İspanyaya yerleşen Tayfun, evinin kapılarına açtığı dergimize, 7 yıllık
Türkiye macerasında yaşadıklarını tüm çıplaklığıyla anlattı
"EN BÜYÜK HATAM BEŞİKTAŞA GELMEKTİ"
Dışarıdan
Beşiktaşı hep pozitif bir kulüp olarak görüyordum. Bu kadar sorun yaşayacağımı tahmin edemez ve düşünemezdim. Ben hayatımda kadro dışı kalan bir
futbolcu değildim. Beni tanıyanlar bilir. Ben ne yapabilirim ki kadro dışı kalayım. Bütün bunları sonradan düşündüğümde Beşiktaşa
transferim büyük hataydı. İspanyada kalsaydım şimdi belki daha iyi yerlerde oynuyor olabilirdim.
F.BAHÇELİ TAYFUNUM
Kesinlikle
Fenerbahçeli Tayfunum. Bunu yüzde yüz söyleyebilirim. Ama şimdi burada çok ters anlaşılabilirim. Beşiktaşa saygım var ancak ortada bir gerçek de var. Ben futbol kariyerimde en önemli adımımı Fenerbahçede attım ve Tayfun olmamda, ne olursa olsun Fenerbahçe kulübünün büyük payı var. Orada yaşadıklarım unutulmaz. Unutmak saygısızlık olur. Zaten her zaman için Fenerbahçeli Tayfun diye anılmak istiyorum.
F.BAHÇEDE KALMAK İSTERDİM
Avrupa hedefim zaten her zaman vardı ama bu demek değildir ki ben Fenerbahçeden ayrılmak istiyordum. O sene Fenerbahçede satıştan kalmıştım. Milli
futbolcu olarak böyle bir duruma düşürülmemeliydim. Yani F.
Bahçede o sene sonuçta istemediğim bir ortam oluştu. Açıkçası bu durum içimde kaldı. Ben de bu yüzden gitmek istedim ve
Real Sociedada
evet dedim. Fenerbahçede bunları yaşamasaydım, her şey normal gitseydi, sanıyorum ki gelecekte Fenerbahçenin kaptanı olacaktım. Çünkü benden sonra orada fazla maç oynayan ve istikrarlı olan bir futbolcu kalmamıştı.
REAL SOCİEDAD DOĞRU SEÇİMDİ
Hayatımda ilk önemli doğru kararı Fenerbahçeye gelmekle vermiştim, ikinci doğru kararım
Real Sociedad transferimdi. Tabii ki insan bunları sonradan anlıyor ve değerlendiriyor.
BEŞİKTAŞTA BUNLARI YAŞAYACAĞIMI DÜŞÜNEMEZDİM
Beşiktaşta böyle olacağını sanmıyordum. O an benim için Beşiktaş çok pozitif bir kulüp olarak görünüyordu. Gerçekten dışarıdan Beşiktaşı hep pozitif bir kulüp olarak görüyordum. Bu kadar sorun yaşayacağımı tahmin edemez ve düşünemezdim. Aklımın ucundan bile geçmezdi. Ben hayatımda kadro dışı kalan bir futbolcu değildim. Beni tanıyanlar bilir. Ben ne yapabilirim ki kadro dışı kalayım. Bütün bunları sonradan düşündüğümde Beşiktaşa transferim büyük hataydı. İspanyada kalsaydım şimdi belki daha iyi yerlerde oynuyor olabilirdim.
Peki, ne yaptın da kadro dışı kaldın?
Hiçbir şey yapmadım. Her şey Del Bosquenin gitmesi ve
Rıza Çalımbayın gelmesiyle başladı.
FUTBOLCUYA DA SÖZLEŞMEYE DE SAYGI YOK
Bir
sakatlık geçirdim bu sırada. Sakatlıktan sonra Rıza Hoca beni kadroya almamaya başladı. Sezon sonu geldi ve Seninle devam etmek istemiyoruz diyerek beni kadro dışı bıraktılar. Özellikle Türkiyede ne yazık ki bütün kulüpler kendinde bu o hakkı görüyor. Hiç nedensiz kadro dışı bırakıp futbolcuyu zor duruma sokuyorlar. Ne futbolcuya ne de imzalanan mukavele saygı gösteriliyor. Sonra benim aldığım duyumlara göre bunu
yönetim istemiş. Yönetim hocaya attı, hoca yönetime attı, öyle gitti olay.
RIZA HOCA BENDEN KAÇTI
Bence yönetimin bu kararda önemli bir payı var. Rıza Hoca beni iyi tanır. Bu konuda kendisi çok zayıf kaldı diye düşünüyorum. Zaten Türkiyede hocalar genelde yönetime göre hareket ediyor ve böylece zayıf kalıyor, eziliyorlar. Rıza Hocanın benimle teke tek konuşmasını beklerdim... Ama o hep kaçtı benden.
40 DERECE SICAKTA İDMAN YAPTIRDILAR
Sezon başında
takım sanırım
Avusturyada kampa gitti. Biz de kadro dışı kalanlar
Fulyada idmana çağrıldık. Bir ara günde üç kere idman yapıyorduk. 40 derece sıcaklıkta öğle saatlerinde idmana çıktık. Orada birisi sıcaktan bayılsaydı veya bir sakatlık olsaydı, başımızda ne doktor vardı ne de bir şey. Takım kampta üç kere çalışıyormuş, biz de burada üç idman yapacakmışız. Onların idmanı 12.00de olursa biz de burada 12.00de çalışacakmışız. Ama onların saat 12.00de çalışırken tepelerinde güneş yoktu. Avusturyada çalışıyorlardı. Gerçi benim işim bu, bana günde 10 kere idmana çıkacaksın deseler ben 10 kere çıkarım. Bazı insanlara profesyonellik örneği verdiğimize inanıyorum.
PES ETTİRMEYE ÇALIŞTILAR
Açıkçası bizi Fulyada yıpratmaya çalıştılar. Pes ederler ve daha kolay ayrılırlar diye düşündüler. Ama planları tutmadı ne yazık ki.
Planları neydi? Ne yapsaydınız onları rahatlatırdı?
Alacaklarımızı bırakıp Beşiktaştan ayrılmamızı istediler. İnanılmaz bir rakam bırakacağım, hem de kadro dışı kalmışım. Zaten dışarıya verdiğimiz görüntü problemli
futbolcular imajı. İnanılmaz bir olay yani. Orada kadro dışı kalan iki kişinin rahat 100 milli maçı var.
TİGANA BİZİ İSTEDİ AMA
Benim bildiğim Rıza Hoca gönderildikten sonra
Tigana bizi geri istemiş. Ancak yönetim izin vermedi. O arada zaten olay belli oldu.
Hani Rıza Hoca bizi istemiyordu? Rıza Hoca gitti, biz neden dönmüyoruz takıma? Neyse...
BEŞİKTAŞ DÖNEMİ KÖTÜ BİR RÜYAYDI
Beşiktaş dönemin senin için kâbus gibi geçti diyebilir miyiz?
Kâbusu bırakın, benim için inanılmaz kötü bir rüyaydı. İnsan hayatında öyle bir şey yaşayacağını düşünemiyor. Çok zor günler geçirdim o günleri ve bana çok şey öğretti.
OĞLUM İÇİN FUTBOLU BIRAKTIM
İspanyaya döndüm Haziran sonunda oğlum doğdu. Oğlum doğduktan sonra bazı sağlık sorunları oldu. Bu yüzden 3-4 ay hiçbir şey yapamadım. Kan kusuyor, dışkısından da kan geliyordu. İlk oğlumdu ve eşim de çok zor günler geçiriyordu. O dönemde transfere dur dedim. Önce Beşiktaş problemi, daha sonra çocuğumun problemi
Çok zor günlerdi benim için. O problem ortaya çıktığı zaman her şeyi çok farklı görüyorsun. Yaşadıklarını düşünüyorsun ve sonra diyorsun ki, Senin için ne önemli? Ve orada o kararı verdim. Büyük bir sorun değildi ama o korkuyla yaşadık tabiî ki birkaç ay. Bir daha olur mu olamaz mı diye. Sonuçta
genç olmama ve ortada teklifler bulunmasına rağmen futbolu bırakma kararı aldım.
MEDYA BÜYÜK KULÜPLERİN YANINDA
Türkiyede bir futbolcu kulübüyle problem yaşarken, özellikle de büyük kulüplerden birinin oyuncusuysa, haklı olsa bile hangi basın kuruluşu futbolcunun yanında, hangisi doğruları yazıyor ki? Hangi
yönetici doğruları söylüyor ki? Ters anlaşılmak istemiyorum; tabii bu söylediklerin basının tümü için geçerli değil ama çoğunluk böyle. İnsanlar menfaatleri için ne yazık ki doğru olmadığı bildikleri davranışları da sergileyebiliyor. Ve dışarıdaki insanlar etkileniyor, inanıyor.
HOCALAR YÖNETİMLERİN MAŞASI
Beşiktaşta bunları yaşarken 32 yaşındaydım. Yazılanları ve konuşulanlar kaldıracak kadar tecrübem de vardı, karakterim de güçlüydü. Yine de insanın gücüne gidiyor. Çünkü senelerce örnek sporcu olmaya çalıştım ve sonunda böyle haksız bir duruma düştüm. Tabiî ki bazıları bana Yönetim seni kadro dışı bıraktı, bazıları da Seni kadro dışı bırakan hoca diyordu. Ben Rıza Hocanın tek başına karar verebilecek güçte olacağına hiç inanmıyorum. Türkiyede
yerli teknik adamlar yöneticilerin maşası oluyor özellikle büyük kulüplerde. Kendi ağırlığını ortaya koyamıyorsan ve her şeye evet dersen zor duruma düşersin. Sonunda ne kadar çabuk gönderildiğinin farkına bile varmazsın. Bunların örneklerini sadece ben değil, çoğu futbolcu görmüş, duymuş ve yaşamıştır. Tabii ki tüm hocalar böyle değil ama yeterince örnekler var Türkiyede. Ve sonra kamuoyunda durumlarından şikâyetçi oluyorlar.
FENERBAHÇE AYRI BİR DÜNYA
Almanyada yaşarken ne Fenerbahçeyi ne
Galatasarayı ne de Beşiktaşı tutuyordum. Fenerbahçeye transfer olduktan sonra Fenerbahçenin ayrı bir dünya olduğunun farkına vardım. Tabii ki başarılı olmam da etkiledi. İyi veya kötü günler yaşansa da insanın kanına işliyor. Ne kadar gerçekçi ve ne kadar profesyonel olsam da bu böyle. Bana uymayan kelimeler ama duygusal olarak çok etkiledi beni.
EN BÜYÜK HAYAL KIRIKLIĞINI DÜNYA KUPASINDA YAŞADIM
Bütün kararlarımın arkasında durabilirim, hem de hepsinin. Tabiî ki bazı şeyleri yaşadıktan sonra o keşke kelimesini kullanabilirim. Keşke Beşiktaşa gelmeseydim, bunları yaşamasaydım diyorum bugün. Ama bir tecrübe olarak da görüyorum. Yine de kendimi çok şanslı görüyorum. Tabiî ki buraya kadar gelmemde benim de emeğim var ama şans da yanımdaydı. Tek bir burukluğum var geçmişe dönük olarak. O da 2002 Dünya Kupası. Onun dışında her hangi bir önemli eksiklik hissetmiyorum. İki tane
Avrupa Şampiyonasında oynadım. Ardından Dünya Kupası elemelerinde oynadım ama finallerde kadrodan çıkarıldım.
Elemelerde oynamıştın, niye Dünya Kupasında yoktun?
Bilmiyorum. Şenol Hocaya sorsak kendisi de belki tam bilmiyordur. O zaman onun kararıdır. Beni kadroya almadı. En büyük hayal kırıklığım buydu. Bunu hiçbir zaman unutmayacağım. Dün gibi hatırlıyorum, odamda banyodaydım.
Kapı çaldı, hocanın beni yanına çağırdığı söylendi. Banyodan çıktım, hemen hocanın yanına gittim. Doğru-dürüst sebep vermeden Seni kadroya almadım dedi. Ben de Tamam, yarın ben dönüyorum dedim. Bu olay
Hong Kongda oluyor. Kaleci Metin, Cihan ve ben kadrodan çıkarılmıştık. Onlar zaten önceden tahmin ediyorlardı. Çünkü elemelerde oynamamışlardı. Bense o dönem çok formdaydım. Real Sociedadda bütün maçlarda banko oynuyordum. Real
Madride üç atmıştık. Roberto
Carlosa karşı çok iyi bir maç çıkarmıştım. Önümüzdeki ilk müsabaka da
Brezilya maçıydı. Carlosa karşı oynayacak kişi bendim. Banko oynarım diye düşünüyordum. Zaten Carlosu da çok iyi tanıyordum. Hocanın da bunu bilmesi gerekiyordu. Benim o maçta yer bulmam takım için avantaj diye düşünüyordum. Ama olmadı. Yarın döneceğim deyince, Dönme, yanımızda kal dedi. Bu cümleyi nasıl söyleyebiliyorsun? dedim ve çıktım yanından.
MAÇLARI BİLE SEYRETMEDİM
Türkiyeye döndüm ve hayatımın en zor günlerini yaşadım. Türkiye maç kazanıyor, arabalar, konvoylar geçiyor, kornalar çalıyor... Ben gruptan çıktıktan sonra maçları bile izleyemedim. Neden izlemedin? dersen, izlemek istemedim. O kadar etkilendim çünkü. Dünya Kupasından sonra Şenol Hoca yeniden Milli Takıma çağırdı beni. Sadece vatandaşlık görevim olduğu için gittim.
ÇAĞIRDI AMA OYNATMADI
Dünya Kupasından sonra çağırdı beni.
Kadroya aldı ama hiç oynatmadı. Bence kendisi de ne yaptığının farkında değildi. Belki dünya üçüncülük kafasını karıştırdı... Daha önce de söylediğim gibi, milli görev olduğu için katıldım kamplara
FAVORİ SEVİLLA
Fenerbahçenin Sevilla maçı ne olur?
Sevilla maçı zor. Özellikle deplasmandaki maç çok zor olacak. İlk maçın
Kadıköyde oynanması avantaj olabilir. İyi bir sonuç alıp, Sevillada kontrataklarla gol bulabilirler. Bu eşleşmenin favorisi Sevilla ama
F.Bahçe içerdeki maçta
Intere oynadığı oyunu gösterebilirse Sevillayı zor durumda bırakır. Dikkatli olmazsa, tam tersi neye uğrayacağını şaşırır. Çok sayıda kaliteli ve hızlı atak futbolcuları var ve inanılmaz çabuk kontratak golleri bulabiliyorlar.
KULÜPLER NEDEN MUKAVELE YAPIYOR Kİ?
Son zamanlarda Del Bosque ile görüştün mü?
Yardımcısıyla devamlı görüşüyorum. Davaları sürüyor. Bu da bir Türkiye klasiği. Sadece o değil ki... Futbolcular veya hocalar Türkiyeden çoğunlukla problemli ayrılıyor. Paraları ödenmiyor ve davalar açılıyor.
FIFAda dosyalarımız dolu. Benim de Beşiktaşta başıma gelenler ortada.
Kulüpler tarafından futbolcuya, hocalara ve en önemlisi mukavelelere saygı gösterilmiyor. Kendime soruyorum, acaba neden mukavele yapılıyor? Yapmasınlar bari.
YABANCI PARA İÇİN GELİYOR
Yabancı futbolcuların Türkiyeyi
tercih etmesindeki sebep nedir sence?
Futbolcuların ilk tercihi genelde
İngiltere, İspanya Almanya,
İtalya veya
Fransa Ligidir. Yabancıların bizim ligimize para için değil kaliteli olduğu için gelmesi gerekiyor. Ne yazık ki bizi para için tercih ediyorlar.
FUTBOLUN ÜST DÜZEYİNDE OLMAK İSTİYORUM
Bundan sonra ne yapmayı planlıyorsun?
Bir süre önce futbolu bırakma kararı aldım ve üst düzeyde bıraktığım için mutluyum. Zor ama iyi düşünerek verdim bu kararı. Almanca,
Türkçe,
İngilizce ve İspanyolcayı çok iyi biçimde konuşabiliyorum. Almanya, Türkiye ve İspanya futbol piyasasını çok iyi tanıyorum ve iyi bağlantılarım var. Kesin karar vermedim ama şunu diyebilirim kesinlikle futbolun içinde kalmak ve çalışmak istiyorum. İlk etapta antrenörlük kurslarına başladım ve ilk kursumu bitirdim. Diplomamı Almanyadan aldım. Bir sonraki kursumu belki İspanyada yaparım. Bir de o kültürü göreyim. İlk hedefim kendimi iyi hazırlamak ve hedeflerime doğru ilerlemek. Futbolun üst düzeyinde kendime yer bulmak istiyorum. Bu İspanya da olur Almanya da veya herhangi başka bir
ülke de...
Kaynak: Futbol Extra