İşte
Galatasaray cephesinde
spor yazarlarının
derbi ile ilgili yorumları:
Hakan Ünsal (Star): Rakibini Yarışa Soktu
Maç öyle süper başladı ki, ilk 6 dakikada gelen iki gol zevkli bir maç olacağı izlenimini verdi.
Galatasaray (2.) golü bulduktan sonra panik yapmaya hemen başlayınca, golü de yedi. Bu dakikadan sonra bütün maç boyunca oyunun kontrolünü elinde tutan ve iyi pas yapan
takım Fenerbahçe oldu.
maçın yıldızı Deivid'in akıllı ve iyi oyunu, Fenerbahçe orta alanını toparladı. Maç 3-1 olduktan sonra Galatasaray oyun disiplininden tamamen koptu. Fener, Galatasaray'ın yapması gerekeni yapmaya ve kontralar yakalamaya başladı.
Fenerbahçe genele bakarsak hak ettiği 3 puanı aldı. Sadece maçı değil, büyük bir morali ve güveni de kazandı. Galatasaray bu yenilgiye rakibini yarışa dahil etti.
Turgay Şeren (Akşam): Bu Golleri Yersen Kazanamazsın
Galatasaray dün
akşam Fenerbahçe karşısında, aradaki gol farkı kadar kötü oynadı, diyemezsin.
Ancak Sarı-Kırmızılı takımın, yediği 4 gol bir de üstelik
Güiza'nın 65. dakikada bomboş kaçırdığı "dağlara taşlara" vurduğu gol pozisyonu olmasa skor 5-1 olacak.
Senin defansın ve kalecin bu golleri yerse kazanman imkansız olur. Nitekim daha çok defansif oynayan Fenerbahçe maçı farklı kazandı.
Allah'tan Fenerbahçe, Galatasaray'ın üzerine çok gelmedi.
Galatasaray maçı farklı kazanır diye düşünürken, bir dakika sonra Fenerbahçe'nin kornerden kazandığı topu bu sefer Galatasaray defansı seyretti.
Maçın favorisi Galatasaray'dı. Fenerbahçe Galatasaray maçlarında ben favorinin kazandığına çok az şahit oldum, Fenerbahçe çıktı iyi oynadı. Fenerbahçe iyi oynarken Sarı-Kırmızılı takım tümüyle
rakip onu izledi.
Böyle olunca tabii ki Fenerbahçe kazanacaktı ve kazandı. Hakem
Hüseyin Göçek süper bir maç yönetti;
tebrik ederim.
Ahmet Çakır (Zaman): Bu Filmi Kaç Kez Gördük Bir Bilseniz!
Karşılaşma öncesinde belki de yıllardır ilk kez pek çok etken Sarı Kırmızılı takımın lehine görünüyordu. Maç da böyle başladı. Sarı Kırmızılı takım neredeyse soyunma odasında golü bulmuş gibi oldu.
Üstelik peş peşe beceri dolu işler yapıp Lincoln'le bunu süsleyerek maç öncesindeki düşünceleri doğru çıkaracak hamleyi yapmıştı. Fakat her şey sadece birkaç dakika sürdü.
Galatasaray, (yediği ilk gol sonrasında) birkaç dakika içinde, 9 yıldır burada kazanamayışına yol açan ruh haline geri döndü.
Bunun hemen ardından Lincoln'ün yaptığı bir akılsızlık inanılır gibi değildi. Sarı Kırmızılı
forma altında hem de Fener'e attığı nefis serbest atış golü, direkt atışla çiftvuruş ayırımını bilmemek gibi gerçekten açıklanması imkansız bir bilinçsizliğe
kurban gitti.
(Semih'in vuruşu sonrası) Emre Aşık'ın yetersiz hamlesiyle kendi ağlarına gid
erken adeta 'Kader ağlarını örüyor' adlı
Yeşilçam melodramını yeniden izler gibiydik...
Sarı Kırmızılı takım rakip yarı alanda topa sahip göründüğü pozisyonlarda bile hemen hiçbir şey üretemedi. Tam tersine gole yakın olan Fenerbahçe'ydi. Mutlak bir pozisyonu Güiza kaçırdı, buna karşılık Deivid pozisyon yokken bir gol daha atıp Fenerbahçe'nin bu sezonki bütün kayıplarını unutturacak kadar parlak bir galibiyet getirdi.
Cüneyt Tanman (Takvim): G.Saray Kayboldu
F.BAHÇE-G.Saray maçları alışılmış müsabakalardan çok farklı. Özellikle Kadıköy'de G.Saray ne kadar iyi kadroya sahip olursa olsun, ne kadar moralli olursa olsun birşeyler oluyor ve F.
Bahçe maçı kazanıyor.
Galatasaray 2. dakikada golü de buldu. İşte bu gol,
Benfica yorgunu G.Saray'ı 'Kazandım' havasına soktu. Fenerbahçe'yi ise uyandırdı.
F.Bahçe'nin dünkü oyuna başlayan kadro yapısı ve oyun planıyla G.Saray'a gol atma şansı yoktu. Tek yaptıkları golü yedikten sonra can havliyle mücadele etmek, sert oynayarak G.Saray'ı sindirmekti.
Skibbe riskleri biraz daha geç alabilirdi. Çünkü, ikinci yarının başındaki erken değişiklikler belki daha fazla hücum ediyor gibi gözükse de Fenerbahçe'nin kontratağa çıkmasına daha fazla fırsat tanıdı. Sonuçta Galatasaray'ın yıldızları daha çok.
Oyun planı daha yerleşmiş. Ama oyun disiplinine sahip olmak ve daha yürekli oynamak gerekiyor. Böyle olmayınca dünkü gibi; Kadıköy'den çıkmak da mümkün olmuyor.
Yalçın Dümer (Fanatik): Aynı Nakarat
Bir erkeğe sorsunlar,evlendiğiniz zaman mı yoksa Fenerbahçe-Galatasaray maçı seyrederken mi daha çok heyecan çektin diye. Kalıbımı basarım ikinci şıktır. Böyle bir güzellik ve stres yok. Saracoğlu ful, ya sokaklar. Sıkıyönetim mi var, her yer bomboş. İşte böyle bir şey derbi.
Yanılmışız Galatasaray'ı favori olarak göstererek. Fener yine bildiğini yaptı aynı nakarat devam etti. Futbolcu suçlamak gereksiz ya Kalli maçı seyretmedi ya da Skibbe çok fazla hayallere daldı. Yine taraftarın başı eğik yine umutları Ali Sami Yen'e kaldı.
Avrupadan böyle havalı dönen bir takımın bütün havasını üstelik 4 tane gol yiyerek söndürmeye hakkınız var mı! Tersi sonuçta Argones gidiyordu. Şimdi ne olacak, hadi artık Adnan
Polat karar senin...
Levent Tüzemen (Sabah): Hoca Ateş Gibi Olmalı
Maç öncesi analiziminde " Daha iyi takım olmak, daha iyi oyunculara sahip olmak, daha iyi oynamak, kazamayı istemek derbilerde yeterli olmuyor. Şans da gerek" demiştim.. Kadıköy'de akıllı oynayan, rakibe göre sahaya yayılan, yüreğiyle oynayan, Galatasaray'ın top yapmasına izin vermeyen, takım halinde mücadele eden kazanma isteğini yüreğine ve beynine kazıyan Fenerbahçe bileğinin hakkıyla kazandı.
Fenerbahçe tribünlerinde " Herkes haddini bilecek" diye bir
pankart açılmıştı.. Fenerbahçe Alex'in yokluğunda haddini bilerek oynadı ve Benfica'dan derbinin favorisi olarak dönen ve bulutlar üzerinde yürüyen Galatasaray'a haddini bildirdi.
Karşılaşma boyu
Avrupa Şampiyonu " Yaşlı Kurt" Aragones kulübeden takımını bir maestro gibi yönetti, " Yakışıklı " Skibbe
seyirci gibi maçı izledi.. 9 yıl sonra Galatasaray öne geçtiği maçı yine farklı kaybetti.