İşte spor yazarlarının yorumları:
Rıdvan Dilmen (Milliyet): Heykeli Dikilmeli
Gündüz seasında ligin dört namağlup
takımından ikisi
Galatasaray ve
Eskişehir unvanlarını yitirmiş, kalan iki takım da Kadıköy'de aralarında oynuyor.
Fenerbahçe'nin
şampiyonluktaki en ciddi rakibi kaybetmiş, daha
sezonun başında ikinciye beş puan fark yapma şansı doğmuştu. Bu durum
doğal olarak takımın iştahını kabartmıştı. Belki müthiş oynamadılar ama çok istekli ve hırslıydılar.
Fenerbahçe takımında koşmayan yoktu. Biraz
Santos arkadaşlarının gerisinde kaldı. Kaleci
Volkan çok konsantreydi. Üç tane müthiş top çıkardı. O fiziğine rağmen çok çabuktu. Gökhan
Gönül toparlanmış, sürekli birlikte oynamaya başlayan
Bilica ile Lugano'nun uyumları giderek yükseliyor. Bilica'yı birkaç haftadır çok beğeniyorum. Gelişi güzel oynamıyor, çok dikkatli.
Cristian ile Emre de müthiş oynadılar. Dönüşümlü olarak ileriye çıktılar. Şu anda ligin en iyi, en formda ikili orta saha oyuncuları.
Güiza yine ileride çok top kaybediyor.
Mehmet Topuz istekli ama etkili değil.
Açıkcası iyi maç oldu. İki takım da çok koştu. Çok keyif aldığım bir doksan dakika izledim. İki yıldır yatan Fenerbahçe sezon başında iyi çalışmasının semeresini havalar serinledikçe, sezon ilerledikçe alacak gibi.
Daum'u da nokta ve doğru değişiklikleri nedeniyle kutlamak gerek.
Maçın tempolu geçmesinde
hakem Kuddusi Müftüoğlu'nun etkisi oldu. Ancak
kartlarda hata yaptı.
Gençlerbirliği kaptanını atmaması çok ilginçti.
Gürcan Bilgiç (Sabah): Rekorların Efendisi
Bu maçın kritiğini en iyi kimin yapacağı tartışılmaz bir konudur. Elbette Güiza... Maçı en yakından izleyen, tereddütsüz otorite olarak güvenilir yorum sahibidir! Bir tek sıkıntısı var; ifadesi de santrforluğu gibiyse, fazla talep görmez...
Maç oynanıyor,
taraftar galeyanda. Nasıl mutlular, görmeniz lazım. Nedeni ise basit ve garip; takım pres yapıyor...
Alex, Daum'u ikinci kez kayığına bindirdi. O oynuyor, atıyor-attırıyor ve rekorlar Daum'un hanesinde... En güvenilir kürekçi, Zico'yu da 100. yılda dalgalardan geçirmişti.
Yine takımını sallantıdan kurtarıyor, yine oyunbozanlık yaparak, "Buraların efendisi benim" diyor...
Peki Güiza'dan hala nasıl memnun? Menajeri Figer'in yakın arkadaşı olmasının bu ısrarda payı olabilir mi?
Belki haksızlık ediyoruz ama
futbol performansı içinde izah sorunu yaşıyoruz. Eski arkadaşlar konuşmuş, "Baba, bir tane atsın ya!" demiş olabilirler.
Bunu Alex ile oynayıp başaramayan santrfora, nasıl bir "tahammül" kitabı yazılabilir ki?
Fenerbahçe taraftarı, Ankara'dan gelen üç farklı yenilgi haberinin tadını ve anlamını en iyi kavrayanlar arasındaydı. Maça istekli başlayıp, ıslıklarla oyuncularını geri koşturup, alkışlarla prese başlattılar. Maç alan değil, aynı zamanda takım yöneten tipteydiler.
Kuddusi Müftüoğlu ufak-tefek hatalar ile maçı ortadan yönetirken,
İlhan Eker'e ikinci sarıyı çıkartamadı. Pozisyon tartışmalı olsa, bunu yazmam bile. Müftüoğlu neden kendisini tartışmaya açıyor, anlamış değilim.
Selçuk Yula (Fotomaç): Saygı Duyun
Emre Belözoğlu'nun cezası bittiği için oynayacağını biliyorduk. Ama bu sırada da Kazım'ın kart cezalılığı durumu ortaya çıktı. Orda da Mehmet Topuz'un oynayacağını biliyorduk. Yani bu demek oluyor ki Fenerbahçe'de işler yolunda. İskelet tamamlanmış, kadro belli. Kim nereden çıkarsa veya kim nereden girerse işlemin ne olacağını biliyoruz. Artık Fenerbahçe takımını 5 yaşındaki çocuk bile sayabiliyor, işte olay budur. Fenerbahçe 8'de 8 yaptıysa bunu tesadüf olarak algılayanlar futboldan anlamayan insanlardır. Yıllarca Alex'e "Takımı yavaşlatıyor, 10 kişi bırakıyor" diyen sevgili Fenerbahçe'yi takip eden meslektaşlarım bugün de aynı şeyleri yazsınlar bakalım. Alex onları utandırmaktan bıkmadı, onlar utanmaktan bıkmıyorlar.
Bu kafayla gidildiği müddetçe 9'da 9'lar, 10'da 10'ları da göreceğiz. Kimse merak etmesin. Fenerbahçe bu ligin üstünde bir takımdır. İki saat arayla iki şampiyon adayını seyrettik. Arada dağlar kadar fark var. Geçen hafta Fenerbahçe, Antalya'da biraz sallandı. Hafta arası Sheriff'te de biraz sallandı.
Önemli olan galibiyetti. Fenerbahçe bunu aldı. Önümüzdeki günlerde
Elano mu Alex mi,
Rijkaard mı Daum mu muhabbetlerini biraz daha dinleyeceğiz gibime geliyor. Sonuçta bu takıma saygı duyulması gerekir diye düşünüyorum.
Kemal Belgin (Türkiye Gazetesi): Düello Alex'in
F.
Bahçe, ligin başından bu yana
Twente maçı hariç,
Avrupa kupaları dahil topu kolay kolay vermeyen, orta alan dediğimiz hayali bölgeyi iyi kapatan, en ciddi rakibini sahadaki belki topla en az oynayan, en etkisiz oyuncusuyla yendi. G.Birliği, futbol oynamayı hocasından iyi öğrenmiş ama rakibinin ceza sahası yakınlarında hâlâ
ülke futbolunun eksikleriyle boğuşmaya devam ediyor.
Emre‘nin 9 yıl evvel
UEFA Kupası'na giden yolda, yani 9 yaş daha gençken ortaya koyduğu futbolu kopyalaması, bence G.Birliği'nin daha etkili oynamasını engelleyen, bunun yanı sıra da
F.Bahçe'nin öne çıkmasındaki en etkili oyuncusuydu.
Bu galibiyetle lider F.Bahçe, G.Saray'dan biraz daha uzaklaşırken, anlaşılan o ki sinsi sinsi pek oynamadan, "bir vur üç al" özelliği ile önündeki haftaları da aşabilecek gibi duruyor.
Şunun
altını çizmekte bir kere daha yarar var.
Maçı kaybetmiş olmasına ve Volkan‘la giriştiği düellodan yenik çıkıp, direkleri sayesinde de uzun süre maçta iddialı kalan G.Birliği, bu ligin en iyi üç takımından biridir. Bu sebeple öyle veya böyle F.Bahçe'nin bu galibiyeti, yukarıda da değindiğim gibi bugüne kadar oynadığı tüm resmi maçlar dahil hepsinin içinde gerçekten kazanılmış oyundur.
Selim Soydan (Vatan): Tabelaya Bakalım Göbek Atalım
G.Saray'ın hezimete uğradığı haftada, ligin en güçlü takımlarından biri olan G.Birliği'ni, 2 topunun direkten döndüğü maçta güle oynaya yenen, 8'de 8 galibiyete ulaşarak tarihe geçen F.Bahçe'yi kutluyorum.. Ama bazı isimlerden özellikle bahsetmek gerekiyor.. Sağdan saymaya başlıyorum.
ALEX.. İddia ediyorum, Türkiye'ye gelmiş geçmiş en büyük futbolcudur Alex.. Hagi'den de büyüktür.. İstatistikler bunu zaten söylüyor.. Heykeli dikilmelidir.. Dünkü maça bakın, 2 pozisyona girdi, ikisini de gole çevirdi, dengedeki maçı 2-0 yaptı.. Elinde böyle altın anahtar olduktan sonra F.Bahçe kilitlenen her maçı açmasın da ne yapsın?
EMRE.. Alex ayağında top olduğu zaman kalitesi farkedilen üstün bir yetenek.. Emre ise ayağında top yokken de, varken de sürekli oyunda.. Orta sahada öyle geniş yer kapladı ki, G.Birliği'ne doğru dürüst organize olma fırsatı vermedi.. Her topa koştu, müdahale etti.. Bir kez topla gitti, direkten dönen o şutunun gol olmaması şanssızlıktı..
ŞİMDİ bazı futbol bilginleri, "F.Bahçe iyi oynamadı, az bastırdı" filan diyeceklerdir.. Ben onlarla ilgilenmiyorum.. Tabelaya bakıyorum.. Bu takımın geçen sezonun 8. haftasında 12 puanı varmış.. Şimdi ise 24.. F.Bahçe en yakın rakibi G.Saray'ın 5 puan önünde.. G.Saray 3 yemiş, Beşiktaş'ta ihtilâl çıkmış, Sivas'ın hocası değişmiş, Trabzon'un da eli kulağında..
EE, bu tabloda biraz eksik olan futbol olsun.. Nasılsa bu başkan, Alex, Emre, Volkan ve Daum o eksiği de tamamlarlar çok yakında.. Bekleyin, çok az kaldı..