Maç öncesi istatistiklere baktığımızda ligin en çok gol atan takımı ile ligin en az gol atan 3. takımı arasında oynanacak bir maç bizleri bekliyordu. Puan cetvelindeki 3. sıra ile 18. sıra arasındaki uçurum da Beşiktaş’ın zorlanmadan baskın bir oyun sergileyerek maçı kazanması yolunda bir beklenti yaratmıştı. Oysa maç hiç de beklendiği gibi geçmedi. Maç sonu takım istatistiklerine bakıldığında bu maçta iki takımım sergilediği performans arasında büyük bir farklılığın olmadığı görüldü.
Beşiktaş’ın 10 şutta 3 isabetine karşılık, Mersin İdman Yurdu’nun 9 şutta 4 isabeti vardı. Beşiktaş 412 pasta 338 isabet kaydetmişti, Mersin İdman Yurdu 386 pasta 308. Beşiktaş’ın 18 hücum pasına karşılık Mersin İdmanyurdu’nun 16 hücum pası vardı. Kısacası istatistikler bu maçın beraberlikle bitmesinin daha adil bir sonuç olduğunu gösteriyordu.
Maçta 3 gol vardı, ancak toplam gol pozisyonunun yalnızca 5 olması bu kadar golün olduğu bir maçtan neden seyir zevki alamadığımızı açıklar gibiydi. Maçın durağan kimliğine karşılık bireysel performansları ile ön plana çıkan birkaç isim oldu. Bunlar Beşiktaş’ta Fernandes ve Niang, Mersin İdman Yurdu’nda ise Mert Nobre’ydi. Fernandes girdiği 2 gol pozisyonundan 1’ini gole dönüştürerek bu sezon elde etmiş olduğu inanılmaz % 50’lik gol pozisyonlarını değerlendirme oranını korumayı başardı. 4 şut çekip 2’sinde kaleyi buldu. Yaptığı 55 pasın 44’ü yerine ulaştı.
Oyun içinde 74 kez topla buluşup oyunun akışını belirleyen isim oldu. Niang bugün bir forvet oyuncusundan çok bir orta saha oyuncusuymuş gibi etkili bir performans sergiledi. 42 defa topla buluştu, 31 pas atıp 24 isabet kaydetti. Mert Nobre ise attığı 2 golle (biri kendi kalesine) maçın sonucunu belirleyen isim oldu.
Temposu biraz daha yüksek olsa da dün oynanan Fenerbahçe - Akhisar Belediyespor maçını andırır bir maç izledik. Gülen taraf Beşiktaş oldu. Ama istatistikler beraberliği gösterdi.
HAKEM DEĞERLENDİRME
Merkez Hakem Kurulu’nun gelecek yıllarda FIFA listesine almak için yetiştirdiği isimlerden. 15 yıllık hakem olan Abdullah Yılmaz bu akşam profesyonel liglerdeki 194. maçını yönetti. Maçın ilk 10 dakikasında oyunun daha akıcı oynanması adına ikili mücadelelerde ki müdahalelere devam kararı verdi ama oyunun devamında sinirlenen oyuncular bu basit faul kararları sonrasında rövanş faul diye tabir edilen faule karşılık fauller yaptılar. Hakem Abdullah Yılmaz ilk yarının sonuna kadar sarı kartlarla oyunun kontrolünü bir nebze olsun eline alsa da oyundaki gerginliği düşüremedi.
Beşiktaş’ın ilk golü öncesinde oynattığı övgüye değer avantaj ise hakemin faullerde standardı yakalayamayan yönetiminin gölgesinde kaldı. Abdullah Yılmaz ilk yarıda olanların farkına varmış olacak ki, ikinci yarıda bütün pozisyonlara yakın olup, hiçbir faulü kaçırmadan, oyunu kontrolü altına aldı. İkinci yarının ilk dakikalarında gelen gol sayesinde maç biraz daha rahatladı ve hakemler adına herhangi bir sorun yaşanmadan 90 dakika tamamlandı.
Eğer hakemi sadece ilk yarı ile değerlendirmemiz gerekseydi vasat bir yönetim gösterdiğini söyleyebilirdik fakat devre arasında ilk yarının muhasebesini yapabilmesi ve ikinci yarıda müsabakanın kontrolünü sağlayabilmesi ile vasatın üzerinde iyi bir yönetim gösterdiğini söylememiz gerekir.