Futbol ilk olarak İngiltere’de oynanmasına rağmen nasıl oldu da Latin
Amerika ülkeleri bu alanda söz sahibi oldular?
Brezilya nasıl oldu da dünyaya her yıl 200’den fazla
futbolcu
ihraç eder hale geldi? Dünya Kupasını 5 kez kazanan bu ülke insanlarını en iyi
futbolcular yapan sebepler nelerdir? Neden astronomik rakamlar bu ülkenin
futbolcularına
teklif ediliyor? İşte bu gibi birçok sorulara biz de
cevap aramaya çalıştık ve aşağıdaki sonuçlara vardık:
KITANIN, ÖZGÜR VE SAVAŞTAN UZAK YAPISI
Latin Amerika kıtasının tarihine bakıldığında görülecektir bu kıta ülkelerinde ciddi bir savaş yaşanmamıştır.
Arjantin,
Uruguay,
Şili ve Brezilya’nın tarihi aslında birer göçmen tarihidir. 1. ve 2. Dünya savaşlarından kaçan
Alman, İtalyan, İsrailli ve Arap zengin
aileleri bu kıtanın en gözde ülkeleri konumunda olan Arjantin’e, Şili’ye, Uruguay’a ve Brezilya’ya yerleştiler. Ayrıca 1900 yıllarda, Brezilya’nın ekonomisinin lokomotifi olarak
kahve ticareti birçok zengin
Yahudi aileyi bu ülkeye çekmişti. O zamanlar ülkeye yerleşen bu zengin aileler, kurdukları zengin hayatlarına eğlence olarak samba okullarına ve futbol üzerine çok ciddi yatırımlar yaptılar. Bundan dolayıdır ki şuanda Brezilya’nın en gözde kulüplerinden Sao
Paulo,
Palmeiras ve Flamengo’nun kurucuları arasında bu göçmen zengin ailelerinin fertleri bulunmaktadır. Bu yatırımlar ilk meyvesini 1934’de verdi.
İLK DÜNYA KUPASI BU KITADA YAPILDI
Fıfa 1906’da kurulduktan sonra ilk Dünya Kupası organizasyonunu Latin Amerika’nın zenginleştirilmiş ve şirinleştirilmiş ülkesi olan Uruguay’da 1934’de gerçekleştirdi. Bu ilk Dünya Kupası organizasyonuna 8’i Latin Amerika’dan olmak üzere 14 ülke katıldı. Avrupa’dan gelen
takımlar da zaten uzun gemi yolculukları sonrası Uruguay’a ulaştılar.
Organizasyonda Latin Amerika ülkeleri kapışmış ve Uruguay Dünya kupasını kaldıran ilk ülke olmuştu. Yani bu organizasyon, bu kıta ülkeleri için çok önemli bir dönüm noktası oldu. Peki Brezilya o yıldan bu yana nasıl oldu da diğer komşu ülkeleri geride bırakan bir performans sergiledi?
Buna cevap olarak ülkenin kendi şartlarını göz önünde bulundurmak isabetli olacaktır.
Dört yılda bir yapılan Dünya Kupası organizasyonlarına İkinci dünya savaşından dolayı 12 yıl ara verilmek zorunda kalındı. Sanayileşme ve fabrikalaşmanın hızlandığı o yıllarda, savaştan sonra ki ilk Dünya Kupası organizasyonu 1950’de Brezilya’da oynandı.
Pele ve Garrincha gibi Brezilyalıların
yıldızlaştığı bu kupada, Brezilya, Şampiyonayı
finalde (Maracana stadında oynanan final maçını 220 bin kişi izlemişti) kaçırmış olmasına rağmen yeni nesil
gençliğin önünde futbol bir
hedef oldu.
EKONOMİK YAPIDAKİ ÇARPIKLIK
Afrika’dan bu ülkeye getirilen köleler bu ülkenin topraksız ve malsız sosyal yapısını oluşturdular. Hiçbir gelire sahip olmayan bu aileler sonraları kölelikten kurtulmayı başardılarsa da fakirlikten kurtulamadılar.
Bir tarafta muhteşem zenginliklerin yaşandığı bir dünya, diğer tarafta ise sokakta
yaşamaya mahkum edilmişler arasında çok büyük uçurumlar oluştu. Eğitim alamayan ve
ekonomik gelişme yapamayan bu
sınıf insanların rahat bir hayata kavuşmalarını sağlayacak tek kurtarıcı olarak Futbol önlerinde bir şans kapısı oldu. 1958’de, 62’de, 70’de ve 94’de Dünya Kupasını bu ülkeye kazandıran futbolcuların ortak noktası fakir ailelerden yetişmeleriydi. Pele, Jairzinho, Careca, Zico ve Romario gibi yıldızlar bu yıllarda, her Brezilyalının hayalindeki ideal insan tipiydi. Çünkü bunlar, fakirlikten zenginliğe çalışarak ulaşan örnek insanlardı. Kısacası sınıf değiştirmenin tek yolu –ülkemizde ise zengin olmanın kısa yolu olarak değerlendiririz- futboldu. Şimdiki yıldız sambacılar da fakir ailelerden geliyor mesela Roberto Carlos’un veya Ronaldo’nun doğdukları yer çadır tarzında bir gecekonduydu.
Ancak Brezilya’da futbola yaklaşım son yıllarda çok değişti.
PROFESYONEL FUTBOLCULAR YETİŞTİREN ÜLKE
Evet, 5 kere
dünya kupasını kazanan bu ülke insanının futboldaki kabiliyetinin tescillenmesinden sonra artık Brezilya’da futbola sadece bir tutku olarak bakılmıyordu. Özellikle 1990 yıllardaki Avrupa’ya yapılan
transferlerden sonra, hem gençlerin hem de zengin insanlar ve kulüplerin bu olaya bir
endüstri olarak bakmalarına sebep oldu. Futbolcu kaynağı genel itibariyle yine de fakir aileler oluşturdu Avrupa’nın en gözde kulüpleri bu ülke
takımlarını yakın takibe almış ve göze çarpan futbolcuları ülkelerine transfer etmeye başlamışlardı. Mesela şuanda bu iş daha ileri gitmiş ve altyapılarda oynayıp ta bir iş adamıyla menajerlik
sözleşmesi olmayan (12-14 yaşında) tek bir genç kalmamıştır. Astronomik rakamların konuşulduğu transfer listelerinin en başında hep Brezilyalılar
gündemi meşgul etmeye başladılar. Peki Brezilyalıları bu kadar aranan hale getiren sebepler nelerdi?
Bu sorunun cevabı Brezilyalıların yaşam tarzlarında
UYUMLU VE ÇALIŞKAN OLMALARI
Günümüz futbolunda aranan en önemli özellik takım oyunu ve buna bağlı olarak takım içindeki uyum. Mütevazi ve alçakgönüllülükleriyle tanınan Brezilyalı futbolcular bulundukları ülkelerde takımlarına uyum sağlamakta başarı gösterdiler ve kolayca taraftarın gönlünü fethetmeyi başardılar. Zaten bu uyumu sağlayamayanlar da bir başarı elde edemeden ülkelerine dönmek zorunda kaldı. Aslında bu ilk
tercih sebebi olarak sayılmaya bilinir ancak bu husus, zaten
teknik ağırlıklı oyunlarıyla ve oyunsal zekalarıyla dikkatleri üzerlerine çeken Brezilyalıların tercih edilmelerine önemli sebep oldu. Mesela yine o kıtadan olan Arjantin’liler egolarıyla ve hırçınlıklarıyla bilinir, bundan dolayı takım içi uyumu kolay kuramazlar ve taraftarla iyi bir ilişki geliştiremezler. Ayrıca bu husus, Brezilya
milli takımını diğer milletler tarafından en fazla desteklenen milli takım yapmaktadır.
Futbol denince çalışkanlıkları zirveye çıkan bu ülke insanları, futbol için her türlü fedakarlığa katlanırlar. Mesela
FIFA tarafından son iki yıldır Dünyanın en iyisi seçilen
Ronaldinho Gaucho’nun annesiyle yapılan bir röportajını dinlemiştim. Annesi diyordu ki “ Ronaldinho 6 yaşından beri erkenden kalkar ve evin, şu karşınızda gördüğünüz duvarına topu çarptırır, duvardan gelen topu tekrar duvara çarptırarak antrenmanlar yapardı. Bu antrenmanları, gece yarıları ben onu zorla eve sokana kadar devam ederdi” diyerek Ronaldinho’nun nasıl çalışarak bu seviyeyi yakaladığını anlatıyordu.
GECE HAYATINA VE ŞÖHRETE ALDANMAMALARI
Son zamanlarda Brezilya’da çok yayılan Evanjelik Hıristiyan mezhebinden olan Brezilyalı futbolcuların çoğunluğu, aile yapılarına çok önem verirler. Maçlara başlamadan önce göstere göstere dua etmeyi alışkanlık haline getiren Brezilyalı futbolcular,
içki,
kumar ve gece hayatı gibi futbolcuların en büyük kayma noktalarından uzak kalırlar. Bundan dolayıdır ki ne ülkemizde ne de başka bir ülkede adı, gece hayatıyla beraber anılan ve buna bağlı olarak kötü futbol oynadığı söylenen bir Brezilyalı futbolcu yoktur. Mesela son zamanlarda Ronaldo’nun başarısızlığının arkasında en büyük sebep olarak gösterilen; sağlıklı bir aile hayatı kuramaması ve gece hayatına başlaması Brezilya basınında çokca eleştirilmişti.
Yine basının kendileri hakkında yaptıkları övgülere takılıp kalmadan şöhretlerini kötüye kullanmazlar. Şöhret olduktan sonra değişmez ve şöhretin performanslarını etkilenmesine izin vermezler. Böyle olunca da kapristen ve kendini bilmezlikten doğan gaflar yapmazlar. Mesela Fenerbahçeli
Alex De Souza çok iyi bir performans göstermiş olmasına rağmen milli takıma çağrılmamasıyle ilgili hiçbir zaman ne Brezilya basınına ne de Türk basınına kaprisini ifade eden bir açıklama yapmamıştır (Alex’in yerine çağrılan Ricardinho’yla ilgili hala çok ciddi eleştiriler yapılıyor ).
BREZİLYA SPOR BASINI ÇOK DENGELİ
Çok zengin bir spor diline sahip Portekizce’nin de kazandırdığı avantajı iyi kullanan Brezilya spor basını futbolcuları övme ve yerme noktasında çok dengeli davranmaktadır. Kendini ispatlamamış veya spor dışı gündemle futbolcuları gündem yapmazlar. Tek ilgilendikleri nokta, futbolcunun sahadaki ve takımdaki performansıdır.
Çok ilginçtir; Türkiye’de genç Muhammet’in meşhur olduğu dönemde
Santos takımında da
Neymar isminde 14 yaşında bir genç futbolcu adayı Avrupalı kulüplerin ilgi odağı oldu. Bu iki olaya iki ülke basınını takip etme imkanım olduğundan aradaki farkı çok iyi görebildim. Türkiye’de, basında boy boy fotoğrafları yayınlanan ancak geleceğine dair önemli bir sözleşme yapmasına olanak sağlanmayan Muhammet’in aksine
küçük Neymar,
Barcelona ve
Real Madrid arasında ki çekişmeden sonra sessiz sedasız Real’in altyapısına alındı. Tabii ki buradaki endişe, Küçük Muhammet’in küçük omuzlarında bu şöhret yükünü kaldırıp kaldıramayacağıyla ilgili.
FUTSAL
Futbolcunun tekniğini geliştirmesine ve kendini göstermesine çok iyi fırsat tanıyan bu spor dalı Brezilya’da uzun yıllardır oynanıyor. Kapalı salonda, küçük bir topla oynanan futsal, tamamıyla teknik ve kişisel oyun üzerine kuruludur ve bu oyunda futbolcular kendi stillerini geliştirme imkanı bulabiliyorlar. Ronaldinho ve Alex de souza aslında birer futsal oyuncusuyken sonraları hocalarının teşvikiyle futbola geçiş yapmışlardır. Burada geliştirilen tekniksel tecrübeler futbola da başarıyla uygulanmaktadır.
Maalesef bir üzüntümü ifade edeceğim. Şimdilerde FIFA tarafından Dünya Turnuvası organize edilen
Futsalla ilgili ülkemizde hala herhangi bir gelişme olmamaktadır.
Bu sebepler dışında belki bazı sebepler daha dile getirebiliriz ancak en önemlisi, Brezilya futbola
aşık bir ülkedir. Umarız futbola sayısız isimler yetiştiren bu ülkenin yıldızları sahalarda parlamaya devam eder.
Mehmet Ali Başkurt / Rio / spordabugun.com