Rıdvan Dilmen (Milliyet): Jübile Maçı Gibi
Bu galibiyet aldatıcı olmasın. Dün geceki hatalar devam ederse kolay kolay maç kazanamazsınız. Kimin
jübilesi vardı dün merak ettim. Çünkü jübile maçı gibiydi.
İlk yarıda
Fenerbahçe adına iki üç karambol pozisyon vardı, iki tanesi çok netti. Kocaeli
sporlu
oyuncular ligdeki ilk galibiyeti alacağız psikolojisi ile arkaya yaslandılar. Ama golü rakibi beklerken değil, hücum yaparken kaybettikleri topla yediler.
Kocaelispor savunmasının vereceği geniş alanları en iyi kullanacak isimlerden Uğur'un yerine "aman orta saha kalabalık olsun" diye Deniz'i sokan Aragones'i anlamak gerçekten mümkün değil.
Allah'tan
Semih var. Takımını son saniyede ipten aldı. Bu sonuç
takıma güven getirebilir ancak işlerin pek de iyi gitmediği bir gerçek. Bu galibiyet aldatıcı olmasın. Dün geceki hatalar devam ederse kolay kolay kazanamazsınız.
Altan Tanrıkulu (Hürriyet): Birkaç Saniye Daha
Dün de skor 1-1 giderken günah keçilerinden biri olacaktı Uğur.. Ama öyle bir gol attı ki, hem kendine karşı yapılacak eleştirileri susturdu hem de Aragones'e bir haftalık da olsa rahat nefes alma şansı tanıdı.. Ama Aragones bu.. Vazgeçer mi inadından?
Golü atmış, moral bulmuş, rakibin üzerine gidip sürekli adam eksilten, kavisli ortalar yapan Uğur'u çı
karttı oyundan.. Gözlerime inanamadım. Yerine de Deniz'i aldı..
Sonra bir kez daha düşündüm oyuncu değişikliği sürecini.. Deniz, yedek kulübesinde taktik alırken skor 1-1'di. Yani galibiyet isteyen Fenerbahçe'de oyuna kurtarıcı olarak bir önlibero daha giriyordu. Bunu yapan da Aragones'ti..
Euro 2008'de
şampiyon olan İspanya'nın çalıştırıcısı..
Fenerbahçe; hasbelkader öne geçtiği maçta bile yanlış hamleler sonucu puan kaybetmenin eşiğinden dönüyor.. Üstelik ikinci golün yenmesine neden olan oyuncu, Fenerbahçe'nin ikinci golünü atan oyuncunun yerine giren savunma ağırlıklı bir isim;
Deniz Barış..
Dün gece top Semih'e gelmeden Bülent
Yıldırım düdüğü çalsa bugün başka şeyler konuşuyor olacaktık.. Aragones'in "birkaç saniyesi" daha var artık..
Gürcan Bilgiç (Sabah): Büyük Oyuncu... Küçük Düşünce
Fenerbahçe'nin rakibi sahaya puan almak için çıkar, sonuna kadar mücadele eder ama Fenerbahçe'yi gözüne kestirememeli. Bu kararlılığı kıran tek kişi vardı; Semih
Şentürk.
Lider oyuncu olmanın,
forma için oynamanın, taraftarlarına duyduğu sorumluluğun abidesi gibi oynadı sahada. Çok iyi değildi. Maç eksiğinin yanına, bir de kondisyon zaafı da eklenmişti. Kolay yıkılıyordu yere. Fakat 'vazgeçmedi.' Geriye koşmaktan da, sarı kart görmek pahasına agresifliğini koruyarak, ikinci yarıda maçı takımının ellerine koydu.
Fakat bu 'akortsuz' ekibin, ne geriye düştüğünde, ne öne geçtiğinde, ne de beraberlikte bir planı var. Lig sonuncusuna karşı skoru korumak adına oyuna Deniz Barış'ı sokarak hamle yapan bir hocanın takımı nasıl 'büyük' kalabilir?
Uğur Boral oyundan çıkıyor,
sistem değişmiyor ve hiçbir oyuncu sol çizgiye gitmiyorsa, bu takımda sistematikten bahsedilebilir mi?
Bu maçı iyi ve yeni gelişmelerin başlangıcı olarak görmeyi denemek mi gerekiyor acaba? Bu ekibin üç maç üst üste kazanması halinde kazanacağı ivmeyle tekrar 'gürültülü günleri' geri getireceğini mi beklemeliyiz?
Umutsuz hiçbir şey olmaz.
Arsenal maçı şimdi gerçek bir
final oldu.
Can Bartu (Hürriyet): Alarm Veriyor
Bu Fener takımı moralsiz, kaliteli kadrosu yok. Giren adamlar maçı kurtaramaz. Dünkü maçı son dakika golüyle kazanmaları da bir şey ifade etmez. Orta sahası yok, topu kullanamıyor.
Fenerbahçe, dün kazandı ama bu takım bu ligi götüremez. Fenerbahçe Futbol Takımı'nın 11 oyuncusundan 6'sı sarı lacivertli takımın formasını giyemez. Çok standart bir takım Fenerbahçe. 2-1 galip durumda farkı artırmak şöyle dursun skoru bile koruyamıyor. Bu şekilde bir sürü maç kaybetti. Demek ki kondisyon eksikliği var. Onsekizin içinde ıska geçen defans olur mu? Araya atılan toplar Edu ile Lugano'nun en büyük zaafı. Kocaelispor dün bu şekilde güzel bir gol attı.
Bu Fener takımı, bu elindeki kadroyla en fazla rakibinden daha fazla mücadele eder, en fazla maçı kazanır, bunu da becerikli oyuncularıyla yapar. Tıpkı dün olduğu gibi. Antrenör elindeki imkana göre en iyi kadroyu çıkarıyor. Senin takımının iki açığı ne yaptığını bilmiyor.
Fenerbahçe'nin dünkü görüntüsüyle kazanması bir şey ifade etmiyor. Güzel olan taraf, Semih'le
Güiza'nın anlaşması ve gol atmaları.
Selçuk Yula (Fotomaç): Skor iyi Futbol Kötü
Artık Aragones'in
futbol adamlığını
tartışma zamanı geldi. İspanya'yı
Avrupa şampiyonu yaptı, güzel. Takım belli, kadro belli. Değişen ne oldu ki? Beşiktaş'ın kovduğu Del Bosque aynı takımla namağlup olarak yoluna devam ediyor. Yani İspanya'yı çalıştırmak o kadar önemli bir şey değil. Önemli olan Fenerbahçe'yi çalıştırmak! Sahanın en iyi
futbolcusu Uğur Boral. Takım koşmuyor, çalışmıyor, mücadele etmiyor. Uğur Boral bu işleri yapan tek futbolcu. Bir de güzel gol attı. Ama Aragones onu sahadan alıyor. Nasıl mantıktır bu?
Alınan 3 puan mükemmel. Moral olarak güzel. Arsenal maçı öncesi daha da güzel. Ama sahadaki futbol ve mücadele o kadar güzel değil. Hep dedik, "Aragones şu takımda çift ön liberoyu bırak, vatandaşın Güiza'nın yanına bir yardımcı gönder.'' Dinlemedi. Dün
akşam mecburen Semih oradaydı. Atılan gollere bakın. Semih'in muhteşem pası Güiza, Güzia'nın muhteşem pası Semih... İşte Fenerbahçe... Olay bu kadar basit. Yahu kardeşim şu ana kadar bu puanları niye kaybettin, niye bizi dinlemedin? Bundan sonra inşallah bizi dinlemeye devam edersin.
Artık Aragones'in kendine gelmesi gerekir. Fenerbahçe'nin ne olduğunun, kim olduğunun farkına varmalı. Artık futbolcuları da iyi tanımak zorunda. 90 dakika hiçbir şey yapmayanları (isim vermiyorum) artık ayıklamalı, yenileri monte etmeli. Bir de şunu söylemek istiyorum. Sezon başından beri Fenerbahçe'nin atılan bütün gollerinde payı olan Uğur Boral'ı sahadan çıkartmak için ilk tercihi olarak kullanan Aragones biraz da ortada oynanan futbola iyi baksın. Kimler iyi, kimler kötü onu görsün. Fenerbahçelileri de kahretmesin. Galibiyet güzel ama Aragones hala güven tazelemedi.
Ziya Şengül (Star): Bu Fenerbahçe Adamı Deli Eder
Çıldırmaya az kaldı. Futbolun ilahları Fener'den yana değil. Nasıl olsun ki, çağdışı takım oyunu Fener'de,
inanç ve motivasyon yerlerde. Her yönüyle mükemmelmiş gibi, bir de güzelim formanın şeklini değiştirip durmuşlar. Abuk subuk, ansa plas yara bandı reklamı yaparcasına bir formayla takımı sahaya çıkarıyorlar. Bu formaya bu futbol çok yakıştı! Ben böylesine bir Fenerbahçe'yi izlemeyi, kalbimin dayanabileceği kadar varım diye düşünürken, şimdi bu düşüncemi zai ilanı olarak ortaya atıyorum.
İlk yarıdaki Fener gerçekten adamı deli eder. İkinci yarı başında ne olduysa Tanrı'nın sihirli değneği değmiş olacak ki, ilk yarıda
kale dibinden gol kaçıran Güzia, ikinci yarıda çok şık,
akıl dolu bir gol atarak takımı adına umut verdi.
Fenerbahçe'nin bu şekildeki oyununu ilk önce
Aziz Yıldırım başkanın sorgulaması lazım. Fener kazandı ama iyi futbol oynamıyor. Adeta son çırpınışlarını oynarcasına telaş ve sıkıntılı maç sürecini götürmeye çalışıyor. Sen Kocaelispor gibi dibe vurmuş bir ekibi bu kadar pahalı futbolcularınla uzatma dakikalarınla Semih'in attığı golle yeniyorsan Fenerbahçe olsa bile bu takım adamı deli eder.
Kazandı ama ben bu Fener'i izlerken, delirmeye az kaldı diyorum. Tanrı'dan tribündeki 12. adam olan Fenerbahçeliler'e sabırlar diloyorum. Bakalım nereye kadar!.
İŞTE İLGİNÇ MAÇTAN KARELER