Maçla ilgili yazar yorumları şöyle;
AHMET ÇAKAR: ADI SKANDALDIR (SABAH)
Fenerbahçe gibi bir
takım 70. dakikada ikinci golü bulup 2-0 öne geçiyor ama maçı kazanamıyor. Bunun adı skandaldır. Bunun adı '14
Mayıs 2006' ruhunun geri gelmesidir. Ama bunun adı belki de birkaç hafta sonra 100.yılda
şampiyonluğu kaybetmek manasına gelebilir. Üstelik dün gece sahada
Selçuk Dereli de yoktu. Fenerbahçe'yi üzmeyen bir
hakem, kötü oynayan bir
Denizlispor ama kazanamayan bir Fenerbahçe vardı. İlk yarıya baktığımızda kaçan gollerle beraber maç 4-0 olurdu. Ama ikinci yarı Fenerbahçe'nin aylardır süregelen rahatsızlığı yine ortaya çıktı. İki yan top ve Denizlispor'un attığı iki gol...
GÜRCAN BİLGİÇ: KİMİN ENSESİ KALIN? (SABAH)
Düne kadar her şey çok farklıydı. Sahada yapılanlar ve alınan sonuçların, kaybedilen puanların nedenleri belli, demeçler bile tek tipti. Ama düne kadar.
Şampiyon olmak isteyen takımın birden fazla rakiple mücadele etmesi
doğal. Hele adı F.
Bahçe ise. Bugüne kadar olan kayıpları, haksızlıkları açıklayacak pek çok neden vardı...
Şampiyon olacak takım 2-0'ı yakaladığı maçı verir mi?
Eğer, 50 bin
taraftarının "şampiyon" tezahüratlarını arkasına almışsa, en yakın rakibi son saniyelerde gelen bir golle kazanmışsa, böyle bir fırsatı tepebilir mi?...
HAKKI YALÇIN: DEPRESYON! (FOTOMAÇ)
Dün gece Şükrü Saracoğlu'nda liderliğe ve belki de şampiyonluğa ait bir
damar kesildi. Bu kez kendi cephesindeki askerler tarafından yolu kesildi Fenerbahçe'nin... Sarı lacivertli
futbolcuların,
şampiyonluk için yola çıktığına dair hiçbir
tanık yoktu sahada. Ama
sanık çoktu....
Denizlispor'u yenmek üç puanı almak kadar, geçen yıldan kalan bir hesabı kapatmak demekti. Ama taraftarın sevgisini hüzünle beslemek, o
futbolcuların geçen yıldan kalan alışkanlığı galiba...
SELÇUK YULA: BÖYLE DE OLUR MU? (TAKVİM)
Fenerbahçeli
futbolcular Beşiktaş maçından sonra kaybedilen
kupanın arkasından lige iyice asıldıklarını dün
akşam gösterdiler. Anormal bir hırs vardı. Bu hırs bazen iyi bazen kötü sonuçlar doğurdu...
Fenerbahçe taraftarı geçen seneki Denizli'de oynanan maçtaki futbol dışı hareketleri unutmadı. Bu yüzden de tribünleri tıklım tıklım doldurdu ama önemli olan intikam değil sahada oynanan futbol. Denizli takımı aynı geçen sene olduğu gibi yine küme düşmemek için çırpınan bir takım. Bu yüzden de elbette ellerinden geleni yaptılar. 2-0'dan sonra 2-2'yi yakalamaları büyük başarı. Yalnız burada yenilen gollerde Fenerbahçe savunmasının nerede olduğunu sormak isterim. Bu kadar basit goller yenir mi? Öğlen saatlerinde Beşiktaş'ın oynadığı futbolu seyrettikten sonra Fenerbahçe'nin, Denizli'yi yenip Beşiktaş'ı, İnönü'de kesinlikle yeneceğini düşünenlerdendim ama bu düşüncemi maalesef futbolcular boşa çıkartıyor.
CAN BARTU: FUTBOL BU (HÜRRİYET)
Fenerbahçe dün gece farklıydı. Kazanmak için oynayan takım işte böyle mücadele eder. Bastırır, topa hakim olur. Topa girer, ikili mücadeleye girer, rakibinden topu söker alır.
Fenerbahçe oynadığı maçların hiçbirinde dün akşamki kadar çok şut atmamıştı. Fenerbahçe istekliydi. Önemli olan da buydu.
Tabii doğru gitmeyen birşeyler yine vardı. Fenerbahçeliler defansları sıkıştığında topu rastgele ileri doğru vuruyorlar. Halbuki topa hakimsin, ona sahip ol, telaşa kapılma. Ama nerede... Netice de bu yüzden iki gol yediler. Hem de 2 farklı galibiyetten beraberliğe razı olarak...
RIDVAN DİLMEN: TEK SUÇLU (MİLLİYET)
Bu maçın mazereti yok. Nasıl mazereti olsun ki... Gaziantep'te çok kritik bir maç oynuyorsun ve ciddi efor sarfediyorsun. Dönüyorsun Kadıköy'de Beşiktaş ile
tansiyonu ve mücadelesi yüksek 120 dakikalık bir derbiye çıkıyorsun. Hem fiziksel, hem
psikolojik olarak bitmişsin. Ama Teknik Direktör Zico üç gün sonra yine aynı kadroyla sahaya çıkıyor. Bunu anlayabilmek mümkün değil.
Bu maçın birinci suçlusu Zico'dur. Onun hataları Fenerbahçe'ye telafisi mümkün olmayan çok önemli iki puanın gitmesine yol açtı.
MUSTAFA DENİZLİ: KRİZ YÖNETİMİ... (MİLLİYET)
Fenerbahçe bir
kriz yaşıyor. Pardon, iki kriz yaşıyor. Biri saha içinde, biri dışında. Saha dışındakinin çok iyi yönetildiğini söyleyemem. Gereksiz bir tansiyon yükseltmesi, sağduyulu yaklaşım ve iyi analizin olmadığı bir kriz yönetimi. Saha içi ise gerçekten felaket.
Yazılarımı dikkatle takip edenler, bu analizlerin kaleme alındığı dönemlerde Fenerbahçe'nin uzak ara lig lideri olduğunu, tartışmasız şampiyon gösterildiğini biliyorlar. Halbuki Fenerbahçe'nin iyi futbol oynadığı maç sayısı çok az. Zaten bu tercihlerle, bu saha dizilişiyle iyi oynaması bana göre mümkün değil. Sadece kazanmak, büyük takım taraftarına yetmez. Fenerbahçe'nin iyi futbol oynaması lazım. Peki bu kadro, bu tercihler ve bu sistemle Fenerbahçe iyi futbol oynayabilir mi? Asla...
ZEKİ ÇOL: FENERBAHÇE HARAKİRİ YAPTI (ZAMAN)
Sahanda 2-0'lık bir avantajı yakalayacaksın. Son 20 dakikaya önemli bir skor rahatlığıyla adım atacaksın. Sonra da iki gol üst üste yiyip, ayağına dek gelen kısmete tekmeyi vuracaksın! Şampiyonluk mücadelesi böyle verilmez. Hele şu sıralar
altın değerinde olan o puanlar, bu denli heba edilmez.
... Lafa geldiğinde hep şikayet! Yok önünü kesmek istiyorlarmış da... Şampiyonluğuna engel olmaya çalışıyorlarmış da... Eh, iyi güzel de... Sen ne yapıyorsun?
Vestel Manisaspor maçında ne oynamıştın? Denizlispor maçını niye kazanamadın? Çuvaldızı başkalarına saplarken, iğneyi kendine batırmak gibi bir niyet yok.
HALDUN DOMAÇ: YİNE DENİZLİ, YİNE HÜSRAN (YENİ ŞAFAK)
Beşiktaş'la oynadığı 120 dakikalık kupa maçının ardından Fenerbahçe'den yüksek tempolu bir mücadele ortaya koymasını beklemek hayalcilik olurdu. Ancak Beşiktaş maçında kaçırılan gollerin futbolculara
ders olarak gösterilip, aynı hataların yapılmaması üzerine bir dizi söylev hazırlanacağını düşünüyorduk. Ama nerede?...
... Maçın ikinci yarısında Fenerbahçe sahada sadece gol vuruşlarında görünen Alex'le 2-0 öne geçti ama dakikalar ilerledikçe oyundan düşeceği kesindi. Ancak Zico yorgun takımı
yenileme konusunda en ufak bir girişimde bulunmadı. Ta ki durum 2-2'ye gelinceye kadar.
Sonuçta Fenerbahçe şampiyonluk yolunda Denizlispor'un Yusuf önderliğinde ki akıllı futboluna teslim oldu.
SELİM SOYDAN: SUÇLULAR İÇERİDE (VATAN)
Perşembe akşamı oynanan kupa maçının yorgunluğu ve izleri ile maçtan sonra yaşanan olayların gerginliğinin dün akşama taşındığını görüyorduk...
Alex'in penaltısından sonra ne yazık ki herkes maçın bittiğini zannetti. Aklıma bazı sorular geliyor:
F.Bahçe'nin savunması bu kadar çabuk ve kolay gol yer mi? F.Bahçe'nin fiziği bu büyük mücadele için yeterli mi? Maalesef yeterli olmadığı görülüyor...
... Hele hele Zico dün Yusuf'u farketmedi. Bir Yusuf, bırakın Denizli'yi, bütün bir maçı idare etti. Peki Zico buna ne
tedbir aldı. Oyunun başından beri topları tutan, çeviren, dağıtan, oyuna yön veren Yusuf'u Zico hiç mi görmedi? Peki Zico görmedi de hiçbir futbolcu da bunu hissetmedi mi? Bir kişi de şu adamın yanına gideyim de ben tutayım demiyor mu?
Yazık günah değil mi? 2-0 öndeyken F.Bahçe 2 gol yiyip ligin bitimine 4 maç kala böylesine hayati 2 puan kaybetmesi? Hiç kimselerde suç aramayın. Suçu F.Bahçe takımının içinde arayın.
ALAATTİN METİN: BUNUN ADI STRES DEĞİL, LAUBALİLİK (AKŞAM)
Fenerbahçe üç gün önce kupadan elenmiş. Yani
hedef koyduğu iki şampiyonluktan birisini kaybetmiş. Buna rağmen taraftar takımına
destek olmak için maça gelmiş, tribünleri doldurmuş.
Her şey güzel. Golü de
erken atmışsın. İlk yarıda da göze hoş gelen, en azından mücadeleci futbol da oynamışsın.
Ama ikinci yarıda sahada Fenerbahçe takımı yok.
Bir takım 2-0 galibiyetten maçı berabere bitiriyorsa, kendi sahasında kazanamıyorsa bu işte bir yanlışlık, terslik var demektir.
Sabah