LEVENT TÜZEMEN: UTANMALILAR... (SABAH)
Galatasaraylı
futbolcuların OFTAŞ önünde iyi futbol oynamalarını gerektiren iki neden vardı: Austria Wien önünde dökülmüşler ve
Bordeaux sayesinde gruptan çıkmışlardı. Taraftar yuhalamıştı, bu ayıp ancak galibiyetle giderilebilirdi. İkincisi ise devreyi lider bitirmek adına kazanmak şarttı ve alınacak üç puan camiaya,
taraftara bayram hediyesi olacaktı...
... Galatasaraylı
futbolcuların bedenleri sahada, ruhları ise
tatildeydi. Sarı-kırmızılılar
Ankara'ya sanki lütfen gelmişlerdi. Ben böyle kötü bir Galatasaray izlemedim...
... Ben böyle başa böyle traş diyorum. Kalli en kritik maçta bir gün dahi İstanbul'da kalmayıp
Almanya'ya gidiyor. Bir gün önce de yaptığı toplantıda oyuncularına "İlk yarı gösterdiğiniz başarıdan dolayı sizi kutluyorum" diyor. Bu neyin başarısı... UEFA'da Bordeaux'nun ipi ile tur atlamışsın, OFTAŞ'a t
akılıp ilk yarıyı üçüncü bitirmişsin. Ama Kalli'de suç değil. Onu göreve getirenler ve arkasında duranlar suçlu. Almanya'ya gidiyorsa Kalli, Ankara'ya da gidebilirdi. En azından
takımına "Hastayım ama sizi yalnız bırakmıyorum" diyebilirdi.
EMRAH KAYALIOĞLU: YAPTIRANA BAK! (SABAH)
Galatasaray'ın son dönemdeki tutuk, verimsiz futbolu dün
Gençlerbirliği Oftaş karşısında iyice kalitesizleşerek devam edince, yılı lider bitirme rüyası da gerçeğe dönüşemedi. Bugün, Galatasaray Teknik Direktörü Feldkamp'ın Ankara'daki maça
hasta olduğu için gitmeyip dün Almanya'ya uçmasına yönelik eleştiriler olacak. Ama bence bu noktadan sonra Kalli eleştirilemez. Bir söz vardır; "Yapana değil, yaptırana bak" diye... Kalli, bu noktaya bir günde gelmedi ki!...
... Galatasaray için dünün tek kazancı var: Artık "Kral çıplak!" Görene, görmeyi becerebilene, görmeyi isteyene!
AZİZ ÜSTEL: AVRUPA'NIN KRALI! (FOTOMAÇ)
Tribünden 2000 yılında bu yana bağırılıyor '
Avrupa'nın
kralı olduk' diye. Ama 6 yılda Galatasaray, Avrupa krallığından
Mecidiyeköy kabadayılığına düştü. Wien karşısında tel tel dökülen Galatasaray, Bordeaux sayesinde UEFA'da bir üst tura çıktı. Dün
akşam Bordeaux yoktu ki Galatasaray'ı OFTAŞ'tan kurtarsın. Ben 40 yıla yakın bir süredir Galatasaray'ı seyrederim. Ama bu yılın son aylarında izlediğim Galatasaray kadar kötü bir takım hiçbir zaman görmedim. Sahada dökülenini, futbol bilmezini, insanı sıkıntıdan delirtenini hatırlamıyorum.
HASAN TANKAYA: ERKEN TATİL (TAKVİM)
Ligin ve yılın son 90 dakikası akşamı Ankara'nın kuru soğuğu.. Sizi takip eden tüm
rakipleriniz haftayı 3 puanla kapamış ve oturmuş sizi bekliyor. Tabii bunun yarattığı bir
baskı da söz konusu. Sahada geçtiğimiz hafta sonu Sıvas'ı yenen kadro. O geceki futbolu anımsadığımızda umutlanıyoruz elbette. Ancak ilk yarıdaki oyun beklediğimiz gibi değil. Erken tatil havasındaki bir görüntü ve klasik bir tabir olacak ama gerçekten de bir "Al gülüm ver gülüm" ortamı...
... Manzara aynen ikinci yarıda devam etti. Song'un iki kritik Oftaş atağına müdahelesini izledik.. Galatasaray adına da yine Topal'ın düzgün ama sonuçsuz bir vuruşunu...
... G.Saray'da bu
sezon büyük bir değişime gidildi.. Yeni bir kadro kuruldu.. Lige 5 maç seyircisiz başlandı.. Ardından çok önemli
sakatlıklar yaşandı. Çok önemli virajlarda çok önemli silahlardan yoksun maçlara çıkıldı.. Tüm bu handikaplara karşın Galatasaray son Oftaş maçına kadar ligi zirvede taşıdı.. Ama bu maçta istediği 3 puanı hak edecek görünümünden uzak kaldı.
KANAT ATKAYA: FLORYA'YA BAK (HÜRRİYET)
Bol faul, bol top kaybı, az pozisyon ve kıt futbol zekası... Galatasaray'ın Gençlerbirliği Oftaş karşısındaki performansını özetlemek için bu kadarından fazlasını söylemek gereksiz aslında...
... Galarasaray'ı daha içeriden bilenler takımın son yıllarda hiç olmadığı kadar iç problemi olduğunu söylüyor.
Mesela Kalli'nin idmanlarda yaptığı uzun konuşmaların
futbolcular arasında dalga konusu olduğu, bazı futbolcuların sağda solda "Söylediğini yarım saat sonra unutuyor" muhabbeti yaptıkları benim kulağıma kadar geldi.
Galatasaray, devre arasını tabii ki eksik görülen yerlere
transfer düşünerek geçirecek. Ancak sorun transferden çok Florya'daki insan ilişkilerini gözden geçirmeden çözülecek gibi durmuyor.
Hele Adnan Polat'ın yaptığı gibi maç içinde
koltuk değiştirme uğuruyla hiç çözülmez bu işler.
Futbolcular puan cetveline bakarak yeni yıla hak ettikleri yerde giremediklerini düşünüp hayıflanabilirler. Faydası olur mu, işte onu hiç sanmıyorum!
İLHAN SÖYLER: ARA Kİ BULASIN (HÜRRİYET)
Ankara Rüzgarı şarkısını değiştirip, "Ankara Soğuğu" diye söylesek çok daha iyi.
"Aman
soğuk var, oyunu izl
erken ateşlenip, heyecan duyarız soğuğu geçiştiririz" diye düşündük ama nerede... Maçı izlerken, adeta donduk. Dondurdular bizi... Futbol adına, söylenecek hiçbir şey yoktu. Galatasaray futbol felsefesine uyan, bir şey yoktu.
Verkaç...
Oyunu kanatlara açmak... Kanat organizasyonları... Oyun kurgusu... Top kullanma... Şut atma ve düşüncesi... Yok, yok, yoktu...
... Şimdi Galatasaray sezon arasına girdi. Sarı kırmızılılar ikinci yarıda "Hakan'ı mı, Ümit Karan'ı mı, Nonda'yı mı oynatayım?" diye kendi içinde
kavga ederse, hiçbir yere varamaz. Kendini kaybeder, gider. Doğru bir tanedir. Onu da yetkililer düşünsün. Yoksa, Galatasaray'ın ikinci etapta işi zor olur. Kazandığı puanları da harcayıp, durur...
MUSTAFA DENİZLİ: YOKLARIN RESMİ GEÇİDİ (MİLLİYET)
Haftalardır ne ligde ne Avrupa kupasında futbol oynamayan Galatasaray'ın bu oyunuyla ilk yarıyı 3. sırada bitirmesi başarıdır.
Şöyle bir bakıyorum, koskoca Galatasaray için ne yazabilirim, ne söyleyebilirim, bilemiyorum.
Koskoca Galatasaray'da ayağına top yakışan, iş yapmaya, pas yapmaya, şut atmaya çalışan bir Allah'ın kulu var mı?
Yazık, hakikaten yazık...
Galatasaray'ın oyun anlayışına bakar mısınız?
Geriden sürekli top şişireceksiniz. Bu top önde kalırsa, rakip hata yaparsa veya kendi kalesine gol atarsa Galatasaray maç kazanacak...
... Bir futbolsever olarak böyle maçlardan sonra resmen başım ağrıyor. Bir büyük takım olacaksınız, başındaki antrenör en kötü şeyleri yapsa bile senin futbolcu olarak hiç mi kaliten yok, hiç mi bilinçli hareket yapacak halin yok.
Kendimi zorluyorum, ama başka ilave edecek hiçbir şey bulamıyorum. Bir sorular silselesi yapsak ve bu soruların tamamı olumlu olsa, karşılığı sadece 'hayır' veya 'yok' olur. Ama daha kısası, bu Galatasaray'dan hayır yok. Hepsi bu kadar...
GÖKMEN ÖZDEMİR: TRAJEDİ!.. (VATAN)
G.Saray'ın pili bitti. Sezona enerjik, çok koşan ve yeniliğin getirdiği heyecanla umutlu başlayan G.Saray, ilerleyen haftalarda en ufak bir
gelişim gösteremedi. A.Wien ve OFTAŞ maçlarındaki futbol da bunun en büyük göstergesiydi. İnançsız, heyecansız, yorgun, acemice bir futbol izledik.
74 yaşındaki Feldkamp takımın başına getirilirken "Akıl yaşta değil baştadır" diyenleri 2007'nin
final maçlarını hasta yatağında izleyen Alman hoca için yorum yapmaya davet ediyorum. G.Saray'ı 'başsız' bırakan hastalık da
Parkinson,
Alzheimer gibi yaşının gerektirdikleri değil, bizim bildiğimiz grip! Kuş gribi de değil, kurt gribi! G.Saray'ın komikliklerine yeni bir sayfa katan Feldkamp'ı ve onu para harcanarak kurulan takımın başına getirenleri tekrar
tebrik etmek istiyorum...
AHMET ÇAKIR: CİM BOM'UN YIKICI KAYBI (ZAMAN)
Galatasaray kendisi için en olmaması gereken durumu ortaya çıkarmayı becerdi. Sarı-Kırmızılı takım, tamamına yakın bölümünü lider olarak götürdüğü yarışta son haftaki puan kaybıyla üçüncülüğe düştü. Böyle bir durumun olmasını bekleyenlere büyük koz vermiş oldu. 20 günlük devre arasında Sarı-Kırmızılı takım bir yandan yaralarını sarmaya çalışırken öte yandan kendisini kemirmek için pusuda bekleyenlere ne kadar güçlü kozlar vermiş olduğunu şaşkınlıkla görecektir...
... Sarı-Kırmızılı takımın elbette ki ciddi sorunları var. Haftalardır banko 5-6 adamın olmadığı bir mücadeleyi aynı güçle sürdürebilmek kolay değil. Gelgelelim bu zorluklarla başa çıkma konusunda da Galatasaray'ın bir bütünlük içinde hareket etmediğini görüyoruz.
Kulüp ve takım içindeki anlamsız çekişmeler haliyle sorun oluşturuyor ve kayıplara yol açıyor. Bu bakımdan devre arası, Galatasaray için bir soluklanma fırsatı olabilir. Ayrıca sakatların iyileşmesi de takımın gerçek gücüne kavuşmasını sağlayabilir. Ancak puan sıralamasında bulunduğunuz yerinizin sürekli hatırlatılacağını, buradan yola çıkarak yıkıcı değerlendirmeler yapılacağını unutmamak gerekiyor.
Sabah