Türk
futbolunda sayısı gün geçtikçe artan
Brezilyalı
futbolculara da dikkat çeken Dunga, "Futbol karakterimizin bu kadar benzediği bir
ülkede, Brezilya futbolunun katkısı çok daha hızlı olacaktır." diyor.
Brezilya Milli Takımı'nın efsanevi kaptanı, şimdinin
genç ve yenilikçi hocası
Carlos Dunga, Zaman'ın davetlisi olarak İstanbul'a geldi. Takımının iki gün sonra yapacağı
İrlanda maçına rağmen "18. Zaman Yılın Sporcusu Ödül Töreni"ne gelen Dunga, Ümraniye'de
Anafen öğrencileriyle başladığı günü, tarihî
Sultanahmet Meydanı'nda yarıladı. Futbol anlayışını çekinmeden ifade eden ünlü Brezilyalı
teknik adam, Türk futboluyla ülkesinin futbolunu kıyaslamayı
ihmal etmedi.
Stuttgart'ta oynadığınız dönemde edindiğiniz çok sayıda Türk dostunuz var. Peki, Zaman Gazetesi'nin davetlisi olarak geldiğiniz Türkiye'ye daha önce ziyarette bulunmuş muydunuz?
Almanya'da kaldığım yerde, Türklere yakın yaşıyordum. Komşularım Türk'tü. Türk lokantalarına gidiyordum. Oradan Türklerin futbol sevgisini biliyordum. O sıcaklık ve tutkunun buraya geldiğimde devam ettiğini gördüm. 97 yılında Dünya Karması'yla birlikte Türkiye'ye gelmiştim. Türkiye'ye karşı maç yapmıştık. Şu anda çok daha gelişmiş bir ülke buldum karşımda. Brezilya'daki arkadaşlarım sayesinde, Türk insanından hiç kopmadım. Ülkemde açılan Türk okullarını dahi ziyaret ettim.
F.Bahçe-G.Saray derbisine denk gelmeniz ilginç bir sürpriz oldu. Bu maç Türk futbolu hakkında size ne tür ipuçları verdi?
Türk futbolunun çok gelişmiş olduğunu, son iki Dünya Kupası'nda görmüştük. Dünkü maçta da bunu gördüm. Futbolcularınızın teknik kalitesi Brezilyalılara çok benziyor. Brezilyalıların oynayışından futbol sevgisi belli olur. derler. Bu maçta, Türkler için de bunun geçerli olduğunu fark ettim.
Alex ve Edu'ya yönelik ne tür notlar aldınız?
Edu'yu Milli Takım'a çağırmıştım daha önce.
Oyununu da beğendim. Alex, markaj altında kaldığı için kendini fazla gösteremedi. Ama ikisi de çok yetenekli
futbolcular.
Türk futbolunun yapılanmasında Yugoslav ve Alman ekolü çok etkili oldu. Son birkaç yıldır bir Brezilya ekolü oluşmaya başladı. Bu süreç, Türk futbolunu nereye götürür?
Zaten karakteristik olarak, futbol tarzımız birbirine çok benziyor. Futbolcularımızın yapısı da öyle... Topla oynamayı seviyorlar, teknikler ve top oynarken eğleniyorlar. Çalım yapmayı seviyorlar. Dünkü maçta fark ettim ki seyirciler de birbirinden pek farklı değil. Futbol karakterimizin bu kadar benzediği bir ülkede, Brezilya futbolunun katkısı çok daha hızlı olacaktır.
Dunga'nın en önemli yanlarından birinin "yıldızlar topluluğu" Brezilya'da, arka planda kalan oyunculara önem vermesi. CSKA'da oynayan Carvalho, Wagner Love, Dudu ile Elano gibi yetenekleri keşfetmeniz de bunun göstergesi. Bu süreç devam edecek mi?
Bu şekilde devam edecek. Bu oyuncuların ortak yanı, Brezilya
Ümit Milli Takımı'nda, 20 Yaş Altı Milli Takımı'nda daha önce
forma giymeleri. Bilhassa onlara eğiliyorum. Kendisini çok fazla öne çıkarmayan; ama iyi futbolcu olduğunu bildiğim bu tür isimlere her zaman şans vermekten yanayım. Bununla ilgili bir ekibimiz var. Yardımcım Jorjinho ile bu ekibe eşlik ediyorum. Her pozisyon için 5 futbolcu
test ediyoruz. Milli
takıma futbolcuyu, oynadığı oyunun kalitesine göre davet ederim. İsmi ve şöhretine göre değil... 2006 Dünya Kupası'ndaki başarısızlık da, çalışana formayı vermek gerektiğini gösterdi.
Arjantin'i 3-0 yenerek şampiyon olduğunuz Copa America'da, 22 oyuncudan 19'u Avrupa'da top koşturuyordu. Bunun özel bir nedeni var mı?
Bizim zamanımızda, Avrupa bizden yalnızca forvet oyuncusu alırdı. Şimdi ise bir futbolcu Brezilya forması giydiği zaman hemen Avrupa'dan
teklif alıp gidiyor. Brezilya Milli Takımı'nı sadece Brezilya'da oynayan futbolculardan kurmayı çok isterdim, çok daha kolay çalışırdık.
Brezilya'nın bu kadar Avrupa merkezli futbolculardan oluşması, futbol ruhunda bir kırılmaya yol açıyor mu?
Ben Avrupa futbolu denen kavrama inanmıyorum. Orada bir dünya karması oynuyor. Avrupa'da futbol oynayanların bizde bazı şeyleri değiştirdiği doğru; ama çoğunlukla iyi yönde... Çünkü farklı tecrübeler, farklı teknikler öğreniyorlar.
"Sihirli dörtlü"den yalnızca Kaka ve Ronaldinho forma giyiyor. Adriano'yu 2-0 kaybettiğiniz Portekiz maçında çağırdınız. Ronaldo'yu ise hiç düşünmediniz. Bundan sonra Ronaldo, Roberto Carlos gibi yaşlı oyuncular için kapıların kapandığını söyleyebilir miyiz?
'Sihirli dörtlü' bir işe yaramadı. 2006 Dünya Kupası'nda takıma bir ruh lazım olduğu açıkça anlaşıldı.
İtalya'ya yenilmemizle birlikte, yıldızların ve şovun sonunun geldiği anlaşılıyor. Bu, bana bağlı bir şey değil. Onların form durumu geleceği belirleyecek. Milli takımın kapılarının kapanması diye bir şey söz konusu değil. Ama bu formayı hak etmeleri gerekiyor. Ben onlardan eski formlarını bekliyorum.
24 Temmuz 2006'da milli takımın başına geçtiniz. Profesyonel anlamda bir tecrübeniz olmamasına rağmen size bu görevi layık görmelerinin sebebi neydi?
Galiba fazla şeffaf olduğum için beni
tercih ettiler. Çok açık konuşmam ve başka planlarımın olmaması etkili olmuştur. Futbolcuya eşit davranmam, seçilmemde önemliydi.
"Dünyanın en iyi takımı" şeklinde lanse edilen bir ülkenin başında olmanın ağırlığı altından nasıl kalkıyorsunuz?
Her zaman bir
baskı var üzerinizde. Brezilyalılara göre, takım gol atmalı, şov yapmalı. Ama işler her zaman böyle yürümüyor. Dünyanın en iyi takımı değiliz. Dünya Kupası'nın son şampiyonu İtalya.
Son yıllarda, Brezilya Milli Takımı'na karşı Türkiye'nin ortaya koyduğu üst düzey futbolu nelere bağlıyorsunuz?
Sadece Türkiye değil, dünyadaki tüm
takımlar Brezilya'ya karşı oynadıklarında çok ciddi bir oyun ortaya koyuyorlar. En iyi maçlarını çıkarıyorlar. Kazanırlarsa tarihe geçeceklerini biliyorlar, aksi halde kaybedecek bir şeyleri yok.
Futbolcu Dunga, sert futbolunun yanı sıra attığı uzun ve isabetli paslarla da tanınıyordu. Top dağıtmadaki ustalığı da hiç unutulmadı. Dünya üzerinde kendi tarzınıza yakın durduğunu düşündüğünüz oyuncular var mı?
Benzer kalitede olan çok sayıda öğrenci var. Futbol çok çabuk değişiyor. Ama dün izlediğim maçta Fenerbahçeli Selçuk'u çok beğendim.
Portekiz maçında yenilmezlik unvanınız sona erdi. Ancak daha fazla konuşulan şey, 80'lerin disko tarzını andıran ve kızınızın dizayn ettiği ilginç gömlekti. Buna cesaret diyebilir miyiz?
O gömlek, kızımın tasarımı değildi. Bu, Brezilya basınının uydurmasıdır. Eleştirecekleri bir şey yoktu, kıyafetime taktılar. Kızım, daha yeni
mezun oldu okulundan. Ama onun fikirlerine her zaman açığım.
FATİH VURAL