ZEKİ ÇOL: BU İŞ MASALCI DEDEYLE OLMUYOR (ZAMAN)
Çok değil, bundan 35 gün önce... Aragones, Porto'da basın toplantısında konuşuyor. Ve
Fenerbahçe'nin hedeflerinin geçen
sezondan daha büyük olduğunu söylüyor. Aragones bu... Son
Avrupa şampiyonu...
Üstelik yılların hocası. Dinleyenler bir an için umut dolu bir hoşluğu yaşıyor. Geçen sezon çeyrek
finalse, bu sezon en azından
yarı final hülyaları kafaları sarıyor. Lakin bir gün sonra
lastik patlıyor. Rezil bir oyun... Kötü bir skor... Fenerbahçe, Porto'daki ilk sınavda çakıyor. Sonra iç sahada Dinamo
Kiev beraberliği. Ve şimdi de yine iç sahada
Arsenal yenilgisi.
Fenerbahçe, bırakın yarı finali, çeyrek finali... Üç maçta
Şampiyonlar Ligi'ne havluyu atıyor. Üstelik
UEFA Kupası'na kalma şansını da büyük ölçüde tesadüflere bırakıyor.
Dikkat edin... Bu Fenerbahçe'nin bu ligde ve Kadıköy'de 15 maçtan sonra aldığı ilk yenilgi. Masalcı
dede, bu sahada İnter'i, Chelsea'yi, PSV'yi ve daha birçoklarını dize getiren
takımı, bir gıdım ileri taşımak yerine, nihayet hezimetle de tanıştırıyor.
Sonuç işte ortada. Fenerbahçe, Şampiyonlar Ligi defterini 3 maçta kapatıyor. UEFA Kupası şansı da masalcı dedenin peşinden gitmesi halinde yok olacak gibi duruyor.
İşin özeti şu: Bu iş, Aragones'le olmuyor.
GÜRCAN BİLGİÇ: NE YAZIK Kİ... (SABAH)
Bu goller daha önce yenilenlerden farklı değildi. Aziz
Yıldırım'ın 'kafasına göre' hocası için öncekiler problem olmadığından, bunları da gelecek haftalarda dert etmeyecektir. Sakatlıklar veya cezalılar olmazsa takım değişmiyor. Rakibin kalitesi veya kalibresi düzeni değiştirmiyor. Görevler aynı, hatalar aynı, sorunlar el ele vermiş ama kader de aynı.
Aziz Yıldırım'ın üç senedir seçimlerindeki yanlışlık istikrarının faturası git gide büyüyor. Aragones'e ne yazsak ne desek boş. O'nu getirenler istifasını istiyorlar ama hiç hata yapmamış gibi koltuklarında oturuyorlar. Bu faturalara birkaç yanlış adres verip en günahsızlar ile yollarını ayırıp, kendilerini aklamaya çalışacaklar.
ÖMER ÜRÜNDÜL: MUCİZE GERÇEKLEŞMEDİ (SABAH)
Fenerbahçe dün gece Saracoğlu'nda Arsenal karşısında aldığı yenilgiyle üçüncü maçlar sonunda Şampiyonlar Ligi'nde bir üst tura çıkma şansını mucizelere bıraktı. Artık bundan sonra UEFA Kupası'na devam edebilmek için mücadele edecek.
Arsenal gibi son derece organize bir takıma karşı defans bloğunu öne çıkarmak, adeta
intihar etmek gibiydi. Zaten orta saha presin yok denecek kadar yetersiz. Bir de alan daraltmayınca iki kolay gol yendi.
Dünkü neticeyi normal karşılamak gerekir. Ligdeki kolay maçlarda dahi 50 metrekarenin dışına çıkamayan Maldonado, hiç rakibi bozma özelliği olmayan Uğur ve her karşı atakta rakipten tek top çalamayan
Alex gibi oyuncularla bu tip
takımlar karşısında başarı sağlamak mucizeye bağlı olur.
HAKKI YALÇIN: YILDIRIM ÇARPTI (FOTOMAÇ)
Teknik olarak maçın tek bir analizi var. "Dün geceki Fenerbahçe defansı, Arsenal'ın attığı bütün gollere yataklık etmekten suçludur." Kaç zamandır Avrupa kupası maçlarında, böylesine kolay yenilen bir Fenerbahçe izlememiştik çünkü.
Arsenal gibi bir takımla oynarken, çift katlı bir defans anlayışı gerektiğini her
teknik adam bilir. Aragones maçın içinde değilki nereden bilsin! Bu görüntülere bakınca, "Teknik adamlar eşit dağıtılmıyor" dedim.
Yazık! Geçen yıl bu zamanlar, gözlerden fenerdi bu takım. Yüreklerden
kale... Her şey bir inat uğruna harcandı ve çok şeyleri gitti Fenerbahçe'nin... Düşleri yara almış çocuklar için masalın sonu...
Herkes bilmelidir ki, Avrupa'da geçen yıl dikilen bütün ağaçları "Yıldırım" çarptı. "Aziz Yıldırım!"
SELÇUK YULA: RÜYA BİTTİ (FOTOMAÇ)
Her maçtan sonra "Gel de Zico'yu
arama" demekten bıktık. Bir takım bu kadar kısa sürede böylesine değişebilir mi? Geçen sene Şampiyonlar Ligi'nde destan yazan Fenerbahçe, bu sene yokları oynuyor.
Peki ne oldu da böyle oldu? İşte hep söylediğimiz gibi; teknik adam değişiklikleri o kadar kolay yapılmamalı. Eğer Aragones, Maldonado'dan sağ açık yaratmak istiyorsa o onun kendi sorunu, Fenerbahçe'nin değil.
Yani Şampiyonlar Ligi'nde böyle bir maç seyretmeniz mümkün değil. Fenerbahçe belki 3-1 mağlup içeri girdi ama
Semih,
Güiza ve
Uğur Boral ile kaçırdığı yüzde 100'lük 5 pozisyonu var. İkinci yarı da pozisyonlar bulundu gene sahanın yıldızı Güiza'nın attığı golle skor 4-2'ye geldi. Sonuçta Fenerbahçe bence Şampiyonlar Ligi'nde gruptan çıkma
rüyasını kendi sahasında kaybettiği 5 puanla bitirdi. Bundan sonraki süreç UEFA için işleyecek. UEFA'nın finali Kadıköy'de olacak. Bu final için neler yapılacağını, nasıl bir
transfer politikası izleneceğini ileriki yazılarımızda anlatacağız.
MURAT BAŞOĞLU: SERİ SONU! (FOTOMAÇ)
Fenerbahçe, Şampiyonlar Ligi'nde kendi sahasında yenilmezlik
serisine Arsenal karşılaşmasında son noktayı koydu. 15 maçtır kaybetmeyen Fenerbahçe dün gece kendinden
genç, kendinden hızlı, kendinden emin bir takıma tarihi bir farka uğramadan mağlup oldu.
Ama bir gerçek vardı ki Fenerbahçe'nin
futbolcuları olmadıklarını için ne hırs ne de şevk onları başarıya taşıyamadı. Genel olarak baktığımızda Fenerbahçe'nin bu sezon oynadığı en iyi maçtı. Fakat Güiza gibi futbolcuya defansın arkasına top atmanız gerekiyorsa bu sadece Alex'in yeteneğine kalmamalı. Maalesef ki Fenerbahçe'de bunu yapabilecek ikinci bir ismin olmaması en büyük eksik.
Fenerbahçe'nin tek umudu sanırım UEFA Kupası'na katılabilmek olacak. Bu hırsına
sakat futbolcular da katılırsa 'belki' diyebiliriz. Aragones'in yapması gereken takımı sağlıklı tutabilmek olmalı. Yoksa her şey hayal olur...
MEHMET DEMİRKOL: Utanmadık, üzüldük(MİLLİYET)
Volkan'dan, Güiza'ya kadar herkeste suç bulunabilir. Ama hepimiz biliyoruz ki, dünkü sonuç bu kadroyu böyle dengesiz kuranların eseridir
Arsenal'in en tartışmalı adamı Almunia.
Wenger değil de başka bir hoca olsa aynı Enke'nin, Fenerbahçe'den gönderilmesi, gibi hızla geldiği gibi İspanya'ya dönerdi. Önündeki ideal 4'lünün 3'ü sakat. Toure, Gallas, Sagna yok. Yani çok tartışmalı bir
savunma var. Zaten ilk yarı istatistikleri de bu durumu doğruluyor. Fenerbahçe 5'i isabetli 8 şut çekmiş. Şutla tamamlanmayanları da sayarsak 7 net pozisyon var. Ama bir gol o da Silvestre'den. Öte yandan 4 pozisyondan 3 gol çıkarıyor Arsenal.
Bu gollerden ikincisi önemli.
Hayır, Maldonado ve
Selçuk'un arasından çok rahat derin pası veren Denilson'un boşta oluşundan, Walcott'un iki savunmacını arasından rahatça çıkışından değil. 18 yaşındaki genç İngiliz'in sıyrılışı ve dengesini kaybetmeden o olağandışı vuruşu yapmasından. Wenger 16 yaşında onu 12 milyon pound'a almıştı ve iki yıldır da doğru düzgün oynatmıyordu. Şimdi ligin en güçlü oyuncularından birine sahibiz' diyor. Kilo aldırmadan üst tarafını çalıştırıp güçlendirdik artık. Zaten güçlüydü şimdi çok daha dengeli ve güçlü. Ligi domine eden oyunculardan bir artık' .
Dün utandıran değil, ama üzen bir skorla biten 15 maçlık yenilgisizlik serisi için tabii ki Volkan'dan, Güiza'ya kadar herkeste suç bulunabilir. Ama hepimiz biliyoruz ki, dünkü sonuç bu kadroyu böyle dengesiz kuranların eseridir.