futbolunun çok ciddi bir istikrasızlığı var. Bu istikrarın düzelmesi için önce teknik adamdan başlanılması lazım. Bugün
Fatih Terim bilmem kaç lira para alıyor diye meclis ayağa kalktı. Şimdi yeni bir teknik adam gelince onun aldığının 5 katını alacak ve meclis ne yapacak o zaman? Yani bizde teknik adam istikrarı çok önemli" dedi. İstikrarla ilgili
Kayserispor modelini örnek veren Dilmen, "Kayseri'nin son 8 senesine bakın iki tane teknik adamla çalışmıştır. Ama Kayseri hep ilk 5'te.
Ertuğrul Sağlam gelmiş ayrılmış, kaldığı yerden
Tolunay hoca almış o yoluna devam ediyor. Diğer
Anadolu takımlarına bakın başkanlar hep aynı antrenörler sürekli değişiyor. Bizim oyunculuk dönemimizde teknik adamlar kalıcıydı başkanlar sürekli kongre yapardı. Yılda 3 defa başkan değişirdi. Teknik adamlık kolay bir iş değil. 25 tane farklı karakterde oyuncuyla çalışıyorsunuz. Mesela şu çok söylenir, 'Teknik adamın yüzde 10 yüzde 5 faydası falan vardır' derler ama önce teknik adamı gönderirler. Yüde 10'sa o zaman yüzde 90'ı kimse bulun onu gönderin o zaman. Türkiye'de medya ve yöneticilerin bence sporculardan ve teknik adamlardan daha fazla eğitilmesi lazım" diye konuştu.
ÜÇ BÜYÜK KULÜBE AĞIR ELEŞTİRİ
Türk
hakemlerini savunan Rıdvan Dilmen sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ben İngiltere'deki maçları seyrediyorum, bizim hakemler o maçlardaki hataları yapsalar sokağa çıkamazlardı. Bütün Dünya liglerine baktığımız zaman hakikaten de, hakem hata yapacaktır. Ben hakemler konusunda bir tek konudan rahatsızım o da şu; aslında hakemlerimizden kaynaklanmıyor, düzenden kaynaklanıyor, çok açık söylerim, Bülent Demirlek'i Fenerbahçe, Ali Aydın'ı Galatasaray,
Cem Papila'yı da Beşiktaş bitirmiştir. Bunu hiç kimsenin saklamasına gerek yok. Büyük
baskılar sonunda üç tane değerli hakemimiz bugün yok piyasada. Üçü de çok değerli hakemlerimizdi. Gerçekten hakemlik çok zor. Ben hakemlerin hata yaptığına inanıyorum ama ben hiçbir hakemin kasıtlı hata yaptığına asla inanmıyorum. Görmemiştir ve muhtemelen dünyasında,
akşam eve gidip maçı seyrettiğinde 'Keşke böyle yapmasaydım' demiştir. Bunun dışında Türkiye'de
psikolojik baskı, hakemleri hazırlayış biçimi doğru değil. Eğer Bülent Demirlek, Ali Aydın ve Cem Papila baskı altında kaldıkları için görevlerinden ayrı kalmasalardı veya gönderilmeselerdi bence Türk futbolu için çok önemli bir olay yaşanırdı. Gelecek nesil için öyle 'Fenrbahçe istemiyor, Galatasaray istemiyor, Beşiktaş istemiyor ben bunları almayayım' bu değişmediği süre içerisinde hakemlerin işi çok ama çok zor."
ÖZEL HAYATI
Soru üzerine özel hayatını öğrencilerle paylaşan ünlü yorumcu, "Ben futbolu oynamayı çok seviyorum, futbolu izlemeyi çok seviyorum. Benim gerçekten düz, monoton bir yaşantım vardır. Özellikle öğrenciler söyleşi ve panellere çağırdıkları zaman zevkle, keyifle gidiyorum. Onun dışında çocuklarım var, çocuklarımla
vakit geçirmeye çalışıyorum. Eski
futbolcu arkadaşlarımla bir araya gelip sohbet etmek, eski günleri konuşmak da çok hoşuma gidiyor. Tabi ki herkes gibi sinemayı da çok seviyorum. Sonuç olarak çok farklı bir yaşantım yok. Fobi diyeceksen, çoğu insandaki gibi bir yükseklik korkum var" diye konuştu.
DİLMEN DOĞUŞTAN FENERLİ
Çocukluğunda çok şanslı olduğunu ve taraftarı olduğu takımda yıllar sonra futbol oynama fırsatı bulduğunu anlatan Rıdvan Dilmen, 1983 yılında Boluspor'da
forma giyerken Beşiktaş tarafından
transfer edilmek istendiğini ancak
bonservis anlaşmazlığı nedeniyle
imza atamadığını ve Sarıyer'e gittiğini hatırlattı.
Dilmen, "O dönemde Beşiktaş'a imza atmış olsaydım. Yılarca Beşiktaş'ta oynamış olsaydım belki Beşiktaş'ın sembol oyuncusu olacaktım. Oyuncuları böyle değerlendirin.
Metin Tekin mesela çok iyi Beşiktaşlı'dır. Ama çocukluğunda babasıyla birlikte Ali Sami Yen'e gitmiştir, Galatasaraylıdır.
Rüştü Rençber, çocukluğu Galatasaray'la geçmiştir ama iki kulüpte oynamıştır, Fenerbahçe ve Beşiktaş" diye konuştu.
Söyleşi sırasında ilginç anılarını paylaşan ve esprileriyle söyleşiye
renk katan Rıdvan Dilmen, konuşmasının sonunda ödüllendirildi.
Dilmen'e üniversitenin "Yılın Spor Adamı" ödülünü CBÜ Rektörü Prof. Dr. Semra Öncü verdi. Dilmen daha sonra hayranlarıyla birlikte bol bol hatıra fotoğrafı çektirdi.